Aksiyon dizisinin yeni sezonuna övgü yağmuru: 100 tam puan aldı

Alan Ritchson'ın (solda) Reacher'daki yeni rol arkadaşı, 2.18'lik boyuyla dikkat çeken "Hollandalı Dev" lakaplı Olivier Richters (sağda) (Prime Video)
Alan Ritchson'ın (solda) Reacher'daki yeni rol arkadaşı, 2.18'lik boyuyla dikkat çeken "Hollandalı Dev" lakaplı Olivier Richters (sağda) (Prime Video)
TT

Aksiyon dizisinin yeni sezonuna övgü yağmuru: 100 tam puan aldı

Alan Ritchson'ın (solda) Reacher'daki yeni rol arkadaşı, 2.18'lik boyuyla dikkat çeken "Hollandalı Dev" lakaplı Olivier Richters (sağda) (Prime Video)
Alan Ritchson'ın (solda) Reacher'daki yeni rol arkadaşı, 2.18'lik boyuyla dikkat çeken "Hollandalı Dev" lakaplı Olivier Richters (sağda) (Prime Video)

Popüler aksiyon dizisi Reacher'ın üçüncü sezonuyla ilgili ilk incelemeler gelmeye başladı. 

Lee Child'ın Persuader romanından uyarlanan yeni sezon, bugün (20 Şubat) Amazon Prime Video'da prömiyer yapacak. 

8 bölümden oluşuyor

8 bölümden oluşan hikayede, Alan Ritchson'ın canlandırdığı Jack Reacher, geçmişinden gelen düşmanlarla yüzleşirken gizli bir ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi (DEA) ajanını kurtarmaya çalışacak ve büyük bir komplonun içine çekilecek. 

Reacher'ın nadir güvendiği kişilerden biri olan Frances Neagley rolünde Maria Sten de diziye geri dönecek. Öte yandan Sten, kendi yan dizisinin başrolünü üstlenmeye de hazırlanıyor.

Sezonla ilgili ilk yorumlar gelmeye başladı ve tepkiler son derece olumlu. Eleştirmenler, bu sezonun anlatı yapısının iyi işlediğini vurguluyor. Ritchson'ın canlandırdığı "yalnız kurt" Reacher'ın bir gizemi çözmeye çalıştığı bu sezon, daha geniş bir ekibin odakta olduğu ikinci sezona kıyasla daha başarılı bulunuyor.

Reacher'ın merakla beklenen yeni sezonu, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 18 televizyon yazarının yorumlarına göre 100 üzerinden 100 tam puan almayı başardı.

"Şimdiye kadarki en iyi sezon"

The Wrap'ten Jose Alejandro Bastidas da benzer şekilde dizinin yeni sezonunu övüyor ve "Üçüncü sezon, şimdiye kadarki en iyisi" ifadelerini kullanıyor. Bastidas, yeni bölümlerin daha çok bir gerilim dizisi havasında olduğunu ve bu yönüyle önceki iki sezondan ayrıştığını vurguluyor. 

The Playlist yazarı Warren Cantrell de sezonun aksiyon açısından epey güçlü olduğunu belirtiyor. Cantrell, üçüncü sezonun büyük ölçüde bağımsız bir hikaye sunduğunu, yalnızca küçük referanslar ve geri dönüş sahneleri içerdiğini ekliyor.

Olivier Richters etkisi

Yürütücü yapımcı ve dizi sorumlusu Nick Santora, yeni sezonda Ritchson'a eşlik eden kadroyu büyük ölçüde yeniledi. Oyuncu kadrosuna eklenen yeni isimler arasında, kötü karakter Paulie'yi canlandıran Hollandalı vücut geliştirici Olivier Richters da yer alıyor. Richters'ın varlığı, eleştirmenler tarafından özellikle beğeniliyor. 

ScreenRant yazarı Greg MacArthur, "Reacher, Richters'ın canlandırdığı Paulie karşısında kendisinden çok daha büyük bir fiziksel tehditle karşı karşıya kalıyor ve bu epey komik bir durum yaratıyor” diye belirtiyor. 

MacArthur'un yeni bölümlerle ilgili değerlendirmesi de genel olarak olumlu: 

Reacher'ın üçüncü sezonu, ilk sezonun küçük kasaba atmosferiyle ikinci sezonun üst düzey aksiyonunu başarılı şekilde harmanlıyor.

Independent Türkçe, ScreenRant, Collider, The Playlist, The Wrap, Rotten Tomatoes



Narsisistlerin dışlanma hissini daha fazla yaşadığı bulundu

Gizli narsisistler kendilerine acıyarak durumlarını gizlerken büyüklenmeci narsisistler kendilerini çok önemli gördüklerini açığa vuruyor (Pixabay)
Gizli narsisistler kendilerine acıyarak durumlarını gizlerken büyüklenmeci narsisistler kendilerini çok önemli gördüklerini açığa vuruyor (Pixabay)
TT

Narsisistlerin dışlanma hissini daha fazla yaşadığı bulundu

Gizli narsisistler kendilerine acıyarak durumlarını gizlerken büyüklenmeci narsisistler kendilerini çok önemli gördüklerini açığa vuruyor (Pixabay)
Gizli narsisistler kendilerine acıyarak durumlarını gizlerken büyüklenmeci narsisistler kendilerini çok önemli gördüklerini açığa vuruyor (Pixabay)

Journal of Personality and Social Psychology adlı bilimsel dergide yeni yayımlanan bir makale, narsisistik kişilik özelliklerine sahip kişilerin kolay kolay kaçamadığı ve gittikçe daha fazla dibe battığı döngüyü detaylandırdı. 

Kendi benliğine daha fazla bağlanan kişilerin, sosyal ortamlardaki işaretleri daha negatif görme ihtimalinin daha fazla olduğu belirtildi. 

Narsisistlerin gösterdiği baskın kişilik özelliklerinin de dışlanma ihtimallerini artırdığına işaret edildi. 

Bu iki durumun birleşmesiyle birlikte narsisistik özelliklerin zamanla daha da şiddetlendiği ve kendi kendini yenileyen bir döngünün devreye girdiği vurgulandı. 

İsviçre'deki Basel Üniversitesi'nden Christiane Büttner, başyazarı olduğu makale hakkında konuşurken araştırmalarının kişilik özelliklerinin günlük yaşamı nasıl etkilediğine ışık tuttuğunu söylüyor:

Pek çok kişi, narsisizmi kibir ve kendini bazı şeylere layık görme üzerinden değerlendiriyor ama bizim araştırmamız sosyalleşmeden kaynaklanan acıları narsisistlerin de sıklıkla yaşadığını gösteriyor.

ABD, Almanya, Britanya, İsviçre ve Yeni Zelanda'da yaşayan onbinlerce kişinin dahil edildiği büyük ölçekli anketler ve deneylere dayandırılan çalışmada, sosyal dışlamadan en çok kimin, niye muzdarip olduğu ele alındı. 

Sosyal ortamların dominasyonu için etraftaki işaretlere daha çok dikkat eden büyüklenmeci narsisistlerin daha fazla dışlanma hissini yaşadığı bulundu.

Doğrulanmayan diğer ihtimalse kendilerini üstün gören bu kişilerin kötü davranışları hissetmeyeceğiydi. 

Ancak daha da ilginci, narsisistlerin gerçekten dışlanmaları oldu.

Büttner, bulgularına göre "dışlanma ve narsisistik özelliklerin zamanla birbirini beslediğini" aktarıyor.

Birleşik Krallık'taki Surrey Üniversitesi'nde sosyal psikoloji dersleri veren Erica Hepper, dahil olmadığı araştırmanın önceki bulguları desteklediğini söylüyor:

Narsisistlerin daha bencil ve empati yoksunu olduğunu ve zamanla daha az sevildiğini, ilişkilerinde sorun yarattığını halihazırda biliyoruz. Narsisistler kanıt olmasa da diğerlerinin kendilerine zarar vereceğini düşünebilir. Bizim araştırmalarımız, bunun narsisistlerin büyüklenmeci ama aynı zamanda kırılgan benliklerini durmadan savunma ihtiyacı duymasından kaynaklandığını öne sürüyor. Her zaman egolarına yönelik tehditleri ararlar ki bunları kolaylıkla savuşturabilsinler.

Büttner, son araştırmanın kısıtlamalarını da saydı. Katılımcıların kendi dışlanma anlatılarına dayanan ve patolojik ölçüde narsisist olanları dahil etmeyen çalışmanın ıskaladığı şeyler bulunabileceğini belirtti. 

Konuyla ilgili bundan sonra yapılacak araştırmaların iş yerleri ve sosyal medya gibi geniş gruplardaki çatışmaların yönetimi ve dışlanmanın kötü sonuçlarını azaltma konusunda etkili olabileceğini sözlerine ekledi. 

Independent Türkçe, Washington Post, CNN