İsrail Hamas'ın finansörüne Refah'ta suikast düzenledi, Kassam Tugayları Tel Aviv'i bombaladı

İsrail Gazze'de savaşını sürdürürken ‘işgal planlarıyla’ ilgili korku artıyor

Dün Refah'tan çekilen fotoğrafta İsrail bombardımanları sırasında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un üzerinde dumanların yükseldiği görülüyor (AFP)
Dün Refah'tan çekilen fotoğrafta İsrail bombardımanları sırasında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un üzerinde dumanların yükseldiği görülüyor (AFP)
TT

İsrail Hamas'ın finansörüne Refah'ta suikast düzenledi, Kassam Tugayları Tel Aviv'i bombaladı

Dün Refah'tan çekilen fotoğrafta İsrail bombardımanları sırasında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un üzerinde dumanların yükseldiği görülüyor (AFP)
Dün Refah'tan çekilen fotoğrafta İsrail bombardımanları sırasında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un üzerinde dumanların yükseldiği görülüyor (AFP)

İsrail, ABD ve Avrupa'nın geniş çaptaki çatışmaların durdurulması ve hedefli (cerrahi) saldırılar aşamasına geçilmesi yönündeki baskılarına rağmen Gazze Şeridi'ndeki savaşını 74 gündür sürdürüyor. İsrail dün de Gazze Şeridi'nde geniş kapsamlı bombardımanlar düzenledi. İzzeddin el-Kassam Tugayları, bu bombardımanlara günler sonra yeniden Tel Aviv'i bombalayarak karşılık verdi.

Çatışmalar Gazze Şeridi'nin kuzey bölgelerinde ve güneyinde yer alan Han Yunus'ta yoğunlaşırken, İsrail ordusu, çok sayıda Hamas üyesini öldürdüğünü, liderlerinin bulunduğu noktalara baskınlar düzenlediğini, yüzlerce roket ve mühimmat bulduğunu açıkladı. Gazze Şeridi'nin ünlü iş adamı Subhi Feravne, sahibi olduğu döviz bürosu aracılığıyla Hamas'a ‘on milyonlarca dolar aktardığı’ gerekçesiyle İsrail tarafından uğradığı suikast sonucu öldürüldü.

İsrail ordusu, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın ‘faaliyetlerini finanse etmek için on milyonlarca dolar aktarmakla’ suçladığı iş adamı Subhi Feravne'nin Refah'ta hava saldırısı sonucu tasfiye edildiğini duyurdu.

SCF
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alan Han Yunus'taki Nasır Hastanesi’ni bombalaması sonrasında bir odadaki hasarı incelen bir sağlık personeli (AFP)

İsrail ordusu ve Genel Güvenlik Kurumu (Şin-bet) tarafından yapılan açıklamada, “Son yıllarda ve devam eden savaş sırasında Feravne ile kardeşi, sahibi oldukları döviz bürosu aracılığıyla para transferi yapıyordu. Hamas, İran'dan ve Gazze Şeridi dışındaki diğer adam toplama kaynaklarından para almak için bu döviz hizmetlerini kullanıyordu” ifadeleri yer aldı.

Öte yandan Kassam Tugayları, çok sayıda İsrail askerinin pusuya düşürülerek öldürüldüğünü, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde ve güneyinde yer alan saldırı bölgelerinde İsrail ordusuna ait tankların ve askeri araçların imha edildiğini duyurdu. Kassam Tugayları’nın açıklamasında, “Bu çatışmalardan biri, Şeyh Rıdvan mahallesinde makineli tüfeklerle donatılmış 12 askerden oluşan özel bir Siyonist güçle yaşandı. Daha sonra onları kurtarmaya gelen kuvvet de anti-personel füzesi ile hedef alındı. Hedefleme sonucunda bazıları öldü, bazıları ise yaralandı” denildi.

SC
Filistinli grupların geçtiğimiz ekim ayında Tel Aviv’i bombalamasının ardından enkaz bölgesine gelen İsrail güvenlik güçleri (AFP)

Kassam Tugayları, ‘Siyonistlerin Gazze Şeridi'nde sivillere yönelik katliamlarına’ misilleme olarak Tel Aviv’i füze bombardımanı ile vurduklarını duyurdu. Siren seslerinin ardından Tel Aviv’in doğu ve güney banliyölerinde patlama sesleri duyuldu.

İsrail, Gazze Şeridi’nde geniş alanları bombalamaya devam ederken, karada da çatışmalar devam etti. İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde bulunan Cibaliye Mülteci Kampı’nda ve Gazze'nin çeşitli bölgelerinde düzenlediği her bir saldırıda onlarca kişi öldürüldü.

İsrail, ABD ve Avrupa ülkelerinin geniş çaptaki çatışmaların durdurulması ve hedefli (cerrahi) saldırılar aşamasına geçilmesi yönündeki baskılarına rağmen geniş çaplı bombardımanlarını sürdürüyor.

