Irak Meclisi 153 milyar dolarlık rekor bütçeyi onayladı

Iraklı parlamenterler 2023 bütçesini oyladı (Irak parlamentosu- Reuters)
Iraklı parlamenterler 2023 bütçesini oyladı (Irak parlamentosu- Reuters)
TT

Irak Meclisi 153 milyar dolarlık rekor bütçeyi onayladı

Iraklı parlamenterler 2023 bütçesini oyladı (Irak parlamentosu- Reuters)
Iraklı parlamenterler 2023 bütçesini oyladı (Irak parlamentosu- Reuters)

Irak parlamentosu, kamu alımlarını, bakım ve savaş nedeniyle zarar gören hizmetlerin iyileştirilmesinin yanı altyapının yeniden inşa edilmesini içeren 153 milyar dolarlık (198,9 trilyon dinar) rekor 2023 bütçesini onayladı.

Milletvekillerine göre, bütçe açığının 2021 yılında kaydedilen 64,36 trilyon Irak dinarı olduğu tahmin ediliyor.

Milletvekilleri, bütçenin varil başına 70 dolarlık petrol fiyatına ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesinden günde 400 bin varil olmak üzere günde 3,5 milyon varil petrol ihraç etme beklentilerine dayandığını söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığına göre bütçe, ABD doları cinsinden petrol gelirlerinin döviz kurunu dolar başına bin 300 dinar olarak belirliyor. 2020 yılına kadar yürürlükte kalacak olan Bütçe ayarlamaya tabi olacak. Bütçe ayrıca Irak'ın neredeyse petrol gelirlerine bağımlı olması nedeniyle kullandığı petrol fiyatını da içeriyor.

Kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ile savaş nedeniyle zarar gören altyapının yeniden inşasına yönelik kalkınma projelerini kapsayan yeni bütçeyle, yarım milyondan fazla kamu çalışanı istihdam edilmek isteniyor.

Irak parlamentosu Finans Komisyonu üyesi Muhammed Nuri oturum öncesi Reuters’a yaptığı açıklamada, gündelik işçiler ve tam zamanlı çalışanlar da dahil olmak üzere bir milyonu aşkın yeni işçinin olduğunu söyledi.

London School of Economics Orta Doğu Merkezi'nde misafir araştırmacı olarak görev yapan Dr. Ahmed Tabakçalı Reuters'a verdiği demeçte, yeni çalışan sayısının yaklaşık 600 bin olacağını belirterek, kamu maaşları ve emekli maaşlarının toplam maliyetinin 58 milyar doların (76 trilyon dinar) üzerine çıkaracağını söyledi. Tabakçalı, “Bu tür harcamaları ne kadar arttırırsanız, kırılganlığınızı da o kadar arttırırsınız. Harcamaları sürdürebilmek için petrol fiyatının daha da yükselmesi gerekiyor ki, bu da giderek daha fazla borçlanmaya yol açacak” ifadelerini kullandı.

Uluslararası Para Fonu (IMF) 31 Mayıs'ta yayınladığı bir açıklamada, petrol fiyatlarında büyük bir artış olmadığı takdirde, artan kamu harcamalarının olumsuz etkileri olacağını söyledi. Bütçe açığı nedeniyle, birçok gözlemci Irak’ın maliye politikasını sıkılaştırmasını tavsiye ediyor. Irak'ta petrol fiyatının varil başına 96 dolar olması gerekirken, fiyat Mayıs ayında varil başına ortalama 71,3 dolardı.

IMF, "Direnci güçlendirmek ve hükümetin petrol gelirlerine olan bağımlılığını azaltırken kritik sosyal harcama ihtiyaçlarını korumak için önemli ölçüde daha sıkı bir maliye politikasına ihtiyaç var" açıklaması yaptı.
Bütçe ayrıca, Irak ile IKBY arasında uzun süredir devam eden sorunları çözmeye yönelik adımları da içeriyor ve petrol gelirlerinin Irak Merkez Bankası tarafından denetlenen bir hesaba yatırılmasını öngörüyor.

Bağdat'ın itirazlarına rağmen IKBY tek taraflı olarak Türkiye üzerinden ham petrolü ihraç ediyorken, Bağdat daha önce de IKBY’nin petrol gelirlerini harcaması konusunda söz sahibi değildi.

Ancak Türkiye'nin geçtiğimiz Nisan ayında uluslararası bir tahkim kararıyla ham petrol ihracatını durdurmasının ardından Kürt yetkililer Bağdat'la müzakere etmek zorunda kaldı.

Bağdat ve Erbil arasında Nisan ayında imzalanan bir anlaşma uyarınca, Irak'ın devlet tarafından işletilen pazarlama şirketi SOMO, Kürt bölgesi tarafından kontrol edilen sahalardan üretilen ham petrolü pazarlama ve ihraç etme yetkisine sahip olacak.



Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı

Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
TT

Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı

Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)

Irak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Ayrıca Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’dan bir telefon aldı. Yapılan telefon görüşmelerinde, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bakanlar düzeyinde acil bir zirve düzenlemesi için çabaları birleştirmeye, Kur’an-ı Kerim’e yönelik devam eden nefret eylemlerinin yansımalarını tartışmaya, dünya genelindeki İslamofobi olgusuyla mücadele etmeye ve bu konuda gerekli tedbirler almaya odaklanıldı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği yazılı açıklamada, Bakan Hüseyin’in “İsveç hükümetinin Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına, İslam dininin kutsallarına hakaret edilmesine ve Irak bayrağının yakılmasına izin vermeye yönelik tekrarlayan davranışlarına karşı Irak hükümeti tarafından alınan diplomatik önlemler hakkında mevkidaşlarına bilgi verdiği” kaydedildi. Açıklamada “bu tür provokatif eylemlerin uluslararası anlaşmalara ve normlara zarar verdiği, toplumsal barışı tehdit ettiği ve şiddet ve nefret kültürünü körüklediği” ifade edildi. Buna ek olarak “bakanların, Irak’ın duruşunu ve Kur’an mushafına yönelik tekrarlayan hakaretlerin yansımalarının tartışılması için İİT’nin bakanlar düzeyinde acilen toplanmasına yönelik çağrısını desteklediklerini ifade ettikleri” bildirildi.

ascd
Perşembe günü İsveç Büyükelçiliği önündeki protestocularla güvenlik güçleri arasında çıkan arbededen bir kare (AP)

Irak’ın Arap ve İslami ülkelerin desteğini toplamaya doğru yeni yönelimi, Şii güçlerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen kitlesel gösterilerin ardından geldi. Bu gösterilerin baş ve en etkili aktörü Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi oldu. Sadr’ın yaptığı bazı açıklamalar, öfkeli kitlesinin Bağdat’taki İsveç Büyükelçiliği’ni basarak tamamen yakmasına sebep oldu. Bu olay ABD de dahil olmak üzere, birçok ülke tarafından öfkeye yol açtı. Bunun sonucunda, Bağdat ile Stockholm arasındaki diplomatik ilişkiler kesildi ve İsveç, büyükelçiliği personelini Bağdat’tan ülkeye taşımak zorunda kaldı.

Irak hükümeti İsveç’in Bağdat Büyükelçiliği’nin protestocular tarafından yakılmasını kınamış olsa da, Muhammed Şiya es-Sudani başkanlığındaki Ulusal Güvenlik Kabinesi’nin kararıyla İsveç ile ilişkileri kesti. Ayrıca, halk arasında İsveç ürünlerinin boykot edilmesi yönündeki çağrıların arttığı bir sırada, Irak hükümeti, İsveçli telekomünikasyon şirketi Ericsson ile iş yapmayı durdurma kararı aldı.

İsveç’e karşı Irak’ın diplomatik tepkileri devam ederken, Irak diplomasisi başka bir durumla karşı karşıya kaldı. Danimarka’da İslam düşmanı aşırı sağcı bir grup, Kopenhag’daki Irak Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim mushafı yaktı. Sosyal medyada cuma günü yayılan bir video, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağının Kopenhag şehrindeki Irak Büyükelçiliği önünde saygısızca muamele gördüğünü ve yakıldığını belgeledi. Bu grup, İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşanana benzer bir şekilde, saldırısını Danimarka polisinin aldığı sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirdi.

Öfkeli tepki ve diplomasi

Danimarkalı grubun başkent Kopenhag’da Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağını yakmasının ardından Irak Dışişleri Bakanlığı, “Irak’ın Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’e ve Irak bayrağına yönelik taciz olayını güçlü ve aynı ifadelerle kınadığına” dair bir açıklama yaptı. Ayrıca bakanlık, “ifade hakkı ve gösteri özgürlüğü bağlamına oturtulması mümkün olmayan bu menfur olaylara ilişkin gelişmeleri yakından ve tam bir sorumlulukla takip ettiğini, bu eylemlerin tepkileri körüklediğini ve tüm tarafları kritik bir pozisyona soktuğunu” kaydetti.

Bakanlık ayrıca uluslararası toplumu, dünya çapında toplumsal barışı ve birlikte yaşama anlayışını bozan bu menfur olaylara karşı acilen sorumlu bir duruş sergilemeye çağırdı. Danimarka Büyükelçiliği’ne karşı halkın olası öfkeli tepkisinden endişe duyan bakanlık “ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri düzenleyen Viyana Sözleşmesi’ne tam bağlılığını” vurguladı ve “ülkedeki diplomatik misyonlara yönelik açıklamasını” yineledi. Ayrıca “Irak hükümetinin tüm misyonlarda çalışan diplomatik personelin güvenliğini ve korunmasını sağlamakla yükümlü olduğunu” açıkladı. Bakanlık “İsveç Büyükelçiliği’nin Bağdat’ta maruz kaldığı olayın bir daha tekrarlanmasına izin verilmeyecek bir olay olduğunu ve benzer herhangi bir olayın hukuki yaptırıma tabi olacağını” belirtti. Ayrıca açıklamada, bakanlığın “Irak devletinin değerlerini ve onurlu Irak halkının ahlakını ifade ettiği” kaydedildi.

Mukteda es-Sadr (Reuters)
Mukteda es-Sadr (Reuters)

Bu sırada, Mukteda es-Sadr taraftarları ile Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı silahlı gruplar arasında bir hareketlilik başladı. Mevcut Irak hükümetinde yer alan Şii siyasi güçleri çatısı altında toplayan Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr yanlılarının Yeşil Bölge yakınlarındaki gösterilerinin siyasi mesajlar vermeyi amaçladığını söylediler. Dün gece onlarca Sadr taraftarı, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağına yönelik hakaretlerin tekrarlanmasına karşı protesto düzenlemek amacıyla Yeşil Bölge’ye doğru Cumhuriyet Köprüsü’nü geçti. Bunun üzerine Mukteda es-Sadr sabah Twitter hesabından bir paylaşım yaparak “Artık konuşmak beyhude” ifadelerini kullandı.

Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı liderlerden biri olan Aid el-Hilali açıklamasında, “Mukteda es-Sadr taraftarlarının Kur’an-ı Kerim’in ve Irak bayrağının yakılmasını protesto etme başlığıyla Yeşil Bölge yakınlarında düzenlediği gösterilerin, iki taraflı siyasi bir mesaj vermeyi amaçladığını” belirtti. Hilali, ilk olarak “Sadr Hareketi liderliğinin, siyasi sahneye geri dönmek istediğini ve yakın gelecekte bunu yapacağına dair bir mesaj iletmek istediğini” ifade etti. “İkinci mesajın ise Sadr yanlılarından Sadr liderlerine yönelik olduğunu ve ‘Biz geri dönmek istiyoruz. Önümüzdeki seçimlere katılmak istiyoruz. Hala Irak sokaklarını kontrol ediyoruz’ işaretini taşıdığını” öne sürdü.