Ebu Rişe'nin tutuklanması kararı Irak’ta Sünni taraflar arasındaki kutuplaşmayı körükledi

Halbusi, geçtiğimiz ay Enbar ilinde aşiret şeyhleriyle bir araya geldi (Irak Meclisi)
Halbusi, geçtiğimiz ay Enbar ilinde aşiret şeyhleriyle bir araya geldi (Irak Meclisi)
TT

Ebu Rişe'nin tutuklanması kararı Irak’ta Sünni taraflar arasındaki kutuplaşmayı körükledi

Halbusi, geçtiğimiz ay Enbar ilinde aşiret şeyhleriyle bir araya geldi (Irak Meclisi)
Halbusi, geçtiğimiz ay Enbar ilinde aşiret şeyhleriyle bir araya geldi (Irak Meclisi)

Irak’ın önde gelen Sünni siyasetçilerinden Rafi el-İsavi’nin Enbar’a dönmesinden kısa bir süre sonra Irak’taki Sünni sahnesinde, Enbar'dan başlayarak nüfusunun çoğunluğunu Sünnlerin oluşturduğu ülkenin batı illerine doğru ilerleyen gerginliğin tırmandığına dair belirtiler görülmeye başladı.

Irak'taki siyasi çekişmeler, son yıllarda Şiiler, Sünniler ve Kürtler içinde çatışmalara dönüşmüş olsa da bu çatışmaların her birinin diğerinden farklı bağlamları söz konusu.

Şiiler arasındaki çatışma, Koordinasyon Çerçevesi çatısı altında birleşen Şii güçlerin en büyük rakibi olan Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi’ne defalarca kez geri dönmesi çağrısı yapılmasına rağmen Sadr’ın önce Meclis'ten ve daha sonra siyasi sahneden çekildiğini açıklamasının ardından Koordinasyon Çerçevesi güçleri lehine çözüldü.

Kürtler tarafında, Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Bafel Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki çatışma hala devam ediyor. Bağdat’ta her iki tarafın merkezle ya da federal devletle olan ilişkisine yansımaya başladıktan sonra işler daha da karmaşık hale geliyor.

Sünnilere gelince 2021 yılı sonlarında yapılan seçimlerin ardından Sünniler, Iraklı taraflar arasında en uyumlu olan taraftı. Ancak çok geçmeden Sünnilerin başlıca partileri arasında anlaşmazlıklar çıkmaya başladı.

Sünni anlaşmazlıklar, genç Sünni lider Muhammed el-Halbusi'nin 2018 seçimlerinden sonra Sünni rakiplerinin ezici bir şekilde önünde olmasının ardından kazandığı Meclis Başkanlığı makamıyla ilgili olarak başladı. Halbusi, 2021 seçimleri sırasında, Azim İttifakı lideri, politikacı ve iş adamı Hamis el-Hancer ile ‘Egemenlik (Siyade) Koalisyonu’nu kurduktan sonra yeniden Meclis Başkanlığı görevine seçildi.

Ancak 2022 yılı sonlarında mevcut hükümetin kurulmasının ardından, Azim İttifakı  içindeki anlaşmazlıkların ardından Sünniler arasındaki anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Sünni tarafların bazılarının geri çekilmesinin ardından iş adamı ve siyasetçi Musenna es-Samarrai liderliğinde ‘Azim Koalisyonu’ adlı paralel bir siyasi ittifak kuruldu.

Sünni nüfusun yoğun olduğu ülkenin batısındaki bazı illerde rekabetin ve hatta çatışmanın daha çok liderle arasında yaşandığı bir dönemde Sünnilerin kalesi olarak görülen Enbar ilinde kapılar tüm olasılıklara açıldı. Enbar aynı zamanda Meclis’te oyların çoğunluğunu alarak Meclis Başkanı seçilen Takaddum Partisi lideri Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi’nin memleketi.

Enbarlı olan bir diğer isim Hamis Hancer ile oluşturdukları Egemenlik Koalisyonu hem Halbusi hem de Hancer için bir güç kaynağı gibi görünse de Egemenlik Koalisyonu’nun kurulduğunun ilanından bir aydan kısa bir süre sonra işler farklı bir yön almaya başladı.

Sadece Halbusi ve Hancer değil, Irak dışında bulunan ve son yıllarda yoğun tartışmalara yol açan Sünnilerin önde gelen isimlerinden Şeyh Ali Hatem es-Süleyman ve Rafi el-İsavi de Enbarlı.

Süleyman ve İsavi, Irak yargısı tarafından aranan isimler. Aynı durum, 2018 yılının sonlarında ülkeye dönen ve hakkındaki davaların sonuçlandığı Hamis el-Hancer için de geçerliydi. Hancer, hakkındaki davalar sonuçlandıktan sonra seçimlere katıldı. Bunun üzerine Süleyman, geçtiğimiz yıl İsavi ise iki ay önce ülkeye geri döndüler.

Ali Hatem es-Süleyman, Muhammed el-Halbusi ve ‘Enbar Sahve (Uyanış) Konseyi'nin lideri Ahmed Ebu Rişe gibi Enbar'daki bazı eski muhaliflerine hakkında yaptığı sert açıklamaların ardından hem Halbusi hem de Ebu Rişe ile barışmış ve bir süre sessizliğe bürünmüştü.

Halbusi, geçtiğimiz ay Enbar’daki aşiretlerin liderleriyle bir araya geldi (Irak Meclisi)
Halbusi, geçtiğimiz ay Enbar’daki aşiretlerin liderleriyle bir araya geldi (Irak Meclisi)

Nuri el-Maliki’nin başbakanlığı sırasında terörizmle suçlanan Rafi el-İsavi de Enbar’a geri dönerken bazıları Şii olan Iraklı siyasi güçler tarafından yönlendirilen Enbar’daki siyasi harekete liderlik edeceğine dair birtakım göstergeler söz konusu. Aynı durum, Halbusi'nin Enbar'daki en önde gelen rakiplerinden biri olan Sattam Ebu Rişe için de geçerli.

Ebu Rişe, 2007 yılında El Kaide'yi Enbar’dan kovmayı başaran Sahve Konseyi'nin kurucusu Abdussettar Ebu Rişe'nin oğludur. Ancak El Kaide’nin düzenlediği suikast sonucunda ölen baba Ebu Rişe’nin yerine kardeşi Ahmed Ebu Rişe geçti. Kardeş Ebu Rişe, yeğenini Halbusi'nin karşısında olmasına rağmen kendisi Halbusi'nin güçlü müttefiklerinden biri olmaya devam ediyor.

Sattam Ebu Rişe, Sünni nüfusun yoğun olduğu büyük illerde nüfuz sahibi olan bazı silahlı Şii gruplar tarafından Halbusi'ye karşı itilmekle suçlansa da bu durum Halbusi'nin nüfuzunu, bazı partilerin planladığı gibi görevden alınabilecek ölçüde tehdit ediyor. Ancak Ebu Rişe hakkında kısa bir süre önce bir tutuklama emri çıkarılması herkes için sürpriz bir gelişme oldu.

İsavi liderliğindeki Enbar İttifakı, Ebu Rişe hakkında terör suçlamasıyla tutuklama emri çıkarılmasından önceki adımlarının ynaı sıra Halbusi'nin nüfuzunu zayıflatmak amacıyla mevcut anlaşmazlıkları kendi lehine kullanmaya çalışıyor.

Sattam Ebu Rişe hakkında terör suçlamasıyla çıkarılan tutuklama emrinin aynısından ailesinin diğer bazı üyeleri hakkında da çıkarıldı. Bu sadece siyasi bir krizi değil, eyalet içinde toplumsal bir krizi de ateşleyebilir. Bu da Enbar dışından birçok grup ve parti tarafından, Sünnileri zayıflatma girişimlerinin başlangıcı olarak Sünni partilerle hesaplaşmak amacıyla kullanılabilir.

El-Irakiyye Üniversitesi Medya Profesörü Dr. Fadıl el-Bedrani, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

Enbar, ülke üzerinde etkili bir coğrafi ve siyasi güç olduğundan buradaki her türlü iç çekişme tüm ülkeye olumsuz yansıyacaktır. Bu bağlamda Enbar, il seçimlerine yaklaşırken bir iç rekabetin eşiğinde bulunuyor. Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddum Partisi, Rafi el-İsavi liderliğindeki Enbar İttifakı ve Hamis el-Hancer liderliğindeki Azim Koalisyonu olmak üzere üç siyasi blok oluşmaya başladı. Bu üç partinin bir sonraki Enbar Konseyi'ni paylaşacak olması ve bunun Bağdat'taki diğer siyasi güçlerle etkileşimin ötesine geçmesi olasılığı bize etkili liderlerin ortaya çıkacağına dair yeni bir değişimi haber veriyor. Seçimlerden sonra oluşacak ittifakları bekleyeceğiz. Çünkü bu partilerden hiç biri tek başına yerel konseyi oluşturamayacak.

Bedrani, Sattam Ebu Rişe hakkında çıkarılan tutuklama emriyle ilgili olarak ise Ebu Rişe’nin siyasi bir ittifaka bağlı olmaması nedeniyle bu konunun çok fazla dallanıp budaklanmayacağı ve Enbar'dakş mevcut siyasi durumdan etkilenmeyeceği yorumunda bulundu. Bedrani, çok geçmeden meselenin halledileceğini düşündüğünü de sözlerine ekledi.



Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı

Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
TT

Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı

Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)

Irak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Ayrıca Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’dan bir telefon aldı. Yapılan telefon görüşmelerinde, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bakanlar düzeyinde acil bir zirve düzenlemesi için çabaları birleştirmeye, Kur’an-ı Kerim’e yönelik devam eden nefret eylemlerinin yansımalarını tartışmaya, dünya genelindeki İslamofobi olgusuyla mücadele etmeye ve bu konuda gerekli tedbirler almaya odaklanıldı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği yazılı açıklamada, Bakan Hüseyin’in “İsveç hükümetinin Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına, İslam dininin kutsallarına hakaret edilmesine ve Irak bayrağının yakılmasına izin vermeye yönelik tekrarlayan davranışlarına karşı Irak hükümeti tarafından alınan diplomatik önlemler hakkında mevkidaşlarına bilgi verdiği” kaydedildi. Açıklamada “bu tür provokatif eylemlerin uluslararası anlaşmalara ve normlara zarar verdiği, toplumsal barışı tehdit ettiği ve şiddet ve nefret kültürünü körüklediği” ifade edildi. Buna ek olarak “bakanların, Irak’ın duruşunu ve Kur’an mushafına yönelik tekrarlayan hakaretlerin yansımalarının tartışılması için İİT’nin bakanlar düzeyinde acilen toplanmasına yönelik çağrısını desteklediklerini ifade ettikleri” bildirildi.

ascd
Perşembe günü İsveç Büyükelçiliği önündeki protestocularla güvenlik güçleri arasında çıkan arbededen bir kare (AP)

Irak’ın Arap ve İslami ülkelerin desteğini toplamaya doğru yeni yönelimi, Şii güçlerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen kitlesel gösterilerin ardından geldi. Bu gösterilerin baş ve en etkili aktörü Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi oldu. Sadr’ın yaptığı bazı açıklamalar, öfkeli kitlesinin Bağdat’taki İsveç Büyükelçiliği’ni basarak tamamen yakmasına sebep oldu. Bu olay ABD de dahil olmak üzere, birçok ülke tarafından öfkeye yol açtı. Bunun sonucunda, Bağdat ile Stockholm arasındaki diplomatik ilişkiler kesildi ve İsveç, büyükelçiliği personelini Bağdat’tan ülkeye taşımak zorunda kaldı.

Irak hükümeti İsveç’in Bağdat Büyükelçiliği’nin protestocular tarafından yakılmasını kınamış olsa da, Muhammed Şiya es-Sudani başkanlığındaki Ulusal Güvenlik Kabinesi’nin kararıyla İsveç ile ilişkileri kesti. Ayrıca, halk arasında İsveç ürünlerinin boykot edilmesi yönündeki çağrıların arttığı bir sırada, Irak hükümeti, İsveçli telekomünikasyon şirketi Ericsson ile iş yapmayı durdurma kararı aldı.

