Bridget Jones çekimleri "Harry Styles ve Ricky Gervais için kaosa neden oluyor"

Renée Zellweger, Londra'da Hampstead sokaklarında çekim yaparken görüldü

Renée Zellweger, Bridget Jones'un Bebeği'nde (Universal)
Renée Zellweger, Bridget Jones'un Bebeği'nde (Universal)
TT

Bridget Jones çekimleri "Harry Styles ve Ricky Gervais için kaosa neden oluyor"

Renée Zellweger, Bridget Jones'un Bebeği'nde (Universal)
Renée Zellweger, Bridget Jones'un Bebeği'nde (Universal)

Bridget Jones'un devam filminin çekimlerinin Londra'da yaşayan ünlü yıldızların hayatını zorlaştırdığı bildiriliyor.

Bridget Jones serisinin Bridget Jones: Mad About the Boy adlı 4. filminde Renée Zellweger, yeni oyuncular Leo Woodall (One Day, The White Lotus) ve Chiwetel Ejiofor'un (12 Yıllık Esaret [12 Years a Slave], Doktor Strange [Doctor Strange]) yanı sıra Daniel Cleaver rolünü yeniden canlandıracak olan Hugh Grant'le birlikte Haverstock ve Hampstead sokaklarında çekim yapıyor.

Prodüksiyonun Kuzey Londra'da, aralarında "Watermelon Sugar" şarkısıyla tanınan sanatçı Harry Styles ve komedyen Ricky Gervais'in de bulunduğu yıldızların evlerine yakın bölgelerde aksamalara neden olduğu iddia edilirken, bölge sakinlerine evlerinden yalnızca belirli saatlerde çıkmalarını isteyen mektuplar verildiği bildirildi.

The Sun'a konuşan bir kaynak Bridget Jones: Mad About the Boy çekimlerinin hem ünlüler hem de bölgenin diğer sakinleri için "kaosa" neden olduğunu söyledi:

Harry Styles, Rami Malek, Ricky Gervais ve Rowan Atkinson gibi yıldızların yaşadığı mahallelerin hepsine prodüksiyondan çekimleri bölmemeleri hakkında mektuplar geliyor. Ünlülerden bazıları ve tabii ki orada yaşayan ve çalışan bazı sıradan insanlar bunu hoş karşılamıyor. Mektuplarda çekimlerin ne zaman yapılacağı bildiriliyor ve bu süre zarfında evlerini terk etmeleri ya da belirli saatlerde gelip gitmemeleri isteniyor.

The Independent yorum için Working Title Film'in temsilcileriyle temasa geçti ancak yanıt alamadı.

Michael Morris'in (To Leslie, Better Call Saul) yönettiği yeni film, Zellweger'in karakterinin Mark Darcy'yle (Firth) evlenmesi ve çocuğunun babasının o olduğunu öğrenmesiyle sona eren Bridget Jones'un Bebeği'nin (Bridget Jones’s Baby) sinemalarda gösterime girmesinden 8 yıl sonra geliyor.

Bridget Jones: Mad About the Boy filminin dayandığı 2013 tarihli roman, Mark'ın iki yıl önce bir kara mayını kazasında ölmesinin ardından Bridget'i 50'li yaşlarında dul bir kadın olarak yeniden ele alıyor.

Colin Firth'ün Bridget'in asıl aşkı Mark Darcy olarak geri dönüp dönmeyeceği henüz doğrulanmadı ve bu hayranları endişelendiriyor. Ancak Grant daha önce Firth'ün filmin bir parçası olmayacağını ima etmişti.

Yaklaşan devam filmiyle ilgili Entertainment Tonight'a, "Size şunu söyleyeyim, bence 4. Bridget için yazılan bu senaryo 4'ünün en iyisi" diye konuşmuştu. 

Ve aslında, uzun zamandır okuduğum en iyi senaryolardan biri.

Independent Türkçe



İnsanlar havalimanlarında neden tuhaf davranıyor?

Havalimanlarının çevresel koşulları, endişeli yolcuları daha fazla geriyor olabilir (Pexels)
Havalimanlarının çevresel koşulları, endişeli yolcuları daha fazla geriyor olabilir (Pexels)
TT

İnsanlar havalimanlarında neden tuhaf davranıyor?

Havalimanlarının çevresel koşulları, endişeli yolcuları daha fazla geriyor olabilir (Pexels)
Havalimanlarının çevresel koşulları, endişeli yolcuları daha fazla geriyor olabilir (Pexels)

Pek çok kişi havalimanlarında tuhaf veya agresif davranan kişilere denk gelmiştir. 

Özellikle öfkeli yolcuların problemli davranışlar sergilediği olaylar son yıllarda artıyor. Bunun karşısında havalimanında alkol servis edilmemesi gerektiği yönünde çağrılar yapılıyor.

Ancak bu davranışların arkasında sadece alkol olmayabilir. Birleşik Krallık'taki Leeds Beckett Üniversitesi'nde psikoloji dersleri veren Steve Taylor, Conversation için kaleme aldığı yazıda bu meseleyi masaya yatırıyor. 

Taylor, bazı kişilerin uçma korkusundan dolayı gerildiğini ve bu nedenle agresif davranışlar sergileyebileceğini söylüyor. Ayrıca bazıları rahatlamak için içki içebiliyor ve bu da daha pervasız davranmalarına yol açıyor olabilir. 

Havalimanlarının gürültülü ve kalabalık ortamının da duruma pek fayda sağladığı söylenemez. 

Psikolog, bunların yanı sıra havalimanlarında zaman ve mekan algısının bulanıklaşmasının da rol oynadığını düşünüyor. 

Taylor, "Havalimanları şimdiki zamanın hoş karşılanmadığı bir yokluk bölgesidir. Herkesin dikkati geleceğe, uçuşlarına ve varış noktalarına ulaştıklarında onları bekleyen maceralara yönelir" diyerek ekliyor: 

Geleceğe bu kadar yoğun bir şekilde odaklanmak, özellikle uçuşlar rötar yaptığında hayal kırıklığı yaratıyor.

Havalimanlarında bulanıklaşan tek şey zaman ve mekan algısı değil. Bu ortamlarda insanların, tanımadıkları kişilerle sohbet etme ihtimali artıyor. 

Taylor'a göre sosyal sınırların esnediği bu ortam, toplumun normal kurallarının ortadan kalkmasına neden olabilir. 

Yazıda ayrıca başka bir ülkeye yapılan yolculuklarda, ulusal sınırların arasında kalmanın da davranışları etkileyebileceğine değiniliyor. Eğer farklı bir zaman dilimindeki bir yere seyahat ediliyorsa hem mekan hem zaman algısı daha fazla bozulabilir.

"Kendimizi zaman ve mekan üzerinden tanımlarız" diyen Taylor ekliyor:

Ayrıca kendimizi ülkemizle de tanımlarız. Bu tür işaretler olmadan kendimizi başıboş hissedebiliriz. 

Yapılan araştırmalar, bu türden oryantasyon bozulmalarının geçici olsa bile ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini gösteriyor.

Diğer yandan Taylor, kimliği belirleyen şeylerden veya zamandan "azade olunan" havalimanlarının özgürleştirici bir etki de yaratabileceğini söylüyor.

Psikolog, "Bir dizide her hafta aynı karakteri canlandırmak zorunda kalan oyuncular gibi, rollerimizin güvenliğinden hoşlanıyoruz ancak kendimizi yeni zorluklarla test etmeyi ve esnetmeyi arzuluyoruz" diye yazıyor: 

Dolayısıyla normal rutinlerimizin ve ortamlarımızın dışına çıkmak canlandırıcı bir his veriyor. İdeal olan, havalimanında başlayan özgürlüğün yurtdışı maceralarımız boyunca devam etmesi.

Independent Türkçe, Conversation, Guardian, Human Studies