Astronotlar bir gün asteroitlerle beslenebilir

Bilim insanları, Bennu asteroidinin büyüklüğü ve karbon içeriği sayesinde besin kaynağı olabileceğini savunuyor (NASA)
Bilim insanları, Bennu asteroidinin büyüklüğü ve karbon içeriği sayesinde besin kaynağı olabileceğini savunuyor (NASA)
TT

Astronotlar bir gün asteroitlerle beslenebilir

Bilim insanları, Bennu asteroidinin büyüklüğü ve karbon içeriği sayesinde besin kaynağı olabileceğini savunuyor (NASA)
Bilim insanları, Bennu asteroidinin büyüklüğü ve karbon içeriği sayesinde besin kaynağı olabileceğini savunuyor (NASA)

Uzayın derinliklerine düzenlenen görevlerde astronotların ihtiyaç duyduğu gıdanın tamamını yanlarında taşıması pek mümkün değil. Yiyecekleri uzay aracında yetiştirmelerine de teknoloji henüz izin vermiyor. 

Bu sorunun üstesinden gelmenin yollarını arayan bilim insanları, halihazırda uzay ortamında bulunan bir kaynağın kullanılabileceğini öne sürüyor: asteroitler.

International Journal of Astrobiology adlı hakemli dergide 3 Ekim'de yayımlanan çalışmada astronotların doğrudan asteroitleri yemesi teklif edilmiyor. 

Daha ziyade, asteroitler kimyasal ve fiziksel süreçlerle parçalanacak ve ortaya çıkan hidrokarbon bileşikleri bakterilere verilecek. Bu organik maddelerle beslenen bakteriler de astronotların gıdası olacak.

Vrije Üniversitesi'nden Dr. Annemiek Waajen, daha önce yaptığı çalışmalarda benzer bir teoriyi test etmişti. Dr. Waajen, yeryüzüne düşen göktaşlarıyla beslediği bakterilerin geliştiğini gözlemlemişti. 

Dr. Waajen'in yer almadığı yeni çalışmadaysa asteroitler gibi yüksek karbon oranına sahip plastiklerle deneyler yürütüldü. 

Araştırmacılar, ABD ordusunun kullandığı kumanya paketlerinin plastiğini piroliz denen bir işlemden geçirerek oksijensiz ortamda ısıttı. Ardından ortaya çıkan karışım karbonla beslenen bakterilere verildi.

Bilim insanları nihayetinde "karamelli yoğurt" gibi bir yiyecek elde etti. Çeşitli testler uygulayarak gıdanın zehirli olmadığını da doğruladılar. 

Bakteri yemek kulağa pek lezzetli gelmeyebilir ancak araştırmacılar elde ettikleri ürünün, insanların ihtiyaç duyduğu besinleri sağlayabileceğini söylüyor. 

Western Ontario Üniversitesi'nden Dr. Joshua Pearce, yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında şöyle diyor: 

Besin analizi yaptık ve neredeyse mükemmel bir gıda olduğu ortaya çıktı. 

Bulguların gerçek asteroitlerle test edilmeye ihtiyacı var. Fakat araştırmacılar bu yöntemin işe yaraması durumunda, yaklaşık 500 metre çapa sahip Bennu gibi bir asteroidin bir yıl boyunca 600 ila 17 bin astronotu besleyebileceğini düşünüyor. Bu sayı, bakterilerin göktaşındaki karbonun ne kadarını tüketebileceğine bağlı. 

Diğer yandan bazı uzmanlar yeni çalışmada öne sürülen yönteme şüpheyle yaklaşıyor. Öncelikle asteroitlerin de plastikler gibi zehir testinden geçmesi gerekiyor. 

Ayrıca asteroit madenciliği yapılması ve uzayda, bakterilerin gıdaya dönüştürüleceği ortamların kurulması gerekiyor. 

Dr. Waajen, fikrin mantıklı geldiğini ancak hayata geçirilmesine daha uzun bir vakit olduğunu söylüyor. 

Yine de yöntemlerini kömür ve Dünya'ya düşen göktaşlarıyla test etmeyi planlayan Dr. Pearce ve ekibi, astronotlara güvenli gıdalar sunabilmeyi umuyor. 

Independent Türkçe, New York Times, New Scientist, International Journal of Astrobiology



Savaşın, çocukların DNA'sı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
TT

Savaşın, çocukların DNA'sı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)

Bilim insanları savaşın çocuklarda DNA düzeyinde olumsuz etkiler yaratabildiğini ortaya koydu. 

Savaş ve çatışma ortamının çocukların ruh sağlığı üzerinde ciddi, uzun süreli bir yansıması olabileceği biliniyor. 

Diğer yandan biyolojik açıdan nasıl bir hasar aldıkları hakkında daha az araştırma yürütüldü.

Birleşik Krallık'taki Surrey Üniversitesi'nin liderliğindeki araştırma ekibi, Lübnan'daki gayriresmi yerleşimlerde yaşayan Suriyeli mültecilerle bir çalışma yürüttü.

JAMA Psychiatry adlı hakemli dergide dün (20 Kasım) yayımlanan çalışmada, 6-19 yaşındaki 1507 mülteciden tükürük örnekleri alındı. 

Bilim insanları daha sonra bu örneklerdeki DNA metilasyonunu (DNAm) inceledi. DNA'daki biyolojik bir süreç olan metilasyonda DNA kodu değişmeden genler açık veya kapalı duruma geçiyor.

Normal gelişimde önemli bir rol oynayan DNAm, beslenme biçimi, stres ve travmadan etkilenebiliyor.

Araştırmacılar ayrıca çocuklar ve onların bakımını üstlenen kişilerle anketler yaparak savaşla ilgili olaylara ne kadar maruz kaldıklarını belirlemeye çalıştı.

Bulgular, savaşın DNAm'de değişikliklere yol açtığını ve bunun çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerinde uzun vadeli bir etki bırakabildiğini gösteriyor. 

Değişimlerden bazıları, sinir hücrelerinin iletişim kurması ve hücrelerdeki materyallerin taşınması gibi kritik işlevlerde yer alan genlerle bağlantılıydı.

Sözkonusu değişimler DNA dizilimini değiştirmiyor. Ancak yoksulluk ve zorbalık gibi travmatik olaylarda benzer etkilere bugüne kadar rastlanmadı. Bu da savaşın çocukların biyolojisinde çok daha farklı bir etki yarattığını ortaya koyuyor.

Bilim insanları DNAm değişimlerinin kız ve oğlan çocuklarındaki farklılıklarını da analiz etti. 

İki cinsiyet de durumdan etkilenmesine karşın savaş olaylarına maruz kalan kız çocuklarının, özellikle stres tepkisi ve beyin gelişimiyle bağlantılı genlerde daha ciddi DNA değişiklikleri gösterdiğini saptadılar.

Makalenin başyazarı Michael Pluess "Savaşın çocukların ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yarattığı yaygın bir bilgi olsa da çalışmamız, bu etkinin altında yatan biyolojik mekanizmalara dair kanıtlar buldu. Ayrıca savaşın daha yavaş epigenetik yaşlanmayla bağlantılı olduğunu keşfettik; bu da savaşın çocukların gelişimini etkiliyor olabileceği anlamına gelebilir" diyor:

Sonuç olarak çalışmamız, savaşın ortasında kalan milyonlarca çocuk için zihinsel stresin ötesinde, savaşın trajik maliyetinin daha net bir resmini çiziyor.

Independent Türkçe, Science Daily, National News, JAMA Psychiatry