İsrail'in Halep'e düzenlediği hava saldırıları bölgeyi geniş çaplı bir çatışmaya sürükler mi?

Cuma günü sabaha karşı Halep'e düzenlenen hava saldırıları yıkıma neden oldu (Aleppo Now adlı internet sitesi)
Cuma günü sabaha karşı Halep'e düzenlenen hava saldırıları yıkıma neden oldu (Aleppo Now adlı internet sitesi)
TT

İsrail'in Halep'e düzenlediği hava saldırıları bölgeyi geniş çaplı bir çatışmaya sürükler mi?

Cuma günü sabaha karşı Halep'e düzenlenen hava saldırıları yıkıma neden oldu (Aleppo Now adlı internet sitesi)
Cuma günü sabaha karşı Halep'e düzenlenen hava saldırıları yıkıma neden oldu (Aleppo Now adlı internet sitesi)

İsrail, cuma günü Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana Suriye'ye en kanlı hava saldırısını gerçekleştirdi. Son gelişmeler, Ortadoğu’daki çatışmanın topyekûn bir savaşa dönüşebileceği yönündeki korkuları artırdı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) aktardığına göre İsrail’in Halep Uluslararası Havalimanı yakınlarındaki bölgeleri hedef alan saldırılarında 7'si Lübnan Hizbullahı'ndan, 38'i Suriye rejimi güçlerinden ve 7'si İran destekli silahlı gruplardan olmak üzere 52 kişi öldü. Suriye Savunma Bakanlığı, İsrail’e ait savaş uçakları tarafından düzenlenen hava saldırısında sivil ve asker çok sayıda kişinin ölümüne yol açtığını açıklamakla yetindi.

SOHR, İsrail’in hava saldırılarını Suriye'ye yönelik son 3 yılın en ağır ve aynı zamanda Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana gerçekleşen en ölümcül saldırılar olarak tanımladı.

Suriyeli siyasi analist Alaa el-Esferi Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) yaptığı değerlendirmede, İsrail'in Suriye'yi hedef alan hava saldırılarının dozunu artırarak, ‘tüm bölgeyi topyekûn bir savaşa sürüklemek istediğini ve sıfır saatine yaklaşıldığını’ söyledi.

Esferi, sözlerini şöyle sürdürdü:

Cuma günü sabaha karşı düzenlenen hava saldırısının yıllardır eşi ve benzeri görülmemişti. Bu menfur saldırıda onlarca kişi hayatını kaybetti. Öte yandan hava saldırıları terör örgütlerinin eylemleriyle aynı döneme denk geldi. Bu da İsrail'in ABD liderliğindeki bu terör örgütleriyle tam bir koordinasyon içinde olduğunu gösteriyor.

dvbfr
Suriye'nin İsrail sınırı yakınlarına bomba bırakan bir savaş uçağı (Arşiv - Reuters)

Bölgenin büyük bir patlamanın eşiğinde olduğunu söyleyen ve bu tür eylemlerin tekrarlanmasının bölgede herkesin iyi hazırlandığı topyekûn bir savaşa yol açacağını düşünen Esferi, “İsrail'in direniş hareketlerini (İran destekli silahlı gruplar) silahlandırmasını engellemek için artık çok geç, dolayısıyla Suriye bu meselenin kalbi. İşlerin daha da karışacağına inanıyorum. Öncesi ile sonrası aynı değil” şeklinde konuştu.

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırması sonrası Gazze’de savaşın başlamasından bu yana İsrail, Lübnan ve Suriye'de Hizbullah'ı hedef alan saldırılarını yoğunlaştırırken Suriye'deki İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) üyelerini hedef aldı.

Hizbullah tarafından cuma günü yapılan açıklamada İsrail’in Lübnan’a düzenlediği hava saldırılarında, İsrail ordusunun Hizbullah’ın roket ve füze biriminin komutan yardımcısı olduğunu açıkladığı Ali Naim'in de aralarında bulunduğu yedi Hizbullah üyesinin öldürüldüğü duyuruldu. Açıklamada İsrail’e ait savaş uçaklarından birinin Naim'i Lübnan'ın güneyindeki Bazuriye bölgesinde hedef aldığı belirtildi.

İsrail ve Hizbullah, aralarında 2006 temmuzunda patlak veren ve bir ay süren savaştan bu yana en büyük sürtüşmeyi yaşıyorlar. İsrail ve İran destekli Hizbullah, 7 Ekim'den bu yana İsrail-Lübnan sınırında karşılıklı olarak birbirlerine ateş açıyorlar.

İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmalarda şimdiye kadar 270'ten fazla Hizbullah üyesi ve 50 Lübnanlı sivilin yanı sıra İsrail'in kuzeyinde 10 İsrail askeri ve altı sivil öldü.

sdevre
İsrail’in Deyrizor'da düzenlediği hava saldırısında vurulan bir bina, 26 Mart 2024 (AFP)

Askeri ve siyasi analist Kemal el-Ceffa AWP'ye yaptığı açıklamada, Suriye topraklarını hedef alan hava saldırılarının bölgenin genelinde yaşananlardan ayrı tutulamayacağını belirterek, “Bu cepheler birbiriyle ve bölge genelinde güvenlik ve istikrarın temellerini sarsan tek bir merkezi sorunla ilişkili ki o da Arap bölgesindeki tüm savaşların ve yıkımın ana nedeni olan İsrail işgalidir” ifadelerini kullandı.

