Marvel filmlerinde neden kimse Wolverine'i gerçek adıyla çağırmıyor?

X-Men filmlerinin çoğunda Wolverine, Logan adıyla anılıyor

James Mangold'un yönettiği Logan: Wolverine'de (Logan) Hugh Jackman ölümcül mutantı canlandırmış, film 2017'de gösterime girmişti (20th Century Studios)
James Mangold'un yönettiği Logan: Wolverine'de (Logan) Hugh Jackman ölümcül mutantı canlandırmış, film 2017'de gösterime girmişti (20th Century Studios)
TT

Marvel filmlerinde neden kimse Wolverine'i gerçek adıyla çağırmıyor?

James Mangold'un yönettiği Logan: Wolverine'de (Logan) Hugh Jackman ölümcül mutantı canlandırmış, film 2017'de gösterime girmişti (20th Century Studios)
James Mangold'un yönettiği Logan: Wolverine'de (Logan) Hugh Jackman ölümcül mutantı canlandırmış, film 2017'de gösterime girmişti (20th Century Studios)

Çoğu Marvel filminde Wolverine'den ya kod adıyla ya da Logan olarak bahsediliyor ancak ikisi de gerçek adı değil. 

Hatta Wolverine'i sadece filmler aracılığıyla tanıyan Marvel izleyicileri, insanlar onu bu şekilde çağırdığı ve popüler filmlerinden birinin adı olduğu için isminin sadece Logan olduğunu düşünüyor.

Gerçek adı 2009 yapımı filmle ortaya çıktı

Wolverine'in gerçek adı sadece 2017 yapımı Logan: Wolverine'de (Logan) yoğun olarak kullanıldı ve gizli bir gönderme olarak yer aldı.

X-Men Başlangıç: Wolverine (X-Men Origins: Wolverine) en çok Wolverine'in sahte görünümlü pençeleri ve Deadpool'un korkunç tasviriyle hatırlanıyor. İzleyicilerin genellikle hatırlamadığı şeyse bu filmin aynı zamanda Logan'ın gerçek adını X-Men serisine kazandıran film olması.

2009 yapımı film, Logan'ın çocukluğuna bir geri dönüşle başlıyor ve Wolverine'in gerçek adının James Howlett olduğu ortaya çıkıyor. Ancak daha sonra varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Kanada'da dünyaya gelen James'in aslında ailenin bekçisi Thomas Logan'ın oğlu olduğu anlaşılıyor.

Wolverine filmin ilerleyen bölümlerinde William Stryker'ın X takımına katıldığında, onlara sadece adının Logan olduğunu söylüyor.

Filmin sonunda Stryker, Wolverine'i öldürme umuduyla Adamantium mermisiyle başından vuruyor. Bu Wolverine'i öldürmese de hafızasını siliyor. Bilinci yerine geldiğindeyse artık kendi adını bile hatırlayamıyor. Ona adını hatırlatacak tek şey, üzerinde "Logan" yazan künyesi. Artık James Howlett ismini de hatırlamayan Wolverine, o noktadan sonra Logan diye anılmaya başlıyor.

Yeni Deadpool filmiyle dönüyor

Sevilen karakter Wolverine, bu yıl yeni Deadpool filmiyle sinemalara dönecek.

Üçüncü Deadpool filminin Super Bowl'da yayımlanan fragmanı, ana karakterin kendi yardımcı kadrosu ve Hugh Jackman'ın canlandırdığı Wolverine'in yanı sıra Aaron Stanford'un X-Men filmlerindeki Pyro rolünü yeniden canlandıracağını ortaya koymuştu.

Filmde Dopinder'ı canlandıran Karan Soni, geçen hafta Variety'ye yaptığı açıklamada filmde "pek çok sürpriz olduğunu" ve Londra'daki sete "pek çok kişinin seyahat ettiğini" söyledi.

Deadpool & Wolverine, 26 Temmuz'da vizyona girecek. Film grevlerden etkilendiği için ilk belirlenen gösterim tarihi olan 6 Eylül 2023'te izleyiciyle buluşamamıştı.

Independent Türkçe, Radio Times, ScreenRant, Variety



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience