Sudan iç savaşı Mısır’ı nasıl etkiliyor?

Mısır, bitecek gibi görünmeyen Sudan iç savaşının yansımaları karşısında hiç de imrenilecek bir durumda değil

Sisi ve Burhan - AFP
Sisi ve Burhan - AFP
TT

Sudan iç savaşı Mısır’ı nasıl etkiliyor?

Sisi ve Burhan - AFP
Sisi ve Burhan - AFP

Amr İmam

Sudan Genelkurmay Başkanı ve Geçici Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüşmek üzere 29 Ağustos’ta Mısır’ı ziyaret etti.

Bu, Burhan’ın, geçtiğimiz nisan ayının ortasında Sudan ordusu ile yarı askerî Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında çıkan savaştan bu yana yurtdışına yaptığı ilk yolculuk.

Sisi, Sudanlı en üst düzey generali el-Alameyn Havalimanı’nda karşılamak istiyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük mücadelelerinden birine sahne olmuş bu ünlü yer, sonraları uluslararası turizm yatırımı için bir cazibe noktası haline geldi. Ayrıca Mısır liderinin Mısır’ın kuzeydoğusundaki sayfiyesi de burada yer alıyor.

Belki de bu, Mısır’ın, Sudan ordusuna verdiği desteğe dair açık bir mesaj ve 63 yaşındaki Generalin Sudan’ın meşru yöneticisi olduğu yönündeki duruşunun bir teyididir.

Bununla birlikte mesele sadece, Mısır’ın Sudan’da yaşanan vahşi savaşta kimi desteklediğiyle alakalı değildi. Kahire’nin, güney komşusu ülkenin daha fazla kargaşaya, parçalanmaya ve dağılmaya sürükleneceği bir senaryonun yaşanmasından yana duyduğu korku da söz konusu.

Sudan’ın savaşa sürüklenmesi ve ülkedeki silah ticaretinin yaygınlaşmasıyla birlikte, Libya’nın güneyi ile Sahil ve Sahra bölgesinde faaliyet gösteren terörist grupların sızma ihtimali gibi gelişmelerden kaynaklanan tehlikeleri artık tek başına Mısır’ın önlemesi gerekiyor

Burhan’ın uçağının el-Alameyn’e inişinden yaklaşık bir ay önce Kahire, Mısır’ın güney komşusu Sudan’da savaşın patlak vermesinden bu yana yapılan ilk görüşmede Sudanlı isyancı ve sivil hareketlerden oluşan Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin toplantısına ev sahipliği yaptı.

Toplantıya katılanların çabaları; ülkedeki çatışmayı sona erdirmek için ortak bir zemin bulmaya ve barışçıl bir çözüm bulmak için iç ve uluslararası desteği harekete geçirmeye yoğunlaştı.

Bundan birkaç gün önce Sisi, Mısır’ın Sudan’daki savaşı bitirmek için ortaya koyduğu girişime destek için Sudan’a komşu ülkelerin liderlerini bir araya getirmeyi başarmıştı.

Bu girişim, kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, yardımları ulaştırmak için güvenli insani koridorların inşa edilmesini ve Sudanlı tüm siyasi güçleri ve isimleri içine alan bir diyalog çerçevesi oluşturulmasını hedefliyor.

Burhan’ın 29 Ağustos’ta el-Alameyn’de Sisi ile görüşmesi, yukarıda belirtilen ve hepsi de Mısır’ın Sudan’daki duruma dair artan endişelerini yansıtan çabaların yoğunlaştırılmasının yolunu açtı. Yerel bir analistin de ifade ettiği gibi Mısır’da, bu çatışmanın devam etmesi halinde Sudan’ın küçük bölgelere bölünme ihtimaliyle karşı karşıya kalacağına dair inanç artmaya başladı.

Kahire Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tarık Fehmi, Al Majalla’ya yaptığı açıklamada durumu şöyle değerlendirdi: “Çatışma, genişlemeye devam ederek Sudan’ın tüm bölgelerine peş peşe ulaşma tehdidi oluşturuyor. Bu, daha önce açıkladığı gibi tüm taraflarla tarafsız bir ilişki kuran ve çatışmanın tüm taraflarıyla konuşan Kahire’de tehlike çanlarının çaldığı anlamına geliyor.”

Geçerli endişeler

Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre görüşme boyunca Sisi, Mısır’ın Sudan’la dayanışmasını ve onun güvenliği, istikrarı ve toprak bütünlüğü için desteğini vurguladı. Toplantının ardından el-Burhan, Sudan halkının adil ve özgür seçimlerle liderini seçme imkânına sahip olması için savaşı bitirme ve ülkedeki geçiş aşamasını tamamlama isteğini Sudan’a komşu ülkelere dile getirmek için Mısır’da bulunduğunu söyledi.

Birkaç gün geçmedi ki Burhan, Kızıldeniz’in batısındaki sahil kenti Port Sudan’da polislere, bilhassa uzun vadeli bir çatışmanın çıkması haline ülkesinde fiili bir parçalanma ihtimalinden bahsetmekle, Mısır’ın endişelerinin yerinde olduğunu gösterdi. Burhan şöyle dedi: “Hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulmazsa Sudan’ı bölecek bir savaşla karşı karşıyayız.”

Foto: Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdülfettah el-Burhan, 28 Ağustos 2023’te Port Sudan’daki Flamingo Deniz Üssü’nü ziyaret etti (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdülfettah el-Burhan, 28 Ağustos 2023’te Port Sudan’daki Flamingo Deniz Üssü’nü ziyaret etti (AFP)

Sudan ordusu ile HDK arasında bir iktidar mücadelesi şeklinde ortaya çıkan savaş, Sudan’ın büyük bölümünü içine alan kapsamlı bir çatışmaya dönüştü ve yersiz kalan milyonlarca insanın içeride ve dışarıda oraya buraya savrulmasına sebep oldu.

İçeride kanunun olmadığı Sudan, Kahire’deki güvenlik planlamacıları için endişe verici bir korkuyu temsil ediyor. Mısır zaten komşusu Libya’daki sıkıntıların ağır yükünü taşıyor. Nitekim bu batı komşusu ülkeyle bin 100 km’lik ortak sınırı kontrol etmesi lazım.

Sudan’daki savaşın patlak vermesinden önce Sudanlı sınır muhafızları, Mısır ile (toplamda bin 276 km’lik) ortak sınırın bir kısmında devriye geziyor, diğer kısmını ise Mısır sınır muhafızlarına bırakıyordu.

Güvenlik analistlerinin ifadesine göre Mısır’ın, Sudan’ın savaşa sürüklenmesi ve ülkedeki silah ticaretinin yaygınlaşmasıyla birlikte, Libya’nın güneyi ile Sahil ve Sahra bölgesinde faaliyet gösteren terörist grupların sızma ihtimali gibi gelişmelerden kaynaklanan tehlikeleri artık tek başına önlemesi gerekecek.

Al Majalla’ya konuşan Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Halid Ukaşe (Khaled Okasha) durumu şu ifadelerle değerlendirdi:

“Sudan’daki durum, başta Mısır olmak üzere komşu ülkeler için büyük bir tehlike oluşturuyor. Terörist gruplar genellikle istikrarsızlıktan faydalanır. Sudan’daki uzun savaş da ülkeyi bu grupların varlığı ve büyümesi için verimli bir zemine dönüştürebilir.”

Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı

Sudan’daki savaştan kaynaklanan güvenlik endişeleri, Mısır’ın Filistin Gazze Şeridi’yle ortak sınırlarda yüzleştiği zorluklara da etki ediyor. Bilindiği üzere Gazze Şeridi’nde Sina’daki Mısır ordusuna ve polisine yönelik İslamcı radikallerin saldırılarını körükleyebilecek kaçakçılık ağları faaliyet yürütüyor.

Sudan’ın dağılması ve başarısızlığının Kızıldeniz’de güvenlik sorunlarına yol açıp, Güneydoğu Asya ile Avrupa arasındaki en kısa yol olan Süveyş Kanalı’nda ulaşımı tehdit etmesi de muhtemel. Sudan ordusunun Sudan’ın doğusunda ve özellikle de Port Sudan’da kontrolü yitirmesi halinde Sudan’ın Kızıldeniz’e 750 km’den fazla olan kıyısı, Süveyş Kanalı ya da Babülmendeb Boğazı’nda seyreden gemilere yönelik saldırılar ve korsan faaliyetleri için bir başlangıç noktası olabilir.

Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’si Süveyş Kanalı’nda yapılıyor. Kanal, Mısır’ın ulusal geliri için vazgeçilmez bir kaynak olmasının yanı sıra, Mısır’ın ekonomik kalkınma planlarında da temel bir unsuru teşkil ediyor.  

Mısır’ın ekonomik projelerinin, Kanalı çevreleyen bölgeyi milyarlarca dolarlık yabancı yatırım çeken ve Mısırlılar için on binlerce iş fırsatı oluşturan küresel bir lojistik, hizmet ve sanayi merkezine dönüştürmeyi hedeflediği görülüyor.

Ocak 2020’de Sisi, güneydoğu sahilinde, Sudan’dan sadece birkaç km uzakta inşa edilen bir deniz/hava üssünün açılışını yapmıştı. Bu üs, Mısır’ın, Kanalın güney girişinde olası sıkıntılardan yana duyduğu endişeyi daha da büyüttü.

Barnis adı verilen üssün inşası, Babu’l Mendeb Boğazı’ndaki ulaşım faaliyetinin Yemen’deki Husi milisler tarafından yüzleştiği tehditlere Mısır’ın gösterdiği bir tepki mahiyetindeydi. Bununla birlikte bazılarına göre bu üs, Mısır’ın bölgesel rakibi Türkiye’nin, Sudan’ın Kızıldeniz’de Mısır’a sadece birkaç km uzaklıktaki Sevakin adasının kontrolünü ele geçirme girişimlerine karşı da bir set görevi görecek.

Ocak 2020’de Sisi, güneydoğu sahilinde, Sudan’dan sadece birkaç km uzakta inşa edilen bir deniz/hava üssünün açılışını yapmıştı. Bu üs, Mısır’ın, Kanalın güney girişinde olası sıkıntılardan yana duyduğu endişeyi daha da büyüttü

BM Göç Ajansı’na (IOM) göre savaş şu ana kadar 4,6 milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine yol açtı. Bunların 3,6 milyondan fazlası Sudan içindeki daha güvenli bölgelere kaçarken kalan 1 milyondan fazlası ise sınırları geçerek komşu ülkelere gitti.

Komşu ülkelere göç eden bu insanlardan Mısır’ın payına düşen yaklaşık dörtte birdi. Bunlar, zaten Mısır’da yaşayan yaklaşık 5 milyon Sudan vatandaşına eklendi. Sudanlı mülteci akınının artması, ekonomik sorunları derinleştirecek ve güvenlik risklerini artıracaktır.

Bu gelişmeler, Mısır’ın ciddi bir ekonomik krize sahne olduğu bir dönemde yaşanıyor. Söz konusu kriz, Koronavirüs salgınında patlak verdi ve uluslararası pazarda temel emtia fiyatlarının yükselmesine sebep olan ve dolayısıyla Mısır’ı temel ithalatlar da dahil olmak üzere ithalatları için daha fazla ödeme yapmak zorunda bırakan Ukrayna savaşından sonra devam etti.

Nahda Barajı

Sudan’daki savaş, Mısır için büyük bir jeostratejik kaybı da temsil ediyor. Mısır özellikle, Etiyopya’nın Mısır’ın ana kolu olan Mavi Nil üzerinde milyarlarca dolarlık bir hidroelektrik baraj inşa etmesine karşılık, tatlı suların ana kaynağı olan Nil Nehri sularındaki payını koruma mücadelesi veriyor.

Mısır, 4 milyar dolar maliyetindeki Büyük Etiyopya Nahda Barajı’nın inşasının, Mısır’ın Nil sularındaki yıllık 55,5 milyar metreküplük payını büyük ölçüde azaltmasından korkuyor.

Böyle bir şey, su fakiri Mısır’ın ekonomik olarak yıkımına, yüz binlerce dönümlük tarım arazisinin yok olmasına ve 105 milyonu aşkın nüfusun büyük bir kısmının aç kalmasına sebep olabilir.

Geçtiğimiz ağustos ayının sonlarında Kahire’de yapılan son tur da dahil olmak üzere, Etiyopya ile on yıldan fazla bir süredir devam eden müzakereler neticesinde Nahda Barajı’nın rezervuarının doldurulmasına ve barajın tamamlandıktan sonra işletilmesine ilişkin kurallar üzerinde bir anlaşmaya varılamadı.

Mısır her zaman Etiyopya’yı müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olmak ve barajın inşası ile doldurulması konusunda tek taraflı yol almakla suçluyor.

Müzakerelerle geçen bu on yılda Sudan, çoğu zaman Mısır’ın yanında yer aldı. Zira güney komşusu ülke de Etiyopya Barajı nedeniyle ekonomik ve toplumsal bir yıkım ihtimaliyle karşı karşıyaydı.

Sudan’ı parçalayan ve Mısır’ı olası yansımaları karşısında hiç de imrenilmeyecek bir konumda bırakan savaş, yakın zamanda sona erecek gibi görünmüyor. Görünüşe bakılırsa Mısır devletinin halihazırda bu savaşla ve sonuçlarıyla başa çıkmak için tek seçeneği, bir devlet olarak sürekliliğini temin etmek ve halkını korumak için kullandığı diplomatik yollardır.

* Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Filistinlilerden İsrailli protestoculara destek: Biz ölümü kutlamıyoruz

Filistin'deki örgütlerden biri, İsrail'deki protestoculardan etkilenerek "Birlikte yaşar, birlikte ölürüz" mesajı veriyor (Gazze Gençlik Komitesi/AP)
Filistin'deki örgütlerden biri, İsrail'deki protestoculardan etkilenerek "Birlikte yaşar, birlikte ölürüz" mesajı veriyor (Gazze Gençlik Komitesi/AP)
TT

Filistinlilerden İsrailli protestoculara destek: Biz ölümü kutlamıyoruz

Filistin'deki örgütlerden biri, İsrail'deki protestoculardan etkilenerek "Birlikte yaşar, birlikte ölürüz" mesajı veriyor (Gazze Gençlik Komitesi/AP)
Filistin'deki örgütlerden biri, İsrail'deki protestoculardan etkilenerek "Birlikte yaşar, birlikte ölürüz" mesajı veriyor (Gazze Gençlik Komitesi/AP)

Öldürülen Filistinli çocukların fotoğraflarını taşıyan İsrailli eylemcilere karşı taraftan destek mesajı iletiliyor. Gazzeli eylemciler, Hamas'ın öldürdüğü İsrailli çocukların fotoğraflarıyla poz veriyor. 

Gazze Gençlik Komitesi'nin üyeleri, "Filistinli çocukların fotoğraflarını kaldırdıklarını gördük ve biz de açık bir şekilde 'İsrailli çocukların öldürülmesine biz de karşıyız' demek istiyoruz" ifadesini kullanıyor.

Geçen hafta İsrail'deki sosyal medya kullanıcıları arasında yayılmaya başlayan fotoğrafların bazıları, 4 yaşındaki Ariel Bibas ve 9 aylık kardeşi Kfir'i de içeriyor. 

İsrail'de Hamas öncülüğündeki örgütlerin 7 Ekim 2023'te düzenlediği saldırıların sembolü haline gelen bu iki çocuk, anneleri Şiri Bibas'la birlikte kaçırılmıştı. Bir yıl sonra üçünün de cesetleri iade edilirken Hamas, bu ölümlerden İsrail'in hava saldırılarını sorumlu tutmuştu. 

Gazze Gençlik Komitesi, Tel Aviv, Kudüs ve Hayfa'da hem Binyamin Netanyahu yönetimini hem de savaşı protesto eden ve İsrail'in öldürdüğü Filistinli çocukların fotoğraflarını her hafta gündeme getirmeye çalışan göstericilere "barış içinde birlikte yaşama" mesajı verdi. 

İbranice ve Arapça "Yaşamak istiyoruz" yazıyor 

Örgütün Mısır'da yaşayan kurucusu Rami Aman, İsrail gazetesi Haaretz'e şöyle konuştu:

İsraillilere, çektiği tüm acılara rağmen Filistinlilerin de 'öteki'nin insanlığını tanıdığını göstermek istedik. Şiddeti meşru kılmayı asla düşünmedik, Filistinlilerin ölümleri kutladığı fikrine karşı çıkmayı hedefliyoruz. Gazze halkı bu savaşın bitmesini, İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını istiyor.

Aman, Gazze Şeridi'nin nüfusuna işaret ederek "7 Ekim'de yaşananlar, 2,5 milyon kişinin ölümünü meşrulaştıramaz. Mesajımız duymak isteyen her İsrailliye ulaştı. Fotoğraflar ve mesajlar beklediğimizden daha çok yayıldı" dedi. 

2010'de kurulan Gazze Gençlik Komitesi, 500'ü aşkın aktif üyesinin olduğunu bildiriyor. 

Sosyal medyada İsraillilerin "Bu bana barış umudu verdi" ve "Irkçılık ve korku dolu bir gerçekliğe üflenen taze bir nefes" gibi yorumlar yaptığı görüldü. 

Gazze Gençlik Komitesi'nin Hamas gibi örgütler tarafından hedef alınmasından korkanlarsa "Onlar kendilerini tehlikeye atmadı mı?" ve "Cesur adamlar. Umudun kazanmasını sağlamalıyız" gibi ifadeler kullandı. 

Diğer yandan bu mesajı samimi bulmayanlar da var: 

Bu, Hamas'ın psikolojik savaş hamlesi. Bebekleri ve çocukları öldürdüler ve şimdi onların fotoğraflarıyla birlikte acınası biçimde boy gösteriyorlar.

Gazze Gençlik Komitesi'nin kurucularından Aman, İsrail'in kamu yayımcısı Kan'ın da aralarında bulunduğu medya kuruluşlarının bunu Hamas'a karşı bir eylem gibi lanse etmesinden rahatsız olduğunu da söyledi. 

Amaçlarının İsrail'deki ailelere seslenmek olduğunu vurgulayan Aman, "Son 10 yılda Hamas'a karşı lafını sakınmayanlar ya Gazze'yi terk etmeye zorlandı ya da kendilerine uygulanan siyasi baskıları kullanarak yurtdışına iltica etti" demeyi de ihmal etmedi.

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı.

Hamas öncülüğündeki örgütlerin 7 Ekim 2023'te düzenlediği saldırılar, 1219 kişinin ölümüne neden olmuştu. 251 rehineden 49'u hâlâ Gazze'de. İsrail ordusu bunlardan 27'sinin öldüğünü bildiriyor. 

Independent Türkçe, Haaretz, AFP