Fas depreminden sonra mahkumlara "ağır işlerde çalışma" zorunluluğu gelecek mi?

Etkilenen köylerde yol inşa etmek ve engebeli yolları onarmak için mahkumların kullanılması yönünde talepler var. Hukukçular bunu uluslararası sözleşmelerin ihlali olarak görüyor

Hükümet şu anda "Alternatif Cezalar" Kanununda değişiklik yapıyor (Fas Haber Ajansı)
Hükümet şu anda "Alternatif Cezalar" Kanununda değişiklik yapıyor (Fas Haber Ajansı)
TT

Fas depreminden sonra mahkumlara "ağır işlerde çalışma" zorunluluğu gelecek mi?

Hükümet şu anda "Alternatif Cezalar" Kanununda değişiklik yapıyor (Fas Haber Ajansı)
Hükümet şu anda "Alternatif Cezalar" Kanununda değişiklik yapıyor (Fas Haber Ajansı)

Hasan el-Eşref 

8 Eylül'de Fas'ı vuran depremden etkilenen bölgelerdeki izolasyonu kırmaya yönelik mücadele sürerken yıkıcı depremden etkilenen köylerde yol inşa etmek ve engebeli arazileri onarmak için genç mahkumlara ağır iş yükü getirilmesi yönünde çağrılar yapıldı.

Faslı yetkililer, çok sayıda yardım ekibi ve özel ekipmanla şiddetli depremin hedefi olan birçok uzak dağ köyünü kuşatan izolasyonu kırmak için kayalar ve dağlar boyunca yollar inşa ediyor.

Karşıt pozisyonlar

Fas makamlarının, bu doğal afetin neden olduğu büyük mal ve can kayıplarına ek olarak, resmi olarak yaklaşık 50 bin evin bulunduğu deprem bölgesinde binlerce evin yıkılmasıyla evsiz kalan depremzedelerin yeniden ev sahibi olması ve evlerin yeniden inşa edilmesi için aylara ihtiyacı var.

Milyonlarca Faslı depremden etkilenenlere yönelik gıda, battaniye, çadır ve diğer ihtiyaçları temin etmek için büyük halk patlaması ile seferber olurken sosyal medya aktivistleri, yetkililerin izolasyonu kırma ve uzak bölgelerde zorlu yollar inşa etme mücadelesinde başarılı olmalarına yardımcı olmak için çağrılarda bulundu.

Aktivistler, Fas'ta bağımsızlığı takip eden yıllarda hayata geçirilen uygulama gibi, mahkumların ağır işlerde çalışması uygulamasına geri dönülmesi çağrısında bulundu.

Bağımsızlık yıllarında ceza davalarından hüküm giymiş mahkumlar, kamu yararına hizmet etmek amacıyla uzak bölgelerdeki arazi yollarının inşası ve asfaltlanması için görevlendirilmişti.

Yol inşa etmek ve asfaltlamak ve deprem bölgelerinde konut inşaatına katkıda bulunmak için mahkumların çalıştırılması fikrine ilişkin destekleyenler ve karşı çıkanlar arasında görüş ayrılığı yaşandı.

Bu fikri destekleyenler, bunun gerek mahkumun cezasının hafifletilmesi gerekse mahkûmun çabalarından toplumun menfaat elde etmesi olsun, tüm taraflara fayda sağlayacak gerçekçi bir talep olduğuna inanıyor.

Ayrıca bu fikre karşı çıkanlar, mahkûmların taş kırarak ve ücra dağlarda yol yaparak ağır işlerde çalıştırılmasının, mahkûmların bizzat kanunla güvence altına alınan haklarını ihlal ettiğine ve toplumsal amaç asil olsa bile bunun ağır cezalara dönüşebileceğine inanıyor.

Fas hükümetinin şu anda "Alternatif Cezalar" yasasında değişiklik yapmak için çalıştığı ve buna göre biri mahkumun kamu yararına çalışması olmak üzere üç yeni hapis cezası getirileceği belirtiliyor.

Ancak yasa tasarısında "ağır çalışma" cezasına ilişkin herhangi bir ifade yer almıyor.

