Her gün 5 kat merdiven çıkmak kalp hastalığı riskini azaltıyor

İlye, quadriceps femoris, hamstring ve baldır gibi kaslar harekete geçerken kardiyovasküler sağlık iyileşiyor

Merdiven çıkmak harika bir egzersiz ve kalp sağlığına da iyi geliyor (Unsplash)
Merdiven çıkmak harika bir egzersiz ve kalp sağlığına da iyi geliyor (Unsplash)
TT

Her gün 5 kat merdiven çıkmak kalp hastalığı riskini azaltıyor

Merdiven çıkmak harika bir egzersiz ve kalp sağlığına da iyi geliyor (Unsplash)
Merdiven çıkmak harika bir egzersiz ve kalp sağlığına da iyi geliyor (Unsplash)

Küçük adımlarla ilerlerseniz kardiyo o kadar da kötü olmayabilir.

Yeni bir araştırmaya göre her gün en az 50 basamak merdiven çıkmak kalp hastalığı riskini ciddi ölçüde azaltabiliyor.

Atherosclerosis adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırma, günde 5 kattan fazla merdiven çıkmanın kardiyovasküler rahatsızlık riskini yaklaşık yüzde 20 oranında azaltabileceğini ortaya koydu.

Aterosklerotik kardiyovasküler hastalık (ASKVH), koroner arter hastalığı ve felç gibi kardiyovasküler hastalıklar dünya çapında önde gelen morbidite ve ölüm nedenleri arasında.

Tulane Üniversitesi'nin HCA Heyeti Başkanı ve New Orleans'taki Halk Sağlığı ve Tropikal Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesi olan, çalışmanın ortak yazarı Dr. Lu Qi, "Kısa sürelerle yüksek yoğunlukta merdiven çıkmak, kardiyorespiratuar dayanıklığı ve lipit profilini iyileştirmede özellikle mevcut fiziksel aktivite önerilerini gerçekleştiremeyen kişiler için zaman açısından verimli bir yol" diyor.

Bu bulgular, genel popülasyonda ASKVH'ye karşı birincil önleyici tedbir olarak merdiven çıkmanın potansiyel avantajlarını vurguluyor.

Çalışma için araştırmacılar, Birleşik Krallık Biyobankası'ndan 450 bin yetişkinin verisini kullanırken katılımcılar, ailelerindeki kardiyovasküler hastalık geçmişinin yanı sıra genetik risk faktörleri ve yerleşik risk faktörlerine göre analiz edildi.

Katılımcılara yaşam tarzı alışkanlıkları ve merdiven çıkma sıklıkları da sorulurken, medyan takip süresi 12,5 yıl olarak belirlendi.

Sonuçlar her gün daha fazla merdiven çıkmanın, hastalığa daha az yatkın kişilerde kardiyovasküler hastalık riskini azalttığını ortaya koyarken, Dr. Qi hastalığa daha yatkın kişilerde kalp hastalığı riskinin artmasının "etkili bir şekilde dengelenebileceğini" söylüyor.

Dr. Qi, "Bu çalışma merdiven çıkmanın, özellikle çeşitli ASKVH risk faktörlerine sahip bireyleri ASKVH riskine karşı koruyan etkilerine dair yepyeni kanıtlar sunuyor" diyor.

"Kayda değer bir antrenman etkisi"

Araştırmada yer almayan, İngiltere'deki Teesside Üniversitesi'nin spor ve egzersiz alanındaki kıdemli öğretim üyesi Dr. Nicolas Berger, "daha fazla kasın yanı sıra bazı denge ve kaba motor becerilerinin kullanılmasını gerektirdiğinden" merdiven çıkmanın, düz bir zeminde yürümekten daha çok fayda sağladığını söylüyor.

Dr. Berger, bunlar "kısa sürelerle" yapılsa bile "kardiyovasküler sistemden çok fazla hareketlilik gerektirdiğini ve bu nedenle merdiven çıkarken sık sık nefes nefese kalındığını" söylüyor.

Dr. Berger şöyle ekliyor: 

Bu kısa ve aralıklı aktivite anları, kardiyovasküler hastalık riskini azaltma açısından büyük faydalara sahip. Bu, kalp atış hızınızı ve oksijen alımınızı kayda değer derecede artırarak vücutta olumlu değişimlere neden olabilir.

Günde 50 basamak fazla gibi görünmese de "kayda değer bir antrenman etkisi yaratabiliyor."

Dr. Berger bu tür hareketlerin ilye, quadriceps femoris, hamstring ve baldır gibi kasların yanı sıra merkez bölgesindeki kasları da harekete geçirdiğini söylüyor.

Eğer pek koşan biri değilseniz, Dr. Berger merdiven çıkmanın faydalı bir seçenek olabileceğini belirtiyor.

Merdivene evlerde ya da dışarı çıkınca kolayca erişilebildiğinden, yürüme ya da koşma karşısında çoğu kişiye cazip bir alternatif sunuyor. Merdivene erişiminiz yoksa, dik yokuşlarda yukarı ve aşağı yürümenin de benzer faydaları ve gereklilikleri var. Yerden veya alçak bir yerden kalkmanın güç ve denge açısından faydaları bulunsa da kardiyovasküler sisteme pek faydası yok.

Dr. Berger, "Hareketsiz kişiler, risk altındaki kişiler veya sağlıklı kalmaya çalışan herkesin bu aktiviteyi günlük alışkanlıklarına dahil etmesi genel anlamda iyi bir öneri olur" diye ekliyor.

Independent Türkçe



Doğumsal deformasyon: Gazze'deki kadınların rahimlerini yok eden silahlar

Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
TT

Doğumsal deformasyon: Gazze'deki kadınların rahimlerini yok eden silahlar

Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İzzeddin Ebu Ayşe

Doktor Ahmed, şaşkınlıkla yeni doğan bebeğe, Melek el-Kanu'ya bakıyor, başında görülen deformasyonu inceliyor ve “Anne hamileliği sırasında bu garip deformasyona yol açan ne kadar zehirli gaz soludu, İsrail hamile kadınları bu şekilde etkileyecek hangi ölümcül silahları kullandı?” diye düşünüyor.

Doktor bebeği taşıyor ve başına bakıyor; “beyni yok, kafatası gelişimini tamamlamamış” diyor. Sağlık çalışanı, garip ve şok edici bir deformasyon ile doğan, başının sadece göz hizasında sona erdiği küçük Melek’in durumu ile ilgili bunları söylüyor.

Doktor, “İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği savaş sırasında doğumsal anomali vakalarında korkunç bir artış fark ettim. Beyninden tamamen yoksun olarak doğan bebek vakası, trajik anne karnındaki malformasyon hikayelerine bir örnek. Bebeklerin gelişimini daha doğmadan önce etkileyen bu savaşın durdurulması gerekiyor” diye ekledi.

Deformasyon oranları yükseliyor

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  Gazze'de doktorlar, kuvöz bölümündeki yeni doğan bebeklerde doğumsal deformasyon vakalarında endişe verici bir artış olduğunu fark ettiler. Bunların çoğunun, savaş sırasında hamile kalan annelerin bebeklerinde görüldüğünü gözlemlediler. Bu durum onları, bu olguyu, savaşın ve kuşatmanın seyri ve bunların sakinler üzerindeki etkileriyle ilişkilendirmeye yöneltti.

Sağlık Bakanlığı Hastaneler Bölümü Genel Müdürü Mervan el-Hams, “Gazze Şeridi'nde doğumsal anomali sayısında önemli bir artış yaşanıyor. İsrail savaşı hamile kadınları olumsuz etkiledi” dedi. El-Hams, “Bu olgunun yayılmasına katkıda bulunan birkaç faktör var, birincisi, İsrail bombardımanlarından kaynaklanan radyasyon, ikincisi, uluslararası yasaklı patlayıcıların kullanılması ve son olarak Gazze'ye beyin gelişimi için gerekli olan folik asit gibi ilaç ve vitaminlerin girişinin engellenmesi” diye ekledi. Hams, sağlık yetkililerinin İsrail'in yıkıcı radyolojik ve kimyasal etkilere sahip deneysel silahlar kullandığını, uluslararası anlaşmalar uyarınca yasak olan bu bombalar ile Gazze'de küçük bir alanı hedef aldığını ve bunun da hamile kadınlar ve fetüsler için ciddi sonuçlar doğurduğunu doğruladığını belirtti.

Yaklaşık 60 bin fetüs malformasyon riski altında

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (Human Rights Watch) detaylı raporunda, Gazze'de hamile kadınların zehirli gazlara maruz kaldığı belirtildi. Bunların fetüsler arasında malformasyon vakalarının artmasının yanı sıra, kendiliğinden düşük oranının yüzde 300'e çıkmasına doğrudan etkisi olduğu kaydedildi.

Zorlu ameliyatlar gerçekleştirmek için Gazze'ye giden Ürdünlü doktor Bilal el-Azzam, daha önce hiç görmediği korkunç doğumsal deformasyon vakaları ile karşılaştığını, bunlardan bazılarının son derece kritik aşamalarda Gazze Şeridi'ndeki hastanelere ulaştığını söyledi.

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, Gazze'de 60 bin fetüste doğumsal anomali riski bulunuyor ve bu olgunun, İsrail'in uluslararası yasaklı, sağlık açısından tehlikeli mühimmat kullanması nedeniyle uzun yıllar artarak devam etmesi muhtemel.

Fotoğraf: Doğumsal anomaliler Gazze savaşının en ağır sonuçları

Hamile kadınların deneyimleri

Gazze'deki patlayıcı uzmanları, sınırlı imkânlarına rağmen İsrail ordusunun, kimyasal, biyolojik ve yangın silahları kullandığını gözlemlediler. Bombaların toz ve dumanları binaların molozlarına yapışarak hava koşullarının da etkisiyle yayılıyor ve malformasyona neden olabiliyor.

Serena hamile ve İsrail bombalarının dumanı nedeniyle zorlu bir deneyim yaşadı. İsrail askeri operasyonlarının gerçekleştiği yere çok yakın olan Gazze şehrinin doğusunda yaşayan Serena, yaşadıklarını anlattı: “Askerler birdenbire bölgeye doğru bir top atışı yaptı. Mahalle toz ve dumanla doldu ve yanık kağıt kokusu gibi kötü bir koku duydum. Sonra koku daha da kötüleşti ve yanan çöp kokusuna dönüştü.” Serena, “Şiddetli boğulma, baş ağrısı ve kusma hissi yaşadım, karnımdaki bebek iki günden fazla bir süre hareketsiz kaldı. Onun öldüğünü sandım, çok zorlu ve acılı bir iki gündü. Kokladığım gazın rahmimdeki çocuğa olumsuz etki etmesinden çok korkuyorum.”

 Vefa el-Maşharavi ise, “Uçaklar bombalamadan önce, yanık madde kokusu ile birlikte gaz kokusuna benzeyen garip bir koku yayılıyor. Bu kokudan kurtulmanın bir yolu yok, vantilatör çalıştırmak, su püskürtmek gibi her yolu denedim. Bu gazları tekrar tekrar soludukça bebeğimin hareketlerinin artık çok yavaşladığını fark ettim.

Fetüslerin maruz kaldığı malformasyonlar

Hamile kadınlar, İsrail Ordusunun Gazze'ye attığı bombaların bebeklerinin güvenliği üzerindeki etkisini sürekli sorguluyor ve merak ediyorlar. Bu bağlamda Kadın Hastalıkları ve Doğum Profesörü Hulud el-Mazini, “Savaş sırasında zehirli gazları solumak, sarsıntılar, buna ek olarak annenin yaşadığı korku ve endişe, tüm bu etkenler malformasyona neden olur” diyor. Mazini, “bombaların etkisi üç aydan yedi yıla kadar bir sürede ortaya çıktığı için fetüslerde doğumsal anomalilerin artacağı kesin. Bu da engelli doğumlarının yaygın olduğu bir nesille karşı karşıya kalabileceğimiz anlamına geliyor” diye ekledi.

Mazini, eksik veya eksik oluşmuş uzuvlar, kasık fıtığı, kafatası şekil bozuklukları, at nalı böbrek, uzuv eksikliği, kalp, omurga ve beyinde deformasyon, cilt ve beyin anomalileri, engelli doğumları çalışmaları sırasında karşılaştığı garip deformasyon vakalarına örnek veriyor.

Korkunç oranlar

Hastaneler Genel Müdürü Mervan Hams, “doğumsal anomali vakaları rekor seviyelere ulaşarak her 1000 doğumda 200 oranına ulaştı. Bu rakamlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün normal olarak kabul ettiği 1000 doğumda 40 doğumsal anomali oranının çok üzerinde” dedi.

Sağlık Bakanlığı, doğumsal deformasyonların İsrail mühimmatlarının etkisi sonucu oluştuğunu teyit ediyor. Medikal fizik profesörü Enver Atallah “İsrail'in Gazze'ye yönelik tekrarlanan savaşları, havadaki ve topraktaki toksik maddelerin seviyesinin artmasına neden oldu ve bu durum fetüsleri etkiliyor” diye konuştu. “İsrail'in beyaz fosfor bombası kullandığını gözlemledik. Bu, beyaz fosforun temel yükünü oluşturduğu bir yangın bombası ve tahrip gücünün yanı sıra, yaklaşık 1.000 santigrat derecelik yoğun bir ısı üretecek şekilde tasarlanmış” diye ekledi.

Uluslararası yasaklı silahlar

Fizik uzmanları ise İsrail'in kimyasal, biyolojik ve termal silahları kullandığını belirtti. “Patlamaya neden olan kimyasal reaksiyon üreten patlayıcılar kullanılıyor. Aynı şekilde termobarik silahlar da yakıt parçacıklarından oluşan bir bulut oluşturuyorlar, ardından bu parçacıklar tutuşuyor ve bu da güçlü bir patlama dalgası ve yüksek dereceli bir ısı üretiyor. Bunun fetüsler üzerinde yıkıcı etkileri olabilir” diyorlar.

Uzmanlar, İsrail'in Gazze'de yoğun atıl metal patlayıcılar kullanmasının insanlarda doku parçalanmasına neden olduğunu belirtiyorlar. Kullanılan silahların arasında uranyum ve parça tesirli bombaların da bulunduğuna, bu maddelerin doğrudan fetüslerde deformasyon ve düşüklere neden olduğuna dikkat çekiyorlar.

Hukuki açıdan Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, “İsrail, Kitle İmha Silahlarının Geliştirilmesinin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanmasına Dair Anlaşma’yı ihlal ediyor. Sivil halkın yaşamını felakete dönüştürmeyi hedefleyen yanmış toprak stratejisini benimsiyor” dedi.

Ancak İsrail Ordusu Sözcüsü Avichay Adraee, “Ordunun savaş yasalarına, muharebe kurallarına ve uluslararası insani protokole bağlı olduğunu, bunun da sivilleri hedef almadığı, onlarla savaşmadığı ve onlara kısa veya uzun vadede herhangi bir zarar vermediği anlamına geldiğini” vurguladı.