Guardian: Filistinli müzakereciler, İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesine şüpheyle yaklaşıyor

"Bunun yakın zamanda gerçekleşeceğini sanmıyorum"

Filistin lideri Mahmud Abbas ve Suudi Arabistan'ın ilk Filistin Büyükelçisi Sudayri, Batı Şeria'da bu hafta tarihi bir görüşmeye imza attı (AFP)
Filistin lideri Mahmud Abbas ve Suudi Arabistan'ın ilk Filistin Büyükelçisi Sudayri, Batı Şeria'da bu hafta tarihi bir görüşmeye imza attı (AFP)
TT

Guardian: Filistinli müzakereciler, İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesine şüpheyle yaklaşıyor

Filistin lideri Mahmud Abbas ve Suudi Arabistan'ın ilk Filistin Büyükelçisi Sudayri, Batı Şeria'da bu hafta tarihi bir görüşmeye imza attı (AFP)
Filistin lideri Mahmud Abbas ve Suudi Arabistan'ın ilk Filistin Büyükelçisi Sudayri, Batı Şeria'da bu hafta tarihi bir görüşmeye imza attı (AFP)

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian, Filistin meselesi nedeniyle İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşme görüşmelerinde yakın zamanda sonuca varılamayabileceğini yazdı.

Görüşmeleri yakından takip eden ve kimliğini paylaşmayan Filistinli müzakereciler, Tel Aviv ve Riyad yönetimleri arasında ABD arabuluculuğuyla yürütülen görüşmelerde, Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin 56 yıllık işgalini sonlandıracak bir anlaşmaya varılma ihtimaline şüpheli yaklaşıyor. 

Filistinli bir diplomat, normalleşme sürecindeki görüşmelere dair Guardian'a şunları söyledi: 

Bunun yakın zamanda gerçekleşeceğini sanmıyorum. Suudilerin, Filistin sorununu nükleer program konusundan daha kolay halledilebilecek bir mesele olarak görmesi, yapılması gereken ne kadar çok iş olduğunu ortaya koyuyor.

Bir başka Filistinli üst düzey yetkiliyse, Riyad yönetiminin Filistinlilere maddi desteği büyük ölçüde kestiğini hatırlatarak, "Suudiler, 2021'de Filistinlilere verdikleri fonda büyük kesintiye gitti. Şimdi de bunu pazarlık aracı olarak kullanıyorlar" yorumunu yaptı. 

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ) da geçen ayki haberinde, Riyad'ın Filistin'e mali yardımları yeniden devreye sokmayı planladığını yazmıştı. 

Haberde, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ekonomik desteği devam ettirme karşılığında, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'tan, Batı Şeria'daki şiddet olaylarının ve bölgedeki silahlı grupların faaliyetlerinin kontrol altına alınmasını istediği aktarılmıştı.

Riyad yönetimi, Filistin sorunu çözülmeden Tel Aviv yönetimini tanımayacağını defalarca açıklamıştı. 

Filistin yönetimiyse anlaşmanın kabulü için işgal altındaki Batı Şeria'da kontrolün kendilerine verilmesini, İsrail'in yasadışı yerleşim faaliyetlerinin durdurulmasını ve üç yıl önce Riyad yönetiminin kestiği mali yardımların tekrar başlatılmasını talep ediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Birleşmiş Milletler'in 78'inci Genel Kurul toplantısında geçen hafta yaptığı konuşmada "Suudi Arabistan'la tarihi bir barışın eşiğindeyiz" demişti. 

Öte yandan normalleşme sürecinde Suudi Arabistan'ın ilk Filistin Büyükelçisi olarak atanan Nayif Sudayri de dün beraberindeki heyetle İsrail'in onayını alıp, Batı Şeria'ya geçerek Filistin yönetimiyle görüştü. İsrail Turizm Bakanı Haim Katz ve beraberindeki heyet de Riyad'da iki gün süren bir etkinliğe katıldı.

"Riyad, Trump'ı bekleyebilir"

Guardian'ın analizinde, tüm bu olumlu atmosfere rağmen Riyad yönetiminin, gelecek yıl ABD'de düzenlenecek başkanlık seçimlerinden önce normalleşmeye dair nihai bir adım atmayabileceği yazıldı. Haberde, Suudi Arabistan'ın görüşmelerde yol alınması için eski ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden yönetime gelmesini bekleyebileceği öne sürüldü.

İktidar ortaklarından Netanyahu'ya rest

Öte yandan Filistin meselesinde İsrail'de iktidardaki radikal sağcı blok da Netanyahu'nun denkleminde önemli rol oynuyor. Radikal sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, geçen haftaki açıklamasında Suudi Arabistan'la normalleşme sürecinde Filistinlilere "taviz" verilmesi halinde iktidar koalisyonundan çekileceklerini duyurmuştu.

