Bölgedeki üç proje: Velayet, hilafet ve ulus-devlet

Gazze savaşı, İran, Türkiye ve İsrail’in Arap dünyasındaki nüfuz, rol ve toprak mücadelesinin iç içe geçtiği bir savaştır.

Hilafet projesi için açıkça çalışan bir devlet yok (AFP)
Hilafet projesi için açıkça çalışan bir devlet yok (AFP)
TT

Bölgedeki üç proje: Velayet, hilafet ve ulus-devlet

Hilafet projesi için açıkça çalışan bir devlet yok (AFP)
Hilafet projesi için açıkça çalışan bir devlet yok (AFP)

Gazze savaşı, Ortadoğu'daki çatışmaların özeti ya da odak noktası olduğu kadar, Filistin meselesinden daha büyük ve kapsamlı çatışmaların iç içe geçtiği bir savaş. Üç bölgesel güç olan İran, İsrail ve Türkiye’nin Arap dünyasındaki nüfuz, rol ve toprak mücadelesi bölge sahnesinin tamamını oluşturmuyor.

ABD, Çin ve Rusya arasındaki çatışma, rekabet ve iş birliği denklemi bile bölgede bölgesel rol oynayabilecek güçlerin ve bu rollere talip olan güçlerin temsil ettiği etkin ve nüfuz sahibi ülkelerin varlığını gerektiriyor.

Bütün bu çatışmalar, Ortadoğu bölgesinin geleceğine ilişkin üç proje arasındaki eski, yenilenen ve yeni çatışmaları gölgelemiyor. Bu projeler; İran'ın ‘Batı Asya’ veya ‘velayet’ olarak adlandırdığı projenin yanı sıra ‘hilafet’ ve ‘ulus-devlet’ projeleridir.

Velayet projesini gerçekleştirmekten daha zor olan hilafeti yeniden kurma projesidir. İkisi de sloganları, partileri, akımları ve tecrübeleri zorluklara, eksikliklere ve başarısızlığa yol açan korkulara çarpan Arap birliği sürecinin mümkün, gerekli ve başarılı alternatifi olan ulus-devletin antitezidir.

İran'da Humeyni önderliğindeki İslam Devrimi'nin başarısından bu yana, velayet projesinin kendisi için gece gündüz çalışan ve taşlarını döşeyen bir devleti oldu. Bu, Sahibü'z Zamân’ın vekili olan Veliyy-i Fakih tarafından yönetilen bir devlet. Irak, Suriye ve Lübnan'da çeşitli silahlı örgütler kurdu ve bu proje adına çalışması için Yemen'deki Husilere destek verdi.

Ebu Mehdi el-Mühendis'in eski Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ile birlikte bir Amerikan İHA’sı ile düzenlenen suikasta kurban gitmeden önce söyledikleri hâlâ hafızalarda taze: "Haşdi Şabi güçleri bir ümmet projesidir, bir velayet projesidir." Şimdi de Kudüs Gücü'nün mevcut Komutanı General İsmail Kaani şunu duyuruyor: “İran liderliğindeki direniş ekseni, gizli imam ortaya çıkana ve hükümetini kurana kadar Lübnan, Suriye, Irak, Yemen ve Filistin'de faaliyet göstermeye devam edecek.”

Ama velayet, ne Dört Halife, özellikle de İmam Ali bin Ebu Talib döneminde, ne de hiçbir dönemde tarihsel olarak pratik deneyimi bulunmayan ideolojik, dinsel ve mezhepsel bir proje. Bu proje için çalışmalara ek olarak silahlı örgütler hep kriz zamanlarında gelişti. Birden fazla din ve mezhebin olduğu ülkelerde projenin başarıya ulaşması zor. Daha da zor olan azınlığın gücüyle çoğunluğa dayatılması. Ama kendisini gerçekleştirmek için çalışmalar devam ediyor ve bölgede etkisi büyük.

Halk çevrelerinin Dört Halife, Emeviler dönemi ve onun Endülüs'teki kolu, Abbasi dönemi ve onun gölgesinde büyüyen hükümdarlıklar ile halifeliğin devamı sayılan ve Kemal Atatürk tarafından kaldırılan Osmanlı Saltanatı günlerine duyulan özleme rağmen, hilafet projesi için açıkça çalışan bir devlet yok.

1929 yılında Şeyh Hasan el-Benna, Müslüman Kardeşler hareketini kurdu ve bu hareketin hedeflerinin başında hilafeti yeniden kurmak ve ‘dünyaya dini öğretmek’ vardı. Müslüman Kardeşler abası altından bazıları davet ve vaaz ama çoğu şiddet yoluyla hilafeti yeniden kurma çağrısında bulunan radikal silahlı gruplar ile çeşitli hareketler ortaya çıktı. Bunların en öne çıkanları el-Kaide ile yerel ve uluslararası güçlerden oluşan bir koalisyon tarafından coğrafi olarak yok edilmeden önce, gerçekten de Irak topraklarının yarısından fazlası ile Suriye topraklarının üçte birini kapsayan bir bölgede başkenti Rakka olan bir ‘Hilafet Devleti’ kurmuş olan DEAŞ’tır.

Velayet projesinde olduğu gibi hilafet projesinde de ‘hakimiyet Allah’ındır’ başlığı altında yönetim din adamlarının elindedir, krizler onun gelişmesi için en uygun ortamdır ve şiddet tercih ettiği yöntemdir. Ancak gerçek şu ki, 1 buçuk milyardan fazla Müslümanın yer aldığı Arap ve Arap olmayan İslam dünyasını, adı hilafet olsa bile tek bir devlette bir araya getirmek imkansız bir iş. Dahası İslam'da devlet, Dört Halife dönemindeki Medine'de bile yönetimin dini değerlerden ilham aldığı ancak din adamlarının elinde olmadığı bir nevi sivil devletti.

Ulus-devlet projesi ise geçmişe dönme projeleri karşısında geleceği inşa etme projesidir. Temel dayanağı yönetişim, kalkınma için çalışma, eğitimin kalitesinin artırılması, güçlü ve adil bir devlet aracılığıyla toplumda adalet ve eşitliğin sağlanmasıdır. Müttefiki de elbette güvenlik, siyasi ve sosyal istikrardır.

O pratikte, Arap dünyasının modern çağdaki projesidir. Bugün ona açık, gelecek de önünde uzanmaktadır. Aşırılık yanlısı radikal hareketlerin ulus-devletlerde gençlerin ekmek, onur ve özgürlük çağrılarının üstüne çöktüğü sözde ‘Arap Baharı’ sırasında yaşananlar da bu projenin momentumunu ve ona duyulan ihtiyacı azaltmadı.

Independent Arabia’da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku’l Avsat’a aittir.



Libya'nın Beni Velid şehrindeki toplantıda şehrin ‘ötekileştirilmesinden’ duyulan rahatsızlık dile getirilirken ‘uzlaşı’ çağrısı yapıldı

Stephanie Khoury’nin Libya'nın Beni Velid şehrine yaptığı ziyaretten bir kare (UNSMIL)
Stephanie Khoury’nin Libya'nın Beni Velid şehrine yaptığı ziyaretten bir kare (UNSMIL)
TT

Libya'nın Beni Velid şehrindeki toplantıda şehrin ‘ötekileştirilmesinden’ duyulan rahatsızlık dile getirilirken ‘uzlaşı’ çağrısı yapıldı

Stephanie Khoury’nin Libya'nın Beni Velid şehrine yaptığı ziyaretten bir kare (UNSMIL)
Stephanie Khoury’nin Libya'nın Beni Velid şehrine yaptığı ziyaretten bir kare (UNSMIL)

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL), BM Genel Sekreteri António Guterres’in Siyasi İşler Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury'nin ülkenin kuzeybatısındaki Beni Velid şehrinde belediye meclisiyle genel istişarelerde bulunduğunu ve sivil toplum temsilcileri, akademisyenler, kadınlar ve gençlerle bir araya geldiğini duyurdu.

UNSMIL, toplantı katılımcılarının uzun süren siyasi çıkmazdan ve Libya'da kalıcı bir çözüm bulunamamasından duydukları hayal kırıklığını dile getirdiklerini aktardı.

y6u7
Stephanie Khoury, Beni Velidli kadınlarla bir araya geldi (UNSMIL)

UNSMIL’in açıklamasına göre görüşmelerde danışma komitesinin sunduğu öneriler ve ‘ülkenin yaşadığı çok boyutlu kriz karşısında devlet kurumlarının birleştirilmesi konusundaki acil ihtiyaç’ üzerinde duruldu.

Görüşmelere katılanların birçoğu ‘mevcut duruma kesin bir çözüm bulunması’ çağrısında bulunurken, ‘Beni Velid şehirine yönelik ötekileştirmenin devam etmesinden duydukları rahatsızlığı ve ulusal uzlaşının güçlendirilmesi gerektiğini’ ifade ettiler.

UNSMIL’in ayrıntılarını aktardığı toplantıya katılanlar, Libya'nın farklı bölgelerinden gelen seslerin, UNSMIL’in kolaylaştırdığı siyasi sürece kapsamlı ve etkili bir şekilde katılımının sağlanmasını istediler ve ‘bu katılımın son derece önemli olduğunun’ altını çizdiler.

Beni Velid Belediye Başkanı Abdulhafiz er-Rayis, Khoury'nin şehre yaptığı resmi ziyaretin, ülkedeki siyasi gelişmeleri ve mevcut durumdaki gelişmeleri tartışmak amacıyla yapıldığını açıkladı.

Belediye Başkanı Rayis, düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, belediye binasında geniş kapsamlı bir toplantı düzenlendiğini ve bu toplantıya Emniyet Müdürü ile Vafra Kabileleri Sosyal Konseyi üyelerinin katıldığını söyledi. Rayis, toplantıda geçiş sürecinin en önemli zorluklarının ele alındığını, kapsamlı siyasi sürecin desteklenmesinin, dışlanma ve ötekileştirilmenin sona erdirilmesinin ve Libya'nın her yerinde istikrar ve sürdürülebilir barışın sağlanmasının öneminin vurgulandığını belirtti.

Bu arada ‘vatanın birliğini vurgulama ve bölünmeyi reddetme’ konusunda kararlı olduklarını belirten toplantının katılımcıları, Libya halkının güvenlik, kalkınma ve istikrar beklentilerini karşılayacak adil bir siyasi çözüme ulaşılması için BM’nin çabalarına destek verilmesi gerektiğini vurguladılar.

UNSMIL

Öte yandan BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh başkanlığındaki UNSMIL, Libya’nın güneyindeki gençlerin siyasi süreçle ilgili endişelerini ve danışma komitesinin önerileriyle ilgili önerilerini anlamak için bir tartışma oturumuna katılmak üzere kayıtların açıldığını duyurdu.

UNSMIL tarafından dün yapılan açıklamada, katılımın ülkenin güneyindeki çeşitli şehirlerden 18 ila 35 yaş arası gençlere açık olduğu ve kayıtların pazartesi akşamına kadar elektronik form aracılığıyla yapılabileceği belirtildi. Açıklamaya göre oturum önümüzdeki çarşamba günü Zoom uygulaması üzerinden ‘Gençler Katılıyor’ programı kapsamında gerçekleştirilecek.

Yasadışı göç

Diğer taraftan geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, Sahil Güvenlik Genel Müdürlüğü'ne bağlı bir devriyenin, başkent Trablus'un doğu kıyısı açıklarında denizde bulunan farklı uyruklardan 39 kaçak göçmeni kurtardığı duyuruldu.

Kurtarma operasyonunun yaz aylarında deniz devriyelerini yoğunlaştırma çabaları çerçevesinde gerçekleştiğini aktaran Bakanlık, Göçmenlerin Trablus’taki yönetim şubesine bağlı eş-Şaab Limanı’na nakledildiklerini, burada gerekli yasal işlemlerin yapıldığını ve yasadışı göçle mücadele birimine teslim edildiklerini belirtti.

uı
Libya İçişleri Bakanlığı, yasadışı göçmenleri yakaladığını duyurdu (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanlığı aynı gün ikinci bir operasyonda ise ‘GACS Wadi Kaam P300’ adlı sahil güvenlik teknesinin, Zaviye kenti açıklarında farklı uyruklardan 20 kaçak göçmeni kurtarmayı başardığını açıkladı.

Bakanlık, kurtarma operasyonu tamamlandıktan sonra göçmenlerin eş-Şaab Limanı’na nakledildiğini ve buradaki yasal işlemlerin ardından kalan işlemlerin tamamlanması için yasadışı göçle mücadele birimine sevk edildiklerini belirtti.

Bir diğer gelişmede Libya Ulusal Ordusu (LUO) Kara Kuvvetleri Komutanı Saddam Hafter, Libya sınırlarını korumak için ‘vatan görevini’ yerine getirirken iki askerin öldürüldüğünü açıkladı. Hafter yaptığı kısa açıklamada ‘vatanın güvenliğini koruyan askerlerin fedakarlıklarına’ duyduğu minnettarlığı dile getirdi, ancak olayın nerede olduğuna ve iki askerin nasıl öldürüldüğüne değinmedi.