Vatozların "dev bir erişteye" benzeyen kuyruğunun ne işe yaradığı nihayet ortaya çıktı

Bilim insanları saldırmak veya yüzmek için kullanılmadığını söylüyor

Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türündeki vatozların kuyuğunun tehlikelere karşı hayvanı uyardığını düşünüyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türündeki vatozların kuyuğunun tehlikelere karşı hayvanı uyardığını düşünüyor (Wikimedia Commons)
TT

Vatozların "dev bir erişteye" benzeyen kuyruğunun ne işe yaradığı nihayet ortaya çıktı

Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türündeki vatozların kuyuğunun tehlikelere karşı hayvanı uyardığını düşünüyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türündeki vatozların kuyuğunun tehlikelere karşı hayvanı uyardığını düşünüyor (Wikimedia Commons)

Bazı vatozların kuyruğunun ne işe yaradığı nihayet tespit edildi. Bilim insanları uzun kuyrukların, etraftaki tehlikeleri haber veren bir uyarı sistemi gibi çalıştığını söylüyor.

Dikenli vatoz türleri, kuyruklarıyla avlarını sokarak onları zehirlerken, bazı türlerin kuyruklarının ne işe yaradığı uzun zamandır merak ediliyor.

Bilim insanları deniz şeytanı diye bilinen Manta vatozu ve Rhinoptera bonasus gibi hayvanların, neden bu kadar uzun kuyrukları olduğunu anlamaya çalışıyor. 

Harvard Üniversitesi'nden Júlia Chaumel ve George Lauder, Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences adlı hakemli dergide dün (22 Ocak) yayımlanan araştırmada bu gizemi nihayet çözdü.

Araştırmacılar, Rhinoptera bonasus türünün müzedeki örneklerini ve yakın zamanda ölü bulunan iki üyesini inceledi. 

Bilim insanları, hayvanların videolarını izleyerek kuyrukların suda daha hızlı ilerlemek veya avcılara saldırmak için kullanılmadığını belirledi. Ayrıca kuyrukların bu görevler için epey ince olduğunu da ifade ediyorlar.

Ellerindeki örnekleri bilgisayarlı tomografiyle tarayan ekip, kuyrukların küçük deliklerle kaplı olduğunu buldu. Bu delikler, birçok balık türünde bulunan ve duyu organlarını içeren bir kanala bağlı.

Araştırmacılar bu duyu kanalının, vatozun vücudu boyunca uzandığını ve derisine bağlandığını tespit etti. Bu nedenle kuyruğun, sudaki değişimleri algılayan bir duyu organı olduğunu düşünüyorlar. 

Vatozlar, istiridye gibi avlarını yemek için başlarını kuma gömdüğünde kuyrukları sayesinde yaklaşan avcıları fark ediyor gibi görünüyor. Chaumel şöyle açıklıyor: 

Arkadan yaklaşan bir köpekbalığı suda devasa hareketler yaratır ve böylece vatoz, uzaklaşma vakti geldiğini anlayabilir.

Köpekbalıkları ve vatozlar üzerinde çalışan Matt Ajemian, bunun mantıklı bir açıklama olduğunu ifade ediyor.

Çalışmada yer almayan araştırmacı, vatoz kuyrukları hakkında "Elinize alınca adeta dev bir erişteye benziyor ancak suyun içinde çok sertleşiyor" diyerek ekliyor: 

Kimsenin bu kuyrukların ne işe yaradığına dair bir fikri yoktu.

Kuyrukların erken uyarı sistemi dışında görevleri olabileceğini de düşünen Chaumel, ekibiyle birlikte Manta vatozu gibi türleri incelemeye devam ediyor.

Independent Türkçe, New York Times, Phys.org, Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences



DEHB'li kişilerin, beklenen yaşam süresinin kısaldığı tespit edildi

DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
TT

DEHB'li kişilerin, beklenen yaşam süresinin kısaldığı tespit edildi

DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)

Bilim insanları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuyla (DEHB), beklenen yaşam süresinin kısalması arasında güçlü bir bağlantı buldu. 

Beyin büyümesi, gelişimi ve işlevinde değişimlere yol açan nörogelişimsel bir bozukluk olan DEHB, genellikle çocukluk döneminde fark ediliyor ancak çoğunlukla yetişkinlikte de devam ediyor.

Odaklanma, zaman yönetimi ve dürtüleri kontrol etmede sorun yaşamak gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

Daha önce yapılan bazı araştırmalarda DEHB'in, beklenen yaşam süresini kısaltabileceği öne sürülmüştü. Ancak hakemli dergi British Journal of Psychiatry'de bugün (23 Ocak) yayımlanan çalışmada ilk kez ölüm verileri kullanılarak böyle bir çalışma yürütüldü.

University College London'dan bilim insanları, Birleşik Krallık'taki (BK) 9 milyondan fazla yetişkinin 2000-2019 dönemindeki birinci basamak sağlık hizmeti verilerine başvurdu. 

DEHB tanısı almış 30 bin yetişkinin verilerini, DEHB olmayan 300 bin kişininkiyle karşılaştırdılar. Araştırmacılar yaş, cinsiyet ve aldıkları sağlık hizmeti seviyesini göz önünde bulundurarak katılımcıları eşleştirdi. 

Bulgular, DEHB tanısı alan erkeklerin beklenen yaşam süresinin 4,5 ila 9 yıl; kadınlarınsa 6,5 ila 11 yıl kısaldığını gösteriyor. 

Makalenin başyazarı Dr. Liz O'Nions "DEHB'li birçok kişi uzun ve sağlıklı bir hayat sürse de ortalamada, beklenenden daha kısa bir yaşam sürdüklerine dair bulgumuz, destek ihtiyaçlarının karşılanmadığına işaret ediyor" diyor: 

Erken ölümlerin arkasındaki nedenleri bulmamız çok önemli. Böylece gelecekte bunları önleyecek stratejiler geliştirebiliriz.

Bilim insanları yeni çalışmanın neden-sonuç ilişkisi kurmadığını vurguluyor. Makalenin bir diğer yazarı Prof. Joshua Stott, DEHB'li kişilerin ruh sağlığı sorunları yaşama ihtimalinin daha yüksek olduğuna ve sağlık hizmetlerine erişimde daha fazla zorluk yaşayabildiğine dikkat çekiyor.

Bu nedenle düşük yaşam beklentisinin DEHB'in doğrudan bir sonucu olmadığını düşünüyor. Prof. Stott "Ne yazık ki DEHB'li kişilerin daha yüksek intihar oranlarına sahip olduğunu biliyoruz" diyerek ekliyor: 

Ayrıca sigara, içki ve muhtemelen aşırı yeme gibi riskli davranışlarda bulunma olasılıkları da daha yüksek.

BK'deki açık öğretim kurumu Açık Üniversite'den (Open University) Dr. Kevin McConway, yeni çalışmanın etnik köken ve sosyoekonomik durum gibi etkenleri hesaba katmadığına ve yaşam süresinin kısalmasında bunların rol oynayabileceğine dikkat çekiyor.

Araştırmada yer almayan Dr. McConway bazı genetik veya çevresel faktörlerin, DEHB teşhisi ve normalden daha erken ölme ihtimalini ayrı ayrı etkileyebileceğini belirtiyor.

King's College London'dan Dr. Oliver Howes da yer almadığı çalışmanın, DEHB'in diğer tıbbi sorunlarla beraber tespit edilip edilmediğini ve tedavinin etkisini incelemediğini söylüyor.

Yine de araştırmanın, DEHB'in yarattığı etkiye dikkat çektiğini ekleyen Dr. Howes şöyle diyor:

Bulgular, insanların ihtiyaç duyduğu yardımı alabilmesi için ruh sağlığı hizmetlerine çok daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Independent Türkçe, CNN, Guardian, British Journal of Psychiatry, Medical News Today