Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı (CPAC) kulisinde Donald Trump'ı sımsıkı kucaklayarak karşıladı.
Trump'ın danışmanı Dan Scavino Jr., hem Trump'ın hem de Milei'nin konferansta konuşma yaptığı cumartesi günü ABD yerel saatiyle 16:00'dan kısa bir süre önce bu etkileşimin videosunu X'ten paylaştı.
Trump konuşması sırasında Milei'yi selamlayarak "dünyanın dört bir yanından muazzam bir grup öncü, lider, dünya lideri ve yerel lider... Şu anda odada bizimle birlikte ve az önce bahsettiğim... Çok fazla gündem olan Arjantin Devlet Başkanı." dedi.
Eski Başkan "O müthiş bir beyefendi... 'Ben MAGA destekçisiyim' dedi ve o zaman bunu gerçekten yapabilecek çok az kişi olduğunu anladım" diye ekledi.
Arjantin'i yeniden harika yapacağız. [Javier Milei] Çok teşekkür ederim.
El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele'nin cuma günü Maryland eyaletindeki National Harbor'da düzenlenen CPAC'de konuştu. Bu, Latin Amerika'nın önde gelen sağ popülistlerinden ikisinin konferansa katıldığı anlamına geliyor.
Macaristan'dan Viktor Orbán ve Brezilya'dan Jair Bolsonaro gibi diğer sağcı liderler de önceki yıllarda konferansta konuşmuştu. Bu yıl ayrıca eski Birleşik Krallık Başbakanı Liz Truss da etkinliğe katıldı.
Milei, cuma günü ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'i Buenos Aires'te ağırlamıştı. Bu görüşme, Arjantin Devlet Başkanı'nın CPAC'de konuşmak üzere ABD'ye uçmasından sadece birkaç saat önce gerçekleşmişti.
Motorlu testere sallayan ve köpek klonlayan eksantrik karakterli Arjantin lideri, ülkesini derin bir ekonomik krizden çıkarmaya çalışırken, kendi yönetiminin başarısı için önemli olabileceğinden hem mevcut hem de önceki ABD yönetimlerini etkilemeye çalışıyor.
ABD, Arjantin'in en büyük yabancı yatırımcısı ve en büyük üçüncü ticaret ortağı olmasının yanı sıra 46 milyon nüfuslu Güney Amerika ülkesinin 40 milyar dolar borçlu olduğu Uluslararası Para Fonu üzerinde de en fazla etkiye sahip ülke.
The New York Times, ABD'li üst düzey diplomatın "Bu tamamen kendisine kalmış bir şey" dediğini bildirmişti.
Ancak Arjantin Devlet Başkanı'yla yapılan görüşme hakkında Blinken, "Başkan Biden adına az önce yaptığımız görüşmeden son derece memnun olduğumuzu ifade etmek istiyorum" demişti.
Milei, sosyalizm ve sosyal adaletle Batı'ya zarar verdiğini savunduğu uluslararası sola karşı çıkarken bile hem Trump hem de Biden yönetimiyle bir ilişki kurmaya çalışıyor.
ABD, Gazze'ye ilişkin karar tasarısını Güvenlik Konseyi'nin seçilmiş üyeleriyle paylaşıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5205619-abd-gazzeye-ili%C5%9Fkin-karar-tasar%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1-g%C3%BCvenlik-konseyinin-se%C3%A7ilmi%C5%9F-%C3%BCyeleriyle
ABD, Gazze'ye ilişkin karar tasarısını Güvenlik Konseyi'nin seçilmiş üyeleriyle paylaşıyor
Gazze Şehri'ndeki yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
ABD'li bir yetkili, Washington'un dün ilerleyen saatlerde BM Güvenlik Konseyi'nin 10 seçilmiş üyesiyle Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planına ilişkin taslak kararı paylaşacağını söyledi.
Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yetkili, Mısır, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden temsilcilerin de ABD'ye katılarak plana "bölgesel desteğin" altını çizeceğini belirtti.
İran, "füzeleri" müzakerelerden çıkardıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5205618-i%CC%87ran-f%C3%BCzeleri-m%C3%BCzakerelerden-%C3%A7%C4%B1kard%C4%B1
Grossi, New York'ta bir basın röportajı sırasında (Arşiv-AP)
İran, füze programını Batı ve ABD ile müzakereye açık konular listesinden çıkardı.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ülkesinin füze kabiliyetlerini veya "sıfır zenginleştirme" talebini ele almadan nükleer müzakerelere hazır olduğunu vurguladı. Arakçi, ülkesinin "karşılıklı çıkarlara dayalı adil nükleer müzakerelere hazır" olduğunu belirtti.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi ise İran'ın uluslararası denetçilerle iş birliğinin "Batı ile bir çatışmadan kaçınmak için önemli ölçüde iyileştirilmesi gerektiğini" vurguladı. Grossi, İran'ın iş birliğinin sınırlı kaldığını belirterek, bazı önemli nükleer tesislerin uluslararası denetime hâlâ kapalı olduğunu ifade etti.
Grossi, ajansın "Tahran ile akışkan ilişkisini itidalli bir şekilde yönetmeye çalıştığını, ancak savaşın İran'ı yükümlülüklerinden muaf tutmasını kabul edemeyeceğini" söyledi.
Bulgaristan'da siyasi kriz: Euro karşıtları, "bağımsızlık" talebiyle sokaktahttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5205571-bulgaristanda-siyasi-kriz-euro-kar%C5%9F%C4%B1tlar%C4%B1-ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k-talebiyle-sokakta
Bulgaristan'da siyasi kriz: Euro karşıtları, "bağımsızlık" talebiyle sokakta
"Vazrazhdane" taraftarları BNB önünde protesto düzenledi / Fotoğraf: BTA
Bu insanlara iki şeyi anlatacağız: Bulgaristan'a hoş gelmediklerini ve Bulgaristan'ın euro istemediğini. Bizi zorla euro bölgesine soksalar bile, bunun sonuçları onların bile tahmin edemeyeceği kadar ağır olur. Euro bölgesi çökecek, Bulgaristan finansal bağımsızlığını yeniden kazanacak.
Bu ifadeler, Bulgaristan'da NATO ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı siyasi pozisyonuyla tanınan, "Rusya yanlısı" ve "aşırı sağcı" kabul edilen Diriliş Partisi (Vazrajdane) lideri Kostadin Kostadinov'a ait.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde'ı karşılamak üzere Bulgaristan Merkez Bankası (BNB) binasının önünde bir araya gelen Diriliş Partisi, "Leva Cephesi" gibi sivil toplum örgütleriyle birlikte ülkenin 1 Ocak 2026'dan itibaren euro'ya geçişine karşı çıkan kesimlerin merkezinde bulunuyor.
Bulgaristan hükümetinin "Avrupa entegrasyonu" söylemiyle euro'ya geçiş kararı, halkın geniş kesimlerinde egemenlik ve ekonomik bağımsızlık kaygılarını tetikledi.
Kararın açıklandığı günden bu yana, ülke genelinde binlerce kişi sokaklara döküldü ve milliyetçi ve sol gruplar "Brüksel'in ekonomik vesayetine" karşı söylem birliği geliştirdi.
Avrupa entegrasyonu ve beraberinde atılan adımlar, aynı Romanya ve Moldova gibi diğer "eski sosyalist" Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Bulgaristan'da da siyasetini ikiye böldü.
Protesto, şehir merkezinin büyük bölümünde trafiği durma noktasına getirdi / Fotoğraf: Anastas Tarpanov,
Bulgaristan'da gençliği de kapsayan kent merkezleri, orta-üst gelir ve eğitim düzeyine sahip kesimler Avrupa yanlısı, ülkenin kırsal kesimlerinde yaşayan, alt gelir düzeyine sahip ve çoğunluğu işçi/köylü kümesine dahil emekçi kesimler ise NATO, AB ve Batı karşıtı bir pozisyona sahip.
2025 baharında yapılan Eurobarometer ve benzeri anketlerde de, Bulgar kamuoyunun euroya karşı bölündüğü, yaklaşık yüzde 43 civarı destek, yüzde 50 karşı gibi rakamlarla rapor edildi.
Fotoğraf: Anastas Tarpanov
Yine aynı şekilde, diğer Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Bulgaristan'da da "aşırı sağ" ve sol, bu kesim içerisinde örgütleniyor.
Söz konusu "euro rahatsızlığı" ise yeni değil, tarihi, Bulgaristan'ın Avrupa'ya uyum tarihiyle paralel ilerliyor.
ERM II sistemi nedir?
Bulgaristan, 2020'den bu yana Avrupa Döviz Kuru Mekanizması II (ERM II) sistemine dahil.
Bu mekanizma, euroya geçmeden önce aday ülkelerin para birimlerini euroya sabitlemelerini ve mali disiplin kriterlerine uymalarını şart koşuyor.
Yani bu sistem, euroyu kabul etmek isteyen ülkelerin para birimlerini euroya sabitlemek zorunda olduğu bir nevi "bekleme odası"...
Bu mekanizmaya dahil olan bir ülke, ulusal parasının kurunu euroya bağlar, bütçe, borçlanma, enflasyon gibi ekonomik politikalarını Brüksel-Frankfurt ekseninin onayladığı çerçeveye göre belirler ve en az 2 yıl boyunca bu kur rejiminden çıkamaz.