Vatana bağlılık

Medya kişiliği ve toplumsal meseleler alanında araştırmacı Mahcub Binsaid şunları söyledi:

Cezaevlerindeki suçluların, devletin mali hazinesinden kendileri için harcadığı para karşılığında, kamu yararına hizmet edecek şekilde sıkı çalışmaları fikrini destekleyenler arasında pozisyon farklılığı var. Bu fikir, mahkumları disiplin altına almayı, topluma entegre etmeyi ve saldırgan, suç teşkil eden davranışlardan kurtulma konusunda eğitmeyi içerir. Mahkumun onurunun yerel ve uluslararası yasalarla güvence altına alındığına ve cezaevi kurumunda belirli bir süre tutuklu olarak özel statüsünün bulunduğuna ve bu nedenle onu ağır çalışmaya zorlamanın yasa dışı olduğuna kanaat getiren başka görüşler de var.

El Huz bölgesinde yaşanan yıkıcı deprem ve bunun geride bıraktığı yıkım ve tahribatın ardından çeşitli türlerde yardım ve destek sağlamak için yaygın halk seferberliğine gidilmesinin ışığında vatandaşlık duygusunu geliştirmek için fiziksel özellikleri güçlü genç mahkumların deprem bölgelerinde yol inşaatı ve altyapı inşası çalışmalarında çalıştırılmaları yönündeki talepler ön plana çıktı.  

Binsaid, "Bu çağrı ve talepler Fas Cezaevleri İdaresi ve Yeniden Entegrasyon Genel Delegasyonu'nun yetki alanına girdiği için karara bağlanamıyor. Uluslararası insan hakları standartlarına uygun olarak cezaevleri ve tutuklu haklarına ilişkin kanunlar ışığında bu taleplerin nasıl uygulanacağını incelemek Fas Cezaevleri İdaresi ve Yeniden Entegrasyon Genel Delegasyonu'nun işidir. Delegasyon ayrıca bu konuda kanunlara, kararnamelere ve düzenleyici prosedürlere ihtiyaç duyuyor" diye konuştu.

Medya kişiliği ve toplumsal meseleler araştırmacısı sözlerini şöyle sürdürdü:

Bazı mahkumların fiziksel yetenek ve iyi davranış gibi belirli kriterlere göre, ihtiyaç duyulması halinde belirli dönemlerde cezaevi dışında kamu yararına yürütülen iş ve çalışmalara dahil olması önemli. Bu durum cezaevinden çıktıktan sonra kendilerini sorumlu hissetmelerine, uygun sivil davranışları seçmelerine, vatana ait olmaktan gurur duymalarına, topluma entegre olmalarına, suçtan kaçınmalarına, sosyal güvenlik ve barışı tehdit etmemelerine yardımcı olacak.

İnsanlaşmanın sınırları

New City Barosu'nda avukat Reşid Vahabi ise şunları söyledi:

Hüküm giymiş bir mahkûmun, cezaevini veya hapis cezasını yalnızca yemek ve dinlenmek ile geçirmek yerine, ülke için kamu hizmetlerini yürütmek üzere görevlendirilmesi yaklaşımının ne ölçüde benimseneceği konusunda yeniden bir tartışma yaşandı. Bu uygulama Fas'ın bağımsızlık sonrası döneminde hayata geçirilmiş ve o dönemde mahkumlar kullanılarak ülkenin kuzeyinde engebeli bir dağ yolu olan "Birlik Yolu"nun inşası da dahil olmak üzere bazı hedeflere ulaşılmıştı. Bazı hükümler ‘ağır çalışmayla hapis’ ibaresiyle yıllarca uygulandı.

Avukat Vahabi, sözlerini şöyle sürdürdü:

Cezaevlerinin insanileştirilmesi, mahkumların haklarına yönelik taleplerin artması ve onlara iradeleri dışında iş verilmesinin uluslararası sözleşmelerin ve insan haklarının ihlali anlamına gelmesiyle birlikte, yeni hapis cezalarında 'ağır çalışma' terimi yer almadı, ancak bazı mahkumlar 'çiftçilik hizmetini' sürdürdüler. Bazı cezaevlerine tarım hapishaneleri deniyor. Mahkum her ne kadar tarım işlerinde çalışsa da hapishane duvarlarından çıkıp doğanın kucağında çalışacak ve yürüyebilecek alan buluyor. Dolayısıyla sivil cezaevinden tarım cezaevine geçiş, cezaevi saatlerini çitler arkasında, duvarlar arasında geçiren her mahkumun umut ettiği altın bir fırsat.

Depremde yıkılan yolların ve tahrif edilen sınırlarının yeniden yapımında mahkumların kullanılması talebine ilişkin Vahabi, şunları söyledi:

Mantıklı, gerçekçi ve dayanışma içinde görünen bir talep, hatta ilgili mahkûmlar bile depremzedelerle dayanışmanın ifadesi olarak bunu yapmayı kabul edebilirler ama mevcut kanun hükümleri yetkililerin hiçbir yasal dayanağı olmayan bu maceranın kapısını çalmalarına yardımcı olmuyor. Bu nedenle bu yola başvurulması pek mümkün görünmüyor.

 
Avukat, "Ceza Kanunu'nda belirli cezalara çarptırılan bazı mahkûmların eski adıyla ağır işler yerine genel işler yapmak gibi görevlere atanmasına ilişkin hükümlerde değişiklik yapılacağı konuşuluyor. Hizmette olan bu mahkumlar, hapis cezalarında indirimle ödüllendirilecek veya kraliyet affından yararlanabilecekler" dedi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
TT

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'de Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni bir yönetimin başa gelmesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Belki de buradaki en önemli soru, eş-Şera'nın medya açıklamalarında duyurduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin detaylarının, bir hazırlık komitesinin oluşturulmasının ve kabul edilecek koşullara göre kimlerin davet edilip kimlerin dışarıda bırakılacağıdır.

dsvfbg

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü, Suriyeli yazar ve siyasi araştırmacı Dr. Mueyyed Gazlan Kıblavi, Şarku’l Avsat'ın sorularını yanıtladı.

Kıblavi, ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davet edilecek şahsiyetlerin mevcut ya da geçmiş mücadeleleri, Suriye davasına katılımları ve devrimci faaliyetleri nedeniyle davet edileceğini’ vurguladı. Siyaset yapmayan devrimciler olduğu gibi, devrimi pratik etmeyen siyasetçiler de olduğunu belirten Kıblavi, gençlik kategorisinin, kadın kategorisinin, muhalifler kategorisinin ve mahkûmlar kategorisinin önemine dikkat çekti. Kıblavi, “Kategoriler çok. Örneğin, şu ana kadar 15 kategori belirledik ve henüz kategorize edilmemiş olanlar da var. Bu sayı 20 kategoriye ulaşabilir ve bazı kategoriler diğerleriyle birleştirilebilir” ifadelerini kullandı.

Devrimden önce ve sonra Suriye toplumunun kategorize edilmesinin her zaman sorunlu olacağını vurgulayan Kıblavi, “Bu yüzden kongreyi, bu sosyal yelpazeler (şu anda oluşmakta olan siyasi topluluk) arasında anlayış ve iletişim alanları için bir başlangıç olarak gördük. Çünkü Suriye'de elli yıl boyunca oluşuma izin verilmedi, yasaklandı. Düşünce tutsak edildi ve oluşum suç sayıldı” şeklinde konuştu.

dsfvgb
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti arasında geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da yapılan toplantıdan (SMDK)

Kıblavi, “Bu daha başlangıç. Dolayısıyla, içeridekiler kendi siyasi bileşenlerini oluşturma fırsatına sahip değilken ya da gelecekteki Suriye'ye doğru ilerlemek için belirli bir ideolojinin arkasına saklanamazken, dışarıda oluşturulan bileşenleri davet edemeyiz” dedi.

Kıblavi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şam Deklarasyonu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Ulusal Konseyi ve diğerleri gibi oluşturulan siyasi kurumlarla dışarıdakiler birçok bölünmeden muzdaripti, devlet başkanlığı ve seçimlerde hizipçilikten muzdaripti ve sokak tarafından meşrulaştırılmamıştı. Bu nedenle oluşum koşulları mevcut koşullardan tamamen farklı olan siyasi yapıları davet etmekten kaçındık.”

Kıblavi sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bileşenler yeni Suriye'deki hedeflerini ilan etmeye başlayacaklar ve şöyle diyecekler: Ben belli bir grubun bileşeniyim, belli bir siyasi yelpazenin bileşeniyim ya da belli bir siyasi ideolojinin bileşeniyim, taleplerim bunlar ve saygı görmek ve dahil edilmek istediğim yol bu. Yurtdışında kurulan bileşenlere gelince, onlar kotalara alışkındı ve kotalar muhalif kurumların bileşiminde ve yapısında mevcuttu. Bu gayet açık. Ekim 2011'de İstanbul'da kurulan Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ve Şam Deklarasyonu gibi onlarca yıl önce kurulan siyasi gruplar Suriye meselesindeki ağırlıklarına göre kota alırken, devrimci hareket marjinal kaldı ve siyasi uygulamalarda ağırlıkları olmadı.”

