10 yıldır tehdit ve takip ediliyordu: Salih el-Aruri kimdir?

Netanyahu, Aksa Tufanı’ndan önce Aruri’yi çatışmaların fitilini ateşleyen ve Tahran'dan Beyrut, Kudüs ve Gazze'ye kadar tüm temas hatlarını bir araya getiren kişi olarak tanımlamış ve tehdit etmişti.

Aruri'nin suikast tehdidine karşılık olarak yayınladığı fotoğraf (DPA)
Aruri'nin suikast tehdidine karşılık olarak yayınladığı fotoğraf (DPA)
TT

10 yıldır tehdit ve takip ediliyordu: Salih el-Aruri kimdir?

Aruri'nin suikast tehdidine karşılık olarak yayınladığı fotoğraf (DPA)
Aruri'nin suikast tehdidine karşılık olarak yayınladığı fotoğraf (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz Ağustos ayının sonlarında, Aksa Tufanı Operasyonu’ndan yaklaşık bir buçuk ay önce, Hamas Hareketi’nin Batı Şeria'daki altyapısını yeniden inşa eden ve Lübnan’da Hamas hücreleri oluşturan kişi olarak Hamas’ın üst düzey liderlerden Salih el-Aruri’ye karşı İsrail'de büyük bir öfke dalgasının yaşandığı bir dönemde Aruri’yi suikastla tehdit etmişti. Aruri, bu tehdide askeri üniforma giydiği bir fotoğrafla karşılık verdi. Zira Aruri, yaklaşık 2014 yılından bu yana suikastla tehdit ediliyordu. Aruri’nin önünde büyük bir silahla telefonla görüştüğü görülen bu fotoğraf ise uzun süredir karşılıklı tehditleri özetleyen bir sahneydi. Yaklaşık 10 yıldır devam eden tehditler, İsrail’in Aruri’yi planlayıcılarından biri olarak gördüğü Aksa Tufanı Operasyonu’ndan 3 ay sonra, 2 Ocak 2024 Salı günü işlenen bir suikastla sona erdi.

Salih el-Aruri kimdir?

Salih el-Aruri’nin adı İsrail hapishanelerinde yıllarca kaldıktan sonra 2010 yılının Mart ayında serbest bırakılana kadar pek bilinmiyordu. Ancak özellikle 2014 yılında İsrail’in Aruri’yi o yılki savaşın fitilini ateşleyenlerden biri olarak görmeye başlamasından sonra kendisi Hamas'ın en çok aranan liderlerinden biri haline geldi. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, Gazze Şeridi'ndeki son savaş öncesinde Aruri’ye yönelttiği suikast tehdidi uygulanana kadar da arananlar listesinin başındaki isimlerden biri olmaya devam etti.

Aruri'nin adı, Filistin topraklarından Şam'a gönüllü göçü kabul etmesi karşılığında İsrail hapishanelerinden serbest bırakılmasıyla daha fazla duyulmaya başladı. Ardından unutuldu. Ta ki Hamas Hareketi Siyasi Büro üyesi olana kadar. Aruri, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimine karşı çıkan olaylar sırasında Hamas ile Suriye arasında yaşanan krizin ardından Türkiye'ye yerleşti.

Aruri'nin adı 2014 yılı boyunca birkaç kez daha gündeme geldi. İsrail, Aruri’yi o yıl Haziran ayında Batı Şeria'nın güneyindeki el-Halil şehrinde İsrailli üç yerleşimcinin kaçırılıp öldürülmesi olayının arkasında olmakla suçladı. Suçlama, Hamas'ın o dönemde bağlantısını inkar etmeye devam ettiği olaydaki sorumluluğunu bizzat kabul edene kadar tekrarlandı. İsrail, aynı yılın Ağustos ayında ise adı gündemden düşmeden Aruri’yi bu kez de Batı Şeria'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a karşı darbe düzenlemek için bir hücre oluşturmakla suçladı. Aruri, tüm bu suçlamalara Hamas heyetine kendisinin, Fetih Hareketi (El Fetih) heyetine ise Fetih Hareketi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Cibril er-Rucub’un liderlik ettiği toplantılar sonucu elde edilen Hamas-El Fetih uzlaşıyla yanıt verdi.

Aruri, ilerleyen dönemde de pek çok tartışmanın konusu olmaya devam etti. 2015 yılında dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Ya'alon, Türkiye'yi hedef alarak “Salih el-Aruri’ye de bakın! Geçtiğimiz Haziran ayında 3 İsrailli gencin kaçırılıp öldürülmesinden sorumlu olan kişi, orada (İstanbul'da) yaşıyor. Dünya nerede?” açıklamasında bulundu.

İsrail, Aruri’nin adını hiçbir zaman unutmadı. İsrailli yetkililer, son birkaç yıldır Hamas’ın Batı Şeria’daki altyapısının yeniden inşasının arkasında Aruri’nin olduğunu söylüyorlardı. Son iki yıldır Batı Şeria ve Kudüs’te gerilimin fitilini ateşleme girişimi de dahil olmak üzere Batı Şeria'daki her saldırıyı ona atfetmeye başladılar. Ardından Aruri’yi ‘Lübnan'daki yeni Hamas yapılanmasının arkasında olmakla ve bölgeleri birleştirmek için çalışmakla’ suçladılar.

İsrail, Aksa Tufanı Operasyonu’ndan hemen sonra Aruri’nin kellesini istemeye başladı. İsrailli yetkililer, onun bundan kısa bir süre önce yakında birçok cephede bir çatışma yaşanacağı konusunda uyarıda bulunduğunu keşfettiler.

İsrail'in Gazze Şeridi'nde savaş başlatmasının ardından İsrail güçleri, Aruri’nin Ramallah’ın kuzeyindeki memleketi Arura’da bulunan evine baskın düzenledi. Ev, İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet için bir soruşturma merkezine ve askeri kışlaya dönüştürüldü. Bu hamle, kasıtlı ve intikamcı bir hareket olarak görüldü.

İsrail basını, geçtiğimiz üç ay boyunca Aruri'ye odaklandı. Daha önce üç kez hükümette askeri sekreterlik görevini üstlenen İsrailli Yedek General Eitan Dangot, “Onun (Aruri) bugün Hamas içindeki en tehlikeli isim olduğuna inanıyorum. Daha fazla İsrailliyi öldürmeyi amaçlayan en aşırılık yanlısı isim olduğu için kanının akıtılması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

ABD merkezli günlük gazete USA Today, Aksa Tufanı Operasyonu sonrası İsrail’in Hamas Hareketi’nin saldırısının ayrıntıları hakkında önceden bilgi sahibi olduğu düşünülen ve aynı zamanda Hamas ile İran ve Hizbullah arasındaki bağlantıyı kuran kişi olduğu için Aruri'yi hedef almak için uluslararası bir insan avı başlattığını yazdı.

Aruri’nin savaş öncesi açıklamalarına değinen gazete, ABD ve İsrail'deki mevcut ve eski istihbarat yetkililerinden alıntılar yaptı. Gazete, resmi belgelerin Aruri'nin Hamas, Hizbullah ve İran arasında stratejik bir bağlantı kurduğunu gösterdiğini aktardı.

İsrail basını, Hamas’ın yurtdışındaki en karizmatik isimlerinden biri olduğu ve ‘İsrail'e her alanda saldırı’ hedefine ulaşmak için Tahran'dan Beyrut’a, Kudüs’ten ve Gazze Şeridi'ne kadar tüm bağlantıları bir araya getirdiği için Aruri’yi sık sık suikast listesinin en çok aranan ismi olarak lanse etti.

Aruri'nin kellesini isteyen sadece İsrail değildi. Washington da Aruri’yi ABD'nin terörizmle bağlantılı yaptırım uygulanan kişiler listesine eklemişti. ABD Dışişleri Bakanlığı, Aruri’nin öldürülmesine ya da tutuklanmasına yol açacak bilgileri sağlayan herkese 5 milyon dolarlık para ödülü vaadinde bulundu.

Aruri, Ramallah'ın kuzeybatısındaki memleketi Arura’da 19 Ağustos 1969'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini köy okullarında okudu. Lise öğrenimini Ramallah'ta tamamladı. Üniversiteyi El Halil (Hebron) Üniversitesi Şeriat Bilimleri Fakültesi’nde okudu. Aruri, 1987'de Hamas'ın kuruluşunun hemen ardından İslami Blok’un ‘emiri’ oldu.

Aruri, ilk kez 1990 yılında tutuklandı. Daha sonra Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nın kurucularından olmakla suçlanan Aruri, 2010 yılında yurt dışına gönüllü göç ettirilene kadar sık sık İsrail hapishanelerine girip çıktı.

Hamas Hareketi’nin üst düzey isimlerinden Aruri, 2021 yılında Hamas’ın Batı Şeria'daki liderliğine ve Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcılığına seçildi.



İsrailli yetkililer uyarıyor: İran hakkında medyada yer alan sızıntılar yeni bir savaşı tetikleyebilir

 İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
TT

İsrailli yetkililer uyarıyor: İran hakkında medyada yer alan sızıntılar yeni bir savaşı tetikleyebilir

 İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)

İsrailli istihbarat yetkilileri, son günlerde İsrail’den sızan haberler ve basın brifinglerinin, İran ile olası çatışmaların yeniden başlamasına dair tartışmaların, Tahran tarafından düşüncesiz bir tepkiye yol açabileceği ve daha geniş çaplı bir savaşın çıkmasına neden olabileceği konusunda uyarıda bulundu.

İsrail'den sızan bilgiler gerçek bir savaşı tetikleyecek mi?

İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesinin internet sitesi Ynet, yetkililere dayandırdığı haberinde, “Bu sızdırmalar ve basın brifingleri, genellikle üst düzey bir diplomatik yetkiliye veya Batılı istihbarat kaynaklarına atfediliyor; İsrail’deki diğer önemli konulardan dikkatleri saptırmanın yanı sıra (bunlar arasında 7 Ekim saldırılarına yönelik hükümet soruşturması ve Gazze’de Hamas ile varılan ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının gecikmesi de bulunuyor) gerçek bir savaş çıkarma riski taşıyor” ifadelerine yer verdi.

Yetkililer ayrıca, İran ile iletişimin yanlış yönetilmesinin, ‘her iki tarafın da şu an göğüslemeyi istemediği yıpratıcı bir çatışmanın fitilini ateşleyebileceği’ konusunda uyardı.

İsrail ordusundaki kıdemli subaylar, özellikle haziran ayında İsrail ile İran arasında patlak veren savaşın ardından, bu yıl defalarca uyarıda bulundu. Subaylar, İran meselesinin yanlış yönetilmesinin, iki ülke arasında düşmanlıkların yeniden başlamasının başlıca kıvılcımı olabileceğini belirtti.

İran'ın önleyici bir saldırı düzenleyebileceği uyarısı

Şu anda İran’ın tehdit değerlendirmeleri büyük ölçüde İsrail medyasına dayandırılıyor. İran istihbarat ajanları, İsrail içinde sahada faaliyet göstermekte giderek daha fazla zorluk yaşıyor. Savaşın başlangıcından bu yana, İsrail içinde 34 casusluk girişimi engellendi.

İsrailli üst düzey güvenlik yetkilileri, “Eğer İranlılar savaş rüzgârlarının tekrar buradan estiğini hissederse, önleyici bir saldırı düzenlemeyi düşünebilirler” uyarısında bulundu.

Yetkililer ayrıca, “Amaç, saldırıları yeniden başlatmak veya mevcut ateşkesi sürdürmekse, medyayı bu tür büyük haberlerle doldurmak yerine sessiz kalmak daha iyidir. Batılı istihbarat ajanslarının İran’da gözlemlediği olağandışı hareketler, kısmen İsrail Telegram kanallarında yayılan ve tırmanış hazırlıklarıyla ilgili temelsiz söylentilerden kaynaklanıyor olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Yetkililer, İran’ın toparlanmasının herhangi bir engelle karşılaşmadan devam ettiğini vurguladı.

Ayrıca, “Uluslararası bir uygulama mekanizması veya Tahran’ın etkisini sınırlayacak herhangi bir diplomatik düzenleme bulunmadığı için, İran güçleri yazın İsrail ile yaşanan tarihi çatışmanın hemen ardından füze kapasitesini yeniden inşa etmeye başladı. Son aylarda, ileri füze üretim teknikleri ve büyük finansal destek, Yemen’den Lübnan’a İran’ın vekil güçlerine düzenli olarak aktarıldı” denildi.

İsrail ordusundaki yetkililer, bu eğilim devam ederse İran ile yeni bir düşmanlık döneminin olası olduğunu belirtti. İsrail’in yalnızca Tahran belirli sınırları aştığında herhangi bir saldırı düzenlemesi tavsiye edildi.

Ordu, siyasi liderlerin açıklamalarını sorguluyor

Şu anda İsrailli askeri yetkililer, İran’ın belirlenen sınırları henüz aşmadığı görüşünde. İsrail ordusundaki kaynaklar dün, siyasi liderlikten gelen son dönemdeki açıklamalara karşı şüphelerini dile getirdi. Örneğin, bu ay yapılan İran askeri tatbikatlarının, İsrail’e yönelik yakın bir saldırı hazırlığına işaret etmediği kaydedildi.

İsrailli güvenlik yetkilileri, İran’ın bu aşamada İsrail’e karşı stratejik bir çıkarının bulunmadığını düşünüyor. Yetkililer, Tahran’ın ‘yaz dönemindeki başarısızlıklarından ders çıkararak askeri kapasitesini geliştirmeye, istihbarat yeteneklerini güçlendirmeye ve Hizbullah ile Husi güçlerini donatmaya odaklandığını’ belirtti. Ayrıca, İran rejiminin mevcut dönemde intikam arzusundan çok kendi varlığını koruma motivasyonunun öne çıktığı vurgulandı.


İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
TT

İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, bugün salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in “Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğini” söyledi. Katz, 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesi kapsamında boşaltılan yerleşimlerin yerine, Gazze’nin kuzeyinde yeni askerî-tarımsal noktalar kurulacağını belirtti.

İsrail basınının aktardığına göre Katz, Beyt El’de düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, “Bunu doğru şekilde ve doğru zamanda yapacağız. Bazıları itiraz edebilir, ancak ipleri elinde tutan biziz” ifadelerini kullandı.

sdcds
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

Katz’ın açıklamaları, Hamas ile varılan ateşkesin ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik uzun vadeli planları hakkında artan spekülasyonların ortasında geldi. Açıklamalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın kısa süre önce bu konudaki bir soruya yanıt verirken İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme ihtimalini dışlamasıyla da aynı döneme denk geldi.

Bu konuya atıfta bulunan Katz, “Bu hükümet bir yerleşim hükümetidir. Egemenliği uygulamak mümkün olursa, bunu uygularız. Şu anda fiili bir egemenlik aşamasındayız. 7 Ekim’deki korkunç felaketin ardından İsrail’in ortaya koyduğu tutum ve güç sayesinde, uzun zamandır görmediğimiz fırsatlar önümüzde duruyor” dedi.

Katz’ın ardından konuşan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise, son yıllarda Batı Şeria’da yürütülen “geniş çaplı yerleşim kampanyasıyla” övündü.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu dün, Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığı bilinen rotada seyreden bir teknede şüpheli bir uyuşturucu kaçakçısını öldürdüğünü açıkladı.

Latin Amerika'daki Washington askeri operasyonlarını denetleyen ABD Güney Komutanlığı, X'te yayınlanan açıklamada, "Birleşik Müşterek Görev Gücü Güney Mızrağı, uluslararası sularda belirlenmiş terör örgütleri tarafından işletilen gemiye karşı ölümcül bir saldırı düzenledi" dedi. Açıklamada, hiçbir ABD askeri personelinin yaralanmadığı da belirtildi. Güney Komutanlığı, teknenin gerçekten uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili olduğuna dair kanıt sunmadı.

Güney Komutanlığı tarafından yayınlanan videoda, teknenin bir tarafına su püskürtüldüğü görülüyor. İkinci bir püskürtmenin ardından, teknenin arka kısmı alev alıyor, etrafı daha fazla su püskürtmesiyle çevrili ve alevler şiddetleniyor. Videonun son saniyesinde, teknenin yanında büyük bir alev topuyla sürüklendiği görülüyor.

Daha önceki ABD saldırılarında teknelere yönelik patlamaları gösteren videolarda, gemilerde ani patlamalar görülmüş ve bu da füze kullanımına işaret etmişti. Bazı kayıtlarda ise füze benzeri cisimlerin teknelere doğru düştüğü açıkça görülmüştü.

Trump yönetimi, saldırıların ABD'ye uyuşturucu akışını durdurmayı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskıyı artırmayı amaçladığını belirtmişti.