Kalp krizi ve felç riskini azaltan ilk ilaç

Sotagliflozin ilacı, kalp krizi ve felç olasılığını önemli ölçüde azaltabilir. (Reuters)
Sotagliflozin ilacı, kalp krizi ve felç olasılığını önemli ölçüde azaltabilir. (Reuters)
TT

Kalp krizi ve felç riskini azaltan ilk ilaç

Sotagliflozin ilacı, kalp krizi ve felç olasılığını önemli ölçüde azaltabilir. (Reuters)
Sotagliflozin ilacı, kalp krizi ve felç olasılığını önemli ölçüde azaltabilir. (Reuters)

Yakın zamanda tip 2 diyabet ve böbrek hastalığının tedavisi için onaylanan sotagliflozin, yeni bir çalışmaya göre kalp krizi ve felç riskini de önemli ölçüde azaltabilir.

New York Post'a göre uzmanlar, ticari olarak Inpefa olarak bilinen sotagliflozinin, bu benzersiz kardiyovasküler faydaları sunan türünün ilk ilacı olduğunu ve ilacın daha geniş kullanımının önünü açtığını söylüyor.

Sotagliflozin bir sodyum-glikoz taşıyıcı (SGLT) inhibitörüdür; glikoz ve sodyumun hücre zarları boyunca taşınmasından sorumlu iki proteinin, SGLT1 ve SGLT2'nin etkisini bloke ederek kan şekeri seviyelerini kontrol etmeye yardımcı olur.

The Lancet Diabetes and Endocrinology'de yayınlanan çalışmada araştırmacılar, “Sotagliflozin inme ve miyokard enfarktüsü riskini azaltmaya yardımcı olan ilk SGLT inhibitörüdür; çalışmamız ilacın bu konudaki faydalarının benzersiz olduğunu göstermektedir” dedi.

Çalışmaya kronik böbrek hastalığı, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler risk faktörleri olan 10 binden fazla hasta katıldı.

Katılımcılar, biri sotagliflozin ve diğeri plasebo alan iki gruba ayrıldı. Ortalama 16 ay boyunca takip edildiler.

Sotagliflozin alanlarda, plasebo grubuna kıyasla kalp krizi, felç ve kardiyovasküler kaynaklı ölümlerde yüzde 23 azalma görüldü.

Çalışma ekibine liderlik eden Mount Sinai Fuster Kalp Hastanesi Direktörü Dr. Deepak L. Bhatt yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu bulgular, kalp krizi ve felç riskini azaltmaya yönelik yeni bir etki mekanizmasını, böbreklerde, bağırsaklarda, kalpte ve beyinde bulunan SGLT1 reseptörlerinin (ve SGLT2 reseptörlerinin) bu ilaçla birlikte bloke edildiğini göstermektedir.”

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ne (CDC) göre diyabet, kronik böbrek hastalığı ve kalp hastalığı birbiriyle yakından bağlantılı.

Zamanla, yüksek kan şekeri seviyeleri böbreklere zarar vererek kanı filtreleme yeteneklerini bozabilir ve kronik böbrek yetmezliği hastalığına yol açabilir.

Böbrekler işlevlerini yerine getirmekte zorlandıkça kalbe daha fazla yük bindirerek onu kan pompalamak için daha fazla çalışmaya zorlar. Bu artan yük kalp hastalığına yol açabilir.

Diyabet ve böbrek hastalığının bir araya gelmesi felç riskini de artırır; her iki durum da damarlara zarar verebilir.



