Çin, viral bir hikaye uyduran fenomenin hesaplarını kapatıp soruşturma başlattı

Paris'te bir garsonun kendisine Çinli bir öğrencinin bıraktığı çalışma kitaplarını verdiğini iddia eden Thurman Maoyibe, kitapları sahibine iade etmek için göreve çıktı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Çin, viral bir hikaye uyduran fenomenin hesaplarını kapatıp soruşturma başlattı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Çinli yetkililer, Paris'te bir çocuğun kayıp ev ödeviyle ilgili viral hikaye uydurduğu gerekçesiyle popüler bir fenomenin sosyal medya hesaplarını kapattı.

Polis soruşturması sonucunda hikayeyi uydurduğu tespit edilen 29 yaşındaki Thurman Maoyibei'nin Sina Weibo, WeChat ve Douyin hesapları kapatıldı.

Polis teşkilatı tarafından soyadının Şu olduğu belirtilen fenomenin Çin'deki çeşitli platformlarda toplam 30 milyon takipçisi vardı.

Şu, 16 Şubat'ta Paris'teki bir kafede çalışan garsonun kendisine Quin Lang adlı öğrenciye ait iki adet tatil çalışma kitabı verdiğini iddia eden bir video yayımladı. Daha sonra kitapları Çin'deki 1. sınıf öğrencisine iade etme görevi için harekete geçti. 

Video kısa sürede Çin'de viral oldu ve "8. şubeden 1. sınıf Qin Lang" gibi etiketlerin bir mikroblog sitesi olan Weibo'da ve TikTok'un Çin'deki adı olan Douyin'de milyonlarca görüntülenme almasıyla çocuğun aranmasına yol açtı.

İlk videoyu paylaşmasının üzerinden bir hafta geçtikten sonra Şu, çocuğun ailesiyle temasa geçerek kitapları teslim ettiğini iddia eden başka bir kısa video yayımladı.

Videoların gerçekliğinin sorgulanmasının ardından bir soruşturma başlatıldı.

Güneydeki Hangzhou kentinden olan fenomen daha sonra özür dileyerek uydurma bir hikaye paylaştığını kabul etti.

Şu, hikayeyi "hukuk bilincinin az olması" nedeniyle uydurduğunu söyledi ve eylemlerinin "internet düzenini bozarak devasa bir olumsuz etkiye yol açtığını" kabul etti.

"Sosyal sorumluluklarımı net bir şekilde bilmeli ve sadece dikkat çekmek için içerikler oluşturmamalıyım" dedi.

Meslektaşlarımı benim yaşadığım durumdan ders çıkarmaya ve asla asılsız içerik üretmemeye ya da yaymamaya çağırıyorum. Gelin hep birlikte temiz ve sağlıklı çevrimiçi ortamı sürdürmek için çalışalım.

Hangzhou polisi, Şu'nun viral videosuyla ilgili şikayetler üzerine bir soruşturma başlattıklarını belirtti. Polis teşkilatı, Şu ve bir suç ortağının viral videoyu oluşturmak amacıyla kitapları satın aldıklarını tespit etti. Her ikisine de idari yaptırım uygulandı. 

Çin Kamu Güvenliği Bakanlığı, Şu'nun soruşturmasını internetteki söylentilere karşı uygulanan sıkı tedbirlere örnek olarak gösterdi. Bakanlık, aralıktan bu yana 1500'den fazla kişinin internette söylenti yaymaktan tutuklandığını ve yaklaşık 10 bin 700 kişiye idari ceza uygulandığını açıkladı. 
Independent Türkçe



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News