Araştırmacılar: Kenevir özütü, ölümcül cilt kanseri hücrelerini yok ediyor!

Araştırmacılar: Kenevir özütü, ölümcül cilt kanseri hücrelerini yok ediyor!
TT

Araştırmacılar: Kenevir özütü, ölümcül cilt kanseri hücrelerini yok ediyor!

Araştırmacılar: Kenevir özütü, ölümcül cilt kanseri hücrelerini yok ediyor!

Konsantre bir kenevir özütü, en tehlikeli cilt kanseri türlerini ortadan kaldırma konusunda dikkat çekici bir yetenek gösterdi.

Henüz erken olduğu doğru ancak bulgular canlı hayvan modellerinde ve ardından insanlarda gözlemlenebilirse, şu anda tedavisi zor olan cilt kanserine (Melanom) tamamen yeni bir ilaç yaklaşımı sağlanabilir.

Kenevir yağı PHEC-66 olarak biliniyor ve Avustralya’daki MGC Pharmaceuticals tarafından geliştirildi.

Ekim 2023’te şirket, PHEC-66’nın izole melanom hücre dizilerinin laboratuvarda çoğalmasını durdurduğunu ortaya koyan bir çalışmaya finansman sağladı.

RMIT Üniversitesi ve Charles Darwin Üniversitesi’nden (CDU) bilim adamlarının yürüttüğü takip araştırması bu sonuçları doğruladı. Ekip bulgularıyla, bu özel Hint keneviri ekstraktının, hastalığı kendini öldürmeye zorlayarak melanom hücrelerinin çoğalmasını engellediğini ileri sürdü.

Science Alert sitesinin prestijli bilimsel dergi Cells’den aktardığına göre, daha fazla açıklama olarak, CDU'dan biyomedikal bilim adamı Nazım Nassar, “Melanom hücresindeki hasar, onun yeni hücrelere bölünmesini engelliyor ve bunun yerine apoptoz olarak da bilinen programlanmış bir hücre ölümünü başlatıyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca “Bunun canlı bir hayvanda işe yarayıp yaramadığı da hala araştırılması gereken bir konu. Henüz kenevir yağı üzerinde hiçbir klinik çalışma yapılmadı ve kenevir bileşiklerinin kanserle savaşma kabiliyetine ilişkin yüksek kaliteli araştırmalar hala yetersiz” ifadelerine yer verdi.

İnsanlar binlerce yıldır keneviri ilaç olarak kullandı, ancak geçtiğimiz yüzyılda hakim olan algı bilimsel araştırmaları ciddi şekilde engelledi.

Bu çerçevede cesur bir hareketle, Avustralya ancak 2016 yılında kenevirin tıbbi amaçlarla kullanımını yasallaştırdı ve ilacın çok sayıda hastalık ve rahatsızlığı tedavi etme potansiyelini araştırması için araştırma ekiplerine olanak tanıdı.

Yalnızca son birkaç yılda, Avustralya’daki araştırmacılar kenevirin normal, sağlıklı hücreleri etkilemeden belirli kanserli hücre türlerini öldürmede büyük bir potansiyel taşıdığını keşfetti.

Örneğin 2020’de Avustralya’daki bir biyoteknoloji şirketi, bazı kenevir çeşitlerinin laboratuvardaki lösemi hücrelerinde ölüme neden olabileceğini ortaya çıkardı. Bu bulgu, dünyanın başka yerlerinde on yıldan daha uzun bir süre önce yapılan araştırmaların bulgularını destekler nitelikte geldi.

2015 yılında ABD’deki bilim insanları, melanom dışı cilt kanseri hücrelerindeki kannabinoid reseptörleri hedeflendiğinde hücrelerin oksidatif strese maruz kalmaya başladığını ve bunun da programlanmış hücre ölümüne yol açtığını ortaya çıkardı.

Birkaç yıl önce İtalya’daki araştırmacılar, kenevir bileşiklerinin pankreas kanseriyle mücadelede benzer sonuçlar gösterdiğini tespit etti. Listeye artık cilt kanseri de eklendi.

Nazar, “Bu, giderek büyüyen önemli bir araştırma alanı çünkü kenevir özütlerini, özellikle de antikanser ajanları olarak işlev görme potansiyellerini mümkün olduğunca anlamamız gerekiyor. Kanser hücreleriyle nasıl etkileşime girdiklerini ve özellikle hücre ölümüne neyin sebep olduğunu bilirsek tedavi tekniklerini daha spesifik, duyarlı ve etkili olacak şekilde geliştirebiliriz” dedi. Ayrıca “Söz konusu çalışmanın sonuçları, PHEC-66’nın, DNA parçalanmasını teşvik ederek ve bölünme yoluyla hücre büyümesini durdurarak ayrıca hücre içi reaktif oksijen türleri (ROS) seviyelerini önemli ölçüde yükselterek programlanmış hücre ölümünü tetiklediğini göstermektedir” ifadelerine yer verdi.

ROS kısa ömürlü ancak oldukça reaktif moleküllerdir ve yükseldikleri zaman hücrenin birçok farklı kısmına zarar verebilir. Hasar gören hücre geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşırsa, ‘çoğunluğun’ iyiliği uğruna kendini feda edebilir.

Laboratuvarda PHEC-66’nın, kannabinoid reseptörlerini hedefleyerek ve ROS’un hücre içinde birikmesini sağlayarak üç melanom hücre hattında meydana gelen apoptoz olasılığını arttırdığı görülüyor.

Bulguların canlı modellerdeki kanserli hücrelere uygulanıp uygulanmadığını görmek için hayvanlar üzerinde daha fazla çalışma yapılması gerekiyor.

Örneğin araştırmacıların ilacın nasıl ve hangi dozajda uygulanacağını bulmaları gerekiyor zira ancak o zaman insanlar üzerinde klinik araştırmalar düşünülebilir.

Bugün laboratuvarlardaki çoğu kenevir bileşiğine ilişkin araştırmalar hala sınırlı düzeyde kalıyor ve ilk deneyler bazı kannabinoidlerin hücre büyümesini bloke edip hücre ölümüne neden olabileceğini öne sürerken, bazılarının ise aslında kanser hücresi büyümesini teşvik ettiğini gösterdi.

Kenevir bitkisinde yüzlerce kannabinoid bileşiği bulunuyor, araştırmacılar bu bileşiklerin tıbbi potansiyellerinin yalnızca yüzeyini ortaya çıkardı.

Kenevir bitkisinin gelecekteki kanser tedavilerine yardımcı olup olmayacağını söylemek için henüz çok erken, ancak melanom gibi ölümcül, tedavisi zor hastalıklara karşı kullanımını araştırmaya devam etmek için her türlü neden bulunuyor.



Brokoli yemek Alzheimer riskini düşürüyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Brokoli yemek Alzheimer riskini düşürüyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bunamanın en yaygın şekli olan Alzheimer hastalığı 7 milyondan fazla Amerikalı yetişkini etkiliyor ve vakaların 2060'a kadar iki katına çıkması bekleniyor.

Ancak uzmanlar, brokoli tüketmenin bu hastalığa yakalanma riskini azaltabileceğini söylüyor. Araştırmacılar, bu lifli sebzenin bilişsel gerilemeyle mücadele eden besin ve kimyasallarla dolu olduğunu buldu.

Bir çalışma, düzenli brokoli tüketen yaşlı kadınların hafıza testlerinde daha iyi performans gösterdiğini ortaya koydu.

Harvard'ın Brigham ve Kadın Hastanesi'nden Jae Hee Kang yaptığı açıklamada, "Bilişsel puanları açısından neredeyse bir veya iki yıl daha genç gibiydiler" dedi.

Brokoli, karnabahar ve Brüksel lahanası gibi haç şeklinde 4 yapraklı çiçeklere sahip turpgiller grubunda yer alan bir sebze.

Bu sebzelerden daha fazla tüketmenin, Tip 2 diyabet geliştirme riskinin yanı sıra kanser ve kardiyovasküler hastalıktan ölüm riskinin azalmasıyla bağlantılı olduğu da bulundu.

WellMed Tıp Grubu'na göre turpgiller ailesine ait sebzeler, B vitaminleri ve karotenoid adı verilen bitki pigmentleri açısından zengin ve bu pigmentlerin demansla bağlantılı bir molekülün seviyesini düşürdüğü gösterildi. Bir çalışma, bu sebzeleri yemenin Alzheimer hastalığının belirtilerinden biri olan zararlı tau proteinlerinin seviyesini düşürebileceğini buldu.

UCLA Sağlık'a konuşan Simms/Mann UCLA Bütünleyici Onkoloji Merkezi'nden kıdemli diyetisyen Emma Veilleux, insanların faydalarını hissetmek için günde sadece bir veya iki porsiyon yemesi gerektiğini söyledi.

Brokoli ayrıca, turpgiller ailesine ait sebzelerde, sütte, yoğurtta, yumurtada ve balıkta bulunan önemli bir mikro besin olan kolin içeriyor. Tufts Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı bir çalışma, kolin açısından zengin gıdalar tüketmenin demans geliştirme riskini azaltabileceğini buldu.

Günde 350 miligram kolin tüketmek (bir fincan brokoli 29,8 miligram içeriyor), yaşlı yetişkinlerde klinik Alzheimer teşhisi riskinin en düşük çıkmasıyla ilişkilendirildi.

Kandaki düşük kolin seviyeleriyle Alzheimer hastalığı riskinin artması arasında da bağlantı kuruldu. Arizona Eyalet Üniversitesi'nden araştırmacılara göre, Amerikalıların yaklaşık yüzde 90'ı her gün yeterli kolin almıyor. Federal sağlık yetkilileri, 19 yaş üstü erkek ve kadınların sırasıyla günde 550 miligram ve 425 miligram kolin almasını öneriyor.

Aynı zamanda brokoli, bilişsel gerilemeyi tetikleyebilen iltihaplanmayla mücadele eden harika bir antioksidan kaynağı. Sadece bir fincanında, bağışıklık sağlığını koruyan 81 miligram C vitaminiyle göz sağlığını koruyan A ve E vitaminleri bulunuyor. Bu, orta boy bir portakalda bulunan C vitamini miktarına denk sayılır.

Lisanslı diyetisyen Lisa Young, EatingWell'e, "Güçlü antioksidanlar ve beyin hücrelerini iltihaplanma ve oksidatif stresten koruyan bileşiklerle dolu; bunlar bilişsel gerilemenin iki temel etkeni" diye konuştu.

Brokoliyi diyetlere daha fazla dahil etmek için birkaç brokoli çiçeği tavuk veya tofuyla birlikte sotelenebilir, ince ince doğranıp zengin ve kremalı bir kış çorbasına katılabilir veya üzerine rendelenmiş çedar peyniri serpip fırına atarak doyurucu ve lezzetli bir çıtır ortaya çıkarılabilir.

Independent Türkçe


Zayıflama iğnelerinin bir yararı daha bulundu

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Zayıflama iğnelerinin bir yararı daha bulundu

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir çalışmada, zayıflama amacıyla kullanılan iğnelerin kemik sağlığı için gizli faydaları olabileceği öne sürüldü.

Ozempic, Wegovy ve Mounjaro gibi GLP-1 ilaçları, iştahı bastırma ve kilo verdirme işlevleriyle bilinse de yeni araştırma, bu enjeksiyonların kemik oluşumunu da destekleyerek kemik sağlığını iyileştirdiğini ortaya koydu.

Tayvan’ın Tainan kentindeki Ulusal Cheng Kung Üniversitesi Hastanesi’nden bilim insanları, verileri küresel bir elektronik sağlık kayıt sisteminde tutulan, GLP-1 kullanan ve kullanmayan tip 2 diyabetli binlerce kişinin sonuçlarını karşılaştırdı.

Analiz, GLP-1 kullananlarda 10 yıllık omurga kırığı riskinin küçük ama anlamlı ölçüde azaldığını gösterdi.

Bu durum, GLP-1’in kemik gücünü artırmaya, kronik iltihap ve insülin direncini azaltmaya katkı sunabileceğini, böylece kemik zayıflığını önleyebileceğine işaret ediyor.

Çalışmanın yazarı Yu Chang ve ekibi, araştırma yazısında şu sonuca vardı:

Genel olarak bu bulgular, GLP-1 reseptör agonistlerinin olası kemik koruyucu rolünü destekliyor. Aynı zamanda nedenselliğin doğrulanması ve altta yatan mekanizmaların aydınlatılması için ileriye dönük çalışmalara duyulan ihtiyacın da altını çiziyor.

Bu, kilo verme iğnelerinin beli inceltmenin ötesinde faydaları olduğuna işaret eden bir dizi çalışmanın sonuncusu. Bilim insanları, bu ilaçların hastalığı östrojen hormonu tarafından tetiklenen belirli bir meme kanseri hasta grubuna yardımcı olabileceğini de buldu.

Diğer araştırmalar, kilo verme ilaçlarının hastalık izni süresini yarıya indirebileceğini tespit etti. Kilo verme uygulaması işleten Oviva tarafından yürütülen bir deneme, Wegovy gibi iğneler kullanan Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Sistemi'nde (NHS) kayıtlı 700 hastayı inceledi ve 6 ay içinde bir hastanın ortalama hastalık izni süresinin ayda 2,41 günden 1,18 güne düştüğünü buldu.

Oviva ayrıca, aile hekimine veya sağlık merkezine sık sık giden hasta sayısının yüzde 24,8'den yüzde 9,3'e düştüğünü tespit etti. İğneyi kullanıp herhangi bir NHS uzmanına hiç gitmeyenlerin sayısıysa yüzde 34 arttı. Öte yandan yakın zamanda 5 günden fazla hastalık izni alan katılımcıların sayısı yüzde 18,9'dan yüzde 8,8'e düştü.

Independent Türkçe

 


Uzmanlar yanıtladı: Çay mı kahve mi daha faydalı?

Bilim insanları çay içenlerin kemik yoğunluğunun, içmeyenlerden daha yüksek olduğunu söylüyor (Unsplash)
Bilim insanları çay içenlerin kemik yoğunluğunun, içmeyenlerden daha yüksek olduğunu söylüyor (Unsplash)
TT

Uzmanlar yanıtladı: Çay mı kahve mi daha faydalı?

Bilim insanları çay içenlerin kemik yoğunluğunun, içmeyenlerden daha yüksek olduğunu söylüyor (Unsplash)
Bilim insanları çay içenlerin kemik yoğunluğunun, içmeyenlerden daha yüksek olduğunu söylüyor (Unsplash)

Nicole Wootton-Cane 

Çay da kahve de gündelik hayatta tüketilen popüler içecekler ancak uzmanlara göre biri diğerinden çok daha faydalı olabilir.

Yeni bir araştırma, düzenli çay içenlerin kemik erimesi yaşama ihtimalinin kahve içenlere göre daha düşük olabileceğini gösterdi.

Araştırmacılar her gün çay içenlerin, kemik mineral yoğunluğunun (KMY) içmeyenlerden yüksek olduğunu buldu. Bilim insanları bunu "anlamlı" bir sonuç olarak nitelendiriyor.

Orta düzeyde kahve tüketiminin kemik yoğunluğu üzerinde olumsuz bir etkisi saptanmadı. Öte yandan günde 5 fincandan fazla kahve içenlerin KMY seviyelerinin düşmesi, aşırı tüketimin kemik sağlığına zarar verebileceğine işaret ediyor.

Flinders Üniversitesi ekibi, 65 yaş ve üstü yaklaşık 10 bin kadının verisini 10 yıl boyunca analiz ederek kemik yoğunluklarını ölçtü. Çay içenlerin, içmeyenlere kıyasla toplam kalça KMY'sinin biraz daha yüksek olduğunu tespit ettiler.

Uzmanlar aradaki fark mütevazı olsa da kemik yoğunluğundaki küçük iyileşmelerin bile büyük gruplarda kırık sayısını azaltabileceğini söylüyor.

Hakemli dergi Nutrients'ta yayımlanan sonuçlar, yaşam boyu alkol tüketimi daha yüksek olan kadınların kahveden daha olumsuz etkilendiğini, çayınsa özellikle obez kadınlara fayda sağladığını gösterdi.

Profesör Enwu Liu'ya göre bulgular, her gün bir fincan çay içmenin yaşlanırken kemik sağlığını desteklemenin basit bir yolu olabileceğine işaret ediyor.

Liu "Orta düzeyde kahve içmek güvenli görünse de özellikle alkol içen kadınların çok yüksek seviyede tüketmesi pek ideal olmayabilir" diyor.

Ancak bu sonuçlara dayanarak yaşam tarzında radikal değişiklikler yapılmaması uyarısında da bulunuyor.

Araştırmacı "Sonuçlarımız, kahveyi bırakmanız veya litrelerce çay içmeye başlamanız gerektiği anlamına gelmiyor" diye açıklıyor. 

Orta düzeyde çay tüketiminin kemik sağlığını desteklemenin basit bir yolu olabileceğini ve çok fazla kahve tüketiminin, özellikle alkol tüketen kadınlar için ideal olmayabileceğini gösteriyor.

Kalsiyum ve D vitamini kemik sağlığının köşe taşları olmaya devam ederken, fincanınızdaki içecek de bir rol oynayabilir. Yaşlı kadınlar için günlük bir fincan çay içmek rahatlatıcı bir rutinin ötesinde, daha güçlü kemiklere doğru atılmış küçük bir adım olabilir.

Çalışma, yüksek seviyede kahve tüketiminin yaşlılarda ağrı düzeylerinin artmasıyla bağlantılı olduğunu gösteren bir araştırmanın ardından geldi. Bilim insanları kahve tüketimindeki artışın, azaltmaya kıyasla ağrı şiddetinde 6,56 puanlık bir artışla bağlantılı olduğunu bulmuştu.

Independent Türkçe.independent.co.uk/news