Gazze ve Ukrayna aynasında hangi Batı ve hangi Doğu?

Mesele bir tür fikri çatışma olmaktan ziyade, fikirlerin hizmet ettiği çıkar ve nüfuz çatışmasıdır.

Öyle görünse de Doğu bir değildir, Batı ise içinde liberal, muhafazakar ve merkezci eğilimler çatışsa da birdir (AFP)
Öyle görünse de Doğu bir değildir, Batı ise içinde liberal, muhafazakar ve merkezci eğilimler çatışsa da birdir (AFP)
TT

Gazze ve Ukrayna aynasında hangi Batı ve hangi Doğu?

Öyle görünse de Doğu bir değildir, Batı ise içinde liberal, muhafazakar ve merkezci eğilimler çatışsa da birdir (AFP)
Öyle görünse de Doğu bir değildir, Batı ise içinde liberal, muhafazakar ve merkezci eğilimler çatışsa da birdir (AFP)

Asgari düzeyde bir değer birliği olmadan dünya tamamen çıplak bir hale mi geldi? Sorun, Olivier Roy'un bu başlığı taşıyan kitabında olduğu gibi ‘dünyanın düzleşmesi’ mi, yoksa teknoloji ve yapay zeka çağında bile ‘tarihsel engebeliklerden’ çıkamamak mı?

Şu anki sahne çok açık ve Gazze savaşı Batı'nın ikiyüzlülüğünü ve çifte standartlarını ortaya çıkarırken, Ukrayna savaşı ise Doğu'nun tek taraflılığını ve bakış açısındaki ideolojik körlüğü ortaya çıkardı. İki halka yönelik iki saldırı ve bu saldırılara karşı iki farklı pozisyon.

Batı'nın gözünde vahşet, İsrail askeri makinesinin Gazze'de yaptıklarına siyasi ve askeri destek verirken, Rus askeri makinesinin Ukrayna'da yaptığı şeydir. Doğu'ya göre vahşet, Ukrayna’nın yok edilmesi ve altyapısının insansız hava araçları ve bir kısmı ‘Kingal’ olarak adlandırılan hipersonik balistik füzelerle vurulması üzerinde durmadan, yalnızca Gazze'nin yok edilmesi, halkının yerinden edilmesi, açlığa maruz bırakılması ve on binlerce sivilin öldürülmesidir.

Batı, totaliter rejimleri ve ‘Doğu despotluğu’ adını verdiği şeyi eleştiriyor ve liberal demokrasinin dünyanın geleceği olduğuna inanıyor. Doğu, Batı'daki sahte demokrasi ile alay ediyor, onun ahlaki çöküşü ve demokratik görünümdeki siyasi maskenin ardındaki gerçek otorite olan büyük ‘kartellerin’ açgözlülüğü konusunda uyarıyor.

Ancak ayrıntılara baktığımızda manzara bu kadar basit değil; Batı'da derin bir tartışma, radikal bir eleştiri, zayıf noktaları saklamama, dünyadaki diğer medeniyetleri görmezden gelmeyi reddetme ve Avrupa medeniyetini ‘evrensel’ olarak kabul etmeme var. Doğu'da bunun bedeli sürgün, hapis ya da mezar olduğu için aleni bir tartışma yok, aksine sessiz bir şikâyet ve yeraltında işleyen bir karşı kültür var. Elbette öyle görünse de Doğu bir değil, Batı ise içinde liberal, muhafazakar ve merkezci eğilimler çatışsa da birdir.

Olivier Roy, ‘Dünyanın Düzleşmesi’ adlı kitabında ‘ideolojinin büyük krizinin, insana mutluluk getirmedeki başarısızlığı’ olduğunu belirtiyor. Daha sonra, düzleşmenin ardındaki ana nedenler olarak ‘küreselleşmiş neoliberalizm’, teknoloji, özellikle de internet ve bireyciliğin yükselişi üzerinde duruyor.

Philip Nimmo ‘Batı Nedir?’ kitabında liberalizmi savunuyor, faşist ve komünist rejimlerin ‘tarihsel ikilemler ve patolojik olgular’ olduğuna inanıyor. Dahası laiklik kavramının İncil'den ve İsa'nın ‘Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin’ sözünden türediğini ileri sürüyor.

‘Batı'dan Geriye Ne Kaldı?’ kitabına gelince, yazarları Régis Debray ve Renaud Girard'ın iki farklı bakış açısını içeriyor. Debray, ‘Batı'nın bütünlüğünün istikrarsız bir dünyada, Batı'yı küresel olanı tekeline alan, kendisini dünyanın merkezi olarak sunan tek kutuplu bir grup haline getiren bir güç oluşturduğunu’ kabul ediyor. Daha sonra en önemlileri, ‘aşırı küresel kibir, üstünlük kompleksi ve fedakarlığı reddetmek’ olan Batı'nın ‘zayıf noktalarını’ kaydediyor.

Girard, ‘dünyayı iyiyle kötü arasındaki mücadelenin sahnesi olarak gören Manici görüş’ tarafından yönetilen Batılı siyasi seçkinleri eleştiriyor. Ona göre en büyük sorun, Batı'nın ‘düşmanı tespit edememesi’ ve yine ona göre bunun örneği de Rusya'ya aşırı düşmanlıkla yaklaşması. Peki, neden?

Çünkü neo-muhafazakar hareketler ve ABD düşünce kuruluşları, ‘Doğu despotluğu karakterine sahip olan ancak temelde Batı'ya düşman olmayan Batılı taraflar ile Batılıların onu işgal ettiklerinde doğasını anlamadıkları yeşil faşizmin yıkıcı ideolojisini birbirinden ayıramadı’.

Girard'a göre Batı ile Rusya ve Avrasya arasında bir nefret ve uyuşmazlık yok, Stalin, Hitler gibi Batı'yı yok etmeye çalışan bir düşman değildi. Putin de bir düşman değil, sadece Ukrayna'daki nüfuz oyununda bir rakip.

Mesele bir tür fikri çatışma değil, fikirlerin hizmet ettiği çıkar ve nüfuz çatışmasıdır. Batı'da Doğu'yu kötü, Doğu'da ise Batı'yı kötü gören Manici görüş ortasında, Batı'daki çeşitliliği ve Doğu'da gelişmeye, moderniteye, insanlığa hizmete, ekonomik ve insani kalkınmaya odaklanan güçlerin ortaya çıkışını görmezden gelmek bir yanılsamadır. Gazze savaşında Batı'nın tamamı İsrail'in yanında değil, Ukrayna savaşında da Doğu'nun tamamı Rusya'nın yanında değil. Moskova'nın Ukrayna'nın varlığını yok sayan bir tarih icat etmesini eleştiren herkes, aynı zamanda İsrail'in Filistin'i yok sayan, Halil İbrahim’e verilen ilahi bir vaat mitine dayanarak burayı ‘vaat edilmiş topraklar’ olarak kutsayan gaybi bir tarih icat etmesini de eleştirmelidir. Bu arada Hz. İbrahim Doğu'daki dinlerin biri hariç tümünün babasıdır.

*Independent Arabia'da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku'l Avsat'a aittir. 



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.