Bolton, Trump'ın Beyaz Saray'a geri dönmesi konusunda uyardı

Cumhuriyetçi Parti'de yayılan "tecrit virüsünden" yararlanıyor

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (Arşiv - AFP)
ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (Arşiv - AFP)
TT

Bolton, Trump'ın Beyaz Saray'a geri dönmesi konusunda uyardı

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (Arşiv - AFP)
ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (Arşiv - AFP)

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, güncellenmiş anı kitabında eski Başkan Donald Trump'a sert bir şekilde yüklendi. Trump'ı "aşırı bencil" olarak nitelendiren Bolton, onun kişisel düşmanlarını cezalandırdığını ve Rusya ve Çin'deki düşmanlarını ise hoşnut ettiğini belirtti.

Bolton, 2020 yılında "Olayın Yaşandığı Oda" adlı anılarını yayımlamıştı. Bu kitapta, 2018 ve 2019 yılları arasında Trump yönetiminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak geçirdiği 17 aylık sürenin hikâyesini anlatıyor.

Yayınlanan kitabının güncellenmiş yeni baskısında Bolton, eski ve şu anki Cumhuriyetçi başkan adayını "siyasi bir felsefesi veya tutarlı bir siyasi vizyonu olmamakla" suçladı. Ayrıca, yeniden seçilmesi durumunda Trump'ın "Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nden (NATO) çıkabileceği, 2022'deki Rus işgali rağmen Ukrayna'ya desteği kesebileceği, Çin'in Tayvan'ı kuşatmasını teşvik edebileceği ve genel olarak izolasyonist bir politika izleyebileceği" uyarısında bulundu.

Eski ABD Başkanı Donald Trump (AFP-Arşiv)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (AFP-Arşiv)

Kitabın yeni girişinde Bolton, "Trump'ın başkan olmaya uygun olmadığını" yazdı ve "Eğer ilk dört yılı kötü idiyse ikinci dört yılı daha da kötü olacak" dedi. Trump'ın ikinci döneminde Amerika'nın karamsar bir tablosunu çizen Bolton, "Trump'ın gerçekten sadece kendi intikamını umursadığını ve bu intikam duygusunun ikinci döneminin büyük bir bölümünü tüketeceğini" belirtti. Ayrıca, Trump'ın "neredeyse sadece kendi çıkarlarıyla ilgilendiğini" yazarak, eski başkanın "emirlerini yerine getirecek 'evet' diyen bir Beyaz Saray isteyebileceğini" ifade etti.

"Tecrit virüsü"

Bolton, Trump'ın Cumhuriyetçi Parti içinde yayılan bir “izolasyonist virüsü” fark ettiğini ve “Trump'ın her alandaki sapmaları arasında ulusal güvenlikteki sapmalarının en yıkıcı olduğunu” söylüyor. Bolton, Trump’ın NATO’dan çekilme ihtimalinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i memnun edebileceği konusunda uyarıyor ve "Trump'ın ikinci döneminde Ukrayna politikasının büyük olasılıkla Moskova lehine olacağını" belirtiyor. Ayrıca Tayvan ve Çin'in çevresindeki diğer ülkelerin "Trump'ın ikinci döneminde gerçek bir riskle karşı karşıya kalabileceğini" ve bu durumun, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in Tayvan'a karşı bir kriz yaratma olasılığını artırabileceğini düşünüyor. Bolton, "Putin ve Xi Jinping arasında, Trump'ın yeniden göreve dönmesini en çok kimin isteyeceği konusunda bir rekabet olduğunu" ifade ediyor.

Bir televizyon röportajında Bolton, Trump'ın "kendisini eleştirenlerden intikam almak istediği birçok yol" hakkında konuştu ve "aşırı bencillik" nedeniyle endişelerini dile getirdi. Bolton, "Adalet Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumlarının kullanım şeklinin, kendisi gibi endişelenen kişiler için gerçek bir kaygı kaynağı olduğunu" belirtti. Trump'ın Adalet Bakanlığı'nı "kötüye kullanma" çabalarına ve dış politikada "herhangi bir felsefesi olmadan tutarlı bir şekilde politika yapmama" eğilimine dikkat çekti. Bolton, bu durumun "Amerika için rastgele ve tehlikeli yolculuk olacağını" düşünüyor.



ABD Federal Havacılık İdaresi, Venezuela üzerinde uçmanın tehlikeleri konusunda uyardı

ABD Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
TT

ABD Federal Havacılık İdaresi, Venezuela üzerinde uçmanın tehlikeleri konusunda uyardı

ABD Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), kötüleşen güvenlik durumu ve artan askeri faaliyetler nedeniyle pilotları Venezuela hava sahasında dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Mesajda, belirtilmeyen tehditlerin, Venezuela'dan kalkış ve iniş yapanlar ile yerdeki uçaklar da dahil olmak üzere tüm irtifalardaki uçaklar için potansiyel bir risk oluşturabileceği belirtildi.

Bu uyarı, Washington'un Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskısını artırmasıyla birlikte geldi. Amerika Birleşik Devletleri, Venezuela kıyılarına kadar güneyde bombardıman uçuşları gerçekleştirdi ve bölgeye bir uçak gemisi konuşlandırdı.

Eski bir Ulaştırma Bakanlığı müfettişi, Federal Havacılık İdaresi'nin askeri bir çatışma olduğunda bu tür bir bildirim yayınladığını söyledi.

Mary Schiavo, "Bunu yakın bir saldırının işareti olarak algılamam, çünkü bu raporları daha önce birçok kez gördüm. Ancak bir pilot olarak kesinlikle dikkate alırdım" dedi.

Schiavo, ABD'nin Venezuela'dan askeri bir harekat beklediğini veya uyuşturucu gemilerine karşı ek önlemler planladığını, bu duyuruyu okuyup arkasında ne olduğunu anlamanın zor olduğunu ifade etti.


Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
TT

Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)

Wall Street Journal'ın (WSJ) özel haberine göre JPMorgan Chase, Bank of America ve Citigroup, Arjantin'e 20 milyar dolarlık kredi vermekten vazgeçti.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'yi desteklemek isteyen Donald Trump yönetiminin çağrısıyla harekete geçen bankaların bunun yerine daha küçük bir paket hazırladıklarını söyledi. 

WSJ, geçen ay ad ve görevlerini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberde bankaların kendilerini riske atmadan kredi vermeye çalıştığını bildirmişti. 

Normalde bu tarz işlemleri kendileri yürüten bankaların ABD Hazine Bakanlığı'na Buenos Aires yönetiminin kendilerine nasıl bir teminat verebileceğini sorduğu ve yeterli güvenceyi alamazlarsa ekonomik istikrarsızlığın sürdüğü Arjantin'e kredinin çıkmayabileceği aktarılmıştı. 

WSJ'nin yeni haberinde 20 milyar dolarlık krediden vazgeçen üç bankanın yaklaşık 5 milyar dolarlık bir repo anlaşması hazırladığı ve bu parayı birkaç ay içinde geri almayı planladığı belirtildi. 

Ancak müzakerelerin daha başlangıç aşamasında olduğu ve koşulların değişebileceği ya da anlaşmanın hiç yapılmayabileceği de vurgulandı. 

Buenos Aires yönetiminin ocakta ödemesi gereken 4 milyar dolarlık borcunu bu anlaşmayla kapaması bekleniyor. 

Arjantin, ABD Hazine Bakanlığı'yla yaptığı döviz takası anlaşmasıyla 20 milyar dolara erişmişti. Bu miktarın ne kadarının kullanıldığı net değil. 

ABD Hazine Bakanlığı'ndan WSJ'ye yapılan açıklamada "Birleşik Devletler, Başkan Milei ve Bakan Caputo'nun Arjantin'i Yeniden Harika Yapma konusundaki temel prensiplere bağlılığına güvenmeyi sürdürüyor" dendi. 

Diğer yandan Hazine Bakanlığı'nın bazı eski yetkilileri, ABD'nin Arjantin'e maddi desteğinin boyutlarının net bir şekilde kamuoyuna açıklanmadığını söylüyor. 

Barack Obama dönemi yetkililerinden Brad Setser da bunlardan biri:

Esasen bu paranın nasıl kullanıldığına dair hiçbir bilgi yok. Vergi mükelleflerinden alınan paranın verildiği düşünüldüğünde, bu sıradışı bir durum.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
TT

Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik sürüyor. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Ancak CNN'in analizinde, Pekin'in asıl "Asya'daki askeri dengelerin değişme olasılığından endişelendiği" yorumu yapılıyor. 

Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı'nda 1937-1945'te Çin'i işgal etmişti. İmparatorluk Ordusu, 1895-1945'te de Tayvan'ı da kolonileştirmişti. 

Geçen ay göreve gelen Takaiçi, Japonya'nın savunma harcamalarını marta kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2'sine çıkaracaklarını duyurmuştu. Merkez sağ Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri, Parlamento'da yaptığı ilk konuşmada Asya-Pasifik bölgesinde Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yla artan gerilimlere dikkati çekmişti. 

Analizde, Pekin yönetiminin "Japonya'nın Çin'in yükselişini tehdit edebilecek askeri emelleri olduğunu" düşündüğüne dikkat çekiliyor. 

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi gazetesi Halkın Günlüğü'nde 17 Kasım'da yayımlanan bir köşe yazısında şu ifadeler kullanılmıştı: 

İlk kez bir Japon lider Tayvan'a silahlı müdahale niyetini dile getirdi ve Çin'e karşı askeri tehditte bulundu. Bunun arkasında, Japonya'nın sağcı güçlerinin pasifist Anayasa'nın kısıtlamalarından kurtulup ‘askeri güç' statüsü elde etme yönündeki tehlikeli girişimi yatıyor.

CNN'in analizinde, Takaiçi'nin savunma bütçesini artırdığı gibi ABD Başkanı Donald Trump'la daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflediğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Chong Ja Ian, Çin'in "ilk baştan Takaiçi'yi köşeye sıkıştırmayı" hedeflediğini ve Japonya'ya savunma harcamalarını artırmaması için gözdağı vermeyi istediğini söylüyor. 

Independent Türkçe, CNN, Reuters