Bu nedenle Kıblavi, “Otuz kırk yıldır Suriye'de bulunmayan siyasetçilerin temsil edilmesi kabul edilemez. Zira oluşturdukları organlar bir ‘bileşen’ olarak kabul edilemez. Bu, içeride kalan ve -izin verilmediği için- herhangi bir siyasi faaliyette bulunamayan Suriye halkına yapılan bir haksızlıktır” ifadelerini kullandı.

*Eş-Şera daha önceki açıklamalarında davetlerin muhalif organlara değil, bireylere yapılacağını söylemişti... Peki, örneğin SMDK'dan şahsiyetler davet edilecek mi?

Kıblavi bu soruya şu cevabı verdi: “Elbette davetler bireylere yönelik olacak, muhalif oluşumlara değil. SMDK’dan da bazı şahsiyetler davet edildi. Zira bu siyasi oluşumların hedefleri temelde bir noktadaydı ve şimdi değişti. Devrim öncesi ile devrim sonrası aynı değil. Ayrıca bu oluşumların içinde hizipler, siyasi partiler ve parti akımları gibi başka bileşenler de var. Bu nedenle sadece bireyleri davet etmeye karar verdik.”

Varlıkları sona erdi

Kıblavi, muhalif oluşumlar ilk kurulduğunda belirtilen kuruluş amaçlarından birinin, devrimin zafere ulaşması halinde bu oluşumların varlığının sona ereceği olduğunu belirtti. Bu, devrimin zafere ulaşması ve rejimin düşmesi halinde söz konusu oluşumların kendilerini feshedeceklerine dair birden fazla kez yapılan açıklamaydı. Dolayısıyla bu varlıklar artık zaman ve bağlam dışıdır.

*Salı günü yaptığınız açıklamalarda, Suriye'deki askeri güçlerin temsilcisi olarak Askeri Operasyonlar Dairesi'nin davet edileceğini söylediniz. Aslında, Suriye devriminin başında rejimden ayrılan ve maddi ve manevi bedel ödeyen askeri personel, Esed sonrası Suriye'de tamamen göz ardı edildiklerini hissediyor. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi onları yeni Suriye'yi müzakere etmek üzere davet etmeyecek mi?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı bünyesinde değerlendirilecek, ancak bu henüz tamamlanmamış bir aşama. Çünkü hazırlanmakta olan pek çok lojistik mesele var. Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı'na dahil edilecek. Bağımsız olarak davet edilecek ayrı bir siyasi ya da askeri unsur değiller, Askeri Operasyonlar Dairesi'ne bağlı olacaklar.”

Ön koşullar

*Farklı Suriyeli gruplara ulaşmak için kriterler neler? Davet kriterleri neler?

Kıblavi, “Ne kadar adil ya da teknik olmaya çalışırsak çalışalım, herkes için adil olamayız ve herkesi tatmin edemeyiz. Suriye halkını sınıflandırmak ve bu sınıflandırmada adil olmak istersek, devrimci hareket, devrimci savaşçı, kendi topraklarında devrim yapmamış siyasi düşünür, belirli bir bölgeye ait olan ve Suriye'de bulunan tüm etnik ve ırksal bileşenler olarak ayrılırlar. Ayrıca çeşitli şehirler arasında dağılmış bileşenler de var. Tüm bu bileşenler arasından kongreye katılacak uygun kişiler seçilecek. Böylece bölgeleri kapsamış, toplumsal çeşitliliği sağlamış, gençleri, tutukluları ve siyasi aktivistleri, entelektüel ve devrimci olarak kuşatmış olacağız. Açıkçası bu biraz kapsamlı sayılır” ifadelerini kullandı.

*Peki, tüm Suriye için yüzde 100 adil olacak mı?

Kıblavi şöyle cevapladı: “Tabii ki mümkün değil. Dünyada davet kriterlerinde yüzde 100 adil olan hiçbir kongre yoktur. Bu bağlamda tarafsız olmamız gerekmediğini unutmayın. Bizden istenen gelecekteki Suriye'nin çıkarlarını düşünmemiz.”

