31 Mart yerel seçimlerinin galibi CHP: İşte 81 ilde belediye başkanlığını kazanan adaylar

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

31 Mart yerel seçimlerinin galibi CHP: İşte 81 ilde belediye başkanlığını kazanan adaylar

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

31 Mart yerel seçimlerinde henüz resmi sonuçlar açıklanmazsa da birçok ilde kazananlar belli oldu. Son sonuçlara göre ilk sırada bulunan CHP 35, AK Parti 24, DEM Parti 10, MHP 8, Yeniden Refah Partisi 2, İYİ Parti ve BBP ise 1 ilde önde bitirdi.  AK Parti yarışı ikinci sırada tamamladı ve 22 yıllık iktidarında ilk kez seçim yenilgisi aldı. CHP bu sonuçla, 1989’da Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin yerel seçimlerde kazandığı başarıyı da oy oranıyla aşmış oldu. Yerel seçimlerinde sürpriz yapan bir başka parti ise Yeniden Refah oldu ve ilk kez girdiği yerel seçimlerde, oy oranıyla üçüncü siyasi parti konumuna yükseldi.

Oy sayım işlemleri büyük ölçüde tamamlandı. Cumhuriyet Halk Partisi büyük başarı sağlayarak hem kazandığı belediye başkanlığı sayısını hem de oy oranını arttırdı. Tarihi bir başarı elde eden CHP, Türkiye'nin birinci partisi oldu. Anadolu Ajansı'nın verilerine göre Türkiye'de sandıkların yüzde 99. 82’si açıldı. CHP yüzde 37,74 oy oranı ile AK Parti'nin 22 yıllık üstünlüğüne son verdi. AK Parti'nin oyu yüzde 35,49'da kaldı. AA'nın sonuçlarına göre Türkiye genelinde oyların yüzde 6,19'unu alan Yeniden Refah Partisi üçüncü parti konumuna yükseldi.

DEM Parti'nin oy oranı yüzde 5,68 oldu. MHP oyların yüzde 4,98'ini, İYİ Parti yüzde 3,77'sini, Zafer Partisi yüzde 1,73'ünü, Saadet 1,09'unu, HÜDA PAR yüzde 0,55'ini aldı.

Bu sonuçlara göre, CHP İstanbul, Ankara ve İzmir'in de aralarında olduğu 14 kentte büyükşehir belediye başkanlığı ile 21 il, 337 ilçe ve 48 beldenin belediye başkanlığını kazandı.  Hatay'da ise büyükşehir belediyesi CHP'den AKP'ye geçti.

İstanbul'da sandıkların yüzde 99,98'inde alınan sonuçlara göre, oyların yüzde 51,09'unu alan Ekrem İmamoğlu yeniden Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. AKP'nin adayı Murat Kurum ise oyların yüzde 39,60'ını aldı. CHP İstanbul'da 26 ilçeyi, AKP ise 13 ilçeyi kazandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim sonuçlarının belli olmasının ardından Saraçhane'de yaptığı konuşmada 31 Mart seçimlerinde İstanbul'da CHP'nin elindeki 14 belediyeyi korumanın yanı sıra, Beyoğlu Bayrampaşa, Beykoz, Çatalca, Silivri, Çekmeköy, Eyüpsultan, Sancaktepe, Tuzla, Şile ve Üsküdar'ı da kazandığını açıkladı.

Ankara'da sandıkların yüzde 99,93'ü açıldı. Oyların yüzde 60,35'ini alan CHP'nin adayı Mansur Yavaş açık ara farkla yeniden Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. AKP'nin adayı Turgut Altınok'un oy oranı ise yüzde 31,69 olarak belirlendi. CHP, Ankara'da ilçelerin 18'sını, AKP ise 8'ini aldı.

Sandıkların yüzde 99,73'ünün açıldığı İzmir'de de CHP birinci parti oldu. Oyların yüzde 48,90'ını alan CHP'nin adayı Cemil Tugay, kentin yeni Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. AKP'nin adayı Hamza Dağ ise oyların yüzde 37,07'sini aldı. CHP, kentte 28 ilçe, AKP ve MHP ise birer ilçe kazandı.

Kırklareli ve Hatay başa baş mücadele

Sandıkların yüzde 90'dan fazlasının açıldığı Kırklareli'nde MHP'nin adayı Derya Bulut'un oy oranı yüzde 41,23 iken CHP'nin adayı Siyam Kesimoğlu'nun oy oranı yüzde 40,51 düzeyinde.

Hatay'da da başa baş bir mücadele söz konusu. Sandıkların yüzde 95'ten fazlasının açıldığı Hatay'da CHP'nin tartışmalı adayı Lütfü Savaş yüzde 43,98 oy oranında, AKP adayı Mehmet Öntürk'ün oranı ise yüzde 44.

unceli, Iğdır, Ağrı, Muş, Van, Diyarbakır, Batman, Siirt, Hakkari, Mardin belediyelerini DEM Parti'nin adayları kazandı. Şanlıurfa ve Yozgat'ı Yeniden Refah Partisi kazanırken açılan sandıklara göre Kırklareli, Çankırı, Karaman, Osmaniye, Tokat, Gümüşhane, Erzincan ve Kars'ı MHP, Sivas belediye başkanlığını Büyük Birlik Partisi, Nevşehir'i ise İYİ Parti kazandı.

Açılan sandıklara göre Isparta, Konya, Aksaray, Niğde, Kayseri, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Elazığ, Bingöl, Şırnak, Bitlis, Erzurum, Bayburt, Rize, Trabzon, Ordu, Samsun, Çorum, Karabük, Düzce, Sakarya, Kocaeli'de ise AKP seçim yarışından zaferle ayrıldı.

wergt

İşte Türkiye'nin 81 ilindeki resmi olmayan oy oranları:

Adana:

CHP ZEYDAN KARALAR %46.51 535.970 OY

AKP FATİH MEHMET KOCAİSPİR %37.46 431.680 OY

DEM MAHFUZ GÜLERYÜZ %5.12 59.058 OY

Adıyaman:

CHP ABDURRAHMAN TUTDERE %49.74 51.299 OY

AKP ZİYA POLAT %27.43 28.285 OY

YRP NAZİF ATALAY %13.74 14.173 OY

Afyonkarahisar:

CHP BURCU KÖKSAL %50.73 68.072 OY

AKP HÜSEYİN CEYLAN ULUÇAY %31.82 42.703 OY

MHP SEZER KÜÇÜKKURT %10.87 14.590 OY

Ağrı:

DEM HAZAL ARAS %51.07 25.374 OY

AKP MEHMET SALİH AYDIN %33.70 16.747 OY

YRP MEHMETŞAFİ ERİM %4.71 2.341 OY

Aksaray:

AKP EVREN DİNÇER %36.85 42.769 OY

MHP İRFAN ÇITAK %28.72 33.331 OY

İYİP MUSTAFA TUĞRUL KARACAER %20.29 23.541 OY

Amasya:

CHP TURGAY SEVİNDİ %42.84 27.228 OY

AKP MEHMET UYANIK %28.96 18.407 OY

MHP BAYRAM ÇELİK %22.89 14.549 OY

Ankara:

CHP MANSUR YAVAŞ %60.35 1.986.620 OY

AKP TURGUT ALTINOK %31.74 1.044.947 OY

YRP SUAT KILIÇ %3.03 99.833 OY

Antalya:

CHP MUHİTTİN BÖCEK %48.63 704.027 OY

AKP HAKAN TÜTÜNCÜ %40.04 579.606 OY

DEM KEMAL BÜLBÜL %3.10 44.927 OY

Ardahan:

CHP FARUK DEMİR %45.06 5.049 OY

AKP YUNUS BAYDAR %43.51 4.875 OY

DEVA HALİL KAÇAR %6.71 752 OY

Artvin:

CHP BİLGEHAN ERDEM %45.04 6.473 OY

AKP MEHMET KOCATEPE %43.21 6.210 OY

İYİP DEMİRHAN ELÇİN %6.00 863 OY

Aydın:

CHP ÖZLEM ÇERÇİOĞLU %50.61 338.882 OY

AKP MUSTAFA SAVAŞ %36.62 245.192 OY

İYİP ÖZER KAYALI %4.30 28.803 OY

Balıkesir:

CHP AHMET AKIN %51.08 406.319 OY

AKP YÜCEL YILMAZ %40.56 322.611 OY

İYİP TURHAN ÇÖMEZ %3.05 24.275 OY

Bartın:

CHP MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA %51.29 22.383 OY

MHP HÜSEYİN FAHRİ FIRINCIOĞLU %36.61 15.978 OY

YRP FARUK TUTKUN %4.62 2.017 OY

Batman:

DEM GÜLÜSTAN SÖNÜK %64.52 122.143 OY

HÜDAPAR SERKAN RAMANLI %15.69 29.698 OY

AKP ADİL SEBATİ CEYLAN %12.42 23.511 OY

Bayburt:

AKP METE MEMİŞ %39.08 7.344 OY

MHP HÜKMÜ PEKMEZCİ %37.88 7.118 OY

YRP MUSTAFA GÜNCAN %8.00 1.504 OY

Bilecik:

CHP MELEK MIZRAK SUBAŞI %48.88 17.447 OY

AKP MUSTAFA YAMAN %34.54 12.328 OY

YRP CAFER ARSLANBOĞA %7.21 2.575 OY

Bingöl:

AKP ERDAL ARIKAN %33.69 15.593 OY

DEM AYDIN BÜRÇÜN %25.85 11.965 OY

YRP MEHMET ZİYA BUYANKARA %21.22 9.823 OY

Bitlis:

AKP NESRULLAH TANĞLAY %38.23 8.900 OY

DEM MEHMET NEZİR KARABAŞ %37.38 8.702 OY

YRP CELALETTİN MERMER %7.67 1.786 OY

Bolu:

CHP TANJU ÖZCAN %52.80 53.653 OY

AKP MUHAMMED EMİN DEMİRKOL %28.84 29.305 OY

MHP İLHAN DURAK %12.13 12.323 OY

Burdur:

CHP ALİ ORKUN ERCENGİZ %46.28 23.007 OY

AKP MEHMET ŞİMŞEK %42.90 21.324 OY

İYİP NAMIK KEMAL ÖZKAN %3.36 1.671 OY

Bursa:

CHP MUSTAFA BOZBEY %47.59 859.562 OY

AKP ALİNUR AKTAŞ %38.36 692.898 OY

YRP SEDAT YALÇIN %4.93 89.063 OY

Çanakkale:

CHP MUHARREM ERKEK %39.70 31.058 OY

İYİP ALAADDİN BURAK KUNT %36.89 28.861 OY

AKP JÜLİDE İSKENDEROĞLU %18.27 14.291 OY

Çankırı:

MHP İSMAİL HAKKI ESEN %59.80 25.748 OY

AKP HÜSEYİN FİLİZ %31.22 13.445 OY

CHP İLHAN TEKİN %2.69 1.160 OY

Çorum:

AKP HALİL İBRAHİM AŞGIN %40.58 54.806 OY

CHP HASAN LEVENT ÇÖPHÜSEYİNOĞLU %36.96 49.916 OY

YRP YAŞAR ANAÇ %14.47 19.540 OY

Denizli:

CHP BÜLENT NURİ ÇAVUŞOĞLU %47.96 304.264 OY

AKP OSMAN ZOLAN %38.85 246.460 OY

İYİP YASİN ÖZTÜRK %4.63 29.400 OY

Diyarbakır:

DEM AYŞE SERRA BUCAK KÜÇÜK %64.08 457.477 OY

AKP MEHMET HALİS BİLDEN %16.85 120.303 OY

HÜDAPAR FARUK DİNÇ %7.34 52.373 OY

Düzce:

AKP FARUK ÖZLÜ %40.22 41.233 OY

YRP DAVUT GÜLOĞLU %29.77 30.524 OY

CHP SEDAT ÇELİKEL %13.37 13.711 OY

Edirne:

CHP FİLİZ GENCAN AKIN %46.67 46.260 OY

AKP BELGİN İBA %42.49 42.119 OY

İYİP HAMDİ SEDEFÇİ %5.44 5.391 OY

Elazığ:

