İsrail, savaşı sürdürmenin bedeli olarak ABD'nin Gazze'ye yakıt sağlama talebine boyun eğdi

İnsani yardım ve savaş sonrası dönem, Tel Aviv ile Washington arasındaki en belirgin anlaşmazlık noktalarını oluşturuyor ve mahkumların aileleri tünellerin deniz suyuyla doldurulması planını reddediyor

Netanyahu, Gazze Şeridi'ne yakıt sağlamanın Hamas tarafından istismar edileceğinden korkuyor (AFP)
Netanyahu, Gazze Şeridi'ne yakıt sağlamanın Hamas tarafından istismar edileceğinden korkuyor (AFP)
TT

İsrail, savaşı sürdürmenin bedeli olarak ABD'nin Gazze'ye yakıt sağlama talebine boyun eğdi

Netanyahu, Gazze Şeridi'ne yakıt sağlamanın Hamas tarafından istismar edileceğinden korkuyor (AFP)
Netanyahu, Gazze Şeridi'ne yakıt sağlamanın Hamas tarafından istismar edileceğinden korkuyor (AFP)

İsrail, ABD yönetiminin Gazze Şeridi'ne gönderilen akaryakıt ve insani yardım tırlarının miktarının artırılması talebine boyun eğdi.

Askeri kabine, ABD'nin yakıt miktarının günde 120 bin litreye çıkarılması, su ve insani yardım sağlanması ve Şeride günlük olarak giren kamyon sayısının artırılması yönündeki talebini görüştü.

Bu talebe ek olarak ABD, karar vericilere Batı Şeria'daki durumun tırmanmasını önlemek ve yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik devam eden saldırılarına karşı koymak için derhal adım atmaları çağrısında bulundu.

İsrail liderliği başlangıçta ABD'nin talebini reddetti ve Gazze Şeridi'ne yakıt sağlanmasının Hamas'a en büyük desteği ve yardımı sağlayacağını ve dolayısıyla İsrail'in harekete baskı yapmak konusunda en güçlü kartını kaybedeceğini öne sürdü.

Askeri Operasyon Planlama Bölümü'ndeki Stratejik Planlama Birimi Eski Başkanı Shlomo Brom'a göre Gazzeye yakıt sağlamak, Hamas'ın tünellerde daha uzun süre kalmasına izin vermek anlamına geliyor, çünkü yakıt ona göre Hamas mensuplarının uzun süre hayatta kalmasını sağlayacak oksijen mesabesindedir. Dolayısıyla böyle bir karar vermek kolay değil.

Ancak İsrail, insani yardımın sağlanması ve Gazze halkının gerekli ihtiyaçlarının karşılanması şartıyla kendisine savaşta destek veren ABD yönetimiyle iyi ilişkiler sürdürmenin önemini biliyor.

Brom, Hamas savaşçılarının gaz elde etmemesi için İsrail'in gelen gaz miktarının izlenmesini sağlayacak özel bir mekanizma bulması gerektiğini ifade ediyor.

İnsani yardım ve savaş sonrası dönem, İsrail ve ABD arasındaki en belirgin anlaşmazlık noktalarıdır; ancak her iki taraf da önceki gün (Salı) büyük bir tırmanışa tanık olan çatışmayı sürdürmenin gerekliliği konusunda hemfikirdi.

Ordunun çatışmaya en az iki ay uzak kalabileceğini söyleyen Savunma Bakanı Yoav Galant, "Şu anda Kuzey Gazze'de yürütülen operasyon, yakında Gazze Şehri'nin tamamı ve Gazze Şeridi'nin kuzeyini kontrol altına almamızı sağlayacak. Öte yandan ordu güneyde savaşmaya başladı ve Gazze'nin güneyindeki Hamas tugaylarındaki savaşçıların kaderi kuzeyde başlarına gelenle aynı, hatta daha tehlikeli olacak" dedi.

Filistin Yönetimi'nin dönüşü

Savaş sonrası dönemde anlaşmaya varılması yönündeki ABD baskısı, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun defalarca yaptığı açıklamaların ardından geldi.

Netanyahu, Washington'un talebinin aksine Filistin Yönetimi'nin Gazze'ye erişimini reddediyor.

Ayrıca Netanyahu'nun Gazze'deki planı daha sonra açığa çıktı. Netanyahu, savaştan sonraki dönem için Şeridin geleceğine ilişkin kapalı görüşmelerin ayrıntılarını açıkladı ve şunları söyledi:

Gazze Şeridi'nde hiçbir Filistin otoritesi olmayacak. Filistin unsurları olmayacak ve hiçbir şekilde kontrolleri de olmayacak.

Bu, ABD Başkanı Joe Biden ve ABD yönetiminin tutumuyla çelişen bir tutumdur. Biden ve ABD yönetimi, Filistin Yönetimi'nin güçlendirilmesi, istikrarlı hale getirilmesi ve savaştan sonraki dönemde Gazze Şeridi'ni kontrol etmesini sağlayacak reformların yapılması koşuluyla, Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ndeki yönetici organ olacağını açıkladılar.

Biden, eninde sonunda Gazze ve Filistin Yönetimi'nin tek yönetim altında birleşmesi gerektiğini vurguladı.

Ancak Netanyahu, ABD'nin bu tutumu karşısında açıklamalar yapmakla yetinmedi, ayrıca Gazze'nin geleceğine ilişkin bir plan için Kongre'nin desteğini kazanmaya çalıştı.

Bu planın merkezinde Filistinli mültecileri kabul etme istekliliği konusunda Arap ülkelerine yardımda bulunma şartı yer alıyor.

Plana göre her ülkeye belirli sayıda mülteci nakledilecek. Mısır bir milyon Filistinliyi kabul ediyor, yarım milyon Filistinli Türkiye'ye, çeyrek milyonu da Yemen ve Irak'a gidecek.

Netanyahu, plana odaklanması için Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'i görevlendirdi. Plan iki ana unsurdan oluşuyor:

Birinci unsur, savaşın baskısını ve insani krizi kullanarak Mısır'ı mültecilerin diğer Arap ülkelerine akışına izin vermeye ikna etmek.

İkincisi ise deniz yollarını açarak İsrail'in mültecileri Arap ülkelerine göndermesine, ardından da toplu halde Avrupa ve Afrika ülkelerine kaçmalarına olanak tanımak.

Planın ayrıntılarını aktaran Walla web sitesine göre, plan her iki tarafın Temsilciler Meclisi ve Senato'daki önemli isimlerine sunuldu ve ABD'li Temsilci Joe Wilson bu plana kamuoyu desteğini ifade etti.

Plana göre, "tek ahlaki çözüm, Mısır'ın sınırlarını açmasını ve mültecilerin Hamas kontrolünden kaçmasına izin vermesini sağlamak. ABD hükümeti Mısır'a yaklaşık 1,3 milyar dolarlık dış yardım sağlıyor. Bu para, Mısır'a girişlerine izin verilecek Gazzeli mültecilere tahsis edilebilir."

Irak ve Yemen ABD'den yaklaşık 1 milyar dolar dış yardım alıyor, Türkiye ise 150 milyon dolardan fazla alıyor.

Planın yazarları, bu ülkelerin her birinin yeterli dış yardım aldığını ve nüfusunun yüzde birinden azını oluşturan mültecileri kabul edebilecek kadar büyük bir nüfusa sahip olduğunu vurguluyor.

Plan aynı zamanda ABD'nin Mısır, Irak, Yemen ve Türkiye'ye belirli sayıda mülteci kabul etmesi şartına bağlı olarak dış yardım yapması çağrısında da bulunuyor.

Tünellerin deniz suyuyla doldurulması

İsrail'in Gazze Şeridi'nde karşılaştığı en büyük sorunu tüneller oluşturuyor.

Ordu, uzmanların gelişmiş, devasa ve Gazze'nin çeşitli yerlerine uzandığını düşündüğü tünelleri gösteren fotoğrafların tanıtımını yaptı.

İsrail ordusunun, tünelleri deniz suyuyla doldurmaya yönelik bir plan hazırladığı ortaya çıkarken, güvenlik ve askeri personelin yanı sıra tutukluların aileleri böyle bir planın Hamas'ın elindeki İsrailli tutukluların hayatları açısından oluşturduğu tehlike konusunda uyardı.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyinde inşa ettiği, Akdeniz'den yüzbinlerce litre suyu pompalayabilecek ve Hamas'ın inşa ettiği tünel ağını haftalar içinde sular altında bırakabilecek en az beş borudan oluşan bir sistemden bahsediliyor.

Ancak ABD'li bir yetkili, tuzlu su kullanımının yer altı tatlı su rezervlerine zarar verebileceği gerçeğinin yanı sıra, Gazze Şeridi'ndeki sağlık altyapısı ve binalara tehdit oluşturacağı için bu plana karşı uyardı.

Planın ayrıntılarını bilen bir kaynak, yakında tünelleri sular altında bırakacak çalışmaların beklendiğini, bunun da Hamas üyelerinin tünelleri rehinelerle birlikte terk etmeye mecbur bırakacağını söyledi.

Kaynak, "Planın başarı şansından emin değiliz çünkü kimse tünellerin ve onları çevreleyen arazilerin ayrıntılarını bilmiyor. Deniz suyunun daha önce kimsenin ziyaret etmediği tünellere akıp akmayacağını bilmiyoruz." dedi.

İsrail kabinesi 5 Aralık Salı günü öğleden sonra tutukluların aileleriyle toplantı yaptı.

Daha önce Hamas'ın esaretinde bulunan İsrailli kadınlardan biri şunları söyledi:

Kocamı tünel içinde yanımdan alıp götürdüklerinde psikolojisi çöküktü. Biz tünellerde büyük bir korku içindeyken o, uzun bir süre kanı akana kadar kafasını duvarlara vurdu. Şimdi de bu tünelleri kapatmak istediğinizi söylüyorsunuz. Kocam ve diğer mahkûmlar hâlâ oradalar ve geçen her gün onların hayatlarını tehdit ediyor.

Aileler büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Bazı aileler ateşkes ve tutukluların geri dönmesi yönündeki protestolarını artıracağını duyurdu.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
TT

Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)

İsrail gazetesi Yediot Aharonot’un internet sitesi Ynet, dün yayımladığı haberinde Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in görevine başladıktan sonraki ilk resmi ziyaretini İsrail’e gerçekleştireceğini bildirdi.

Habere göre Merz, bugün (pazar) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecek.

Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, X platformundaki paylaşımında Almanya’yı İsrail için ‘önemli bir ortak’ olarak niteledi. Saar, iki ülke ilişkilerinin sürekli geliştiğini belirterek Merz’in ziyaretinin bu ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Saar ayrıca, Almanya’nın geçen hafta ilk kez kendi topraklarında İsrail’e ait Arrow balistik füze savunma sistemi bataryası konuşlandırdığını hatırlattı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in İsrail’e yaptığı ilk ziyarette, Berlin’in Gazze Şeridi’ndeki İsrail saldırılarına ve işgal altındaki Batı Şeria’daki şiddete yönelik son dönemdeki itirazlarına rağmen iki ülke arasındaki ‘özel’ ilişkiyi güçlendirmeyi hedeflediği bildirildi.

Merz, Ürdün’ün Akabe kentinde Kral 2. Abdullah ile yaptığı iki saatlik kısa görüşmenin ardından İsrail’e geçti. Şansölyenin bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi planlanıyor.

Ziyaret, Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana iki yılı aşkın süredir uluslararası alanda yalnızlık yaşayan Netanyahu açısından dikkate değer bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Savaşa ve yarattığı sonuçlara rağmen Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille cuma günü yaptığı açıklamada, ‘Almanya-İsrail ilişkilerinin sağlam, yakın ve güvene dayalı’ olduğunu vurguladı.

Almanya, İsrail’e güçlü destek veriyor ve bunu Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı nedeniyle taşıdığı tarihi sorumlulukla açıklıyor. Merz’in bugün, Nazi Almanya’sı tarafından öldürülen Yahudi kurbanların anısını yaşatan Yad Vashem Anma Merkezi’ni ziyaret etmesi bekleniyor.

Bununla birlikte Berlin, Gazze Şeridi’ndeki insani durumun ağırlaşmasıyla birlikte son aylarda İsrail’e yönelik söylemini sertleştirdi.

Geçtiğimiz ağustos ayında Merz, İsrail’in kuşatma altındaki ve büyük ölçüde yıkıma uğramış Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasına tepki olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ihracatına kısmi kısıtlama getirme kararı almış ve bu adım ülkede siyasi tartışmaya yol açmıştı.

‘Söylem farklılığı’

Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille, iki ülke arasındaki ‘söylem farklılığına’ dikkat çekti.

Şansölye ile İsrail Başbakanı’nın bugün Gazze Şeridi’nde yaklaşık iki ay önce yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasına geçiş için yürütülen çabaları ele alması bekleniyor.

Bu anlaşma, İsrail ile Hamas’ın neredeyse her gün karşılıklı ihlal suçlamaları yöneltmesi nedeniyle hâlâ kırılgan. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını öngören planının tam olarak uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Hille cuma günü, ‘yerleşimci şiddetinde büyük artış’ yaşandığını belirterek, bu durumu tekrardan kınadı ve İsrail hükümetine ‘yerleşim inşasını durdurma’ çağrısını yineledi.

Geçtiğimiz ağustos ayında açıklanan silah ihracatı kısıtlaması, Netanyahu hükümetinden sert tepki çekmişti. İsrail yönetimi, geleneksel müttefiki Almanya’yı bu adımla ‘Hamas terörünü ödüllendirmekle’ suçlamıştı.

Şansölye Merz’in, kararını İsrail Başbakanı’na telefonla bildirmesi sırasında ‘tartışmanın alevlendiği’ bildirildi.

Ancak Alman solunun radikal kanadındaki Die Linke partisine bağlı Rosa Luxemburg Vakfı’nın Tel Aviv Ofisi Direktörü Gil Shohat, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, bunun iki lider arasındaki ‘söylemsel bir ayrışmadan’ öteye gitmediğini söyledi.

Öte yandan Alman ordusunun çarşamba günü İsrail dışında ilk kez konuşlandırılan Arrow füze savunma sisteminin ilk bölümünü faaliyete geçirmesi, Almanya’nın uzun vadeli güvenliği açısından İsrail’e duyduğu bağımlılığın boyutunu ortaya koydu.

Berlin ayrıca son dönemde, insansız hava araçlarına (İHA) karşı savunmasını güçlendirmesi konusunda İsrail’den aldığı desteğe dikkat çekti.

Yüksek beklentiler

Almanya’nın Eurovision Şarkı Yarışması’na İsrail’in katılımına onay vermesi, perşembe günü alınan kararla ülkede geniş destek görürken, bazı diğer ülkelerde boykot çağrılarını tetikledi.

Gil Shohat, Almanya Şansölyesi’nin Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediği şüphesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Binyamin Netanyahu’yu ziyaret etmesini, ‘normalleşmemesi gereken bir durumda olumsuz bir normalleşme işareti’ olarak değerlendirdi.

Friedrich Merz, şubat ayı sonunda parlamentoyu kazandıktan hemen sonra yaptığı açıklamada, UCM’nin hakkındaki yakalama kararına rağmen Netanyahu’nun Almanya’yı ziyaret edebileceğini söylemişti.

Ancak Şansölyelik makamı daha sonra bu meselenin ‘şu anda gündemde olmadığını’ bildirdi.

Konrad Adenauer Vakfı’nın Kudüs Ofisi Direktörü Michael Rimmel ise AFP’ye yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun Berlin’den ‘sürekli bir destek işareti’ beklediğini ve kendisinin şu anda ‘yüksek beklentilere’ sahip olduğunu söyledi.

Öte yandan Rimmel’e göre Berlin’in son aylarda yaptığı çağrılar, Donald Trump’ın ‘daha güçlü etkisi’ karşısında sınırlı kalıyor. Rimmel, Trump’ın Gazze’de ateşkes sağlanması için İsrail’i baskı altına alabilen ‘tek aktör’ olduğunu belirtti.


ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, dün akşamı yaptığı açıklamada, ABD'nin nükleer silahlar ve bunların fırlatma sistemleri üzerinde "tıpkı herkes gibi" testler yapacağını duyurdu; bu açıklama açıkça Rusya'ya atıfta bulunuyordu.

Kaliforniya'daki bir savunma forumunda konuşan Hegseth, ABD'nin Tayvan ile ilgili mevcut durumu değiştirmeye çalışmadığını da belirtti.

Bakanlığının, Başkan Donald Trump'ın Pasifik bölgesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmesini sağlamak için çalışacağını belirten Hegseth, ABD yönetiminin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda iyimser olduğunu kaydetti.

ABD Savunma Bakanı, İsrail, Güney Kore, Polonya ve Almanya'yı "ideal müttefikler" arasında sayarken, kolektif savunma konusunda harekete geçmeyen müttefiklerin vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.


İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasında affedilmesi gerektiği yönündeki görüşüne saygı duyduğunu söyledi, ancak "İsrail egemen bir devlettir" diyerek ülkenin hukuk sistemine saygı duyduğunu vurguladı.

Herzog, Politico haber sitesine verdiği demeçte, "Herkes, önleyici bir affın davanın esasına göre değerlendirilmesi gerektiğini anlıyor" dedi.

Şarku'l Avsat'ın The Times of Israel'den aktardığına göre şöyle devam etti: "İncelenmesi gereken birçok konu var. Bir yandan kanun önünde tam eşitlik, diğer yandan her bir davanın kendine özgü koşulları."

Trump'ın Netanyahu için tekrar tekrar yaptığı af çağrılarına atıfta bulunarak, "Başkan Trump'ın dostluğuna ve görüşüne saygı duyuyorum" ifadesini kullandı.

Sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü Gazze'deki rehinelerimizi geri getirmesini istediğimiz ve bu rehineleri geri getirmek ve BM Güvenlik Konseyi kararını geçirmek için cesurca muazzam bir adım atan aynı Başkan Trump'tır. Ancak İsrail elbette egemen bir devlettir ve İsrail hukuk sistemine ve gerekliliklerine tam saygı duyuyoruz."

Trump, ekim ayında İsrail'e yaptığı ziyarette, Kudüs'teki parlamentoda yaptığı konuşmada Herzog'u başbakanı affetmeye çağırdı. Netanyahu, 2019'dan beri iş adamlarından yaklaşık 700 bin şekel (211.832 dolar) değerinde hediye aldığı iddiaları da dahil olmak üzere, üç davayla karşı karşıya. İsrail cumhurbaşkanının büyük ölçüde törensel bir rol üstlenmesine rağmen, Herzog istisnai durumlarda cezai suçlardan hüküm giymiş kişileri affetme yetkisine sahip.

2020'de başlayan Netanyahu'nun davası hâlâ devam ediyor ve tüm suçlamalardan masum olduğunu savunuyor. Başbakan davayı, sol tarafından demokratik olarak seçilmiş bir sağcı lideri devirmek için düzenlenen siyasi amaçlı cadı avı olarak nitelendirdi.

Netanyahu geçtiğimiz ayın sonunda, yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talep etti ve cezai sürecin İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini ve af talebinin, ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

Ülkenin kuruluşundan bu yana İsrail'de en uzun süre başbakanlık yapan Netanyahu, uzun süredir rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını reddediyor.