Benzer şekilde iktidar ortağı Dini Siyonizm partisinin lideri ve İsrail Maliye Bakan Bezalel Smotriç de normalleşme sürecini desteklediklerini fakat Filistinlilere taviz verilecek bir anlaşmayı onaylamayacaklarını söylemişti.

Independent Türkçe



Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
TT

Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)

Suriye hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada federal sistemin reddedildiği bir kez daha ifade edilirken Kürt güçlerine orduya katılmaları çağrısı yapıldı. Kürt ve resmi Suriye kaynaklarına göre bu karar Cumhurbaşkanı Ahmed Şer'in Suriye Demokratik Güçleri Komutanı Mazlum Abdi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın katıldığı bir toplantıda alındı.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre Suriyeli bir Kürt yetkili, Şara ve Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni (KDSÖY)Suriye devletine entegre etme çabalarını görüşmek üzere bir araya geldiğini ifade etti.

Kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan yetkili, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack'ın da toplantıya katıldığını söyledi.

Toplantının, ‘KDSÖY ile Şam hükümeti arasındaki ilişkiler ile ekonomik ve askeri konuların’ görüşülmesi için düzenlendiğini de sözlerine ekledi.

Bu toplantı, Şara ve Abdi arasında henüz uygulanmayan bir ikili anlaşmanın imzalanmasından dört ay sonra gerçekleşti.

Şara’nın 10 Mart'ta ABD’nin himayesinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Abdi ile imzaladığı anlaşma, ‘Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır geçişleri, havaalanı, petrol ve gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimi altına alınmasına’ ilişkin maddeler içeriyordu.

Ancak KDSÖY, anayasal bildirinin ardından hükümetin çeşitliliği yansıtmadığını söyleyerek yönetimi eleştirdi. Kürt güçler geçtiğimiz ay ‘merkezi olmayan demokratik’ bir devlet talebinde bulunmuş, Şam ise buna ülkede ‘bölünme girişimlerini’ reddettiğini vurgulayarak yanıt vermişti.

Suriye hükümetinden bir kaynak dün devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Suriye devleti, ‘tek Suriye, tek ordu, tek hükümet’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu yineler ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne aykırı her türlü bölünme veya federalizm biçimini kesin bir şekilde reddeder” ifadelerini kullandı.

Kaynak, “Suriye ordusu, tüm vatandaşları birleştiren ulusal bir kurumdur. Devlet, SDG'den Suriyeli savaşçıların anayasal ve yasal çerçeve içinde ordunun saflarına katılmasını memnuniyetle karşılıyor” dedi.

Kaynak ayrıca, ‘imzalanan anlaşmaların uygulanmasındaki herhangi bir gecikmenin ulusal çıkarlara hizmet etmeyeceği, aksine durumu karmaşıklaştıracağın ve Suriye'nin tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına yönelik çabaları engelleyeceği’ uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz yıl aralık ayında İslamcı grupların ittifakının başında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimini devirerek Şam'da iktidarı ele geçirdi. O tarihten bu yana Şara, Suriye'deki tüm askeri grupların lağvedilmesini savunuyor.

Ancak Suriyeli Kürtler, on binlerce erkek ve kadından oluşan askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Suriye'nin birliğini korumak ve ülkede güvenliği yeniden tesis etmek, yeni yetkililer için başlıca zorluklar arasında yer alıyor.

On yıllardır ötekileştirilmeye ve dışlanmaya maruz kalan Suriyeli Kürtler, bugün yeni iktidarın karar alma sürecini merkezileştirme ve geçiş döneminin yönetiminden önemli unsurları dışlama çabalarını eleştiriyorlar.

SDG lideri Abdi, mayıs ayı sonlarında bir televizyon röportajında “Şam ile yaptığımız anlaşmaya bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmeye çalışıyoruz” dedi. Ancak ‘Suriye'nin merkezi olmayan, tüm bileşenlerinin tüm haklarına sahip olduğu ve kimsenin dışlanmadığı bir ülke olması’ konusunda kararlı olduğunu da vurguladı.

Şara, Şam’da iktidarı devralmasının ardından tüm silahlı grupların feshedileceğini açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, DEAŞ’ı 2019 yılında son kalesinden de kovana kadar mücadelede etkinliğini kanıtlamış olan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Kürt özyönetim, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda, Şam’daki kaynaklara ihtiyaç duyduğu en önemli petrol ve doğalgaz sahalarını da içeren geniş bir alanı kontrol ediyor. Aralarında binlerce yabancının da bulunduğu DEAŞ üyelerini de kamplarda ve gözaltı merkezlerinde tutuyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani daha önce yaptığı bir açıklamada, KDSÖY’le imzalanan anlaşmanın maddelerinin uygulanmasında ‘oyalanmanın ülkedeki kaosu uzatacağını’ söylemişti.