Ürdün Dışişleri Bakanı Tahran'ı ziyaret edecek

Şarku'l Avsat’a konuşan bir kaynak: Ziyaret, Amman'ın bölgesel gelişmeler ve askeri gerilimin azaltılması ihtiyacı konusundaki tutumunun netleştirilmesini içerecek

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi (DPA)
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi (DPA)
TT

Ürdün Dışişleri Bakanı Tahran'ı ziyaret edecek

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi (DPA)
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi (DPA)

Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a bölgedeki durum ve ikili ilişkilerle ilgili mesajını iletmek üzere bugün (pazar) Tahran'ı ziyaret edecek. Yerel kaynaklara göre ziyaret, ‘zamanlama ve bölgedeki gelişmeler karşısında Ürdün'ün gerilimi azaltma önceliğine ilişkin önemli sonuçlar doğuracak.’

Safadi ziyareti sırasında İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri Kani ile kapsamlı görüşmelerde bulunacak. Ürdünlü kaynaklar ziyaretin öneminin, ‘Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin geçtiğimiz çarşamba günü öldürülmesinin ardından Tahran'ın Tel Aviv'e vereceği yanıtın beklendiği bir dönemde Safadi'nin İranlılara ileteceği mesajdan’ kaynaklandığını vurguladı.

Şarku'l Avsat’a konuşan Ürdünlü bir siyasi kaynak, Safadi'nin bu günlerde Tahran'a yapacağı ziyaretin, ‘Ürdün'ün pozisyonunu netleştirmek ve Ürdün hava sahasının askeri operasyonlar için bir tiyatro olmasına ve güvenlik ve istikrarının karşılıklı gerilim riskine maruz kalmasına izin veremeyeceğini vurgulamak için’ geldiğini söyledi. Kuşkusuz bu, Amman'ın Gazze Şeridi'ndeki sivilleri hedef alan feci savaşı sona erdirmek gibi tek bir çıkar doğrultusunda bu aşamanın öncelikleriyle ilgilendiğine dair dünyaya bir mesajdır.

cdvfe
Ali Bakıri Kani ve Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi bugün Tahran'da bir araya geldi. (AP)

Kaynağa göre Safadi'nin ziyareti ‘bölgede devam eden gelişmeler ve daha geniş çaplı çatışmalardan kaçınmak için askeri gerilimin azaltılması ihtiyacı konusunda Ürdün'ün tutumunu netleştirecek.’ Ziyaret, Ürdün’ün İran ile düşman olmadığını ve önceliğin bölgedeki gerginliğin nedenlerini, yani İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığını sona erdirmek olduğunu vurguluyor. Bu, Ürdün diplomasisinin sükûnet hedeflerine ulaşmaya çalıştığına ve Krallığın koşullarını ve coğrafi konumunu anlamaya ihtiyaç duyduğuna dair dünyaya bir mesaj veriyor.

Safadi ve İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri Kani, İsmail Heniyye'nin Tahran'da öldürülmesi de dahil olmak üzere bölgedeki son gelişmelerle ilgili olarak son 48 saat içinde iki kez telefonda görüş alışverişinde bulundu.

Şarku’l Avsat’ın İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’ndan (ISNA) aktardığı habere göre Safadi, Tahran ziyareti sırasında İran'da bir dizi yetkiliyle bir araya gelerek ikili, bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunacak.

Diğer taraftan Bakıri Kani ülkesinin Siyonist varlığı sorumlu tutmaya kararlı olduğunu söyledi. İran resmi haber ajansı IRNA’ya göre Bakıri Kani, “Batı Asya'daki durum, Tel Aviv'deki egemen suç çetesinin devam eden suçları ve tehlikeli maceraları nedeniyle çok hassas” uyarısında bulundu.

Bakıri Kani sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgedeki İslam ülkeleri Gazze Şeridi'ndeki soykırımın devam etmesini ve İsrail saldırganlığının bölgede yayılmasını önlemek için ortak ve kararlı bir duruş benimsemeli ve koordineli eylemlerde bulunmalıdır.”

Bölgedeki gerilim, İsrail'in Beyrut'ta İran'ın müttefiki Hizbullah’ın üst düzey askeri komutanlarından Fuad Şükür'ü öldürmesinin ve Heniyye'nin çarşamba günü suikasta uğramasının ardından alevlendi.

Hamas ve İran, Heniyye suikastını İsrail'in gerçekleştirdiğini iddia ederek misilleme sözü verdi. Reuters haber ajansına göre İsrail, Heniyye'nin öldürülmesinin sorumluluğunu ne üstlendi ne de reddetti.

Safadi'nin İran ziyareti, ABD ve aralarında Fransa, İngiltere, İtalya ve Mısır'ın da bulunduğu ortaklarının bölgede gerilimin daha da artmasını önlemek amacıyla dün (cumartesi) gerçekleştirdikleri diplomatik temasların ardından geldi.

Ürdün çarşamba günü, Heniyye'nin İran'ın başkenti Tahran'da öldürülmesini en sert ifadelerle kınayarak, bunu ‘uluslararası hukukun ihlali ve bölgede daha fazla gerginlik ve kaosa yol açacak artan bir suç’ olarak nitelendirdi.

Safadi X platformunda yaptığı açıklamada, ‘suikastın iğrenç bir suç ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu’ söyledi. Safadi ayrıca, ‘İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırganlığını sürdürmesinin, Filistin halkının haklarını ihlal etmesinin ve onlara karşı işlediği suçların, saldırganlığını engelleyecek uluslararası eylemler olmaksızın bölgeyi daha fazla savaşa ve yıkıma sürükleyeceğini’ ifade etti.

Geçtiğimiz perşembe günü Lüksemburg'da Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı ile görüşmesi sırasında yaptığı son açıklamalarda Safadi, ‘içinde bulunulan sürecin çok tehlikeli olduğunu ve durumun uçuruma doğru gittiğini’ vurgulayarak, ‘sorumluluğun İsrail'de olduğunu’ belirtti. Safadi, “Ne yazık ki bölgenin geleceği, ırkçılıklarını, aşırılıklarını ve Filistinlilerin bu topraklardaki diğer insanlar gibi özgür ve onurlu bir şekilde yaşama ve kendi kaderlerini tayin etme haklarını reddettiklerini açıkça dile getiren İsrail Başbakanı ve kabine üyelerinin nihilist ve kindar ideolojisine bağlı” ifadelerini kullandı.

Safadi sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık yeter demek ve değerlerine, uluslararası yasalara ve uluslararası insani yasalara uygun hareket etmek uluslararası toplumun sorumluluğudur. İsrail'in bu saldırganlığını durduracak, bölgeyi ve halklarını yeni bir savaş belasından koruyacak ve Netanyahu ve hükümetinin daha fazla acı, daha fazla savaş ve daha fazla kederle tehdit ettiği bölgenin geleceğini koruyacak tedbirler almalıdır.”



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.