Uzmanlar inceledi: "Karbonhidratı kes, proteini bas" yöntemi işe yarıyor mu?

"Beslenme süreci belirleyici"

Uzmanlara göre karbonhidrat ve protein alımı dengeli şekilde sağlanmalı (Unsplash)
Uzmanlara göre karbonhidrat ve protein alımı dengeli şekilde sağlanmalı (Unsplash)
TT

Uzmanlar inceledi: "Karbonhidratı kes, proteini bas" yöntemi işe yarıyor mu?

Uzmanlara göre karbonhidrat ve protein alımı dengeli şekilde sağlanmalı (Unsplash)
Uzmanlara göre karbonhidrat ve protein alımı dengeli şekilde sağlanmalı (Unsplash)

Vücut geliştiricilerin ve sporcuların çoğu, karbonhidratı kesip proteini artırmayı tercih ediyor. Ancak uzmanlar, bunun uzun vadede beklenen etkiyi yaratmayabileceğini belirtti.

Birleşik Krallık'taki Angila Ruskin Üniversitesi'nden Justin Roberts ve Joseph Lillis ile Essex Üniversitesi'nden Henry Chung, haber sitesi The Conversation'da kaleme aldıkları yazıda, karbonhidratın da kas geliştirmenin önemli bir parçası olduğuna işaret etti.

Dün yayımlanan yazıda, kas büyümesinin temelde iki süreçten oluştuğu belirtildi. "Kas proteini sentezi" sürecinde, yeni kas dokusu oluşturuluyor ya da mevcut doku onarılıyor. "Kas proteini parçalanması" sürecindeyse kas dokuları bozuluyor. Uzmanlara göre bu ikisi arasında dengeli bir oran sağlanması, spordan elde edilecek kazanımları etkiliyor.

Antrenmanlara ek olarak düzgün beslenme de bu sürecin önemli unsurlarından. Proteinler, kasın yapı taşlarını oluşturan amino asitleri içerdiğinden beslenmenin önemli bir parçasını oluşturuyor. 

Ancak uzmanlar, kilo aldırdığı gerekçesiyle karbonhidratı tamamen kesip proteini artırmanın sporun etkilerini zayıflatabileceğini belirtti. Yazıda, karbonhidratların vücutta protein yıkımını azalttığı gösterilen insülin hormonunun üretimini tetiklediğine işaret edildi. 

Akademisyenler, düşük karbonhidratlı diyetlerin daha az enerji anlamına geldiğini belirtirken, bunun bağışıklığın zayıflamasına, daha fazla yorgunluğa ve performansın düşmesine yol açacağını bildirdi. 

Bunlara ek olarak düşük karbonhidratlı diyetlerın ayrıca kadınlarda regl düzenini bozabildiğine ve erkeklerde kas gelişimi için gerekli olan testosteron seviyesini azaltabildiğine işaret edildi. Dolayısıyla karbonhidratı tamamen kesmeye yönelik popüler beslenme stratejileri bazı kişiler için zararlı olabilir.

Uzmanlar, karbonhidratların bir enerji kaynağı olarak kaslarda glukoz depolanmasını sağladığını, bunun da kişinin daha yoğun antrenman yapabilmesini mümkün kıldığını belirtti. 

Akademisyenler, düşük ve yüksek glisemik endekse sahip karbonhidratların dengeli şekilde tüketilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bunların antrenman sırasında ve sonrasında vücudun hem kas kütlesi oluşturmasına hemde yıpranan kas dokularını onarmasına destek sağladığı ifade edildi.

Independent Türkçe, The Conversation, Science Alert



Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism