Gazze’de bombardıman altında böyle yaşıyoruz: Ölümü işte böyle atlatıyoruz…

Füze sesini duyuyorsanız size isabet etmemiş demektir

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kasabasına yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yıkılmış binaların enkazlarını inceleyen Filistinliler (AP)
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kasabasına yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yıkılmış binaların enkazlarını inceleyen Filistinliler (AP)
TT

Gazze’de bombardıman altında böyle yaşıyoruz: Ölümü işte böyle atlatıyoruz…

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kasabasına yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yıkılmış binaların enkazlarını inceleyen Filistinliler (AP)
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kasabasına yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yıkılmış binaların enkazlarını inceleyen Filistinliler (AP)

Hüsam Maruf

Açık ve her geçen gün genişleyen ağzıyla, çaresiz siviller arasından daha fazla kurban yutmaya devam eden Gazze savaşı başlayalı 20 gün geçti. Sivillere yönelik çılgınca bir hızla ve kitlesel olarak gerçekleşen cinayet devam ediyor. Savaşın, savaş kararı alan siyasetçilerin ve savaş liderlerinin ahlakına dair sorular gündeme gelirken, askerlerin sivilleri öldürme psikolojisine dair de önemli sorular ortaya atılıyor. Daha büyük sorular ise Batılı ülkelerin medeniyet ve teknolojik ilerleme teraneleri söylemesinin ardından modern çağda insanlığın akıbetine dair. Modern toplumda insanların dillendirdiği tüm ahlaki dizginleri ve ilkeleri görmezden gelerek uluslararası ve insani yasaları çiğneyen ve Filistin halkına karşı ölümcül suçlar işleyen işgalci devlet İsrail söz konusu olduğunda bu ilerleme, değersiz bir saçmalığa dönüşüyor.

Gelecekte insanlığı biraz olsun korumak istiyorsak, daha fazla cinayete susamış o liderlerin ve çocukların kafalarına füze düşüren o askerlerin psikolojisinin derinlerine dalmalıyız. Bu noktada hatırıma Rus yazar Lev Tolstoy’un şu sözü geliyor: “Savaş, her zaman ilgimi çekmiştir. Üst düzey generallerin tasarladığı manevraları kastetmiyorum; çünkü hayal gücüm bu kadar geniş çaplı hareketleri takip edemiyor; bunları anlamıyorum. Asıl ilgimi çeken, savaşın gerçekliği ve askerlerin işlediği bilfiil cinayetler.”

Çoğu zaman gelen darbenin gücünü uçağın sesinden anlıyoruz. Artık saldırıların yönlerini de biliyoruz. Ama savaştan savaşa, mermiden mermiye değişmeyen tek şey; acının tadı, kaybetmenin üzüntüsü, veda ve korku

Savaş güçlülere sadece ahmaklığı ve insanlığa karşı daha fazla şiddeti öğretir ve zulmü, toplu mezarları ve insanların zorunlu göçünü destekler. Zayıfların ise intikam ve öfke duygularını körükler ve su, elektrik ve gıda gibi insani yardımların kesintiye uğradığı, toplumca parçalanmışlığın ve kaybın yaşandığı, insanlar arasında iletişimin ve ulaşımın kesildiği, evlerin yıkıldığı, şehirlerin altyapısının yerle bir olduğu bir ortamda sebep olduğu korku, yara, endişe ve çaresizlikle hayal evinde savaş olmasa açılmayacak yeni pencereler açar.  

Tecrübe

Savaş bana hayata ve ölüme dair iki yönlü bir tecrübe sundu. Küçük çocuklarım gibi benim için de patlama sesleri bazı zamanlarda korkutucu olmaktan çıktı. Çoğu zaman gelen darbenin gücünü uçağın sesinden anlıyoruz. Artık saldırıların yönlerini de biliyoruz. Ama savaştan savaşa, mermiden mermiye değişmeyen tek şey; acının tadı, kaybetmenin üzüntüsü, veda ve korku, her şeyden korku. 13 yaşındaki oğlum kimliği tespit edilemeyen ölülerin akıbetini bana şu ifadelerle anlatıyor: “Böyle kişilerin sayıları çok olduğu için doktorlar onları topluca gömmeyi uygun gördüler.”

Savaş, çocuklar için işte böyle bir tecrübe üretiyor. Onların, hikâyeye tanık olmamak gibi bir lüksleri yok. Aksine bu hikâyeyi anlatabilme yeteneğine sahip benlikler taşıyorlar. Savaşın bilinçlerini zorla şekillendirdiği bu genç nesiller, gelecekte hikâyenin tam anlamıyla taşıyıcısı olacaklar. Geçmişte olduğu gibi davasından bihaber bir Filistinli nesil çıkmayacak.

En kötüsünü beklemek

Savaş bana her zaman en kötüsüne hazırlıklı olmayı öğretti. Zira neşe ya da iyimser bir ton için bir kalkan yok. Hayat, barıştan yana olan yazarın güzellik üretmek için yönettiği bir tiyatro sahnesi ya da roman değil. Burada, Gazze’deki hayatta insanlığın ve İsrail ile ABD’nin yıkıcı savaş aletlerinin ürettiği en büyük dram var. Tam olarak bu savaş bize bu modern dünyada insanlığın olmadığını öğretti.

sdfe
İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği bir hava saldırısından sonra yükselen duman ve ateş (AP)

Hayatının aşkına evlenme teklifi eden ve düğünlerine hazırlanan Gazzeli genç Halid el-Mısri, kendi deyimiyle ‘ruhuna’ veda etti ve onu beyaz gelinlik içinde değil de beyaz kefene bürünmüş halde gördü. İşgal güçleri, evini ve ailesini bombaladı. Nişanlısı, bu savaşta şehit düşen çok sayıda kişi arasında bir rakama dönüştü. Facebook hesabında Halid, yaşanabilecek tüm acılarla nişanlısı için duyduğu yasını şöyle dile getirdi: “Canım nişanlım, beyaz gelinlik giyecekken beyaz kefene büründü. Beni yaşam sevincinden mahrum bıraktılar. Elveda Ruhum.”

Yüzleri ezberliyoruz

Savaş bana ayrıca sevdiklerimin özelliklerine iyice bakmayı öğretti. Zira içten ve rahat anlar, acımasız bombalamalarla yok edilebilir. İsrail’in son savaşta kullandığı gelişmiş Amerikan silahları nedeniyle yüz derisi yandığı için özellikler kaybolabilir ve eski görünümüne kavuşamayabilir. Silahlar, sadece can almakla kalmıyor; yüzü, sırtı ve karnı da yakıyor. Böylece insanın özellikleri kayboluyor ve sanki pürüzsüz bir yüzeye kumla çizilmiş gibi siliniyor.

Tüm bunlar ölümle içsel bir diyaloğu somutlaştırıyor. Sanki ona, ‘İstersen gel. Senin varlığına dair ürkütücü düşünceden biraz olsun sıyrılacağız. Çünkü sen gelirsen biz bu maddi acının dışında, dünyanın sınırlarının dışında olacağız’ diyoruz

Gazze’de, evlatlarının isimlerini bacaklarına ve ayaklarına yazan aileler var. Bunu yapıyorlar, çünkü kendilerinden önce binden fazla kişinin başına geldiği gibi, bir bombardıman turundan sonra çocukların kimliği belirsiz hale gelmesinden korkuyorlar. Belki de aile, bazıları henüz ayaklarını kullanamayan çocukları için yalnızlıktan ve kaybolmuşluktan korkarak, daha sonra defnedeceklere aile üyelerinin birbirine yakın gömülmesine dair bir talimat verecek.

Ölümden sonra evsizlik

Öğrenilmesi mümkün bir diğer şey de insanın öldükten sonra bile evsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğidir. Biz insanın evsiz kalabilmesine ve kalacak, geceleyecek bir yer ya da para bulamamasına alışığız. Ama bu ölümden sonra olursa işte o zaman feci bir durum olur. Bu savaşta Gazze’deki ilgili yetkililer, kabir ve kefen sıkıntısı çekti. Gazze’de sakinlerinin başları üzerinde bombalanan evlerin sayısına kıyasla sivil savunma ekipleri yetersiz kaldığı için ölülerin çoğu enkaz altında bırakıldı. Gazze Şeridi’ndeki sivil savunma raporlarına göre imkânsızlıklar nedeniyle ve kurtarma ekiplerinin yıkılmış evlerin enkazı altından ölüleri değil de önce yaralıları çıkarmasının önünü açmak amacıyla enkaz altından çıkarılamayan binden fazla şehit bulunuyor.

ghrj
26 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda Filistinliler, İsrail’in hava saldırısının ardından bir binanın enkazı üzerinde kurbanları ve kurtulanları arıyor (EPA)

Yusuf el-Halo

Gazze’de daha önceki savaşlarda her zaman aile üyelerinin aynı odada uyuması yaygındı. Böylece bombalama yoluyla ölüm gelse bile bütün aileyi bulur. Aslında Filistinli ailelerin çoğu, günün büyük bölümünde birbirine yakın duruyor. O kadar ki kişi, onlardan uzakta ihtiyacını gidermesi gerektiğinde korku ve yalnızlık hissediyor. Ancak Yusuf’un annesi, annesinin tarifiyle ‘beyaz, tatlı, kıvırcık yaşlı 7 yaşında’ çocuğunu birkaç dakikalığına evde bırakmıştı. Gelgelelim hava saldırısı, o dönmeden önce geldi. Yusuf’un babası da o esnada hastanede yaralılarla ilgileniyordu. Trajik bir an yaşandı ve Yusuf, karnı aç bir halde şehit oldu. Ay gibi yüzü tanınmaz hale geldiği için annesinin bile ona veda etmesi engellendi. Böylece bir şey daha öğrendim: Savaş sırasında evde çocukları ihmal etmek yok. Savaş boyunca annelerin, çocuklarını kendi bedenlerine yakın tutması gerekiyor adeta.

Füzeyle diyalog

Gazze’de siviller için bir sığınak ve kaçacak yer olmadığı için beklenmedik bombalamalar yüzünden kaçınılmaz olan ölüme teslim olmak, kitlelerin ve bireylerin benimsediği bir durum. Zira şiddetli bombalama esnasında güvenli bir sığınak yok. İnsanlar kaçsa bile, tehdit altındaki bir mekândan belki de biraz sonra bombalanacak başka bir mekâna kaçıyorlar. Yerinden edilmiş pek çok insanın başına gelen de bu; başkalarının evlerinde öldüler, halbuki orada güvende olduklarını düşünüyorlardı.

Daha önce bir kişinin ayağının veya elinin uyuşturulmadan kesilebileceğini hiç düşünemezdim. Ama bu durum, Gazze’deki hastanelerde büyük oranda gerçekleşti. Bu noktada olan biteni tarif edebilecek bir duygu yok. Sadece mümkün olan en üst düzeyde insani acı var

Bu savaşta aile üyeleri, gazeteciler, doktorlar ve sağlık ekipleri, korkuyu biraz olsun yenmek için askerî bir düşünceyi ödünç alarak, birbirlerine şöyle teselli veriyorlar: Önce füze sesini, sonra da patlama sesini duyuyorsan bu sefer kurtuldun demektir. Füze sana yönelmişse de hiçbir şey hissetmeyeceksin; çünkü sen öleceksin ve patlama sesini başkaları duyacak.

Tüm bunlar ölümle içsel bir diyaloğu somutlaştırıyor. Sanki ona, ‘İstersen gel. Senin varlığına dair ürpertici düşünceden biraz olsun sıyrılacağız; çünkü sen gelirsen biz bu maddi acının dışında, dünyanın sınırlarının dışında olacağız’ diyoruz.  

sfghe
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehrine yönelik bir İsrail hava saldırısından sonra yükselen dumanlar (DPA)

Acıya dair yeni bir hayal

Bu savaş, zihnime acıya dair yeni bir hayal ekledi. Daha önce bir kişinin ayağının veya elinin uyuşturulmadan kesilebileceğini hiç düşünemezdim. Ama bu durum, Gazze’deki hastanelerde büyük oranda yaşandı. Zira İsrail’in her şeye uyguladığı abluka yüzünden hastanelerdeki tıbbi malzemeler ve aletler tükendi. Bu yüzden de doktorlar, birçok ameliyatı uyuşturucu kullanmadan gerçekleştirmek zorunda kaldı. Bu noktada olan biteni tarif edebilecek hiçbir duygu yok. Sadece mümkün olan en üst düzeyde insani acı var.

Üstelik bu ameliyatlar, ameliyata tahsis edilen odalar yetersiz olduğu için hastane yollarında ve koridorlarında yapılıyor. Böylece acı, bizzat açığa çıkıyor ve acının cehennemi, onu yaşayıp görenlerin, onu hafifletmek için boşuna çabalayanların yüzlerine yansıyor.  

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Uzmanlar toplantısı Washington-Tahran müzakerelerini kritik bir aşamaya taşıyor

İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da düzenlenen yas toplantısında (İran dini liderlik web sitesi)
İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da düzenlenen yas toplantısında (İran dini liderlik web sitesi)
TT

Uzmanlar toplantısı Washington-Tahran müzakerelerini kritik bir aşamaya taşıyor

İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da düzenlenen yas toplantısında (İran dini liderlik web sitesi)
İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da düzenlenen yas toplantısında (İran dini liderlik web sitesi)

İki ülke arasındaki müzakerelerin üçüncü turunun arifesinde ABD Başkanı Donald Trump, durumu geçici olarak niteleyen ve olayların seyrini değiştirme uyarısında bulunan Dini lider Ali Hamaney'in aksine İran ile anlaşma olasılığı konusunda tehdit ve diplomasi arasında ikili mesajlar verdi.

Washington ve Tahran'dan müzakereciler iki hükümeti temsil eden uzmanlar eşliğinde teknik görüşmelere başlamak üzere Cumartesi günü Umman'a gidiyor, ancak anlaşmanın niteliği henüz net değil ve uranyum zenginleştirmenin azaltılması ya da tüm nükleer programın tasfiyesi konusunda bir anlaşmazlık ortaya çıkabilir.

İki ülke arasında bilinen son doğrudan müzakereler eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde, 2015 nükleer anlaşmasına giden diplomatik çabalar sırasında gerçekleşmişti.

fgtrhyjuı
Trump Virginia'da gazetecilere el sallıyor - 24 Nisan 2025 (AP)

Geçtiğimiz hafta iki tarafın olası bir anlaşmanın çerçevesini belirleme konusunda mutabık kaldığı dolaylı ABD-İran görüşmelerinin ardından bugün (Cuma) Time dergisine verdiği mülakatta Trump şunları söyledi:  “İran ile bir anlaşma yapacağımızı düşünüyorum.” ABD'li bir yetkili görüşmelerde “çok iyi ilerleme” kaydedildiğini söyledi.

İran'ın dini lideri Ali Hamaney ya da Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile görüşmeye açık olup olmadığı sorusuna Trump olumlu yanıt verdi

İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırısını kendisinin engellediği yönündeki iddiaları ise reddeden Trump, "Hayır, bu doğru değil. Onları durdurmadım. Ama onlara rahat hareket edebilecekleri bir ortam da sunmadım. Çünkü bir saldırıya gerek kalmadan anlaşma sağlayabileceğimize inanıyorum. Belki de saldırmak zorunda kalacağız. Çünkü, İran’ın nükleer silah sahibi olmasına izin verilmeyecek." diye konuştu. Ülkesinin bir anlaşmaya varamazsak İsrail'in İran'a karşı başlatacağı olası bir savaşa gönüllü olarak katılabileceğini belirten Trump “Bir anlaşmaya varamazsak ben ön saflarda yer alacağım" dedi.

Hamaney: Geçici bir durum

İran lideri Ali Hamaney ülkesi ile ABD arasındaki görüşmeleri “geçici bir durum” olarak nitelendirdi. Perşembe akşamı Tahran'da düzenlenen matem töreninde konuşan Hamaney, “Bu durum kalıcı değil ve ikiyüzlülüğün bu egemenliği kalıcı bir kader değil, ilahi bir kader içinde geçici bir kaderdir” dedi.

Hamaney sözlerine şöyle devam etti: “Zaman zaman düşüncesiz sözlerimiz, yersiz itirazlarımız, sabırsızlığımız, duruma ilişkin yanlış analizlerimiz tüm bunlar olayların seyrini değiştirebilecek ölçüde, bazen tarihi bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle son derece dikkatli ve özenli olmalıyız.”

Hamaney'in ve Trump'ın açıklamaları arasında anlaşmanın mahiyeti belirsizliğini koruyor ancak anlaşmazlıklar İran'ın zenginleştirme kabiliyetinden tamamen mahrum bırakılması mı yoksa sivil ve barışçıl nükleer programlar için belirli miktarda düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyum kullanmasına izin verilmesi mi gerektiği üzerinde yoğunlaşıyor.

dfrgthyu
İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da bir yas töreni sırasında (Hamaney web sitesi)

Şarku'l Avsat'ın New York Times'tan aktardığı habere göre Umman'daki teknik toplantıların üçüncü turu, “Trump yönetimi İran'la nükleer bir anlaşma için kabul edilebilir asgari eşiği henüz belirlemeden” başlayacak.

Bu hafta Dışişleri Bakanı Marco Rubio, gazeteci Barry Weiss'e verdiği bir podcast röportajında bu anlaşmazlığa yeni bir yorum getirdi: “Eğer İran sivil bir nükleer program istiyorsa, diğer pek çok ülke gibi zenginleştirilmiş materyal ithal ederek bu programa sahip olabilir.”

Trump'ın 2018'de çekildiği 2015 anlaşması kapsamında İran'ın enerji ve tıbbi amaçlarla düşük seviyeli uranyum zenginleştirmesine izin verilmişti.

Hassas bir aşama

İran medyasına göre Washington ve Tahran arasındaki müzakereler “hassas bir aşamaya” giriyor. Devlet televizyonu Cuma günü Maskat'a giden İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin ABD ile dolaylı nükleer müzakerelerde ilerlemenin ABD'nin iyi niyet ve ciddiyet göstermesine bağlı olduğunu söylediğini bildirdi.

Arakçi Çarşamba günü yaptığı açıklamada müzakerelerin doğru yönde ilerlediğini ancak nihai bir yargıya varmak için henüz erken olduğunu söylemişti.

asdfrg
ABD özel temsilcisi Steve Witkoff Paris'teki Elysee Sarayı'nda- 17 Nisan 2025 (AP)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Arakçi'nin ABD ile dolaylı müzakereler yürütmek üzere diplomatik ve teknik uzmanlardan oluşan bir heyetin başında Cuma akşamı Maskat'a gittiğini açıkladı.

Bekayi iki taraf arasında, her iki ülkeden üst düzey müzakerecilerin katılımıyla teknik ve uzman düzeyinde bir toplantı yapılması konusunda mutabakata varıldığını kaydetti.

İranlı sözcü müzakerelerde ilerleme kaydedilebilmesi için karşı tarafın iyi niyet, ciddiyet ve gerçekçi olması gerektiğini vurguladı.

Uzmanlar turu

Washington ve Tahran'dan hükümet uzmanları Cumartesi günü Maskat'ta yapılacak görüşmelerin merkezinde yer alacak ve görüşmelerde daha ince teknik ayrıntılara geçilecek. Tasnim haber ajansının bildirdiğine göre İran heyetine Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Mecid Tahterevançi ile Hukuk ve Uluslararası İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Kazım Garipabadi başkanlık edecek.

ABD ekibi ise Dışişleri Bakanlığı ve Hazine'nin yanı sıra istihbarat servisleri de dahil olmak üzere çeşitli bakanlıklardan yaklaşık 12 temsilciden oluşuyor. New York Times'ın haberine göre ekip bu hafta ilk kez Dışişleri Bakanlığı'nda bir araya gelerek yönetimin İran'a yönelik taleplerinin Başkan Donald Trump'ın kararını bekleyen henüz tanımlanmamış parametrelerini görüştü.

Politico'ya göre ABD ekibine Dışişleri Bakanlığı'nda politika planlama direktörü olan Michael Antoine liderlik edecek.

ABD basınına göre Trump'ın Make America Great Again ((Amerikayı Yeniden Harika Yap) kampanyasının destekçilerinden olan ve Trump'ın ilk yönetiminde de görev yapan Antoine'ın nükleer konularda bilinen bir uzmanlığı bulunmuyor ancak Antoine iki ülke arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın güçlü bir muhalifi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Antoine'ın neden bu görev için seçildiği sorusuna “Orada olması gerektiği için orada” yanıtını verdi.