Gazze savaşının alevleri İsrail'deki gıda güvenliğini yakıyor

İsrail'de devam eden çatışmalar çiftçilerin kayıplarını artırırken, kuzeyde Lübnan sınırına yakın tarım alanları derin ve tedavisi zor bir krize saplanmış durumda

"Hükümet derhal harekete geçmezse ve geçici yabancı işçilerin İsrail'e getirilmesine izin vermezse üretim boşa gidecek"
"Hükümet derhal harekete geçmezse ve geçici yabancı işçilerin İsrail'e getirilmesine izin vermezse üretim boşa gidecek"
TT

Gazze savaşının alevleri İsrail'deki gıda güvenliğini yakıyor

"Hükümet derhal harekete geçmezse ve geçici yabancı işçilerin İsrail'e getirilmesine izin vermezse üretim boşa gidecek"
"Hükümet derhal harekete geçmezse ve geçici yabancı işçilerin İsrail'e getirilmesine izin vermezse üretim boşa gidecek"

Her sabah taze meyve ve sebze satın almak artık İsrailliler için sıradan bir durum değil.

Tarım ürünlerinin kıtlığı ve fiyatların yüksek olması, sofralardaki klasik yumurta yemeğini dahi sadeliğine rağmen elde etmeyi zorlaştırıyor.

Zira kuzeyde, Lübnan sınırına yakın tarım alanları derin ve tedavisi zor bir krize saplanmış durumda.

İsrail'deki ciddi iş gücü sıkıntısı birçok mahsulün dalında çürümesine yol açtı.

Tarım alanlarının yılın bu zamanında yüzlerce çiftçi, toplama ve hasat ekipmanlarıyla dolup taşması gerekirken, yeşil çadırlar ve tanklarla dolup taşıyor.

Şeftali, elma ve badem bahçeleriyse İsrail ordusunun toplama alanlarına dönüştü.

İsrail Tarım Bakanlığı'na göre, Lübnan sınırı yakınında bulunan ve büyük bir kısmı boşaltılan tarım arazilerinin yüzde 10'u, İsrail'in subtropikal meyvelerinin yüzde 40'ını, yumurta ihtiyacının ise yüzde 70'ini üretiyor.

Bu bölge, elma bahçelerinin yaklaşık yüzde 60'ını ve şeftali bahçelerinin yüzde 35'inden fazlasını içeriyor.

Tavuk ve hindi üretiminin de büyük bir kısmı bu bölgeden sağlanıyor.

İsrail finans gazetesi Globes, İsrail'in tavuk ve hindi üretiminin yarısının Lübnan sınırından beş kilometre kadar uzakta bulunan çiftliklerden geldiğini bildirdi.

Güney Lübnan'dan tekrarlanan füze saldırıları ve 7 Ekim'den bu yana karşılıklı ateş açılması, 18 İsraillinin ölümüne ve 22 bin nüfusa sahip Kiryat Şimona yerleşimi de dahil olmak üzere 40'tan fazla kuzey kasabasından yaklaşık 60 bin kişinin tahliye edilmesine yol açtı.

İsrail ordusuna göre İsrail 350'den fazla insansız hava aracını (İHA) takip etti, iki binden fazla füze ateşledi ve üç sızma operasyonuyla karşı karşıya kaldı.

Gerçek tehlike

Savaşın ilk gününden itibaren sebze ve meyve kıtlığından dolayı alışkın olduğundan çok daha fazla miktarda ithalat yapmaya başlayan İsrail'de gıda güvenliği hâlâ ciddi bir tehditle karşı karşıya.

Knesset Araştırma Merkezi'nin geçen günlerde yayınladığı raporda, gelecekte beklenen kıtlıkla birlikte, sınırlı arz ve savaşın devam etmesi nedeniyle tarım ürünleri fiyatlarının çok ciddi oranda artacağı sonucuna varıldı.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, perşembe günü, İsrail'in kuzeyinde şu anda üretim sağlayamayan meyve bahçelerinin uğradığı tarımsal kayıpların ve zararın 500 milyon şekel (131 milyon dolardan fazla) olarak tahmin edildiğini doğruladı.

Kuzeydeki çiftçilerin sınırdaki meyve bahçelerine ulaşımın zorluğundan şikayetçi olduklarını, büyük kaybın ise henüz hasat edilmemiş meyvelerde ve gelecek sezon hazırlıklarının zarar görmesinde yoğunlaştığını belirtti.

İsrail Meyve Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Yaron Belhasan'a göre, "Kuzey sınırındaki çiftçilerin 2024 yılı için gerekli hazırlıklar kapsamında gelip bahçelere bakım yapamamaları nedeniyle iş devamlılıklarında ciddi zararlar var."

İsrail'in kuzeyindeki Ramot Naftali yerleşiminden bir meyve çiftçisi olan Belhasan, İsrail merkezli Ynet internet sitesine, çiftçilerin "İkinci Lübnan Savaşı'nda olduğu gibi tüm zararların tam olarak tazmin edilmesini sağlayacak bir plan talep ettiklerini ve bu gerçekleşmezse, tüm tesislerin çökeceğini" söyledi.

Savaşın başlangıcından bu yana İsrail tarımsal iş gücünün yaklaşık yüzde 40'ını kaybetti (AFP)
Savaşın başlangıcından bu yana İsrail tarımsal iş gücünün yaklaşık yüzde 40'ını kaybetti (AFP)

Buna karşılık İsrail Çiftçiler Birliği Başkanı Dobi Emitay, Lübnan tarafından açıkta kalan ve görülebilen hiçbir alanın ekilmediğini belirtti.

Uzmanlara ve çiftçilere göre kuzey sınırında devam eden gerilim, yerleşimciler arasında özellikle ekonomik açıdan kaygıyı artırıyor.

Yedioth Ahronoth gazetesi, birkaç gün önce İsrail ile Hizbullah'ın karşılıklı bombardımanı sonucu kuzey sınırında yaşanan mali kaybın yaklaşık 1,6 milyar doları bulduğunu açıkladı.

Büyük kayıplar

Resmi rakamlara göre İsrail, savaşın başlangıcından bu yana tarımsal iş gücünün yaklaşık yüzde 40'ını, yani 30 bin işçiyi kaybetti.

Ekonomi gazetesi The Marker, yabancı işçilerin ayrılması ve Filistinli işçilerin ülkeye girişinin yasaklanması nedeniyle İsrail tarımının ciddi bir krizle karşı karşıya olduğunu, savaş öncesinde tarım sektöründeki Filistinli işçilerin oranının yüzde 12'ye ulaştığını bildirdi.

Toplanmayan ve ağaçlarda kalan meyvelerden kaynaklanan kaybın değerinin 1,6 milyar şekel (432 milyon dolar) olduğu tahmin ediliyor.

İsrail'de narenciye ekiminin değeri yılda yaklaşık iki milyar şekel (542 milyon dolar) olurken, bunun yaklaşık yarısı ihracata gidiyor.

Çiftçiler gazeteye, hükümetin derhal harekete geçmemesi ve geçici yabancı işçilerin İsrail'e getirilmesine izin vermemesi halinde üretimin boşa gideceğini söyledi.

Globes'in haberine göre, maddi hasara ilişkin tazminat sisteminden sorumlu kişi İsrail Vergi Dairesi Tazminat Fonu Direktörü Amir Dahan şu ifadeleri kullandı:

Eğer kuzey sınırında çatışmalar bu aşamada durursa, dolaylı zararın yanı sıra 500 milyon şekel (135 milyon dolar) tutarındaki doğrudan mülk hasarına ilişkin 5 ila 7 bin arasında tazminat talebi alacağımızı tahmin ediyoruz.

İsrail Maliye Bakanlığı Ekonomi Birimi'nin verilerine göre aylık gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH), savaşın başlangıcından bu yana yüzde 19 oranında düşüş kaydetti.

Sektörün aylık GSYİH'sine verilen zarar 400 milyon şekel (1,8 milyon dolar) olarak gerçekleşti.

İsrail Tarım Bakanlığı, büyümenin motoru olarak gayri safi tarımsal üretimin değerinin yıllık 30 milyar şekelden (8 milyar dolar) fazla olduğunu belirtti.

Teşvikler ve tazminatlar

Tarım sektörünü, özellikle de İsrail'in kuzeyini etkileyen durgunluk ve felç durumu ve ekonomik krizin benzeri görülmemiş bir şekilde kötüleşmesiyle daha önce sağladıklarını sağlamaya devam edememesi, İsrail Tarım Bakanlığı'nı, mümkün olduğu kadar çok mahsulün kurtarılması amacıyla İsrailli işçilerin tarımda çalıştırılmasına yönelik teşvikler sağlamaya sevk etti.

Maliye Bakanlığı, tarıma katılan yeni İsrailli işçilere ilk iki ayda 3 bin şekel (800 dolar), üçüncü ayda ise 6 bin şekel (bin 600 dolar) maaş verilmesini onayladı.

Yakın zamanda boşaltılan ilçe ve yerleşim yerlerinde çalışanların ücretleri daha yüksek olacak.

Oradaki maaşlar, ilk iki ayda aylık 4 bin şekel (bin 100 dolar), üçüncü ayda ise 8 bin şekel (iki bin 200 dolar) olacak.

"Lübnan tarafından açıkta kalan ve görülebilen hiçbir alan ekilmedi" (AFP)
"Lübnan tarafından açıkta kalan ve görülebilen hiçbir alan ekilmedi" (AFP)

Diğer yandan İsrail Tarım Bakanlığı uzmanları ve temsilcileri, gönüllülerin budama ve aşılama gibi profesyonellik gerektiren çalışmalarda başarılı olamayacağını doğruladı.

İsrail Çiftçiler Birliği Yabancı İşçiler Komitesi Başkanı Ankila Moskowitz, İsrail tarımına verilen zararın "astronomik seviyede olabileceğini" söyledi.

Moskowitz, The Marker'a verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:

Yapraklarını döken ağaçlar şimdi budanmazsa yazın meyve olmayacak. Bu dört milyar şekel (yaklaşık bir milyar dolar) kayıp anlamına geliyor. İsrail'deki meyve endüstrisi şu anda yaklaşık 10 bin işçi sıkıntısı çekiyor.

İthalat ikilemi

İsrail'in 100 günü aşkın süredir Gazze'de yürüttüğü savaş, gıda fiyatlarındaki artış ve tarım ürünlerinin kıtlığıyla sınırlı kalmadı, aynı zamanda İsrail'in tarımsal ürün ithalatını da ikiye katlayarak 60 bin tonu aşmasına sebep oldu.

Savaştan önce Türkiye, tarım ürünleri ithalatında İsrail için önemli bir destinasyondu.

İsrail, özellikle bazı sebze türleri başta olmak üzere ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin yaklaşık yarısını Türkiye'den sağlıyordu.

Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın savaşın başında yaptığı açıklamalar, İsrail'in önde gelen alışveriş ağları da dahil olmak üzere birçok tüccar ve ithalatçının Türk ürünlerini ithal etmeyi bırakacaklarını duyurmasına neden oldu.

İsrailliler için krizi daha da ağırlaştıran ve karmaşıklığını artıran şey, meyve ve sebzeleri genellikle Avrupalı olan diğer ülkelerden ithal etme ihtimalinin birçok riskle dolu olması.

Avrupa'nın Türkiye'den ithalata göre daha pahalı olmasının yanı sıra, istenilen zamanda gelmemesi durumunda ürün kalitesini etkileyebilecek coğrafi mesafe detayı da bulunuyor.

İthalat sorunları, İsrail'de kötüleşen iç gıda durumuna daha fazla zorluk katıyor.

İsrail, tarımsal üretimin yarısını ithal etmenin yanı sıra, gıda endüstrisine yönelik şeker, bitkisel yağlar, yağlı tohumlar, yem, tahıllar ve diğer hammaddelerin tüketimini sağlamak için neredeyse tamamen ithalata bağımlı. İsrail'deki et endüstrisi de et ve canlı hayvan ithalatına bağlı.

İsrail Ulusal Sigorta Kurumu'nun yıllık raporu, sağlık bütçesinin yüzde beşinin, yani 5,2 milyar şekelin (1,5 milyar dolar), sorunları yeterince besleyici gıda alamamaktan kaynaklanan insanlara, kişi başına üç bin 700 şekel (998 dolar) olarak harcandığını tahmin ediyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Panama Başkanı, Trump'ın kanalın kontrolünü geri alma tehdidini reddetti

 Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino (AP)
Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino (AP)
TT

Panama Başkanı, Trump'ın kanalın kontrolünü geri alma tehdidini reddetti

 Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino (AP)
Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino (AP)

Panama Başkanı Jose Raul Mulino, ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın Atlantik ve Pasifik okyanusları arasındaki bu koridorun kontrolünü yeniden ele alma tehdidini reddetti.

Mulino, "X" platformunda yayınladığı bir videoda Trump'ın adını anmadan şunları söyledi: "Kanal ne doğrudan ne de dolaylı olarak Çin, Avrupa Topluluğu, ABD veya başka bir güç tarafından kontrol edilmiyor. Bir Panamalı olarak bu gerçeği çarpıtan her türlü ifadeyi şiddetle reddediyorum."

Panama başkanının açıklaması, Trump'ın cumartesi günü özel sosyal medya ağı TruthSocial üzerinden yaptığı tehdidin ardından geldi.

Göreve 20 Ocak'ta başlayacak olan Trump, “Donanmamız ve ticaretimiz haksız muamele görüyor (...) Panama tarafından uygulanan (trafik) ücretleri gülünç” diyerek, ‘Ülkemizin bu yağmalanması derhal duracak’ ifadelerini kullandı.

Trump, “Cumhuriyetçi Başkan, “Kanalın yönetimi yalnızca Panama'ya aittir, Çin'e ya da başka birine değil. Asla yanlış ellere geçmesine izin vermedik ve vermeyeceğiz” dedi.

Panama'nın "bu su yolunun güvenli, verimli ve güvenilir bir şekilde işletilmesini garanti edememesi halinde, Panama Kanalı'nın hiçbir tartışma olmaksızın tamamen bize iade edilmesini talep edeceğiz" diye vurguladı.

Panama Devlet Başkanı, ülkesine “saygı” gösterilmesini talep ederek karşılık verdi ve “Panama Kanalı'nın ve bitişiğindeki alanların her metrekaresinin Panama'ya ait olduğunu ve Panama'ya ait olmaya devam edeceğini” ileri sürdü. “Ülkemizin egemenliği ve bağımsızlığı müzakere edilemez” dedi.

Trump'ın açıklamalarına rağmen Mulino, yasadışı göç ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi konuları ele almak üzere yeni ABD yönetimiyle “iyi ve saygılı bir ilişki” kurmayı umduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre ABD kanalı 1914 yılında tamamladı. Panama 1999 yılında kanalın tam kontrolü yeniden ele geçirdi.