AKP ŞAHİN ŞERİFOĞULLARI %38.19 65.682 OY

YRP FARUK SEPTİOĞLU %21.14 36.364 OY

CHP COŞKUN ÇAĞLAR DURAN %16.49 28.368 OY

Erzincan:

MHP BEKİR AKSUN %40.45 30.217 OY

Bağımsız ÇAKIR YÜKSEL ÇAKIR %29.24 21.841 OY

CHP ÖZGE VATANER ÖZEGE %21.08 15.745 OY

Erzurum:

AKP MEHMET SEKMEN %50.37 173.537 OY

İYİP FATMA CANAN UÇAR %22.29 76.782 OY

DEM GÜLDEREN VARLİ %7.83 26.978 OY

Eskişehir:

CHP AYŞE ÜNLÜCE %50.86 273.760 OY

AKP İDRİS NEBİ HATİPOĞLU %37.94 204.198 OY

İYİP MELİH AYDIN %3.62 19.490 OY

Gaziantep:

AKP FATMA ŞAHİN %38.80 358.374 OY

CHP MUZAFFER ERTÜRK %28.11 259.602 OY

YRP ŞÜKRÜ YILMAZ %17.22 159.087 OY

Giresun:

CHP FUAT KÖSE %54.56 35.696 OY

AKP AYTEKİN ŞENLİKOĞLU %37.62 24.615 OY

YRP MESUT AYDIN %2.66 1.741 OY

Gümüşhane:

MHP VEDAT SONER BAŞER %41.62 6.690 OY

AKP ERCAN ÇİMEN %38.20 6.141 OY

CHP BEDRİ AĞAÇ %13.36 2.148 OY

Hakkari:

DEM MEHMET SIDDIK AKIŞ %48.92 14.528 OY

AKP İSMET ÖLMEZ %46.58 13.833 OY

CHP CÜNEYT ÖZBEK %1.43 424 OY

Hatay:

AKP MEHMET ÖNTÜRK %44.48 345.894 OY

CHP LÜTFÜ SAVAŞ %43.97 341.939 OY

YRP NURİ PARLAK %2.61 20.330 OY

Iğdır:

DEM MEHMET NURİ GÜNEŞ %46.61 23.066 OY

AKP ÜLKÜ ÖCAL %42.38 20.974 OY

İYİP GÜNDÜZ GÜNEŞ %4.50 2.227 OY

Isparta:

AKP ŞÜKRÜ BAŞDEĞİRMEN %41.96 54.433 OY

CHP ATAKAN YAZGAN %21.11 27.386 OY

İYİP AHMET TURAL %17.69 22.944 OY

İstanbul:

CHP EKREM İMAMOĞLU %51.06 4.420.784 OY

AKP MURAT KURUM %39.60 3.428.227 OY

YRP MEHMET ALTINÖZ %2.58 223.318 OY

İzmir:

CHP CEMİL TUGAY %48.89 1.277.580 OY

AKP HAMZA DAĞ %37.10 969.448 OY

DEM AKIN BİRDAL %4.12 107.747 OY

Kahramanmaraş:

AKP FIRAT GÖRGEL %42.41 247.777 OY

YRP MUHAMMED AYDOĞAR %33.40 195.158 OY

CHP MUKADDES ZEYNEP ARIKAN %15.20 88.794 OY

Karabük:

AKP ÖZKAN ÇETİNKAYA %34.08 20.587 OY

MHP RAFET VERGİLİ %26.49 16.002 OY

YRP İSMAİL ÖZER %23.08 13.942 OY

Karaman:

MHP SAVAŞ KALAYCI %49.14 45.003 OY

AKP MEVLÜT AKGÜN %24.05 22.023 OY

CHP RECEP SERTÇELİK %18.02 16.502 OY

Kars:

MHP ÖTÜKEN SENGER %36.20 16.384 OY

DEM KENAN KARAHANCI %28.98 13.120 OY

CHP DİNDAR GÜLTEKİN %17.24 7.805 OY

Kastamonu:

CHP HASAN BALTACI %49.19 31.478 OY

AKP TAHSİN BABAŞ %36.14 23.126 OY

MHP YÜKSEL AYDIN %6.90 4.416 OY

Kayseri:

AKP MEMDUH BÜYÜKKILIÇ %38.65 294.956 OY

YRP ABDULLAH ÖZKIRIŞ %19.79 151.017 OY

İYİP KAZIM YÜCEL %14.39 109.851 OY

Kırıkkale:

CHP AHMET ÖNAL %49.90 49.681 OY

AKP MEHMET SAYGILI %23.17 23.062 OY

MHP HARUN ULUSOY %19.15 19.064 OY

Kırklareli:

MHP DERYA BULUT %41.49 21.174 OY

CHP MEHMET SİYAM KESİMOĞLU %40.70 20.770 OY

Bağımsız TÜRKER SERDAR TÜRKER %5.94 3.029 OY

Kırşehir:

CHP SELAHATTİN EKİCİOĞLU %52.86 37.377 OY

AKP OSMAN ARSLAN %37.42 26.462 OY

İYİP UFUK CENGİZ %2.82 1.994 OY

Kilis:

CHP HAKAN BİLECEN %41.98 23.467 OY

AKP REŞİT POLAT %27.28 15.250 OY

MHP HASAN KARA %23.74 13.274 OY

Kocaeli:

AKP TAHİR BÜYÜKAKIN %45.79 514.359 OY

CHP ATASOY BİLGİN %28.93 324.964 OY

YRP DOĞAN AYDAL %7.59 85.221 OY

Konya:

AKP UĞUR İBRAHİM ALTAY %49.43 585.141 OY

YRP MEHMET KÖSEOĞLU %23.40 276.950 OY

CHP İSMAİL SONKAYA %12.78 151.247 OY

Kütahya:

CHP EYÜP KAHVECİ %29.69 40.712 OY

MHP ALİM IŞIK %29.16 39.986 OY

AKP KAMİL SARAÇOĞLU %27.71 37.992 OY

Malatya:

AKP SAMİ ER %48.99 190.224 OY

CHP VELİ AĞBABA %37.25 144.639 OY

YRP BİLAL YILDIRIM %9.39 36.460 OY

Manisa:

CHP FERDİ ZEYREK %57.20 502.986 OY

MHP CENGİZ ERGÜN %29.69 261.027 OY

İYİP GÜRHAN ÖZCAN %4.91 43.141 OY

Mardin:

DEM AHMET TÜRK %57.37 217.661 OY

AKP ABDULLAH ERİN %27.80 105.455 OY

YRP İBRAHİM ATMACA %4.49 17.016 OY

Mersin:

CHP VAHAP SEÇER %59.49 623.498 OY

MHP SERDAR SOYDAN %31.02 325.157 OY

İYİP MAHMUT BÜLENT ÖZKAN %3.45 36.196 OY

Muğla:

CHP AHMET ARAS %54.79 331.003 OY

AKP AYDIN AĞAN AYAYDIN %32.79 198.101 OY

İYİP METİN ERGUN %5.80 35.055 OY

Muş:

DEM SIRRI SÖYLEMEZ %41.86 18.327 OY

AKP FEYAT ASYA %25.13 11.000 OY

YRP AZİZ SÜNE %12.68 5.550 OY

Nevşehir:

İYİP RASİM ARI %52.03 33.268 OY

AKP MEHMET SAVRAN %34.50 22.061 OY

MHP ADNAN DOĞU %6.25 3.996 OY

Niğde:

AKP EMRAH ÖZDEMİR %36.23 28.793 OY

CHP HULUS ÖZEN %25.59 20.341 OY

MHP HAMDİ DOĞAN %19.03 15.121 OY

Ordu:

AKP MEHMET HİLMİ GÜLER %40.06 182.749 OY

İYİP ENVER YILMAZ %36.52 166.585 OY

CHP ZEKAİ SANA %16.58 75.656 OY

Osmaniye:

MHP İBRAHİM ÇENET %39.77 44.126 OY

İYİP ALPASLAN KOCA %23.70 26.294 OY

CHP SERKAN KARAYİĞİT %21.78 24.168 OY

Rize:

AKP RAHMİ METİN %54.70 29.841 OY

YRP CEMİL ÇOLAK %17.75 9.684 OY

CHP NECATİ TOPALOĞLU %12.14 6.623 OY

Sakarya:

AKP YUSUF ALEMDAR %47.25 285.080 OY

CHP AZİZE ÇEROĞLU %16.53 99.747 OY

YRP SELÇUK GEYVELİ %12.76 76.973 OY

Samsun:

AKP HALİT DOĞAN %42.16 330.451 OY

CHP CEVAT ÖNCÜ %27.01 211.692 OY

İYİP İMREN NİLAY TÜFEKCİ %14.12 110.671 OY

Siirt:

DEM SOFYA ALAĞAŞ %49.38 36.874 OY

AKP EKREM OLĞAÇ %37.29 27.848 OY

YRP UMUT BARDAK %2.68 2.000 OY

Sinop:

CHP METİN GÜRBÜZ %49.36 14.875 OY

AKP YAKUP ÜÇÜNCÜOĞLU %39.41 11.877 OY

İYİP SERPİL ÜNLÜTÜRK %4.89 1.474 OY

Sivas:

BBP ADEM UZUN %43.31 78.154 OY

AKP HİLMİ BİLGİN %29.18 52.669 OY

MHP REHA KARS %11.21 20.235 OY

Şanlıurfa:

YRP MEHMET KASIM GÜLPINAR %38.92 346.997 OY

AKP ZEYNEL ABİDİN BEYAZGÜL %33.64 299.959 OY

DEM CELALEDİN ERKMEN %21.09 188.007 OY

Şırnak:

AKP MEHMET YARKA %47.58 18.033 OY

DEM TURAN SALTAN %41.04 15.553 OY

CHP ÖZLEM BARAN %4.03 1.528 OY

Tekirdağ:

CHP CANDAN YÜCEER %50.14 327.768 OY

AKP CÜNEYT YÜKSEL %35.60 232.711 OY

DEM SADİ ÖZDEMİR %3.49 22.797 OY

Tokat:

MHP MEHMET KEMAL YAZICIOĞLU %54.86 46.778 OY

AKP EYÜP EROĞLU %30.18 25.732 OY

CHP MURAT YAZICI %9.36 7.980 OY

Trabzon:

AKP AHMET METİN GENÇ %51.49 234.734 OY

CHP HASAN SÜHA SARAL %28.43 129.610 OY

YRP LOKMAN ÖZTÜRK %9.14 41.656 OY

Tunceli:

DEM CEVDET KONAK %40.22 6.761 OY

CHP ALİ MUSTAFA ÇELİK %33.33 5.604 OY

AKP ERKAN EROĞLU %13.34 2.242 OY

Uşak:

CHP ÖZKAN YALIM %40.72 54.687 OY

AKP MEHMET ÇAKIN %24.42 32.793 OY

İYİP MUHAMMET GÜR %16.64 22.353 OY

Van:

CHP ÖZKAN YALIM %40.72 54.687 OY

AKP MEHMET ÇAKIN %24.42 32.793 OY

İYİP MUHAMMET GÜR %16.64 22.353 OY

Yalova:

CHP MEHMET GÜREL %46.39 27.122 OY

AKP MUSTAFA TUTUK %40.35 23.589 OY

DEM CENGİZ TOPBAŞLI %3.08 1.802 OY

Yozgat:

YRP KAZIM ARSLAN %36.33 17.141 OY

MHP ÖMER AÇIKEL %29.78 14.049 OY

AKP CELAL KÖSE %26.81 12.651 OY

Zonguldak:

CHP TAHSİN ERDEM %54.52 30.256 OY

AKP ÖMER SELİM ALAN %37.60 20.869 OY

YRP KENAN ZEREN %2.78 1.542 OY



ABD’nin Ukrayna planının ardındaki Rus ekonomist kim?

Dmitriev'le (solda) Witkoff, nisanda Rusya'da da bir araya gelmişti (Reuters)
Dmitriev'le (solda) Witkoff, nisanda Rusya'da da bir araya gelmişti (Reuters)
TT

ABD’nin Ukrayna planının ardındaki Rus ekonomist kim?

Dmitriev'le (solda) Witkoff, nisanda Rusya'da da bir araya gelmişti (Reuters)
Dmitriev'le (solda) Witkoff, nisanda Rusya'da da bir araya gelmişti (Reuters)

ABD öncülüğünde hazırlanan Ukrayna barış planında Kremlin'i temsilen görüşmelere katılan Harvard eğitimli Rus ekonomist Kirill Dmitriev'in oynadığı rol uluslararası basında mercek altına alındı. 

ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimince hazırlanan 28 maddelik barış planı bu hafta Kiev'e sunulmuştu. 

Trump'ın damadı Jared Kushner ve Başkan'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'la Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı Kirill Dmitriev, geçen ay Miami'de bir araya gelerek planın detaylarını görüşmüştü. 

Reuters'ın analizinde, 2022'de patlak veren Ukrayna savaşının ardından Washington'ın RDIF'yi yaptırım listesine aldığı belirtiliyor. Adının paylaşılmaması koşuluyla konuşan bir ABD'li yetkili, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in uluslararası ekonomik işbirliğinden sorumlu özel temsilcisi Dmitriev'in ülkeye girişi için Beyaz Saray tarafından özel izin çıkarıldığını söylüyor. 

Miami'deki görüşmeler hakkında bilgi sahibi iki yetkili, Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Ümerov'un da Witkoff'la planı görüşmek için şehre gittiğini belirtiyor. 

Kaynaklar, Witkoff'un bu ziyarette Ümerov'a planı anlattığını ifade ediyor. Ayrıca ABD'nin planı çarşamba günü Türkiye aracılığıyla Ukrayna'ya ilettiğini söylüyor. Beyaz Saray taslak metni perşembe günü doğrudan Kiev'e sunmuştu. 

Ümerov ise süreçte sadece "teknik rol" oynadığını ve ABD'li yetkililerle planın detaylarını görüşmediğini savunuyor. 

ABD'li yetkililer, Trump yönetiminin Dmitriev'le görüşmesinin "istihbarat içinde endişe yarattığını" da belirtiyor. CIA'in yorum taleplerine yanıt vermediği aktarılıyor. 

Gençken Stanford ve Harvard gibi prestijli Amerikan üniversitelerinde eğitim gören Dmitriev'in adı, ABD'de 2016'da yapılan başkanlık seçimlerine Rusya'nın müdahale ettiği iddialarına yönelik soruşturmayı yürüten eski Özel Yetkili Savcı Robert Mueller'in raporunda da geçiyor. 

Dmitriev'in Trump'ın ilk döneminde Washington-Moskova ilişkilerini yeniden tesis etmek için temaslarda bulunduğu belirtiliyor. Bu dönemde Dmitriev özellikle Kushner'la birebir diyaloğa geçmiş.

Raporda, Dmitriev'in Irak savaşında sivillerin öldürülmesindeki rolüyle gündeme oturan ABD'li özel güvenlik şirketi Blacwater'ın CEO'su Erik Prince'le 2019'da görüştüğü de belirtiyor. Trump destekçisi Prince'le Rus ekonomistin ABD-Rusya ilişkilerini ele aldığı yazılıyor.

Diğer yandan Dmitriev, Trump yönetiminden eleştiri de almıştı. Ekonomist, Trump'ın Rus petrol devlerine geçen ay yaptırım uygulama kararını eleştirmiş, bunun fiyatları artıracağını söylemişti. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ise Dmitriev'e çıkışarak onu "Rus propagandacısı" diye nitelemişti. 

Independent Türkçe, Reuters, BBC, Guardian


Trump'ın iki kutuplu bakış açısı, çok kutuplu dünyayı yorumlamada neden yanlış?

Al Majalla
Al Majalla
TT

Trump'ın iki kutuplu bakış açısı, çok kutuplu dünyayı yorumlamada neden yanlış?

Al Majalla
Al Majalla

Shirley Yu

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz ekim ayında Güney Kore’nin Busan şehrinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yapacağı görüşme öncesinde yaptığı “G2 yakında toplanacak!” açıklaması sadece diplomatik bir nezaket gösterisi değildi. Trump, tek kutuplu dünyanın sonrasındaki dönemde ABD’nin rolünü radikal şekilde yeniden tanımlayan bir hamleyle Amerikan siyasetinde uzun süredir modası geçmiş olarak kabul edilen bir kavramı yeniden gündeme getirdi.

Trump’ın ‘G2’ anlayışı Soğuk Savaş dönemindeki iki kutupluluğa geri dönüş anlamına gelmediği gibi, ABD dış politikasının pragmatik olarak yeniden düzenlenmesinde de gerçek anlamda küresel güç paylaşımına doğru bir dönüşümün işareti olmadığı kesin. Aksine, bu yeni çerçeve, Washington’a tek kutuplu bir güç olarak eski sorumluluklarını yüklemeden ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyor. Daha da önemlisi, Pekin’in fiili tepkisi, Çin’in ‘G2’ ya da diğer bir deyişle ‘İkili Grup’ etiketini sembolik olarak kabul etmesine rağmen, halen çok taraflılığa dayalı, ikili ilişkiler yerine çok taraflılığa dayalı tamamen farklı bir dünya düzeni vizyonuna bağlı olduğunu ortaya koyuyor.

Trump’ın G2’si ile Bush’un G2’si aynı değil

G2 kavramı, Amerikan siyasi çevrelerinde, şu anda yeniden kullanıldığı şekilden daha mütevazı bir biçimde ortaya çıktı. Bu kavram, 2005 yılında ABD’li ekonomist Fred Bergsten tarafından, eski ABD Başkanı George W. Bush yönetimi döneminde Çin'in ekonomik yükselişinin ardından ortaya çıkan zorluklara pratik bir çözüm olarak önerildi.

Çin'in küresel sistemde sorumlu bir aktör haline gelmesini gerektiren uluslararası konularda iki ülke arasında iş birliği mekanizmalarına acil ihtiyaç vardı. G2 kavramı, Pekin’in küresel ekonomik çöküşü önlemek için koordinasyon çabalarında önemli bir rol oynadığı 2008 küresel finans krizi sırasında zirveye ulaştı.

Çin bugün, bu kavramın ilk ortaya atıldığı zamana göre daha büyük bir ekonomiye ve daha gelişmiş teknolojiye sahip. Askeri modernizasyonu sayesinde ABD ile arasındaki farkı önemli ölçüde azalttı.

Ancak Washington, G2 kavramının Amerikan karar vericilerin kabul edilemez bulduğu; ABD ile Çin arasında eşitliğin dolaylı olarak tanınmasına atıfta bulunması nedeniyle bu çerçeveyi hızla terk etti. Eski ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin son döneminde, bu fikir sessizce rafa kaldırıldı ve yerine stratejik rekabet retoriği ve ‘Amerikan Yüzyılı’ doktrini geldi.

Pekin G2’yi resmi olarak tanımadı, ancak sembolik çekiciliğini de kaybetmedi. Şi Cinping yönetimindeki Çin tarafından yapılan ‘Doğu'nun yükselişi ve Batı'nın gerileyişi’ hakkında tekrar eden açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Pekin, kendini bir süper güç olarak konumlandırmaya çalışıyor. G2 de özünde Çin'e istediğini veriyor. Zira Çin, ABD'ye neredeyse eşit bir rakip haline geldiğinin dolaylı olarak kabul edilmesini istiyor.

29 Eylül 2022 tarihinde çekilen bu örnek fotoğrafta Çin yuanı ve ABD doları banknotları görülüyor (Reuters)29 Eylül 2022 tarihinde çekilen bu örnek fotoğrafta Çin yuanı ve ABD doları banknotları görülüyor (Reuters)

Karşılıklı zarar verme garantisi ve yeni baskı

ABD Başkanı Donald Trump'ın 2025 yılında ‘iki süper güç grubu’ fikrini benimsemesi, stratejik hesaplamalarda temel bir değişimi yansıtıyor. Bu değişim, yükselen güçlerin ABD liderliğinde küresel sorumlulukları üstlenmelerini amaçlayan Wilson dış politikası kapsamında ortaya çıkan kavramdan tamamen farklı. Trump ise Çin'i kontrol altına alınamayacak bir güç olarak gören ve çıkarlar mantığına göre onunla bir arada var olmanın gerekli olduğunu savunan, daha katı bir Jacksoncı gerçekçiliğe dayanıyor.

Çin bugün, bu kavramın ilk kez ortaya atıldığı zamana göre daha büyük bir ekonomiye ve daha gelişmiş teknolojiye sahip. Askeri modernizasyonu sayesinde de ABD ile arasındaki farkı önemli ölçüde azalttı. Trump, teknolojik kısıtlamalar ve ittifaklar yoluyla baskı uygulayarak Çin'i dizginleme girişimlerinin artık mümkün olmadığı ve bir düşmanı yenmek imkansız olduğunda, hassas bir güç dengesi içinde onunla başa çıkmanın daha iyi olduğu sonucuna varmış gibi görünüyor.

ABD ve Çin şu anda ekonomik olarak birbirleriyle derin bir şekilde iç içe geçmiş durumdadır ve her iki liderin de kabul ettiği gibi, aralarındaki tam bir ayrılık gerçekçi ve olası değil.

Bu açıdan bakıldığında, 30 Ekim'de Güney Kore'nin Busan kentinde ABD ve Çin liderleri arasında gerçekleşen görüşme, Washington ile Pekin arasında uzun süredir devam eden çatışmada geçici bir ateşkes olarak değerlendirilebilir. Trump'ın gerilimi durdurma kararı, iki gücün hayati küresel alanlarda hakimiyet kurduğunu ve her ikisinin de birbirine eşit zarar verebilecek durumda olması nedeniyle tek taraflı baskının artık etkili olmadığını kabul ettiğini yansıtıyor. Ancak, ekonomik zararda bir denge sağlanması, mutlaka istikrarlı bir ortaklık kurulduğu anlamına gelmiyor. Bu daha çok, karşılıklı kayıpların garantisi üzerine kurulu kırılgan bir istikrarı, güven veya gerçek iş birliği yerine karşılıklı yıkım korkusuna dayalı bir istikrarı işaret ediyor.

ABD’nin tutumundaki bu değişiklik özünde gerçekçi olsa da ilkelere veya değerlere dayanmıyor. Trump, Şi ile yaptığı görüşmeyi ‘harika’ olarak nitelendirerek, bunun sonucunda ‘muazzam miktarda soya fasulyesi ve diğer tarım ürünleri’ elde edildiğini belirtti. Bu ifadeler, iki tarafı bir araya getiren konuların eşit ülkeler arası küresel ortaklık değil, iki büyük güç arasındaki ticari bir anlaşma olduğunu gösteriyor. Trump, G2 çerçevesini, çok taraflı çerçevelerin ve geleneksel ittifakların kısıtlamaları dışında ikili anlaşmalara varmak için uygun bir araç olarak görüyor. Böylece Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Avrupa Birliği (AB) ve Washington’ın diğer ortakları gibi kurumlardan uzak bir şekilde müzakere etme imkanı buluyor.

Gümrük vergisi indirimi anlaşmaları, nadir toprak elementleri düzenlemeleri ve fentanil kaçakçılığıyla mücadele kapsamındaki taahhütler, bu anlaşma temelli diplomasinin en göze çarpan özellikleri olarak ortaya çıkıyor. Ancak bunlar hiçbir şekilde iki gücün liderliğindeki ortak bir küresel düzenin temelini oluşturmuyor.

Trump’ın G2 vizyonu, Soğuk Savaş'a geri dönüş demek değil

Trump'ın G2 vizyonu, Bush döneminde ortaya çıkan vizyonla aynı değil. Bunun yanında hiçbir şekilde Soğuk Savaş döneminin iki kutuplu dünyasına geri dönüşü de temsil etmiyor. O dönemde dünya, ideolojik ve askeri ayrılıklarla karşı karşıya olan iki süper güç olan Sovyetler Birliği ve ABD arasında bölünmüştü. Çoğu ülke bu iki süper güçten birine katılmak zorunda kalmıştı. Avrupa bağımsız bir güce sahip değildi, Asya ise ideolojik vekalet savaşlarının yaşandığı arenaydı.