120 milyon yıllık fosiller, Avustralya'ya hükmeden dev pençeli dinozoru ortaya çıkardı

Bilim insanları Kretase Dönemi Avustralyası'nda megaraptorların (sağda), carcharodontosaurus teropodlarından daha büyük olduğunu söylüyor (Victoria Müzeleri)
Bilim insanları Kretase Dönemi Avustralyası'nda megaraptorların (sağda), carcharodontosaurus teropodlarından daha büyük olduğunu söylüyor (Victoria Müzeleri)
TT

120 milyon yıllık fosiller, Avustralya'ya hükmeden dev pençeli dinozoru ortaya çıkardı

Bilim insanları Kretase Dönemi Avustralyası'nda megaraptorların (sağda), carcharodontosaurus teropodlarından daha büyük olduğunu söylüyor (Victoria Müzeleri)
Bilim insanları Kretase Dönemi Avustralyası'nda megaraptorların (sağda), carcharodontosaurus teropodlarından daha büyük olduğunu söylüyor (Victoria Müzeleri)

Paleontologlar, yaklaşık 120 milyon yıl önce Avustralya'da yaşamış büyük pençeli bir dinozorun fosillerini keşfetti. En eski megaraptorid örneği olduğu düşünülen bulgular, bölgenin geçmişine dair bilinenleri baştan yazabilir.

Yaklaşık 143 milyon yıl önce başlayıp 66 milyon yıl önce sona eren Kretase Dönemi'nde Avustralya, Antarktika, Yeni Zelanda, Afrika, Hindistan ve Güney Amerika süper kıta Gondvana'nın parçasıydı.

Bu dönemde kıtanın parçalanmaya başlaması, farklı yerlerdeki dinozor evrimini de etkiledi. Örneğin Güney Amerika'da carcharodontosaurus grubundaki dinozorlar megaraptorid veya megaraptorların karşısında bölgeye hükmediyordu.

Carcharodontosauruslar, T-rexler gibi 13 metre uzunluğa ulaşırken, megaraptorların uzunluğu 9-10 metre civarındaydı. Bu dinozorların hepsi, teropod grubunda yer alıyordu.

Victoria Müzeleri Araştırma Enstitüsü ve Monash Üniversitesi liderliğindeki yeni bir çalışmaya göre Güney Amerika'da görülen bu hiyerarşi, Avustralya'da tersine çevrilmişti.

Bilim insanları, ülkenin güneydoğusundaki Victoria eyaletinde 120 milyon ila 108 milyon yıl önceye tarihlernen 5 teropod fosili keşfetti. 

Carcharodontosaurus ve megaraptorları içeren örnekleri inceleyen ekip, bulgularını hakemli dergi Journal of Vertebrate Paleontology'de dün (19 Şubat) yayımladı.

Araştırmacılar, megaraptorlar yaklaşık 6 metre uzunluğundayken, carcharodontosaurların yaklaşık 2 ila 4 metre uzunluğunda olduğunu tespit etti.

Bilim insanları aralarındaki boyut farklı nedeniyle Kretase Dönemi Avustralyası'na megaraptorların hükmettiğini düşünüyor. Bu hayvanların küçük ama keskin dişleri ve devasa pençelere sahip güçlü ön ayakları vardı. 

Ekip ayrıca fosillerden ikisinin dünyanın bilinen en eski megaraptor örneği olduğunu tahmin ediyor.

Gezegene ayak basan en büyük etçil hayvanlardan biri olan carcharodontosaurus fosilleriyse bugüne kadar çoğunlukla Kuzey Afrika'da bulunmuştu. Bilim insanları yeni çalışmadaki fosillerin, Avustralya'nın ilk carcharodontosaurus örnekleri olduğunu düşünüyor.

Makalenin ortak yazarı Jake Kotevski "Avustralya'da carcharodontosaurusun keşfedilmesi çığır açıcı bir gelişme" diyerek ekliyor: 

Victoria'daki avcı hiyerarşisinin, Güney Amerika'dan nasıl farklılaştığını görmek büyüleyici. Güney Amerika'daki carcharodontosaurlar, Tyrannosaurus rex gibi 13 metreye kadar ulaşarak megaraptoridlerin üstünde yer alıyordu. Burada rollerin tersine dönmesi, Avustralya'daki Kretase ekosisteminin benzersizliğini vurguluyor.

Independent Türkçe, Discover Magazine, Popular Science, Journal of Vertebrate Paleontology