Hamaney, ‘nükleer taahhütleri azaltan’ yasaya desteğini yineledi

İran Dini Lideri, parlamenterleri iş birliği yapmaya ve ikiye bölünmekten kaçınmaya çağırdı.

Hamaney, ‘nükleer taahhütleri azaltan’ yasaya desteğini yineledi
TT

Hamaney, ‘nükleer taahhütleri azaltan’ yasaya desteğini yineledi

Hamaney, ‘nükleer taahhütleri azaltan’ yasaya desteğini yineledi

İran Dini Lideri Ali Hamaney, ABD Başkanı Joe Biden'ın üç yıl önceki ABD başkanlık seçimlerini kazanmasından günler sonra, ABD yaptırımlarına cevaben 2015 nükleer anlaşmasının taahhütlerini azaltmak için İran Parlamentosu tarafından kabul edilen yasaya verdiği desteği yineledi. Yasaya göre Tahran, uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60 seviyesine çıkardı.

Hamaney, İranlı milletvekilleriyle gerçekleştirdiği yıllık toplantıda, Aralık 2020'nin başlarında İran Parlamentosu tarafından onaylanan ‘ABD Yaptırımlarını Kaldırmak İçin Stratejik Adım Yasası’na atıfta bulunarak “Mevcut parlamento tarafından kabul edilen bazı yasalar ülke için stratejik yasalardır ve övgüyü hak ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Hamaney'in resmi internet sitesinde, “Stratejik Adım Yasası ülkeyi nükleer meselede kaybolmaktan kurtardı. Yasa, ne yapmamız gerektiğini tam olarak tanımladı ve şimdi bunun emarelerini dünyada görüyorsunuz” sözleri aktarıldı.

Söz konusu yasa, Biden'ın Beyaz Saray'daki başkanlık görevine başlamasından iki hafta önce yürürlüğe girdi. Tahran ile büyük güçler arasında 2015 nükleer anlaşmasını yeniden canlandırmayı amaçlayan müzakerelerin başlamasına paralel olarak İran, söz konusu yasaya dayanarak Nisan 2021’de Natanz Nükleer Tesisi’nde uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60'a çıkarmadan önce, aynı yılın ocak ayında uranyum zenginleştirme oranını yüzde 20'ye çıkarmıştı.

Tahran aynı yasa ile nükleer anlaşma kapsamında kabul ettiği Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması Protokolü'nden de çıktı. Protokolden ayrılan İran, nükleer tesislerdeki hassas faaliyetlerini izleyen güvenlik kamerası kayıtlarını teslim etmeyi kabul etmiyor.

Tahran yönetimi söz konusu dönemde stratejik hamleyi, Araştırma İşlerinden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı ve nükleer dosyanın askeri ve güvenlik boyutlarından sorumlu Muhsin Fahrizade'nin öldürülmesine bir yanıt olarak meşrulaştırdı. Ancak şu anki Parlamento Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf'ın danışmanı geçen yıl temmuz ayında, üst düzey yetkilileri yasayı geçirmeye ikna etmek için aylarca istişarelerde bulunduğunu söyledi.

Eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani görevinin son günlerinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın beş yıl önce İran nükleer anlaşmadan çekildiğinde yeniden uygulamaya koyduğu ABD yaptırımlarını kaldırma fırsatını yakalamak için yasanın geçişini sert bir şekilde eleştirmişti.

Tahran'ın zenginleştirilmiş uranyum rezervinin bulunduğu bilinmeyen üç bölgeye yönelik uluslararası soruşturmayı kapatmakta ısrar etmesinden sonra, nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma müzakereleri geçen yıl durdu.

Bu yılın başlarında, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişleri Fordo Nükleer Tesisi’nde uranyumun yüzde 83,7 oranında zenginleştirilmiş olduğunu tespit etti. Bu durum, uranyum stoklarının yüzde 60 oranında birikmesiyle İran nükleer programının gidişatını değiştirme korkularını artırdı. Zira nükleer silahlar, zenginleştirme seviyesinin yüzde 90'a çıkarılmasını gerektiriyor.

Hamaney ve milletvekilleri arasındaki toplantı, parlamento başkanı ve yardımcılarını seçmek için oylama yaptıkları günün ertesi günü yapıldı. Seçimler, bazı milletvekilleri arasında ‘yumruk yumruğa’ kavgaya sahne oldu. Şarku’l Avsat’ın İran haber sitelerinden aktardığına göre, meclis başkan yardımcıları seçilirken oylar en az yedi kez yeniden sayıldı.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'nda (DMO) bir general olan Muhammed Bakır Kalibaf, üst üste dördüncü kez Parlamento Başkanı seçildi.

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, İran Dini Lideri’ne rapor sundu. (Hamaney internet sitesi)

“Sistemin temel direkleri tek bir organın üyeleridir” diyerek, milletvekillerine iç anlaşmazlıklardan kaçınma konusunda çeşitli tavsiyelerde bulunan Hamaney, “Güçler ve aygıtlar birbirini tamamlamazsa etkisiz kalırlar” ifadesiyle İran'daki devlet kurumları arasında iş birliği ve dayanışma çağrısında bulundu.

Hamaney, İranlı milletvekilleriyle yaptığı görüşmede “Geçen yıl eksikliklerin ve ihmallerin telafi yılıdır” diyerek yaklaşık bir yıl sonra göreve başlayacak yeni parlamentoyu seçmek için önümüzdeki şubat - mart aylarında yapılması planlanan yasama seçimlerine işaret etti.

İran Dini Lideri açıklamalarında ayrıca ülkedeki siyasi partilerin eleştirilerine karşı parlamentonun işleyişini savunur tavır sergiledi. Hamaney, “Genel görünüşe göre parlamento, devrimci, genç, enerjik ve kararları ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek için iyi” dedi. Aynı zamanda, parlamentonun kararlarının “partizan mülahazalardan veya düşmanları ve propagandacıları kışkırtmaktan” uzaklaşması gerektiğini vurgulayan Hamaney, ‘hak ve çıkar yerine ikiye bölünme’ uyarısında bulundu. Hamaney, milletvekillerini, ‘meclisi, hükümet olmak ve bağımsızlığını kaybetmekle suçlayan medya ve internetteki kötü insanları’ görmezden gelmeye çağırdı.

Milletvekillerini parlamentonun devlet kurumlarıyla ilişkilerini ‘yakınlaşma veya tahribe’ karşı uyaran Hamaney açıklamasının devamında şunları söyledi:

“Yıkıcı bakış açısıyla karşı tarafı rakip olarak görüyorlar ve diz çöktürmek istiyorlar. Bu, ister hükümet ister parlamento tarafından olsun, tehlikeli olacak ve sorunlara yol açacaktır.”

Söz konusu toplantı, İran Dini Lideri'ni Dışişleri Bakanlığı çalışanları ile bir araya getiren ve 2013 yılında nükleer müzakerelerin sona ermesinden önceki ‘kahramanca esneklik’ teriminin yorumlanmasını eleştirdiği görüşmenin ardından geldi.

Hamaney diplomatlara şunları söyledi:

Birkaç yıl önce, ‘kahramanca esneklik’ kavramı tanıtıldığında, dışarıdakiler ve ülkedeki bazı kişiler tarafından yanlış anlaşıldı. İlgi, zorlu kayaları aşmanın bir yolunu bulmak ve hedefe ulaşmak için yola devam etmek demektir. Bu, takiyye tefsirinde sunduğumuz bir açıklamadır.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.