AB'nin "adaptasyon süreci" olarak tanımladığı bu dönem, AB karşıtı çevreler açısından "ekonomik karantina" olarak görülüyor.
Bulgaristan da dahil olmak üzere, ERM II sürecindeki ülkelerde stagnasyon, kamu sektöründe küçülme, genç nüfusun göç etmesi, ucuz işgücü nedeniyle yabancı sermayenin avantajlı konuma sahip olması ve kamu sektörünün küçülmesi gibi "kaçınılmaz ortak sonuçlar" görülüyor.
Dolayısıyla bu süreç, Bulgaristan için gönüllü bir tercih olmaktan çok Brüksel'in sistematik baskısının sonucu olarak görülüyor.
Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası, Bulgaristan'ın enflasyon oranlarının hala yüksek olmasına rağmen, euroya geçiş takvimine "geri dönülmez biçimde" bağlanmasını istiyor.
Başbakan Dimitar Glavchev, süreci "Euroya geçiş, Bulgaristan'ın Avrupa'nın kalbine entegre olma kararlılığının göstergesidir" ifadeleriyle açıklasa da, bu vaatler ülkenin geniş kesimini oluşturan yoksullar için inandırıcı olmaktan çok uzak.
Fotoğraf: Dessislava Kulelieva/BNT
Böyle bir siyasi ve ekonomik ortamda, euro karşıtı cephenin merkezindeki Diriliş Partisi, ulusal paranın kaldırılmasını "yeni bir bağımlılık biçimi" olarak tanımlıyor.
Partinin lideri Kostadinov, süreci "Leva bizim bağımsızlığımızın sembolüdür. Euro, Brüksel'in boyunduruğudur" ifadeleriyle açıklıyor.
"Referandum yapılsın" talebi
Diriliş Partisi ayrıca, kararın "halka sorulmamasını" da kampanyasında öne çıkararak, ülke çapında euroya geçiş için referandum kampanyası başlattı ve "Euroyu değil, levayı savun" çağrısıyla binlerce kişi sokaklara çıktı.
Bu arada euro referandumu, yalnızca Diriliş partisinin değil, doğrudan Cumhurbaşkanı Rumen Radev'in de önerisiydi, ancak bu öneri parlamento tarafından reddedildi.
Öte yandan, euro karşıtları yalnızca milliyetçilerden ibaret değil.
Komünistler, sol sendikalar, küçük çiftçi birlikleri ve bağımsız ekonomistler de euroya geçişin Bulgaristan'ı "Avrupa'nın ucuz işgücü deposu" haline getireceği söylemiyle euro karşıtı cephede yer alıyor.
Euro karşıtları birkaç haftadır Sofya, Plovdiv, Varna ve Burgaz başta olmak üzere birçok kentte binlerce kişi sokaklara döküldü.
Gösterilerde "Leva bizimdir", "Euro'ya hayır", "Brüksel değil, Sofya karar verir" gibi sloganlar öne çıktı.
Göstericilerle güvenlik güçleri arasındaki çatışmaların sayısı da günden güne artıyor.
Son olarak Sofya'da parlamento önünde toplanan göstericilerle polis arasında kısa süreli gerginlik yaşandı.
Bazı protestocular Avrupa Birliği bayraklarını yakarken, çiftçiler de traktörleriyle yolları kapattı.
Diriliş partisinin dışında, protestolara destek veren Sol Alternatif Hareketi ve bazı sendikalar da "Euroya geçiş Bulgaristan'ı kendi ekonomisini yönetemez hale getirecek" açıklamaları yaptı.
Hükümet ise, euro'ya geçiş kararının arkasında.
Maliye Bakanı Lyudmila Petkova, "Euroya geçiş fiyat istikrarı sağlayacak ve yatırımcı güvenini artıracaktır" savunmasıyla protestolara rağmen hükümetin geri adım atmayacağını belirtti.
Ancak Bulgaristan'da Batı karşıtı kesimlere göre bu tür söylemler, AB finansal kurumlarının dayattığı neoliberal reçeteleri meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşımıyor.
Zira Bulgaristan ekonomisi, düşük ücret, yüksek enflasyon ve sermaye bağımlılığı arasında sıkışmış durumda.
Aynı şekilde Bulgaristan, 2007'de AB'ye üye olmasına rağmen hala Avrupa'nın en düşük gelirli ülkesi konumunda.
Euro tartışması, Bulgaristan için salt bir ekonomik konu değil; bağımsızlık ve egemenlik meselesi haline gelmiş durumda.
"Ekonomik entegrasyon" politikaları, hükümetleri ikna etse de, yaşanan ekonomik kriz, Avrupa'da AB karşıtı dip dalgayı büyütüyor.
Independent Türkçe
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة