Mide mikropları hakkında 6 gerçek

Dünya popülasyonunda en yaygın mikrop Helikobakterler

Mide mikropları hakkında 6 gerçek
TT

Mide mikropları hakkında 6 gerçek

Mide mikropları hakkında 6 gerçek

Helikobakter pilori (Helicobacter pylori) dünya popülasyonunda en çok enfekte eden mikrop olarak biliniyor.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) en güncel seyahat sağlık yönergelerini bir arada toplayan Sarı Kitap’ının (CDC Yellow Book) 2024 baskısında, CDC “Helikobakter pilori, dünya çapında en yaygın kronik bakteriyel enfeksiyonlardan biridir. Dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisi bu enfeksiyonla enfekte olmuştur ve gelişmekte olan ülkelerde daha yaygındır. Kısa süreli gezginlerin seyahat yoluyla helikobakter pilori kapma riski düşük olsa da gurbetçiler ve uzun süreli gezginler daha fazla enfeksiyon riski altında olabilir” ifadelerine yer verildi.

Spiral Bakteri

Tek başına bu gerçek, bu mikropla ilgili diğer gerçeklerin öğrenilmesinin önemini vurgulamak için yeterli olabilir. İşte bu konuda 6 önemli gerçek:

1- Helikobakter pilori’nin varlığı 1982 yılına kadar öğrenilemedi ancak modern tıbbi istatistikler, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70’inin üst sindirim sistemlerinde kronik olarak bu bakteriye sahip olduğunu ve bu durumun onu dünyadaki en yaygın mikrop halinde getirdiğini gösterdi. Mayo Clinic’in bir raporundaki gastroenterologlar “Helikobakter pilori ile enfekte olan çoğu insanda belirti veya semptom görülmez. Birçok insanın neden semptom geliştirmediği açık değil. Bununla birlikte bazı insanlar, helikobakter pilori’nin zararlı etkilerine karşı daha büyük bir dirençle doğmuş olabilir” ifadelerine yer verdi.

Birçok tıbbi kaynak, bu enfeksiyonun çoğunlukla çocukluk döneminde ortaya çıktığını belirtti. Bu kaynaklar, hastalığa yakalananların çoğunun (yüzde 90’ının) hastalığa ilişkin herhangi bir belirti veya semptoma sahip olmadığını dolayısı ile mikrobu taşıyan çoğu insanın bunun farkına varmadığını bildirdi.

2- Mide mikrobu enfekte kişide, tükürükte, kusmukta veya dışkıda bulunur. Bu nedenle helikobakter pilori genellikle kişiden kişiye, enfekte bir kişinin tükürüğü, kusmuğu veya dışkısı ile doğrudan temas yoluyla bulaşır. Örneğin, bu bakteri ile kontamine olmuş yiyeceğin yenmesi veya suyun içilmesi yoluyla yayılabilir. Johns Hopkins doktorları “Sağlık uzmanları, helikobakter pilori enfeksiyonunun nasıl yayıldığını kesin olarak bilmiyor. Bu mikrobun kişiden kişiye öpüşme gibi oral temas yoluyla bulaşabileceğine inanılıyor. Hasta bir kişinin kusmuğu veya dışkısı ile temas yoluyla da bulaşabilir. Bu durum, güvenli bir şekilde temizlenmemiş veya pişirilmemiş yiyecekler yerseniz veya bu bakterilerle kontamine olmuş su içmeniz halinde de yaşanabilir” ifadelerine yer verdi. Tıbbi kaynaklar, gelişmiş ülkelerde helikobakter pilori enfeksiyonunun çocukluk döneminde alışılmadık bir durum olduğunu ancak yetişkinlikte daha yaygın hale geldiğini buna karşılık, sınırlı kaynaklara sahip ülkelerde çoğu çocuğun 10 yaşından önce helikobakter pilori ile enfekte olduğu ortaya çıkardı.

Ülser ve mide kanseri

3- Helikobakter pilori enfeksiyonu üst sindirim sisteminde (özellikle mide ve onikiparmak bağırsağında) ülser veya enfeksiyon riskini arttıran bir faktördür. Tam olarak, helikobakter pilori ile enfekte olan kişilerin yaklaşık yüzde 10’u ülser geliştirir.

Peptik ülser, midenin veya ince bağırsağın ilk kısmında bir ülserdir. Mide ülserlerinin en önemli komplikasyonlarından biri, mide veya onikiparmak bağırsağındaki ülserler ya da her ikisinde de iltihaplanma sonucu mide kanamasının meydana gelmesidir. Mide kanaması ya kanlı kusmaya ya da siyah dışkıya neden olabilir ayrıca kanama yavaş ve uzun süre devam ederek kansızlığa neden olabilir. Sadece bununla yakımıyor, buna ek olarak, üst sindirim sisteminin dokularındaki varlığı, hazımsızlık, mide ağrısı, şişkinlik ve diğer bir dizi rahatsız edici semptoma neden olabilir.

4- Uzun vadede mide mikropları ile enfeksiyon, üst sindirim sisteminin bir bölümünde kanser riskinin artmasıyla ilişkilendirilebilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), helikobakter piloriyi kanserojen faktör olarak sınıflandırır.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, söz konusu bakterinin midede bulunmasının, mide kanserinin en yaygın türü olan mide adenokarsinomu için bilinen en güçlü risk faktörü olduğunu belirtti. Bu bakteri ile enfekte olan kişilerde, enfekte olmayan kişilere kıyasla, mide kanseri ve MALT (mukoza ilişkili lenfoid doku) lenfoma riski 6 kata kadar fazla görülür. Tıbbi kaynaklar, helikobakter pilori bulaşmış kişilerin yalnızca yüzde 1 ila 3’ünün kötü huylu komplikasyonlar geliştirmesine rağmen, bakterilerin toplam küresel kanser sayısının yüzde 15’ine yol açtığını gösterdi. Tam olarak, tüm mide kanserlerinin yüzde 8’u kısmen helikobakter pilori enfeksiyonuna ilişkilendirilebildi. Buna göre, gastroenteroloji ile ilgili tüm büyük uluslararası tıbbi kuruluşlar, helikobakter pilori testi pozitif çıkan ve gastrointestinal semptomlara veya hastalığı olan kişilerde söz konusu bakterinin yok edilmesi önerisinde bulundu.

Semptomlar ve tanı

5- Helikobakter pilori enfeksiyonunun üst gastrointestinal sistemdeki olası semptomlarına dikkat edilmesi gereklidir. Mayo Clinic’teki gastroenterologlar, helikobakter pilori enfeksiyonu belirtileri veya semptomları ortaya çıktığında, bunların genellikle gastrit veya peptik ülser ile ilişkili olduğunu belirtti. Uzmanlar ayrıca, midede (karın) ağrı veya yanma, mide boşken kötüleşebilen mide ağrısı, mide bulantısı, iştahsızlık, sık geğirme, şişkinlik ve kasıtsız kilo kaybı gibi bir dizi semptoma dikkat çekti.

Ayrıca “Gastrit veya peptik ülser belirtisi olabilecek herhangi bir belirti veya semptom fark ederseniz doktorunuza görünün. Uykudan uyandırabilecek şiddetli veya sürekli mide (karın) ağrısı, kanlı veya siyah dışkı, kanlı, siyah veya kahve telvesi gibi görünen kusma gibi belirtilere sahipseniz derhal bir doktora görünün” ifadelerini de sözlerine eklediler.

6- Kişide yukarıda belirtilen semptomlar yani, kronik mide ağrısı, mide bulantısı, aktif mide/onikiparmak bağırsağı ülseri veya önceden peptik ülser öyküsü varsa, helikobakter pilori testi yapılması önerilir. Kişide semptom yoksa, doktor tavsiye etmedikçe helikobakter pilori testi genellikle önerilmez. Helikobakter pilori enfeksiyonunu teşhis etmenin birkaç yolu vardır. En sık kullanılan testler şunları içerir:

-Nefes testleri: Üre Nefes Testleri (Urea Breath Tests) adı biliyor. Bu testlerde, kişi helikobakter pilori bakterisi tarafından parçalanan bir madde içeren özel bir solüsyonu içer. Daha sonra bu ayrışmanın ürünleri, eğer bakteri varsa parçalanma gerçekleşmişse, nefeste tespit edilebilir. Ancak, analizin mide asidi üretimini azaltan ilaçlara 14 gün, bu bakterileri tedavi etmek için antibiyotiklere 4 hafta ara verildikten sonra yapılmasına dikkat edilmelidir.

-Dışkı Antijen Testi: Dışkıda helikobakter pilori proteinlerinin varlığını saptamak için testler mevcuttur.

-Kan testleri: Kan testlerinde, vücudun bağışıklık sisteminin helikobakter pilori bakterisinin varlığına yanıt olarak geliştirdiği belirli antikorlar (proteinleri) saptanabilir. Bununla birlikte, özellikle aktif bir vakanın kapsamı hakkında tıbbi geri bildirimleri bu testin kullanımını sınırlar.

*Biyopsi örneği: Bu mikrobun varlığını saptamak için mikroskobik inceleme yapılırken midenin iç yüzeyinden (gastroskopi yaparken) bir doku örneği alınabilir.

“Pilori enfeksiyonu ülser veya enfeksiyon gelişme riskini artırır… Üst sindirim sisteminin bir bölümünde kanser gelişmesi mümkün.”

Mide mikrop enfeksiyonunun tedavisi... Yok olmasını sağlamak için dikkatli bir programın adımları

Mide mikrop enfeksiyonu teşhis edildikten sonra, doktorlar kişinin sağlık durumunu gözden geçirir. Zira ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri tavsiyelerinde “Asemptomatik enfeksiyonlar genellikle tedavi gerektirmez. Tedavi bireysel olarak belirleniyor ve tedavi, bu mikrop ile enfekte olmaları durumunda oniki parmak bağırsağı veya midede aktif ülserlerden muzdarip hastalar içindir” ifadeleri yer alır.

Tedavi programının bileşenlerinin temeli, hastanın diğer ilaçların yanı sıra tedavi programı sırasında birlikte alınan iki tür antibiyotik kullanmasına dayanır. Mayo Clinic’teki gastroenterologlar “Helikobakter pilori enfeksiyonu genellikle aynı anda iki farklı antibiyotik ile tedavi edilir. Bu, bakterilerin belirli bir antibiyotiğe direnç geliştirmesini önlemeye yardımcı olur” ifadelerini kullandı.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, standart ve ideal tedavinin Dörtlü Terapi (Quadruple Therapy) programı olduğunu ancak bir de Üçlü Terapi (Triple Therapy) programının bulunduğunu belirtti.

İlaçların miktar, doz sayısı ve gerekli sürede alınmasında uyum sürecini sağlamak için hastanın doktorun kendisine önerdiği ve belirlediği tedavi programının içeriğini bilmesinin önemini anlaması gerekir. Zira bu uyum, söz konusu bakterilerin üst sindirim yolundan tamamen atılmasını sağlamak için başarılı tedavinin anahtarını teşkil eder. Vakalar dünya çapında artarken, doktor hasta arasındaki uyumsuzluk, bakterileri yok etmedeki yüksek başarısızlık oranlarının ve antibiyotiklere karşı bakteriyel direnç vakalarının ortaya çıkmasının ana nedenini oluşturur.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne göre, dörtlü terapi programı şunları içerir:

- Proton pompa inhibitörleri (PPİ) kategorisinden veya Histamin H2-reseptör blokörleri (H2-Blocker) kategorisinden ilaç türlerinden biri kullanılır. Her ikisi de üst sindirim sisteminin astarındaki yaraları veya enfeksiyonları iyileştirme fırsatı vermek ve ayrıca bu vahşi bakterileri ortadan kaldırmak için antibiyotiklerin etkisini teşvik etmek mide asidi üretimini azaltmayı amaçlar. Mide asidi üretimini azaltmada temin edilebilirse en iyisi ‘proton pompası inhibitörü’ kategorisindeki ilaçlar olur. Bu ilaçlar Histamin H2-reseptör blokörleri (H2-Blocker) daha etkili ve güçlüdür. Proton pompası inhibitörleri arasında omeprazol (Prilosec), esomeprazol (Nexium), lansoprazol (Prevacid) ve Prevacid(Protonex) yer alır.

- Bizmut (Bismuth) ilacı. Mide astarını koruyan bir ilaç sınıfındadır. Bu ilaçlar midenin iç yüzeyini asitten korur ve bakterileri öldürmeye yardımcı olur. Yani ülseri örterek ve mide asidinden koruyarak çalışır.

- Metronidazol (Metronidazole) antibiyotiği.

- Tetrasiklin (Tetracycline) antibiyotiği.

Üçlü terapi aşağıdaki unsurlardan oluşur:

- Proton pompa inhibitörleri (PPİ) sınıfından bir ilaç.

- Klaritromisin (Clarithromycin) antibiyotiği.

-  Amoksisilin (Amoxicillin) antibiyotiği veya Metronidazol (Metronidazole) antibiyotiği.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, tedavi programının süresi ile ilgili olarak “Daha uzun tedavi süreleri (7 güne karşı 14 gün) daha yüksek oranda mikrobu yok etme başarısı sağlıyor. Daha yakın zamanlarda, özellikle antibiyotiğe dirençli vakalar için Rifabutin kullanılan kombinasyon tedavileri de kullanılabilir hale geldi” ifadelerine yer verdi.

Mayo Clinic’teki gastroenterologlar son olarak “Doktorunuz tedavinizden en az 4 hafta sonra tekrar helikobakter pilori testi yapılmasını önerebilir. Testler, tedavinin enfeksiyonu ortadan kaldırmada etkili olmadığını gösterirse, farklı bir antibiyotik grubu kullanarak başka bir tedaviye ihtiyacınız olabilir” ifadelerini kullandı.



Erkekler için iki yıl etkili doğum kontrol yöntemi geliştirildi

ADAM adlı doğum kontrol yöntemi, sperm kanallarına yerleştirilen ve suda çözünen bir hidrojel (Unsplash)
ADAM adlı doğum kontrol yöntemi, sperm kanallarına yerleştirilen ve suda çözünen bir hidrojel (Unsplash)
TT

Erkekler için iki yıl etkili doğum kontrol yöntemi geliştirildi

ADAM adlı doğum kontrol yöntemi, sperm kanallarına yerleştirilen ve suda çözünen bir hidrojel (Unsplash)
ADAM adlı doğum kontrol yöntemi, sperm kanallarına yerleştirilen ve suda çözünen bir hidrojel (Unsplash)

Erkeklere yönelik yeni bir doğum kontrol yönteminin denemelerde en az iki yıl etkili olduğunun gösterilmesiyle kritik bir kilometre taşı geride bırakıldı. 

ADAM diye bilinen ve vücuda yerleştirilebilen, erkeklere yönelik hormonsuz doğum kontrol yöntemi, suda çözünen bir hidrojelin sperm kanallarına yerleştirilerek spermin meniyle karışmasını önlüyor.

Hidrojel, belirli bir süre sonra vücutta parçalanarak doğurganlığı geri kazandırmak üzere tasarlandı. Ürünün arkasındaki ABD merkezli şirket Contraline, prezervatif ve vazektomiye alternatif sunan ve eski hale geri dönmeye imkan veren bir ürün geliştirdiklerini belirtiyor.

Contraline klinik testin birinci aşamasında, ADAM'ın 24 ay boyunca sperm salımını başarıyla engellediğini ve denemede bu süreye ulaşan iki katılımcının da menisinde sperm tespit edilmediğini saptadı. Şirket, bugüne kadar ciddi bir yan etki kaydedilmediğini de ekliyor.

Contraline'ın tıbbi direktörü Dr. Alexander Pastuszak, "Amacımız, tüketicilerin ihtiyaçlarına doğrudan yanıt vererek iki yıl etki eden bir erkek doğum kontrolü seçeneği yaratmaktı" diyor.

Bu bulgular, suda çözünen yeni hidrojelimiz ADAM'ın amaçlanan kullanım ömrünü sağlayabildiğini doğruluyor. Güvenliği, etkisi, geri alınabilirliği, erkeklere ve çiftlere daha fazla üreme kontrolü sağlama potansiyeliyle ilgili iyimser olmaya devam ediyoruz.

The Guardian'a göre, klinik deneye katılan 25 kişi farklı zamanlarda kayıt yaptırdı ve daha fazla sonuç bekleniyor. İmplant, 10 dakika süren ve çok az kesi gerektiren bir işlemle, lokal anestezi uygulanarak yerleştirildi, yani hasta süreç boyunca uyanık kaldı.

ADAM çalışması, 26 Nisan'da Amerikan Üroloji Derneği toplantısında sunulacak ve doğum kontrol şirketi, 2025'in üçüncü çeyreğinde başlaması planlanan ikinci aşama klinik çalışması için düzenleyiciden tam onay aldığını duyurdu.

Contraline, bu onayı "erkeklere yönelik uzun süreli, geri alınabilen doğum kontrolün geliştirilmesinde önemli bir kilometre taşı" diye nitelendirerek "üreme sağlığı alanında çok ihtiyaç duyulan yeniliklerde hızlandırılmış ilerleme ve küresel ivmeye zemin hazırladığını" belirtiyor.

Şirket bu çalışmada, İlk İnsan Denemesi'nde elde edilen, güvenlik ve uygulanabilirlik açısından umut verici sonuçların temel alınacağını ifade ediyor.

Independent Türkçe