İsveç’e karşı Irak’ın diplomatik tepkileri devam ederken, Irak diplomasisi başka bir durumla karşı karşıya kaldı. Danimarka’da İslam düşmanı aşırı sağcı bir grup, Kopenhag’daki Irak Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim mushafı yaktı. Sosyal medyada cuma günü yayılan bir video, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağının Kopenhag şehrindeki Irak Büyükelçiliği önünde saygısızca muamele gördüğünü ve yakıldığını belgeledi. Bu grup, İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşanana benzer bir şekilde, saldırısını Danimarka polisinin aldığı sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirdi.

Öfkeli tepki ve diplomasi

Danimarkalı grubun başkent Kopenhag’da Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağını yakmasının ardından Irak Dışişleri Bakanlığı, “Irak’ın Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’e ve Irak bayrağına yönelik taciz olayını güçlü ve aynı ifadelerle kınadığına” dair bir açıklama yaptı. Ayrıca bakanlık, “ifade hakkı ve gösteri özgürlüğü bağlamına oturtulması mümkün olmayan bu menfur olaylara ilişkin gelişmeleri yakından ve tam bir sorumlulukla takip ettiğini, bu eylemlerin tepkileri körüklediğini ve tüm tarafları kritik bir pozisyona soktuğunu” kaydetti.

Bakanlık ayrıca uluslararası toplumu, dünya çapında toplumsal barışı ve birlikte yaşama anlayışını bozan bu menfur olaylara karşı acilen sorumlu bir duruş sergilemeye çağırdı. Danimarka Büyükelçiliği’ne karşı halkın olası öfkeli tepkisinden endişe duyan bakanlık “ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri düzenleyen Viyana Sözleşmesi’ne tam bağlılığını” vurguladı ve “ülkedeki diplomatik misyonlara yönelik açıklamasını” yineledi. Ayrıca “Irak hükümetinin tüm misyonlarda çalışan diplomatik personelin güvenliğini ve korunmasını sağlamakla yükümlü olduğunu” açıkladı. Bakanlık “İsveç Büyükelçiliği’nin Bağdat’ta maruz kaldığı olayın bir daha tekrarlanmasına izin verilmeyecek bir olay olduğunu ve benzer herhangi bir olayın hukuki yaptırıma tabi olacağını” belirtti. Ayrıca açıklamada, bakanlığın “Irak devletinin değerlerini ve onurlu Irak halkının ahlakını ifade ettiği” kaydedildi.

Mukteda es-Sadr (Reuters)
Mukteda es-Sadr (Reuters)

Bu sırada, Mukteda es-Sadr taraftarları ile Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı silahlı gruplar arasında bir hareketlilik başladı. Mevcut Irak hükümetinde yer alan Şii siyasi güçleri çatısı altında toplayan Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr yanlılarının Yeşil Bölge yakınlarındaki gösterilerinin siyasi mesajlar vermeyi amaçladığını söylediler. Dün gece onlarca Sadr taraftarı, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağına yönelik hakaretlerin tekrarlanmasına karşı protesto düzenlemek amacıyla Yeşil Bölge’ye doğru Cumhuriyet Köprüsü’nü geçti. Bunun üzerine Mukteda es-Sadr sabah Twitter hesabından bir paylaşım yaparak “Artık konuşmak beyhude” ifadelerini kullandı.

Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı liderlerden biri olan Aid el-Hilali açıklamasında, “Mukteda es-Sadr taraftarlarının Kur’an-ı Kerim’in ve Irak bayrağının yakılmasını protesto etme başlığıyla Yeşil Bölge yakınlarında düzenlediği gösterilerin, iki taraflı siyasi bir mesaj vermeyi amaçladığını” belirtti. Hilali, ilk olarak “Sadr Hareketi liderliğinin, siyasi sahneye geri dönmek istediğini ve yakın gelecekte bunu yapacağına dair bir mesaj iletmek istediğini” ifade etti. “İkinci mesajın ise Sadr yanlılarından Sadr liderlerine yönelik olduğunu ve ‘Biz geri dönmek istiyoruz. Önümüzdeki seçimlere katılmak istiyoruz. Hala Irak sokaklarını kontrol ediyoruz’ işaretini taşıdığını” öne sürdü.