Ancak bugün dünya tamamen farklı yapısal koşullar altında işliyor. Avrupa, gücü azalmasına rağmen, önemli ekonomik ve normatif ağırlığa sahip bağımsız bir kutup olmaya devam ediyor. Japonya ve Güney Kore artık sadece ABD’nin müttefikleri değil, kendi bölgesel hedefleri olan stratejik aktörler. Hindistan, ABD ve Çin'in etkisi arasında bağımsız konum arayan gerçek bir süper güç olarak ortaya çıkmıştır. Brezilya'dan Nijerya'ya ve Vietnam'a kadar uzanan Küresel Güney, rakip bloklarla ittifak kurmak yerine stratejik bağımsızlık peşinde.

Karşılıklı olarak ekonomik bağımlılık, iki kutupluluğun anlamını tamamen değiştirdi. Soğuk Savaş döneminde, ABD ve Sovyetler Birliği ekonomik olarak birbirinden ayrıydı. Güçleri, küresel ekonomiye entegrasyonlarına değil, askeri güçlerine ve ideolojik çekiciliklerine dayanıyordu. Bugün ise ABD ve Çin ekonomik olarak derin bir şekilde iç içe geçmiş durumdalar ve her iki ülkenin liderinin de kabul ettiği üzere tamamen ayrılmaları ne gerçekçi ne de olası bir durum.

Trump'ın G2 kavramını yeniden canlandırması, Washington ve Pekin'in ikili müzakereler yoluyla küresel düzeni yeniden şekillendirme yeteneğini abarttığı için bir takım gerçek riskler taşıyor.

Bu da Trump ve Şi, G2 konusunda açık bir anlaşmaya varmış olsalar bile (ki varmadılar) bunun etkisinin sınırlı olacağı anlamına gelir. Süper güçler Soğuk Savaş döneminde dünyayı ideolojik bloklara bölüp vekalet savaşları ve propaganda yoluyla iradelerini dayatabilmişlerdi. Bugün ise dünyayı bölmeye yönelik herhangi bir girişimin, itiraz etme kapasitesine sahip diğer güçler tarafından derhal reddedileceğine şüphe yok. Örneğin Suudi Arabistan, ABD’nin askeri koruması karşılığında Çin ile ekonomik bağlarını koparmayacak, Vietnam dengeleme stratejisinden vazgeçmeyecek ve Hindistan, dış politikasının ABD'nin iradesine tabi olduğu bir dünyayı kabul etmeyecektir.

Pekin'in bakış açısıyla Trump'ın ikili yaklaşımının yumuşak şekilde reddedilmesi

Bu bağlamda Pekin'in, ABD Başkanı Donald Trump'ın G2 konsepti önerisine verdiği tepkisi dikkati çekiyor. Bu öneri, ABD ile Çin arasındaki göreceli eşitliği zımnen kabul etmek anlamına gelse de küresel sistemin ikili liderlik fikrini gerçek anlamda kabul etmekten uzak. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre aksine, Trump'ın sanayi politikalarından teknoloji liberalleşmesine ve Amerikan imalat sektörünün canlandırılmasına kadar uzanan ‘Önce Amerika’ gündemi, esasen 21’inci yüzyılda ABD’nin mutlak hegemonyasını pekiştirmeyi amaçlıyor.

ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 30 Ekim'de Güney Kore'nin Busan kentinde düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesi kapsamında yapılan ikili görüşmenin ardından Gimhae Uluslararası Havalimanı'ndan ayrılırken (Reuters)ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 30 Ekim'de Güney Kore'nin Busan kentinde düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesi kapsamında yapılan ikili görüşmenin ardından Gimhae Uluslararası Havalimanı'ndan ayrılırken (Reuters)

Pekin, G2 çerçevesini açıkça reddetmiyor. Çünkü bunu yaparsa, diğer hiçbir başkanın yapmadığını yapan bir ABD başkanıyla gereksiz şekilde gerilime yol açabilir. Ancak tam olarak kabul de etmiyor. Bunun yerine Çinli yetkililer bu kavramı, iki gücün dünyaya iradesini dayattığı iki kutuplu bir sistem olarak değil, çok taraflılığa daha geniş bir bağlılık çerçevesinde iki büyük gücün ortak konularda koordinasyon kurmasına olanak tanıyan düzenleme şeklinde yeniden tanımlamaya çalışıyor. Çin Dışişleri Bakanlığı’nın bir sözcüsü yaptığı açıklamada, Çin'in gerçek çok taraflılığa bağlı kalmaya ve çok kutuplu, eşitlikçi ve düzenli bir dünya için çalışmaya devam edeceği yönündeki ülkenin kesin tutumunu bir kez daha vurguladı.

Pekin, bu şekilde G2 çerçevesini resmi olarak kabul etmekle birlikte, onun özünü reddediyor. Evet, Çin ve ABD küresel etkiye sahip büyük güçlerdir, ancak bu etki iki kutuplu dünyada değil, çok kutuplu bir dünyada geçerli.

G2 çerçevesi dışındaki güçler

Trump'ın G2 kavramını yeniden canlandırması, Washington ve Pekin'in ikili müzakereler yoluyla küresel düzeni yeniden şekillendirme yeteneğini abarttığı için bir takım gerçek riskler taşıyor. Bu ifadenin kullanılması, müttefik başkentlerde ABD yönetiminin onların aleyhine Çin ile anlaşmalar yapacağından endişe duyulmasına neden oldu.

Trump, her zamanki açık sözlü tavrıyla, Washington ve Pekin'in karşılıklı olarak zarar verebilecek bir rekabete girmeyi tercih etmektense rekabeti yönetmeyi tercih ettiklerini ifade etti. Bu, başlı başına önemli bir konu.

Ancak daha derin sorun, Avrupa, Japonya, Hindistan ve diğer ülkeleri ikincil konuma yerleştiren Trump'ın dünya görüşünde yatıyor. Bu görüş, çarpık bir stratejik gerçekliği yansıtıyor. Dünya 2025 yılında, Washington ve Pekin arasındaki ikili rekabet temelinde dönmeyecek, aksine büyük ve orta büyüklükteki güçlerin etkileşime girerek sonuçları şekillendirdiği, bölgesel ittifakların küresel rekabetin ötesinde önem kazandığı ve ekonomik ve askeri gücün otomatik olarak siyasi sadakate dönüşemediği karmaşık bir manzaraya sahip olacak.

ABD’nin tek taraflılığının ötesinde

G2 kavramı, üst düzey ikili toplantıları ifade etmek için kullanılan diplomatik bir terim olarak kullanılmaya devam edebilir. Bu da ticaretteki gerilimleri hafifleten ve belirli konularda ABD ile Çin arasında ortaklık izlenimi veren ek anlaşmaların önünü açabilir. Ancak bu kavramın ifade ettiği gibi, küresel sistem yapısının radikal bir şekilde yeniden düzenlenmesinin önünü açmaz. Çin, dikkatli diplomatik diliyle, bu kavramın altında yatan varsayımları kabul etmediğini açıkça belirtti. Kendisini dünyanın eş lideri olarak değil, şekillenmekte olan çok kutuplu dünyada birkaç büyük güçten biri olarak görüyor.

Trump’ın vizyonu ile Çin’in vizyonu arasındaki bu uyuşmazlık -ve her ikisi ile 2025’in jeopolitik gerçekliği arasındaki uyuşmazlık- Busan’daki zirvenin gerçek sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Trump, her zamanki açık sözlü tavrıyla, Washington ve Pekin'in karşılıklı olarak zarar verebilecek bir rekabete girmeyi tercih etmektense rekabeti yönetmeyi tercih ettiklerini ifade etti. Bu, başlı başına önemli bir konu.

Ancak asıl mücadele, iki kutuplu dünyanın liderliği için ABD ile Çin arasında değil, ABD’nin tek kutupluluğunun sona ermesinden sonra ne olacağına dair karşıt vizyonlar arasında yaşanıyor. Sonuç olarak bunu sadece Trump ile Şi arasında yapılan müzakereler değil, gelecekteki dünya düzenini şekillendirmede giderek daha etkili hale gelen diğer güçlerin tercihleriyle de belirlenecektir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Uzmanlar uyardı: "Zihin kontrol silahları" gerçek oluyor

 Rus özel harekatçılarının kullandığı gaz nedeniyle birçok rehine bilincini kaybetmişti (Reuters)
Rus özel harekatçılarının kullandığı gaz nedeniyle birçok rehine bilincini kaybetmişti (Reuters)
TT

Uzmanlar uyardı: "Zihin kontrol silahları" gerçek oluyor

 Rus özel harekatçılarının kullandığı gaz nedeniyle birçok rehine bilincini kaybetmişti (Reuters)
Rus özel harekatçılarının kullandığı gaz nedeniyle birçok rehine bilincini kaybetmişti (Reuters)

Britanyalı bilim insanları bilinç, algı veya hafızayı değiştirebilen silahların yakın zamanda gerçeğe dönüşebileceğini söylüyor. 

Birleşik Krallık'taki Bradford Üniversitesi'nden Michael Crowley ve Malcolm Dando, Kraliyet Kimya Topluluğu tarafından yayımlanacak yeni kitaplarında, insanın sinir sistemini hedef alan "beyin silahlarının" artık yalnızca bilimkurgularda kalmayacağını savunuyor.  

24 Kasım'da yayımlanacak kitap, merkezi sinir sistemini (MMS) etkileyen kimyasalların araştırılması için yürütülen devlet fonlu çalışmaları konu ediniyor. 

Guardian'a konuşan Crowley, Soğuk Savaş'ta ve sonrasında ABD, Sovyetler Birliği ve Çin'in MMS'ye etki eden silahlar geliştirmek için "aktif çaba gösterdiğini" söylüyor. 

Bu programların insanlarda "bilinç kaybı, uyuşma, halüsinasyon, kafa karışıklığı ve felç" dahil uzun süreli bozukluklar yaratacak cihazların geliştirilmesini hedeflediğini belirtiyor. 

Araştırmacılar, 2002'de Moskova Tiyatrosu'na Çeçen militanlar tarafından düzenlenen baskını da hatırlatıyor. Rehine krizinde Rus özel harekatçılar, binanın havalandırma sisteminden içeri fentanil bazlı "uyku gazı" sıktıktan sonra operasyona başlamıştı. Rus askerler 40 ayrılıkçı militanı öldürmüş, 132 rehinenin çoğununsa gazdan etkilenerek yaşamını yitirdiği bildirilmişti.

Kitabın dünyaya bir uyarı niteliğinde olmasını istediklerini belirten Crowley şöyle devam ediyor: 

Kulağa bilimkurgu gibi geliyor ama bu, bilimsel bir olguya dönüşüyor. Bizatihi beynin savaş alanına dönüşeceği bir çağa giriyoruz. Merkezi sinir sistemini manipüle etmek için kullanılan araçlar giderek daha hassas, erişilebilir ve devletler için daha cazip hale geliyor.

Biyolojik ve kimyasal silahlarla ilgili araştırmalar yürüten Dando da tehdidin arttığı uyarısında bulunuyor: 

Nörolojik bozuklukları tedavi etmemizi sağlayan bilgiler, bilişsel işlevleri bozmak, itaatkarlık yaratmak ve hatta gelecekte insanları farkında olmadan faillere dönüştürmek için kullanılabilir.

Dando ve Crowley, Lahey'de 24-28 Kasım'da otuzuncusu düzenlenecek Taraf Devletler Konferansı'na (Conference of the States Parties/CSP) katılacak. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne üye ülkelerin oluşturduğu CSP, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin denetiminden sorumlu.

Bilim insanları, gelecekte karşılaşılabilecek bu silahlara karşı şimdiden gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söylüyor. Crowley, "Bu bir uyarıdır. Bilimin bütünlüğünü ve insan zihninin kutsallığını korumak için hemen harekete geçmeliyiz" diyor.

Independent Türkçe, Guardian, News Bytes