SEF
İsrail’in bombardımanları Cibaliye Mülteci Kampı’nda büyük yıkıma yol açtı (AFP)

İsrail gazetesi Haaretz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya geniş çaplı bombardımanları durdurup, hedefli suikast operasyonlarına geçilmesi yönünde yapılan baskıların arttığını yazdı.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, pazartesi günü İsrail'i ziyareti sırasında, İsrail'in hedefli saldırılar aşamasına geçmesini istediğini söyledi.

İsrailli bir kaynak, ABD’li yetkililerin savaşın mevcut aşamasının sona ermesi gerektiğini söylediğini teyit etti. Haaretz gazetesi ise aynı mesajın İngiliz ve Alman yetkililer tarafından da İsrailli yetkililere iletildiğini aktardı.

SCFVE
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Gilad Erdan, 12 Aralık'taki BM Genel Kurul oturumunda Yahya Sinvar'ın cep telefonu numarasını gösterirken (Reuters)

Ancak İsrail, taleplere yanıt vermedi. İsrail ordusunun tahminlerine göre, söz konusu aşamaya geçmek ocak ayı sonunu bulacak. İçeride ve dışarıda tartışmalı olan bir sonraki aşamanın ne kadar süreceği ise henüz belirlenmedi.

Sinvar hedefte

İsrail hükümetinin pazartesi günü yaptığı haftalık toplantıda, Hamas’ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar'ın tutuklanması ya da ortadan kaldırılmasına yönelik çabalar tartışıldı. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, bakanlara, ABD’lilerin Usame bin Ladin'i 11 Eylül saldırılarından tam 10 yıl sonra öldürdüğünü, ancak Sinvar’ın öldürülmesinin ‘çok daha az zaman alacağını’ söyledi. Bu açıklama, aralarında Adalet Bakanı Yariv Levin'in de bulunduğu bakanları kızdırdı. Bakanlar ayağa fırlayıp ‘Ne? Sinvar'ı on yıl içinde almak için mi savaşa girdik?’ diye bağırdılar.

Ulaştırma Bakanı Miri Regev alaycı bir şekilde “10 yıl sonra kimin burada olacağını kim bilebilir?” dedi. Dışişleri Bakanı Eli Cohen ise “10 yıl sonra burada olacağız, ama o kadar beklememize gerek yok” diye yanıt verdi.

Savaşın ikinci aşaması ve savaşın ertesi günü konusunda İsrail hükümeti ile ABD yönetimi arasındaki anlaşmazlık, İsrail'in Gazze Şeridi’ni işgal etmeyi planladığı yönündeki korkuları artırıyor.

Askeri işgal aşaması

ABD, Gazze Şeridi'nin herhangi bir kısmının işgal edilmesine karşı olduğunu defalarca kez açıkladı. Batılı üç diplomat, İsrail'i, ‘İsrail ordusunun savaştan sonra Gazze'yi yeniden işgal etmesi için gereken koşulları yaratmakla’ suçladı.

EF
Gazze Şeridi'ndeki kara harekâtı sırasında İsrail askerleri (AFP)

İkisi büyükelçi olan Batılı diplomatlar, The Times of Israel gazetesine “Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Gazze'yi Filistin Yönetimi'ne iade etmeyi reddetmesi ve gerçekçi alternatifler sunamaması, İsrail'in Gazze Şeridi'nde güvenliği kontrolü altında tutma iddiası, bölgesel ve küresel aktörleri savaştan sonra Gazze’yi yeniden inşa etme çabalarında ABD ile iş birliği yapmayı düşünmekten alıkoyuyor” değerlendirmesinde bulundular.

Kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan diplomatlardan biri, “Bu koşullar altında daha olası bir senaryo görmüyorum” ifadelerini kullandı.

Bir diğer diplomat, İsrail hükümetinin geçtiğimiz ay aldığı Ramallah'tan gelen yüz milyonlarca dolarlık vergi gelirini alıkoyma ve Filistin Yönetimi’ni halihazırda nakit sıkıntısı içinde, umutsuzca ihtiyaç duyduğu paradan mahrum bırakma kararına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Gazze'nin yeniden işgalini önlemek için çalışacağız ama mevcut İsrail hükümetinin zayıflatmakta ısrar ettiği Filistin Yönetimi dışında Gazze’yi yönetmeye gönüllü bir taraf yok. Peki bu durum bizi nereye götürüyor?”

Üçüncü diplomat ise diğer diplomatların sözlerine katılsa da İsrail'in, Güney Lübnan'ı 15 yıl boyunca işgal ettikten sonra yaptığı gibi, sonunda rotasını değiştirebileceğini öngördü. Dönemin İsrail hükümeti, yüzlerce İsrail askerinin ölümüne yol açan operasyona verilen halk desteğinin azalması üzerine 2000 yılında askerlerini Güney Lübnan’dan geri çekmişti.

Batılı diplomatların yorumları, İsrail'in Hamas'a yönelik askeri operasyonunu desteklemeye devam eden birçok ülkede, Netanyahu'nun savaş sonrası Gazze planlarına karşı olan ve giderek güçlenen hakim görüşü ortaya koydu.

Netanyahu, benzer bir saldırının bir daha yaşanmaması için İsrail’in savaştan sonra Gazze Şeridi üzerinde ‘güvenlik kontrolünü’ sürdüreceğinde ısrar etmişti.

ABD, Gazze Şeridi’nde bir geçiş dönemini desteklese de bu dönemin yıllarca sürebileceğine dair endişeler söz konusu. İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, geçtiğimiz ay MSNBC televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “ABD, birkaç yıl Almanya’da, birkaç yıldır da Japonya'da kaldı. Bugün Almanya ve Japonya sizin en güçlü müttefikleriniz arasında yer alıyor. Filistinlilerde meydana getirmemiz gereken değişiklik bu” ifadelerini kullandı.

Batılı üst düzey bir diplomat, Dermer'in yorumları hakkında sorulan soruya “Bu bana Gazze'nin işgal edilmesi planlanıyor gibi göründü” yanıtını verdi.



Trump, "yaptırım uygulanan Venezuela petrol tankerlerine" abluka uyguluyor

Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
TT

Trump, "yaptırım uygulanan Venezuela petrol tankerlerine" abluka uyguluyor

Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, dün Karakas'a yönelik baskı kampanyasında yeni bir tırmanışla, Venezuela'ya giden ve Venezuela'dan ayrılan "yaptırım uygulanan petrol tankerlerine" deniz ablukası uygulanacağını duyurdu.

Trump, ABD güçlerinin Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el koymasından günler sonra, Truth Social platformunda şunları yazdı: "Bugün, Venezuela'ya giren ve çıkan tüm yaptırım uygulanan petrol tankerlerine tam ve eksiksiz bir abluka uygulanması emrini veriyorum."

ABD Başkanı, Karayipler'de konuşlandırılmış devasa ABD donanma filosunun, Venezuela "daha önce bizden çaldığı tüm petrolü, toprakları ve diğer varlıkları ABD'ye iade edene kadar" "daha da büyüyeceğini" ifade etti. ABD Başkanı hangi tür petrol veya topraktan bahsettiğini belirtmedi, ancak Venezuela 1970'lerde petrol sektörünü millileştirmişti. Daha sonra, eski Başkan Hugo Chávez döneminde, şirketler çoğunluk hissesini Venezuela devletine ait petrol şirketi PDVSA'ya devretmeye zorlanmıştı.

Trump sözlerine şöyle devam etti: “Gayrimeşru Maduro rejimi, bu çalınmış petrol sahalarından elde edilen petrolü kendi faaliyetlerini, uyuşturucu terörizmini, insan kaçakçılığını, cinayetleri ve adam kaçırmayı finanse etmek için kullanıyor.”

Haftalarca süren askeri uçakların Venezuela açıklarında uçması, Washington'un uyuşturucu kaçakçılığıyla suçladığı teknelere düzenlenen ve 90'dan fazla kişinin ölümüne yol açan ölümcül saldırıların ardından, Trump yönetimi geçen hafta ülkeyi terk eden bir petrol tankerine el koyarak kampanyasını daha da ileriye taşıdı.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, ülkesinin yakınlarında ABD askeri yığılmasının, kendisini devirmek ve uyuşturucuyla mücadele operasyonu bahanesiyle Venezuela'nın bol petrolünü "çalmak" için bir planın parçası olduğuna inanıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Venezuela'nın petrol sektörüne yaptırımlar uygulasa da ihracatına el konulması, zaten zor durumda olan ekonomiyi felç edebilir ve Maduro rejimini olumsuz etkileyebilir.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Venezuelalı bir danışmanlık şirketi olan Orinoco Research'ten Elias Ferrer, yaptığı açıklamada, "Petrol ihracatı olmazsa, döviz piyasası ve ülkenin ithalatı etkilenecek... ve ekonomik bir kriz yaşanabilir" diyerek, "Bu sadece ekonomik bir durgunluk değil, aynı zamanda gıda ve ilaç kıtlığı da olacak, çünkü bunları ithal edemeyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olan Venezuela, günde yaklaşık bir milyon varil petrol üretiyor. Ancak 2019'dan beri, petrolünü başta Çin olmak üzere karaborsada indirimli fiyatlarla satmak zorunda kaldığı bir ambargoyla karşı karşıya.

Aylar boyunca ABD, görünüşte Latin Amerika'daki uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmek amacıyla Karayipler'de önemli bir askeri varlık oluşturdu ve Venezuela özellikle hedef alındı. Karakas bu operasyonu, Washington ve birçok ülkenin gayrimeşru lider olarak gördüğü solcu Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro'yu devirmeyi amaçlayan bir baskı kampanyası olarak görüyor.


Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC