Suriye savaşını yaşadım ama Dublin'de artık güvende hissetmiyorum

Bu tür ayaklanmaları daha önce de gördüm. Ateşe verilen arabaları gördüm ve öfkeli bağırışları duydum. Bunun iyi bitmeyeceğini biliyorum

(Peter Murphy/AFP)
(Peter Murphy/AFP)
TT

Suriye savaşını yaşadım ama Dublin'de artık güvende hissetmiyorum

(Peter Murphy/AFP)
(Peter Murphy/AFP)

Suad Aldarra 

Yazılım mühendisi olarak evden çalışmayı benimsemiş, içine kapanık, esmer tenli, yarı Filistinli, yarı Suriyeli eşim tam da bugün işyerinin Noel yemeği için Dublin şehir merkezinde. Gecemizin nasıl altüst olacağından habersizce, Luas tramvayına binmeden önce onu öperek yolcu ediyorum.

Günün önceki saatlerinde haberleri takip ediyordum. Çocukların ve çocuklarla ilgilenen görevlinin bıçaklandığı korkunç olayları okumuştum. 6 yaşında bir erkek çocuk annesi olarak en kötü kabuslarının haberini alan anneleri düşünüyorum. Biri neden böyle korkunç bir suç işler ki?

Araştırıyorum ama saldırının gerekçesine ya da saldırganın kimliğine dair herhangi bir haber bulamıyorum. Öte yandan sosyal medyadaki yorum bölümünde başka görüşler var. Dark web'den (karanlık internet -çn.) uzun zamandır esrarengiz, izole bir çevrimiçi ağ diye bahsediliyor ama bugün internet çoktan karanlığa gömülmüş bile.

Göçmen olmalı...

Sınırları açarsanız böyle olur...

Hepsini geri gönderin…

Son zamanlarda görünüşe göre her soruna önerilen ilk çözümün bu olması karşısında hayrete düşüyorum. "Onlar" kim ve "geri" neresi?

Protesto planlarını okuyorum ama neye karşı olduğunu anlamıyorum? Elbette hepimiz bu korkunç saldırıyı kınıyoruz. Peki bunu kim destekliyor olabilir?

Protestonun yapılması planlanan Parnell Caddesi'nden uzak durması için eşime mesaj atıyorum. Bana tramvay sürücüsünün, yolun ilerisinde yaşanan sorunlar nedeniyle birkaç istasyon ilerideki St. Stephen's Green'de duracağını duyurduğunu söylüyor. Ayrıca kendisi dışarı çıkmak üzereyken sürücünün onu kenara çekerek güvende kalması için o bölgeden uzak durmasına dair uyardığını da anlatıyor.

Eşim espriyle bana, endişeli şoförün gözüne kim bilir ne kadar esmer geldiğini ama yine de İrlandalı bir yabancının bu düşünceli jestini takdir ettiğini söylüyor.

Bir saatten kısa süre içinde, çocuğuma banyo yaptırıp yatağına yatırdıktan sonra telefonumu kontrol ettiğimde Dublin'in daha önce hiç görmediğim fotoğraf ve videolarını görüyorum; maskeli ve kapüşonlu adamlar, ateşe verilmiş bir polis arabası, öfkeli protestocuların daha ileri gitmesini engellemek için kalkanlarının arkasına sıralanan bir grup çevik kuvvet polisi.

Eşime endişe içinde tekrar mesaj atıp etrafında tırmanan durumun son hali hakkında onu bilgilendiriyorum. Parnell Meydanı'na 1 kilometreden daha az mesafedeki restoranda her şeyin normal göründüğünü ve endişelenmemi gerektirecek bir şey olmadığını söyleyerek beni temin ediyor. Yemekten sonra fazla kalmayacağına söz veriyor.

Suriye savaşını yaşayan biri olarak tehlikeyi tahmin etmede 6. hissim gelişti. Çoğunlukla abartı ya da gerçekçi olmayan korkularım yanlış pozitif çıkıyor ama bu seferki fazlasıyla canlı. Bu ayaklanmaları daha önce de gördüm. Arabaların ateşe verildiğini gördüm ve öfkeli bağırışları duydum. 30 dakikadan kısa sürede alevler içinde kalan tramvayın videosu ortaya çıktığında ve ulaşım hizmetinin durdurulduğuna dair resmi kamuoyu duyurusu yapıldığında bunun iyi bitmeyeceğini biliyorum.

Festival balonunun dışında neler olup bittiğiyle ilgili eşimi tekrar bilgilendirirken telefondan "Lütfen artık çık oradan!" diye yalvarıyorum.

10 dakika sonra bana sesli mesaj göndererek oradan çıktığını ve gökyüzünde kuzeye doğru vızır vızır uçan birkaç helikopter dışında çevresinde hiçbir şeyin olağandışı görünmediğini söylüyor.

Suriye'deki savaş sahneleri aklıma gelip duruyor. O zamanlar helikopterler tek bir anlama geliyordu: patlayıcı variller. Bunun Dublin'de yaşanmayacağını biliyorum ama travma sonrası stres bozukluğum bilmiyor.

Telefonumu gergin bir şekilde tutarken boynum kaya gibi. Sosyal medyadaki haberler ve eşimin Google Haritalar'da paylaşılan canlı konumu arasında gidip geliyorum. Telefonunun şarjı da paylaşılmış ve yüzde 9 görünüyor. Konumunu belirten mavi nokta St. Stephen's Green Park'ta ileri geri hareket ederken, şarjı bir uzay gemisinin geri sayımı gibi hızla düşüyor. Nörolog değilim ama beynimdeki sinirlerin birbiri ardına eridiğini hissedebiliyorum.

Geri dönecek. Kendime bunu söyleyip duruyorum.

Daha önce de geri dönmüştü, hatırladın mı? Ordu tankları, keskin nişancılar, protestocular ve rasgele düşen hava füzeleri tarafından kuşatılmış halde, Şam'daki Yermuk Kampı'nda sıkışıp kaldığında. Hatırladın mı? Hükümet, mahallesindeki tüm bağlantıları kestiğinde ve ona ulaşamadığında damarlarındaki kanın çekildiğini hissettmiştin.

Geri dönecek ve hayatınızda kötü giden diğer her şeye güldüğünüz gibi buna da güleceksiniz. Belki hemen değil ama.

Mavi nokta güneye doğru ilerliyor, ayaklanmalardan uzakta olsa da haritadaki benim noktama yeterince yakın değil. Yürüyor mu yoksa otobüste mi anlayamıyorum ama mesaj atmaktan kaçınıyorum; birkaç kelimemin artık yüzde 2'ye düşen pilini tüketeceğinden endişeleniyorum.

İrlandalı bir arkadaşım beni yokluyor ve ona neler olduğunu anlatıyorum. Eşimin, şehirdeki evine sığınmasını öneriyor. İçtenlikle "Telefonunu şarj edebilir, ben de ona bir taksi ayarlarım" diyor. Eşime adresi mesaj atıyorum ama yanıt gelmiyor. Noktası güneye doğru bir sıçrama yaptıktan sonra isminin yanında o korkunç kelimeyi görüyorum. Çevrimdışı.

İki gün önce beni havalimanından alan taksi şoförü Patrick, Suriyeli olduğumu öğrenince neşelenip beni birkaç Arapça kelimeyle selamlayarak bana uzun bir yolculuğu unutturmuştu. Bana İrlanda'nın barış gücündeki bir asker olarak Lübnan'da görev yaptığı zamanı anlatmıştı. "Şam'ı ziyaret edemedim" diyen şoför şöyle eklemişti:

Ama bir arkadaşım bana dünyada cennet olsaydı buranın Şam olacağını söylemişti.

Patrick bana memleketim ve halkım hakkında yüreğimi ısıtan hikayeler anlatmıştı. Arabadan çıkmaya hazırlanırken "Bu ülkeye hoş geldiniz genç hanım" diyen Patrick ardından "Tanrım, ne diyorum ben? 10 yılın ardından burası artık senin ülken! Sen başkalarına hoş geldin diyebilirsin" diye eklemişti.

Telefonumu elime almış, eşimin konumunun devre dışı kalmasını izlerken keşke Patrick'in numarası olsaydı diyorum. Onu o kaostan çıkarmak için fırlayıp giderdi.

İrlanda'daki Sığınmacılar Hareketi (Movement of Asylum Seekers in Ireland/MASI), "yabancı uyrukluların öldürülmesini isteyen bir sesli mesajın açıkça dolaştığını" duyuruyor. Ama bir yabancıyı nasıl teşhis edersiniz ki? Benim gibilerin peşini bırakmayan o çirkin kelime, işlemediğimiz ve kendimizi aklayamadığımız o suç.

30 dakika sonra telefonumda bir mesaj beliriyor.

Otobüse bindim ve bir adamdan şarj kablosu ödünç aldım. Endişelenme, birazdan evde olurum.

Ve ben, o eve gelene kadar endişelendim, kısa sürede değil ama endişelerimi hafifletme umuduyla sahte bir sırıtışla geliyor. Evimizin kapısında ben onun kollarında ağlarken iyi olduğuna dair bana güvence veriyor.

Daha sonra bana, diğer mahsur kalan kişilerle birlikte Dublin sokaklarında 3 km'den fazla yürüyüp Donnybrook'taki Dublin Otobüs Garajı'na vardığını ve burada kendisiyle diğerlerini güneydeki daha yakın bir noktaya götürmek için ücretsiz bir otobüs ayarlandığını anlatıyor.

Otobüsten sonra bulduğu taksi kendisini sağ salim eve getirmiş. O çabucak uykuya dalarken, ben hâlâ adrenalin pompalayan gergin bedenime hapsolmuş halde, gece yarısından sonra da uyanık kalmaya devam ediyorum. Dublin bir gecede nasıl karanlığa gömüldü? Burada kaldığım 10 yıl boyunca tanıdığım İrlandalı dostlarımı düşünüyorum ve onların sevgisiyle desteğini düşünerek içim ısınırken endişeli kalp atışlarımın biraz yavaşladığını hissediyorum.

Bu, yeni İrlanda olamaz. Bu sadece kara bir cuma ve geçecek. İrlanda'nın kucak dolusu sevgisiyle yeniden yeşile bürüneceğine inanıyorum.

Suad Aldarra, Dublin'de yaşayan Suriye asıllı İrlandalı bir yazar ve mühendis. Anı kitabı I Don't Want To Talk About Home (Ev Hakkında Konuşmak İstemiyorum), Temmuz 2022'de Penguin tarafından yayımlandı ve İrlanda'da Yılın Biyografi Kitabı Ödülü için kısa listeye kaldı.

Independent Türkçe 



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.