Güney Afrika ile ABD arasındaki gerginlik bitiyor mu?

Soruşturmanın ardından Pretorya’nın Moskova’ya silah gönderdiği yönündeki suçlamalar yalanlandı.

Rusya Devlet Başkanı, Güney Afrikalı mevkidaşını geçen Haziran ayında St. Petersburg’da kabul etti (AFP)
Rusya Devlet Başkanı, Güney Afrikalı mevkidaşını geçen Haziran ayında St. Petersburg’da kabul etti (AFP)
TT

Güney Afrika ile ABD arasındaki gerginlik bitiyor mu?

Rusya Devlet Başkanı, Güney Afrikalı mevkidaşını geçen Haziran ayında St. Petersburg’da kabul etti (AFP)
Rusya Devlet Başkanı, Güney Afrikalı mevkidaşını geçen Haziran ayında St. Petersburg’da kabul etti (AFP)

Güney Afrika ile ABD arasında 3 aydan fazla süren gerginliğin ardından Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, geçen pazar günü yaptığı açıklamada, bağımsız bir soruşturmada ‘bir Rus gemisinin geçen yılın sonlarında ülkeden Rusya’ya silah gönderdiğine dair hiçbir kanıt bulunmadığını’ açıkladı. Pretorya ile Moskova arasındaki ilişkiler, Washington’u öfkelendiren bir yakınlaşmaya sahne oluyor.

Ramaphosa’nın açıklamaları, ABD’nin Pretorya Büyükelçisi Reuben Brigety’nin geçen Mayıs ayında düzenlediği basın toplantısında yaptığı önceki açıklamaların yol açtığı diplomatik krizin ardından geldi. Brigety, söz konusu basın toplantısında Lady R isimli bir Rus kargo gemisinin, geçen yıl Aralık ayında Cape Town yakınlarındaki bir deniz üssünden Rusya’ya silah taşıdığını iddia etti.

ABD’nin suçlamaları, Güney Afrika’nın Rusya’nın Ukrayna’daki savaşına karşı beyan ettiği bağlantısızlık ve tarafsızlık tutumu ve Batı’nın olası yaptırımlarından duyulan korku hakkında soruları gündeme getirdi. Ramaphosa, halka açık bir konuşmasında suçlamaların, Güney Afrika’nın ekonomisi ve dünyadaki konumu üzerinde zararlı bir etki bıraktığını söylerken, “Komisyon, geminin Güney Afrika’dan Rusya’ya silah taşıdığı iddiasını destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığını tespit etti. Hiçbir izin verilmedi veya herhangi bir silah ihraç edilmedi” dedi.

Güney Afrika Devlet Başkanı, geminin, Güney Afrika silah tedarik şirketi (Armscor) tarafından 2018’den bu yana Ulusal Savunma Kuvvetleri için sipariş edilen ekipmanı teslim etmek üzere üsse yanaştığını da dile getirdi. Cyril Ramaphosa ayrıca, askeri operasyonları tehlikeye sokma korkusuyla boşaltılan teçhizatın ayrıntılarını açıklayamayacağını vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre Pretorya’daki ABD büyükelçiliği, geminin Güney Afrika’daki varlığına ilişkin yürütülen soruşturmanın ciddiyetini takdir ettiğini söyledi. ABD’nin Güney Afrika Misyonu’nun sözcüsü David Feldman ise ülkesinin, Güney Afrika’ya, kurduğu soruşturma komisyonunun sonuçları hakkında konuşma izni vereceğini ifade etti.

ABD’nin Güney Afrika’ya yönelik suçlamalarının ardından Ramaphosa, bu suçlamaların doğru olup olmadığını belirlemek için hızlı bir şekilde emekli bir yargıcın önderliğinde bağımsız bir soruşturma başlattı.

Washington’un Pretorya’yı suçlamasının ardından Rusya ve Güney Afrika liderleri, iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme konusunda anlaşmaya vardı. Kremlin de 12 Mayıs’ta (ABD büyükelçisinin açıklamalarından birkaç gün sonra) yaptığı açıklamada, Putin ve Ramaphosa’nın iki ülke arasındaki ikili ilişkileri güçlendirme konusunda anlaştıklarını duyurdu. Ayrıca çeşitli alanlarda ortak çıkarlar doğrultusunda ilişkileri güçlendirme niyeti taşıdıkları ifade edildi. Gözlemciler, iki lider arasındaki uzlaşıyı ‘ABD’nin suçlamalarına açık bir mesaj’ olarak nitelendirdi.

Görsel kaldırıldı.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı, geçen Ağustos ayında Johannesburg’daki BRICS zirvesine ev sahipliği yaptı (DPA)

Güney Afrikalı siyaset bilimi araştırmacısı Shaina Foren’e göre Washington’un Güney Afrika’nın Rusya’ya silah gönderdiği yönündeki suçlamaları, daha büyük bir krizin küçük bir yüzü gibi. Foren, Pretorya ile Washington arasındaki gergin ilişkilerin, ‘Güney Afrika’nın Rusya ile siyasi, ekonomik ve askeri açıdan yakınlaşma konusunda kararını verdiğine inanan’ ABD görüşünden kaynaklandığını söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Shaina Foren, “Washington, Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonunu açıkça kınamamak da dahil olmak üzere, Güney Afrikalı yetkililerin daha önceki tutumlarına odaklanıyor. Ona göre Güney Afrika’nın önde gelen Rus yetkililere ev sahipliği yapması, ABD ve Batılı ülkelerin özellikle savaşın ilk yılında Moskova’ya dayatmaya çalıştığı diplomatik izolasyonun kırılmasına neden oldu” dedi.

Güney Afrikalı araştırmacı, Rusya’ya silah sevkiyatına ilişkin soruşturma sonuçlarının açıklanmasının Pretorya ile Washington arasındaki gerginliği sonlandırmayacağını dile getirirken, bu gerginliği körükleyen pek çok faktör olduğuna dikkati çekti. Ancak Foren, gerginliğin tırmanmasının iki tarafın çıkarlarını temsil etmediğini vurguladı.

Ukrayna’daki krizin patlak vermesinden bu yana Güney Afrika, tarafsız kalmaya çalıştığını ve diyaloğun çatışmayı sona erdirmenin yolu olduğuna inandığını dile getirdi. Ancak bu yılın başlarında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’u kabul etti. Ayrıca daha önce Ukrayna’da Rus askeri operasyonunun patlak vermesiyle eş zamanlı olarak 17 Şubat- 27 Şubat tarihleri arasında da Çin ve Rusya ile ülkenin doğu kıyısında ortak askeri tatbikatlara ev sahipliği yaptı.

Öte yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Afrika İşleri Konseyi Başkan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ABD’nin Güney Afrika’nın Rusya’ya silah sağladığı yönündeki suçlamalarının Washington’un Güney Afrika’ya baskı yapma girişimleri çerçevesinde görülebileceğine inanıyor. Halime, Pretorya’nın birçok tutumunun, Washington’un, Güney Afrika büyüklüğünde bir ülkeyi kıtadaki Rusya etkisine kaptırma korkusunu artırdığına dikkat çekti.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Rusya’nın, kendisini izole etmeye yönelik her türlü girişimin üstesinden gelmesini sağlayacak güçlü ittifaklar aracılığıyla Güney Afrika ve kıtanın diğer ülkeleriyle stratejik ilişkiler kurmayı başardığını söyledi. Mısırlı yetkili, Washington ile Pretorya arasındaki gerginliğin azalmayacağına inandığını söylerken, ancak Güney Afrika’nın Rusya’ya silah ihracatına karışmamasının, tırmanması muhtemel bir krizi etkisiz hale getirmek olduğu dile getirdi.

Mısır Afrika İşleri Konseyi Başkan Yardımcısına göre ABD, Afrika ülkelerinin kendisine ve ortaya çıkan küresel kutuplara yönelik tutumlarında değişiklikler olduğunun farkında. Bu durum ise onu, kıta üzerinde daha fazla nüfuz alanı kaybını önlemek için tüm araçlarıyla baskı yapmaya itiyor.

Geçen Nisan ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Rusya’nın İnsan Hakları Konseyi üyeliğinin askıya alınmasına ilişkin karar taslağının oylanması sırasında karara yalnızca 10 Afrika ülkesi evet oyu kullandı. 9 ülke ise karşı çıkarken, 35 Afrika ülkesi de çekimser kaldı veya oturuma katılmama kararı aldı. Daha önce Birleşmiş Milletler’de Rus kuvvetlerinin Ukrayna’dan derhal ve koşulsuz olarak çekilmesi çağrısında bulunan bir karar taslağına yalnızca 28 Afrika ülkesi destek vermişti.



İrlanda'daki anne ve bebek tesisinde mezarlık bulundu: "796 ceset olabilir"

İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
TT

İrlanda'daki anne ve bebek tesisinde mezarlık bulundu: "796 ceset olabilir"

İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)

Maira Butt 

Geçmişte İrlanda'nın Galway Kontluğu'nun Tuam bölgesinde bekar anneler ve çocuklarının kullanımına ayrılmış bir kuruluşta, bir mezara dair kanıtlar bulundu.

Anne ve bebek evi, yerel tarihçi Catherine Corless'in başını çektiği araştırmanın, 796 bebek ve küçük çocuğun defin kaydı olmadan orada öldüğünü ortaya koymasının ardından, 2014'te uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmişti.

Temmuzda tesisteki çalışmalarına başlamasından bu yana dördüncü güncellemesini yapan Tuam Yetkili Müdahale Direktörlüğü (Office of the Director of Authorised Intervention, Tuam/ODAIT), "Bu bölgedeki mezarların varlığı artık doğrulandı" diye yazdı.

1925'ten 1961'e kadar faaliyet gösteren tesisin kenarında "çocuk veya bebek büyüklüğünde mezarlar" bulunduğu yeni güncellemede belirtildi:

Mezarların yerleşimi ve büyüklüğü, tesisin bu bölümünde anne ve bebek kurumunun faaliyet gösterdiği zamandan kalma bir mezarlık bulunduğuna dair tutarlı bir kanıt.

İlk değerlendirmelere göre kazıda 4 grup bebek kalıntısı bulundu ve bunlar hepsi geçen ay keşfedilen tabutlara gömülmüş 7 grup insan kalıntısına eklendi. Adli analiz çalışmaları sürdürülüyor.

ODAIT'in aktardığına göre, tarihi belgeler bir mezarlık olasılığını işaret etse de bunun varlığına dair ilk işaretler zemin veya yüzey seviyesinde görünmüyordu.

2017'de yürütülen resmi bir soruşturmada, tesisin başka bir yerine sadece 100 metre mesafedeki yeraltı odalarında "önemli miktarlarda" insan kalıntısı bulunmuştu.

ODAIT Direktörü Daniel MacSweeney, cesetlerin kimlere ait olduğunun belirlenmesi için en az 160 kişinin DNA örnekleri vermeyi teklif ettiğini RTÉ'ye söyledi:

Deneyimlerimden biliyorum ki bazen kalıntıların keşfi, insanların öne çıkması için bir katalizör görevi görebilir.

Görsel kaldırıldı.Pembe dikdörtgenle çevrilen alan, kazı çalışmalarında mezarlara dair kanıtların bulunduğu çadırı gösteriyor (ODAIT)

2021'de İrlanda lideri Micheal Martin, ülke genelindeki anne ve bebek evlerine yerleştirilen kadın ve çocuklara gösterilen muameleden dolayı devlet adına özür dilemişti.

Bu özür, evlilikdışı hamile kalan anneleri barındıran 18 anne ve bebek evinde 9 binden fazla çocuğun öldüğü sonucuna varılan bir soruşturmanın nihai raporunun ardından gelmişti.

İrlanda parlamentosunda "Orada olmamalıydılar" demişti:

Devlet sizi, bu evlerdeki anneleri ve çocukları hayal kırıklığına uğrattı.

Bu evlerdeki tüm çocukların yüzde 15'inin hastalık ve mide gribi gibi enfeksiyonlardan öldüğü, raporda belirtilmişti. Bu rakam, ülke çapındaki bebek ölüm oranının neredeyse iki katı.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news/uk


UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
TT

UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) dün yaptığı açıklamada, 1986’daki Çernobil felaketinin ardından radyoaktif maddelerin sızmasını önlemek için inşa edilen Çernobil nükleer santralindeki koruyucu kalkanın artık temel güvenlik işlevini yerine getiremediğini bildirdi. Ajans, bu hasarın bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı nedeniyle oluştuğunu ve Ukrayna’nın, sorumluluğun Rusya’da olduğunu öne sürdüğünü belirtti.

UAEA, geçen hafta tamamlanan çelik izolasyon yapısının denetiminde, şubat ayında meydana gelen İHA saldırısının, Ukrayna’daki Rusya kaynaklı çatışmanın başlamasından üç yıl sonra yapıyı olumsuz etkilediğini ortaya koyduğunu duyurdu.

UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi yaptığı açıklamada, “Denetim heyeti, koruma yapısının temel güvenlik işlevlerini, özellikle de radyoaktif maddeyi izole etme kapasitesini kaybettiğini doğruladı. Ancak yapının taşıyıcı sistemleri veya izleme cihazlarında kalıcı bir hasar bulunmadığı sonucuna varıldı” dedi.

Grossi, onarımların yapıldığını, ancak uzun vadeli nükleer güvenliği sağlamak ve daha fazla bozulmayı önlemek için kapsamlı bir restorasyonun gerekli olduğunu vurguladı.

BM, 14 Şubat’ta yayımladığı açıklamada, Ukrayna yetkililerinin, yüksek patlayıcı başlığa sahip bir İHA’nın tesise saldırdığını, yangına yol açtığını ve 1986 felaketinde hasar alan 4 numaralı reaktörü çevreleyen koruyucu kaplamaya zarar verdiğini bildirdiğini aktarmıştı.

Ukrayna yetkilileri, İHA’nın Rusya’ya ait olduğunu belirtirken, Moskova saldırıyı reddetti.

BM, şubat ayında yaptığı açıklamada, radyasyon seviyelerinin normal ve stabil olduğunu, herhangi bir sızıntı rapor edilmediğini bildirdi.

1986’daki Çernobil patlaması, radyasyonun Avrupa’nın dört bir yanına yayılmasına yol açmış ve Sovyet yetkililerini olaya müdahale etmek için büyük sayıda insan ve ekipman seferber etmeye zorlamıştı. Santraldeki son çalışan reaktör ise 2000 yılında kapatılmıştı.

Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Rusya, Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ilk haftalarında santrali ve çevresini bir aydan fazla süreyle işgal etmiş; kuvvetleri başlangıçta başkent Kiev’e ilerlemeye çalışmıştı.

UAEA, Ukrayna ile Rusya arasında yaklaşık dört yıldır süren savaşın elektrik trafo merkezlerine verdiği hasarı ülke çapında araştırırken, aynı zamanda bu incelemeyi de gerçekleştirdi.


Avrupa, ABD'nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirme "acelesi" konusunda endişeli

Almanya Başbakanı Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Carney ile (Reuters)
Almanya Başbakanı Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Carney ile (Reuters)
TT

Avrupa, ABD'nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirme "acelesi" konusunda endişeli

Almanya Başbakanı Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Carney ile (Reuters)
Almanya Başbakanı Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Carney ile (Reuters)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Friedrich Merz, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında gerçekleşen hassas bir telefon görüşmesinin içeriği ortaya çıktı. Bu görüşme, Avrupa'nın Moskova ile barış müzakerelerini yönetme konusundaki yeni Amerikan yaklaşımına ilişkin endişelerinin boyutunu gözler önüne seriyor.

Alman Der Spiegel gazetesinin protokol dışı olarak yayınladığı görüşmeye göre, özellikle Steve Wittkoff ve Jared Kushner'in müttefiklerle önceden koordinasyon sağlamadan Moskova'ya yaptığı ziyaretin ardından ABD'nin gözle görülür ivmesi, Rusya'nın gelecekteki boşlukları istismar etmesini önlemek için herhangi bir sağlam güvenlik taahhüdü oluşturulmadan Ukrayna'yı belirsiz tavizler vermeye itebilecek "aceleci bir anlaşma" korkularını güçlendirdi.

Mertz, Washington'un "oyunları" ve "Washington'un Kiev'e ihanet etme olasılığı" konusunda uyarıda bulunurken, Macron, Kiev'in gerçek bir caydırıcılık sistemi üzerinde anlaşmaya varmadan önce sınır anlaşmalarını kabul etmesi için dolaylı baskıya maruz kalabileceği ihtimaline işaret etti.