Esrar-mantar bağlantısı: "Ölümcül doku enfeksiyonlarına neden olabilir"

Kenevire yapışan mantar sporlarının kanıtları gözler önüne serildi

Esrar, Orta Asya ve Hint kökenli olmasına rağmen bugün ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetiştirilen kenevir bitkisinin yapraklarından elde ediliyor (AFP)
Esrar, Orta Asya ve Hint kökenli olmasına rağmen bugün ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetiştirilen kenevir bitkisinin yapraklarından elde ediliyor (AFP)
TT

Esrar-mantar bağlantısı: "Ölümcül doku enfeksiyonlarına neden olabilir"

Esrar, Orta Asya ve Hint kökenli olmasına rağmen bugün ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetiştirilen kenevir bitkisinin yapraklarından elde ediliyor (AFP)
Esrar, Orta Asya ve Hint kökenli olmasına rağmen bugün ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetiştirilen kenevir bitkisinin yapraklarından elde ediliyor (AFP)

ABD'li ve Kanadalı araştırmacılar, esrar üretimi için kullanılan kenevir bitkisinin mantar enfeksiyonlarındaki artışta rol oynuyor olabileceğini söylüyor.

Kenevirin köklerinde, gövdelerinde, yapraklarında, çiçeklerinde ve tomurcuklarında yüzden fazla mantar türü mevcut. Üstelik bunlardan bazıları zararlı olabilecek sporlar üretebiliyor.

Öte yandan esrarı yasallaştıran hiçbir ülke veya eyalet, bu zararlı sporlar için güvenlik testi yapılmasını zorunlu kılmıyor.

Tennessee Üniversitesi, Arizona Devlet Üniversitesi ve Kanada'daki Simon Fraser Üniversitesi'ndeki araştırmacılar bunun ciddi bir eksiklik olabileceğini belirterek uyardı.

Ekip, bu bitkilerde yaşayan mantarlar ve bunların sağlık etkileriyle ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak gerektiğini savunuyor.

Hakemli bilimsel dergi Frontiers in Microbiology'de yayımlanan, konuyla ilgili bir makalede şu ifadelere yer verildi:

Esrarın tıbbi kullanımı giderek daha geniş çapta kabul görürse, kirletici mantarlar halk sağlığı açısından potansiyel bir endişeyi temsil ediyor.

Ekip, esrar kullanımı ve mantar enfeksiyonları arasındaki bağlantının incelendiği, ABD çapında yalnızca çok az araştırma olduğunu tespit etti.

2020'deki bir araştırma, esrar kullananların mantar enfeksiyonuna yakalanma olasılığının, kullanmayanlara kıyasla 3,5 kat fazla olduğunu ortaya koymuştu.

Bu enfeksiyonların doğrudan kenevir bitkisinden bulaşıp bulaşmadığı belirlenememişti.

Ancak yeni analizde kenevir tomurcukları ve çiçekleri üzerindeki reçineye yapışan mantar sporlarının kanıtları gözler önüne serildi.

Esrar bu türden mantar salgınlarının olası tek kaynağı değil. Ancak bunu yoğun kullananlar veya bağışıklık sistemi zayıf olanlar arasında "fırsatçı enfeksiyonlara" sebebiyet verebilir.

İncelemede bilimsel adı Aspergillus, Penicillium, Fusarium ve Mucor olan mantarlar, kenevirde tespit edilen en yaygın türler oldu.

Bunların esrarla birlikte solunması halinde zehirli sporların burundan içeri girmesi, akciğerlere yayılması ve özellikle bağışıklık sistemi zayıf kişilerde "hayatı tehdit edebilecek doku enfeksiyonlarına" neden olması mümkün.

2020'deki araştırma, bağışıklık sistemi zayıf olan esrar kullanıcılarının mantar enfeksiyonuna yakalanma olasılığının da, esrar kullanmayan ama yine bağışıklığı zayıf kişilere göre daha fazla olduğunu göstermişti.

Öte yandan kenevir ürünlerindeki mantar kirliliğinin gerçek ölçeğini ve hangi yoğunlukta alındığında sağlığı bozabileceğini anlamak için ileri araştırmalara ihtiyaç var.

Independent Türkçe



Kanser ilaçlarının alındığı saat etkiyi yüzde 30 oranında değiştiriyor

Bilim insanları, kişiye özel tedaviler geliştirilmesini öngörüyor (Reuters)
Bilim insanları, kişiye özel tedaviler geliştirilmesini öngörüyor (Reuters)
TT

Kanser ilaçlarının alındığı saat etkiyi yüzde 30 oranında değiştiriyor

Bilim insanları, kişiye özel tedaviler geliştirilmesini öngörüyor (Reuters)
Bilim insanları, kişiye özel tedaviler geliştirilmesini öngörüyor (Reuters)

Kanserli hücrelerin sirkadiyen ritmini inceleyen bilim insanları, ilaçların günün hangi saatinde daha etkili olduğunu belirledi.

Biyolojik bir saat işlevi gören sirkadiyen ritim, 24 saatlik döngü içinde metabolizmanın işleyişini düzenliyor.  

Uyku düzeninden hormon üretimine kadar pek çok şeye etki eden bu biyolojik saat, ilaçların başarısı üzerinde de rol oynuyor. 

Tedavinin ne zaman uygulandığı fark yaratırken, örneğin kemoterapinin tümör hücreleri bölünürken daha etkili olduğu bulunmuştu. 

Nature Communications adlı hakemli dergide 22 Ağustos Perşembe günü yayımlanan bir çalışmada, kanser ilaçlarının günün hangi saatinde daha iyi performans gösterdiği tespit edildi. 

Araştırmacılar üçlü negatif meme kanseri hastalarından alınan hücreleri laboratuvarda geliştirerek inceledi. Meme kanserinin şiddetli bir versiyonu olan bu hastalık için çok az tedavi yöntemi var. 

Bilim insanları kanserli hücrelerin sirkadiyen ritimlerini birkaç gün boyunca takip ederek biyolojik saatlerinin detaylı bir haritasını çıkardı. Ardından hücrelerin farklı zamanlarda verilen tedaviye tepkisini izlediler. 

Analizler sonucunda ilaçların veriminin, günün hangi saatinde uygulandığına bağlı olarak yüzde 30'a kadar değişebildiği ortaya kondu.

Örneğin 5-fluorouracil adlı ilaç sabah 8 ila 10'da daha başarılı bir performans sergiliyordu. Bazıları da akşam saatlerinde daha etkiliydi.

Araştırmacılar ayrıca hangi genlerin, sirkadiyen ritimle ilacın başarısı arasındaki ilişkide önemli bir rol oynadığını da saptadı. 

Yeni çalışmada öne sürülen yaklaşım, etkili tedaviler geliştirmenin yanı sıra ilaçların yaratacağı etkiyi de en aza indirme potansiyeli taşıyor.

Aynı zamanda yanıt alınamayan tedavilerde başka bir ilaca geçmek veya dozu artırmak yerine sadece uygulandığı saati değiştirmek yeterli olabilir. 

Öte yandan sirkadiyen ritim kişiden kişiye değiştiği için bu bulgulara dayanarak geliştirilecek tedavilerin de hastaya özel olması gerekiyor. Ayrıca çalışma umut verici olsa da laboratuvar ortamında test edilen bulguların gerçek hastalar için geçerli olup olmadığı henüz bilinmiyor. 

Almanya'daki Charité Kapsamlı Kanser Merkezi'nden Dr. Adrián Enrique Granada, liderliğini üstlendiği çalışma hakkında "En etkili ilaç kombinasyonlarının belirlenmesini sağlayabilir" diyerek ekliyor:

Bulgularımız genel olarak, bireysel sirkadiyen ritimlere dayalı kişiselleştirilmiş tedavi planlarının kanser tedavisinin verimini kayda değer derecede artırabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, News Medical, Study Finds, Nature Communications