Koordinasyon çerçevesi yerel seçimlere ayrı listelerle katılmayı kabul etti

Sudani, il seçimlerinin yapılmasına yönelik hazırlıkların görüşüldüğü bir toplantıya başkanlık ederken (Sudani’nin Medya Ofisi’nin Twitter hesabı)
Sudani, il seçimlerinin yapılmasına yönelik hazırlıkların görüşüldüğü bir toplantıya başkanlık ederken (Sudani’nin Medya Ofisi’nin Twitter hesabı)
TT

Koordinasyon çerçevesi yerel seçimlere ayrı listelerle katılmayı kabul etti

Sudani, il seçimlerinin yapılmasına yönelik hazırlıkların görüşüldüğü bir toplantıya başkanlık ederken (Sudani’nin Medya Ofisi’nin Twitter hesabı)
Sudani, il seçimlerinin yapılmasına yönelik hazırlıkların görüşüldüğü bir toplantıya başkanlık ederken (Sudani’nin Medya Ofisi’nin Twitter hesabı)

Özel kaynaklar, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin il meclisi seçimlerine ortak bir listede katılmayı kesin bir şekilde reddettiğini ve ayrı listelerde yarışmayı tercih ettiğini belirtti.

Geçen mart ayında Irak parlamentosu, Kürdistan bölgesindeki iller dışında, 18 ilin 15’ini kapsayan il meclis seçimlerinin tarihini 6 Kasım olarak belirlemişti.

Geçtiğimiz günlerde iktidar koalisyonunda yer alan Şii partilerin liderleri, gelecek yerel seçimlerde yarışacak siyasi ittifakların haritası hakkında uzun müzakerelere girdiler.

Fetih İttifakı’nın lideri Hadi el-Amiri, Şii güçleri Koordinasyon Çerçevesi’ni ortak bir seçim listesine ikna etmeye çalıştı. Ancak başta Irak Eski Başbakanı Nuri el-Maliki olmak üzere diğer liderler, Koordinasyon Çerçevesi’nin bir seçim ittifakı değil, ‘Şii güçler arasındaki bir koordinasyon konseyi’ olduğu düşüncesinde.

Amiri dün Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hakim ile bir araya geldi ve birlikte ‘yaklaşan seçimler sırasında Koordinasyon Çerçevesi’nin güçlendirilmesini’ tartıştılar. Toplantının seyrine hâkim olan kaynaklar Şarku’l Avsat’a, seçim ittifakı planlarının masaya yatırıldığını söylediler.

Hakim ve Amiri’nin dünkü görüşmesinden (Hakim’in Ofisi)
Hakim ve Amiri’nin dünkü görüşmesinden (Hakim’in Ofisi)

Kanun Devleti Koalisyonu’nun önde gelen bir lideri, Maliki’nin yerel seçimlere tek başına gireceğini ve ‘tüm Koordinasyon Çerçevesi’nin kapsamlı bir listesinin’ avantajlı olacağına asla ikna olmadığını söyledi.

Öte yandan, önümüzdeki seçimlerin ittifaklarını görüşen Şii güçler, yakında karışık bölgelerdeki rekabet yöntemi konusunda anlaşmaya varmak için listelerin bölgelere göre dağılımını inceleyecek.

Koordinasyon Çerçevesi’nin seçimlere ayrı listelerle katılma kararı almasının ardından kulislerde Şii partiler arasında ikili veya üçlü ittifaklar oluşturmak için ‘hamleler’ yapılıyor. Ancak ‘bazı güçlerin potansiyel müttefiklerine Asaib Ehli-l Hak’ın lideri Kays el-Hazali ile ittifak yapmamalarını şart koşması’ dikkat çekti.

Kaynaklar bu konuda: “Şii partilerin Hazali’ye uyguladığı veto, Asaib’in geçmiş seçimlerde rekabet etme şeklinden kaynaklanıyor. Şii partilerin etkisi altındaki bölgelerde yarışan bağımsız adaylar, parlamento koltuklarını kazanır kazanmaz Asaib’e katılıyordu.” değerlendirmesinde bulundu.

Büyük Şii partileri, ‘bağımsız yeni isimlere’ yönelirken, yerel meclis koltukları için yarışan aday listelerini hazırlamaya başladı.

Sadr Hareketi, Necef’te yerel seçimlere katılmayacağını söylemeye devam ediyor. Ancak El-Hanane kaynakları, ‘Koordinasyon Çerçevesi’ne dahil olmayan bağımsız adaylarla diyaloglar yürütüldüğünü ve Sadr Hareketi’nin onları gelecek seçimi kazanmaları için desteklemeyi düşündüğünü’ iddia ediyorlar.

Değiştirilmiş seçim yasası (Saint-Lague), büyük güçlerin lehine bağımsızların kazanma şansını azaltsa da muhtemelen bağımsız adaylar üzerindeki seçim mücadelesi devam edecek.



Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı

Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
TT

Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı

Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)

Irak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Ayrıca Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’dan bir telefon aldı. Yapılan telefon görüşmelerinde, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bakanlar düzeyinde acil bir zirve düzenlemesi için çabaları birleştirmeye, Kur’an-ı Kerim’e yönelik devam eden nefret eylemlerinin yansımalarını tartışmaya, dünya genelindeki İslamofobi olgusuyla mücadele etmeye ve bu konuda gerekli tedbirler almaya odaklanıldı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği yazılı açıklamada, Bakan Hüseyin’in “İsveç hükümetinin Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına, İslam dininin kutsallarına hakaret edilmesine ve Irak bayrağının yakılmasına izin vermeye yönelik tekrarlayan davranışlarına karşı Irak hükümeti tarafından alınan diplomatik önlemler hakkında mevkidaşlarına bilgi verdiği” kaydedildi. Açıklamada “bu tür provokatif eylemlerin uluslararası anlaşmalara ve normlara zarar verdiği, toplumsal barışı tehdit ettiği ve şiddet ve nefret kültürünü körüklediği” ifade edildi. Buna ek olarak “bakanların, Irak’ın duruşunu ve Kur’an mushafına yönelik tekrarlayan hakaretlerin yansımalarının tartışılması için İİT’nin bakanlar düzeyinde acilen toplanmasına yönelik çağrısını desteklediklerini ifade ettikleri” bildirildi.

ascd
Perşembe günü İsveç Büyükelçiliği önündeki protestocularla güvenlik güçleri arasında çıkan arbededen bir kare (AP)

Irak’ın Arap ve İslami ülkelerin desteğini toplamaya doğru yeni yönelimi, Şii güçlerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen kitlesel gösterilerin ardından geldi. Bu gösterilerin baş ve en etkili aktörü Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi oldu. Sadr’ın yaptığı bazı açıklamalar, öfkeli kitlesinin Bağdat’taki İsveç Büyükelçiliği’ni basarak tamamen yakmasına sebep oldu. Bu olay ABD de dahil olmak üzere, birçok ülke tarafından öfkeye yol açtı. Bunun sonucunda, Bağdat ile Stockholm arasındaki diplomatik ilişkiler kesildi ve İsveç, büyükelçiliği personelini Bağdat’tan ülkeye taşımak zorunda kaldı.

Irak hükümeti İsveç’in Bağdat Büyükelçiliği’nin protestocular tarafından yakılmasını kınamış olsa da, Muhammed Şiya es-Sudani başkanlığındaki Ulusal Güvenlik Kabinesi’nin kararıyla İsveç ile ilişkileri kesti. Ayrıca, halk arasında İsveç ürünlerinin boykot edilmesi yönündeki çağrıların arttığı bir sırada, Irak hükümeti, İsveçli telekomünikasyon şirketi Ericsson ile iş yapmayı durdurma kararı aldı.

İsveç’e karşı Irak’ın diplomatik tepkileri devam ederken, Irak diplomasisi başka bir durumla karşı karşıya kaldı. Danimarka’da İslam düşmanı aşırı sağcı bir grup, Kopenhag’daki Irak Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim mushafı yaktı. Sosyal medyada cuma günü yayılan bir video, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağının Kopenhag şehrindeki Irak Büyükelçiliği önünde saygısızca muamele gördüğünü ve yakıldığını belgeledi. Bu grup, İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşanana benzer bir şekilde, saldırısını Danimarka polisinin aldığı sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirdi.

Öfkeli tepki ve diplomasi

Danimarkalı grubun başkent Kopenhag’da Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağını yakmasının ardından Irak Dışişleri Bakanlığı, “Irak’ın Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’e ve Irak bayrağına yönelik taciz olayını güçlü ve aynı ifadelerle kınadığına” dair bir açıklama yaptı. Ayrıca bakanlık, “ifade hakkı ve gösteri özgürlüğü bağlamına oturtulması mümkün olmayan bu menfur olaylara ilişkin gelişmeleri yakından ve tam bir sorumlulukla takip ettiğini, bu eylemlerin tepkileri körüklediğini ve tüm tarafları kritik bir pozisyona soktuğunu” kaydetti.

Bakanlık ayrıca uluslararası toplumu, dünya çapında toplumsal barışı ve birlikte yaşama anlayışını bozan bu menfur olaylara karşı acilen sorumlu bir duruş sergilemeye çağırdı. Danimarka Büyükelçiliği’ne karşı halkın olası öfkeli tepkisinden endişe duyan bakanlık “ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri düzenleyen Viyana Sözleşmesi’ne tam bağlılığını” vurguladı ve “ülkedeki diplomatik misyonlara yönelik açıklamasını” yineledi. Ayrıca “Irak hükümetinin tüm misyonlarda çalışan diplomatik personelin güvenliğini ve korunmasını sağlamakla yükümlü olduğunu” açıkladı. Bakanlık “İsveç Büyükelçiliği’nin Bağdat’ta maruz kaldığı olayın bir daha tekrarlanmasına izin verilmeyecek bir olay olduğunu ve benzer herhangi bir olayın hukuki yaptırıma tabi olacağını” belirtti. Ayrıca açıklamada, bakanlığın “Irak devletinin değerlerini ve onurlu Irak halkının ahlakını ifade ettiği” kaydedildi.

Mukteda es-Sadr (Reuters)
Mukteda es-Sadr (Reuters)

Bu sırada, Mukteda es-Sadr taraftarları ile Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı silahlı gruplar arasında bir hareketlilik başladı. Mevcut Irak hükümetinde yer alan Şii siyasi güçleri çatısı altında toplayan Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr yanlılarının Yeşil Bölge yakınlarındaki gösterilerinin siyasi mesajlar vermeyi amaçladığını söylediler. Dün gece onlarca Sadr taraftarı, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağına yönelik hakaretlerin tekrarlanmasına karşı protesto düzenlemek amacıyla Yeşil Bölge’ye doğru Cumhuriyet Köprüsü’nü geçti. Bunun üzerine Mukteda es-Sadr sabah Twitter hesabından bir paylaşım yaparak “Artık konuşmak beyhude” ifadelerini kullandı.

Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı liderlerden biri olan Aid el-Hilali açıklamasında, “Mukteda es-Sadr taraftarlarının Kur’an-ı Kerim’in ve Irak bayrağının yakılmasını protesto etme başlığıyla Yeşil Bölge yakınlarında düzenlediği gösterilerin, iki taraflı siyasi bir mesaj vermeyi amaçladığını” belirtti. Hilali, ilk olarak “Sadr Hareketi liderliğinin, siyasi sahneye geri dönmek istediğini ve yakın gelecekte bunu yapacağına dair bir mesaj iletmek istediğini” ifade etti. “İkinci mesajın ise Sadr yanlılarından Sadr liderlerine yönelik olduğunu ve ‘Biz geri dönmek istiyoruz. Önümüzdeki seçimlere katılmak istiyoruz. Hala Irak sokaklarını kontrol ediyoruz’ işaretini taşıdığını” öne sürdü.