CSDVFBR
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ve askeri gruplar arasında yapılan toplantıda yeni Suriye'de askeri kurumun nasıl şekilleneceği ele alındı. (Askeri Operasyonlar Dairesi)

Bir sonraki hükümetin şekli

*Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, mevcut hükümetin tek renkli olduğunu kabul etti. Kongrenin toplanmasının yakın olduğu konuşulurken, bir sonraki hükümetin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin içinden çıkacağına dair sorular akla geliyor. Bu hükümetin katılımcı bir hükümet olacağına dair herhangi bir ön yargı var mı? Ayrıca, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini yani başkanlık mı yoksa parlamenter mi olacağını konferans katılımcıları mı belirleyecek?

Kıblavi bu soruyu, “Kongre, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini belirlemeyecek. Çünkü kongre bir yasama organı değil. Parlamento, kongrenin hazırlayacağı çalışma ve belgelerden kaynaklanabilecek prosedürlerin bir parçası” diye yanıtladı.

“Genel sekreterlik gibi seçilmiş bir danışma komitesi” olduğunu da ifade eden Kıblavi, “Komiteler sayıca fazla olduğu için hükümet sisteminin parametrelerini belirlemek üzere mini komiteler seçilebilir. Elbette hükümet sistemi önerilecek ya da onaylanacaktır. Bundan sonra mevcut çalışmalar sona erecek ve çok hassas bir aşama olan geçiş dönemi için teknokratlar hükümeti olması beklenen bir hükümet kurulacaktır. Suriye'nin geleceğine gelince, bunu Suriye halkı ve tartışmaların başlangıç noktası olarak kabul edilen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sırasında fikirlerin billurlaşması belirleyecek. Tüm bu göstergeler Suriye'deki hükümet sistemini belirleyecektir. Daha da önemlisi, kongreden kaynaklanacak anayasal boşluk, söz konusu anayasal boşluğu doldurarak geçici bir anayasal bildiri yayınlayacak olan uzman bir komite tarafından doldurulacaktır” dedi.

Kongrenin zamanlaması

*Kongrenin yakın zamanda toplanmasına tanık olacak mıyız? Yoksa beklemek mi gerekiyor? Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğini hazırlık komitesi mi belirleyecek?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Hazırlık komitesi ilgili makamlardan onay aldıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Tarih konusuna gelince, hazırlık komitesi oluşturulduktan sonra, davet edilen şahsiyetler ve gruplarla iletişim kurmak yeterli zaman alacak. Meselelerin çözüme kavuşturulması bir hafta ya da belki 9 gün sürebilir.”

SCDVFEGR
Eski rejim ordusu mensupları, 1 Ocak'ta Suriye'nin Humus kentindeki uzlaşma merkezlerinde kayıt yaptırmak için sıraya girerken Esed'in fotoğrafını çiğniyorlar. (AP)

Kıblavi, “Hazırlık komitesi davetler için kriter belirlemez. İçeriden ve dışarıdan davetlilerin lojistiğini kolaylaştıran ve onlarla kongreye davet edildiklerini ve katılıp katılmayacaklarını kısaca görüşen bir komitedir. Yani konferans öncesi aşamanın lojistiğini kolaylaştıran ve ön kolaylaştırıcılığını yapan bir komite; sonuçlara ya da davet kriterlerine karar veren bir komite değil. Aday gösterecek olanlar genel olarak sivil toplum örgütleri olacak ve doğal olarak sendikalar da bunların arasında yer alacak” şeklinde konuştu.

Komite seçimi için kriterler

Hazırlık komitesi üyelerinin hangi kriterlere göre seçileceği sorulduğunda ise Kıblavi şu yanıtı verdi:

“Bu kişiler Suriye'deki en nitelikli kişiler olmayacak. Çünkü bu çok zor. Ancak yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki devrimci siyasi ortama ve bölgesel dağılıma dair bilgi ve aşinalıkları da göz önünde bulundurulacak. Hazırlık komitesi üyesinin bileşenler hakkında bilgi sahibi olması, devrim ve siyasi süreç konusunda daha önce deneyim sahibi olması ve Suriye'deki siyasi çevreler arasında ya da elbette yurtdışında sürekli faaliyet göstermesi ve tanınması nedeniyle Suriye arenasında bilinmesi gerekir.”