İsrail'in Suriye'ye düzenlediği hava saldırılarının, İranlı ya da Lübnanlı bir direniş grubuyla yahut Suriye rejimi güçleriyle ya da vekil güçlerle ilgili olmadığını, daha çok tüm kırmızı çizgileri bir kenara bırakarak çok ileri giden bir İsrail politikasından ibaret olduğunu vurguladı.

Ceffa, sözlerini şöyle sürdürdü:

İsrail'in bu büyük saldırısının zamanlaması, askeri operasyonların gerçekleştiği sahayla ilişkili. Bu operasyonlar tüm bölgeyi kasıp kavururken operasyonların kapsamının direniş ekseni gruplarının (İran destekli silahlı gruplar) cephelerine yayılması tehdidi söz konusu. Ayrıca Gazze meselesinde çıkmaza giren İsrail, Suriye'yi savaşın içine çekmek istiyor ve bu savaşın bir sonraki hedef Lübnan olabilir.

Ceffa, askeri operasyonların kapsamının genişlemesinin ölçüsünün İsrail'in sahadaki konumuyla ve savaşı Gazze'den Lübnan ya da Suriye'ye taşıma kabiliyetiyle bağlantılı olduğunu da sözlerine ekledi.

Öte yandan askeri operasyonların caydırıcılık ve hedef alma kapsamının genişletilip genişletilmeyeceğine ya da son aylarda çizilen angajman kuralları dahilinde kalıp kalmayacağına direniş ekseni gruplarının karar vereceğini söyleyen Ceffa, “Arap ülkeleri ve Suriye'nin müttefikleri, ABD'yi tüm bölgeyi yok edebilecek bölgesel bir savaşa dahil etmek isteyen İsrail'in aksine askeri operasyonların kapsamının genişlemesini istemiyor” diye konuştu.

Ceffa’ya göre İsrail'e herhangi bir karşılık verilmez ya da ağır bir darbe indirilmezse ister Suriye devletine ister İranlı destekli gruplara ya da Hizbullah'a ait hayati ve ekonomik üslere ve tesislere yönelik olsun ucu hayati öneme sahip alanlara ve altyapıya kadar uzanacak başka hava saldırılarının da gerçekleşeceğine şüphe olmadığını vurguladı.

Caydırıcılığın ve bu ihlallere son verilmesinin, direniş ekseni gruplarının ve Suriye'nin müttefiklerinin tepkilerine ve İsrail'in kendisi için maliyeti düşük olan ve bu yüzden durdurmasına gerek olmayan hava saldırıları sonucunda katlanabileceği acı eşiğine bağlı olduğunun altını çizen Ceffa, İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırılarını ısrarla sürdürmesinin ve yoğunluğunu arttırmasının Suriye'nin müttefiklerini buna karşılık vermeye itebileceğini ifade etti.



Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
TT

Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)

Elon Musk, Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) geçirdiği süreyi değerlendirdi.

Musk, 2017-2019'ta İç Güvenlik Bakanlığı'nda basın sözcüsü yardımcısı olarak görev yapan Katie Miller'ın podcast'ine katıldı.

Teknoloji milyarderi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller'ın eşiyle yaptığı söyleşide, DOGE'un tartışmalı federal bütçe kesintilerine dair şunları söyledi:

Biraz başarılı olduk. Bir dereceye kadar başarılı olduk. Hiç mantıklı olmayan, tamamen israfa yol açan birçok fonlamayı durdurduk.

Trump'ın seçim kampanyasına yaptığı desteklerle gündeme gelen Musk, ABD Başkanı tarafından DOGE'un başına getirilmişti.

Yönetimin ilk 5 ayında federal kurumlarda gerçekleştirdiği kesintilerle tartışma yaratan Tesla CEO'su, nisanda yaptığı açıklamada elektrikli otomobil şirketiyle ilgilenmek için DOGE'da geçirdiği süreyi azaltacağını duyurmuş, mayısta da görevden ayrılmıştı.

DOGE'un kesintileri nedeniyle binlerce federal çalışanın işine son verilmesi ABD'de tepki çekmişti. ABD'nin yanı sıra bazı Avrupa şehirlerinde de Tesla'ların kundaklandığı bildirilmişti.

Salı günü yayımlanan podcast'te Musk, bir daha DOGE gibi bir projenin başına geçmek istemediğini belirtti:

DOGE'la uğraşmak yerine, esasen şirketlerim üzerinde çalışmalıydım. Böylece ürettiğimiz arabaları kundaklamazlardı.

Space X CEO'su, DOGE'un başına geçtikten sonra katıldığı bir konferansta Nazi selamı verdiği iddiasıyla da yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu.

Analistlere göre Tesla'nın net kârının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 71 oranında düşmesinde, Musk'ın DOGE’a odaklanması büyük rol oynamıştı.

Teknoloji milyarderiyle ABD Başkanı'nın arası, Trump'ın tartışmalı vergi indirimi tasarısı nedeniyle bozulmuştu. Sosyal medya üzerinden atışmaların ardından ikili daha sonra "dostluk mesajları" paylaşmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Axios


‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”