Uzmanlar alarma geçti: Fentanilden bile daha ölümcül bir uyuşturucu yükselişte

"İlacın yasadışı pazara girişinin gerçek boyutu bilinmiyor"

Nitazen kullanımını tespit etmek de daha zor (Reuters)
Nitazen kullanımını tespit etmek de daha zor (Reuters)
TT

Uzmanlar alarma geçti: Fentanilden bile daha ölümcül bir uyuşturucu yükselişte

Nitazen kullanımını tespit etmek de daha zor (Reuters)
Nitazen kullanımını tespit etmek de daha zor (Reuters)

Fentanil, başta ABD olmak üzere birçok ülkede çok sayıda insanın hayatına mal olan ve giderek daha fazla gündeme gelen bir sentetik opioid. Nitazen adı verilen ve daha az bilinen bir uyuşturucu sınıfıysa Atlantik'in her iki yakasında da aşırı doz vakalarında ortaya çıkmaya başladı.

Nitazen, son iki ayda opioid bağlantılı ölümlerdeki ani yükselişin ardından Birleşik Krallık'ta sağlık yetkililerinin yayımladığı resmi bir uyarının da konusu oldu.

Nitazen sınıfındaki bazı maddeler morfinden 100 kat daha güçlü. Yani fentanille benzer etkiye sahip. Ancak ikisi arasında bir fark var: Nitazenler daha ölümcül olabilir.

Bilimsel dergi Jama Network Open'da yayımlanan yeni bir araştırma, aşırı dozda nitazen alan kişilerin, etkileri tersine çevirmek için kullanılan ilaçlardan iki veya daha fazla doza ihtiyaç duyduğunu ortaya koydu.

Aşırı dozda fentanil alan kişilere ise bu ilaçlardan genellikle bir doz uygulandığı biliniyor.

Nitazenler ilk kez 1950'lerde Ciba Pharmaceuticals adlı İsviçre şirketi tarafından güçlü bir ağrı kesici olarak geliştirildi. Ancak hiçbir zaman piyasaya sürülmediler.

Bu da yasadışı işler yapan kimyacıların eski bilimsel makaleleri inceleyerek nitazen sınıfı opioidleri üretebildiği anlamına geliyor.

Opioidler nasıl etki eder?

Opioidler beyindeki ve vücudun başka yerlerindeki "mu-opioid reseptörleri" adı verilen bölgelerde etki gösteriyor.

Bu reseptörler aktive edildiğinde ağrıyı hafifletebiliyor ve yüksek seviyede mutluluk hissi uyandırıp, ardından da uyuşukluğu tetikleyebiliyor.

Morfin, eroin ve fentanil gibi maddelerin hepsi, mu-opioid reseptörlerini aktive ederek çalışıyor. Ancak fentanil, bunu morfin veya eroinden çok daha düşük dozlarda yapabiliyor.

Öte yandan bazı nitazenler, fentanilden bile daha düşük dozlarda ağrıyı hafifletebiliyor.

Örneğin, fareler üzerinde yapılan bir araştırma, N-desetil izotonitazen adı verilen bir nitazenin, fentanil için gerekenden neredeyse 10 kat daha küçük bir dozla aynı etkiyi gösterebildiğini ortaya koymuştu. Üstelik aynı madde, morfinden yaklaşık 1400 kat daha düşük dozda işe yaramıştı.

Ancak bu maddeler sadece ağrıyı dindirmek ve mutluluk hissi yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda solunum sistemini de baskılıyor. Yani nefes alma kapasitesini düşürüyor. Bu da opioid doz aşımında insanların ölmesine neden oluyor.

N-desetil izotonitazen, fentanildeki doz aşımı seviyesinin yaklaşık üçte birinde apneye (nefes almanın durması) sebebiyet veriyor. Ayrıca N-desetil izotonitazenden sonra insanların normal nefes alma kapasitelerine ulaşması çok daha uzun (208 dakika) sürüyor. Fentanilde bu süre 67 dakika.

Birleşik Krallık'taki Merkez Lancashire Üniversitesi'nden Nörofarmakoloji Profesörü Colin Davidson, The Conversation'da kaleme aldığı yazıda, "Son zamanlarda aşırı doz vakalarında birçok kez nitazene rastlandı" ifadelerini kullandı.

"Sokaklarda satılan, bu sınıftaki yeni ilaçların sayısı artıyor gibi görünüyor" diyen bilim insanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

Öte yandan pek çok bilimsel tesis, nitazenleri test edemiyor. Bu yüzden ilacın yasadışı pazara girişinin gerçek boyutu bilinmiyor.

Independent Türkçe



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe