Füzeler ve İHA’lar çağında iki tehlikeli oyuncu: İsrail ve İran

Kibirli aşırılık yanlıları tarafından yönetilen Siyonist bir oluşum ile oynanan bu tür tehlikeli oyunların sonu yok

İsrail ordu sözcüsü ve bazı askerler İran balistik füzesinin yanında (AFP)
İsrail ordu sözcüsü ve bazı askerler İran balistik füzesinin yanında (AFP)
TT

Füzeler ve İHA’lar çağında iki tehlikeli oyuncu: İsrail ve İran

İsrail ordu sözcüsü ve bazı askerler İran balistik füzesinin yanında (AFP)
İsrail ordu sözcüsü ve bazı askerler İran balistik füzesinin yanında (AFP)

Refik Huri

Ortadoğu'da hiç kimse başarısız olduğunu, kaybettiğini veya yanlış değerlendirmede bulunduğunu kabul etmez. Herkes muhteşem ve mahirdir, muzafferdir ve herkesin kendi zafer yorumu vardır. Ancak gerçekler doğrudan ölçüdür ve zaman nihai yargıçtır. Dolayısıyla İran'ın İsrail'e saldırısı yalnızca İsrail'in İran toprağı olan Şam'daki konsolosluğunu vurmasına, Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü’nün bir grup lider ve kurmayının öldürülmesine yanıt verme hakkının kullanılması değildir. Aynı şekilde alışılagelmiş abartılı söylemlere göre başlı başına yeni Ortadoğu'ya giden yolda bir durak da değildir.

Bu, kesinlikle Tahran'ın "stratejik sabır" aşamasından "caydırıcılık" aşamasına geçiş anlamına geldiğini kendisine telkin ettiği stratejik bir değişimdir. Buna yanıt da bir “bölgesel savunma sistemi”nin ortaya çıkışına odaklanan ve bir tür bölgesel-uluslararası ittifaka atıfta bulunan stratejik bir değişim oldu. Çünkü İran, Romalılar döneminde kullanılan ve geri dönülemez kararı simgeleyen bir deyim haline gelen “Rubicon Nehri'ni geçti.” İsrail ile doğrudan çatışmaya girme konusunda ihtiyatlı olup, vekiller aracılığıyla çatışmak ile yetinmekten vazgeçti.

Netanyahu, İran’ın kendi topraklarından İbrani devletine misillemede bulunmasını sağlayıp, ABD'nin dahil olacağı ve böylece İsrail'in de rahatlayacağı geniş çaplı bir savaşa yol açmayı umarak, Mollalar Cumhuriyetini kışkırtma ve kendisine meydan okumada çok ileri gitti. Ancak Biden yönetimi onun sıcak başına soğuk su döktü.

Buna rağmen ve İsrail’in tehlikeli bir açığının ortaya çıkmasına karşılık Netanyahu üç kazanım elde etti. Birincisi, Gazze savaşındaki vahşeti nedeniyle destek kaybeden İsrail'e yönelik Batılı ve uluslararası sempatiyi geri kazandı. İkincisi, ABD, İngiltere ve Fransa İran saldırısını püskürtmek için hemen harekete geçtiler ve böylece İsrail'i ortadan kaldırmayı düşünen herhangi bir kuvvet için gökte bir "kırmızı çizgi" çizdiler. Üçüncüsü, İsrail geniş çaplı bir füze ve İHA saldırısı dalgasına aynı anda karşı koymaya hazır olduğunu gösterdi. Buna karşılık ödenen yüksek bedel ise İsrail'in kendisini koruyacak birine ihtiyaç duyduğunun ortaya çıkmasıdır.

İran’a gelince, İsrail'e doğrudan saldırmak konusunda tedbirli olma eşiğini aştı. Ayrıca füze ve İHA’larını sahada test etti. Bunun karşılığında ödediği bede ise İsrail'in bir füze saldırısına maruz kalma korkusunun sona ermesi, İran’ın Dini Lider'in bir emri ile İsrail'i dakikalar içinde ortadan kaldırma gücü ile ilgili söylem ve abartıların sonunun gelmesi.

Ancak Ortadoğu kimsenin istemediği geniş çaplı bir savaşın eşiğine geldi. Misilleme ve karşı misillemelerin sonsuz tekrarıyla bu savaşın içine kaymasını durdurmak kolay değil. Buradaki iki tehlikeli oyuncu: İsrail ve İran'dır. Tahran benzeri görülmemiş bir şey yaptı; Devrim Muhafızları'na bağlı, misyonu İran Cumhuriyetini korumak ve Yemen, Irak, Suriye, Lübnan ile diğer ülkelerdeki bölgesel projesinin başarısı için çalışmak olan ideolojik milis gruplar kurdu. Misyonun başlığı da İsrail'e karşı “direniş ekseni” idi. Bunun ardından savaşa doğrudan katılım geldi.

İran'ın füze ve İHA operasyonunun sadece meşru müdafaa olduğunu, başka hiçbir şeyin “gündemde” olmadığını ifade eden söylemini kabul etmek zor. Zira kibirli aşırılık yanlıları tarafından yönetilen tehlikeli bir Siyonist oluşumla oynanan bu tür tehlikeli oyunların sonu yoktur.

Bundan daha önemlisi, füze ve İHA çağının stratejik dengelerde ve hesaplamalarda köklü bir değişimi beraberinde getirmesidir. Bugün kimsenin yerinden kıpırdamadan, sadece tuşlara basarak yürütebileceği savaşların içindeyiz. Yemen'deki Husi milislerinin bile Amerikan ve Avrupalı filoların varlığına rağmen, Kızıldeniz'deki uluslararası seyrüseferi aksatmasına, Iraklı milislerin Amerikan üslerini hedef almasına olanak tanıyan da budur.

Bu İran'ın, bazıları 2 bin kilometre menzilli füze ve İHA’lardan oluşan bir cephanelik inşa etmek için çok fazla para ve çaba harcadığı bir dönem. Ondan önce, daha önceki bir dönemde doğan İsrail, savaşlarla bölgeye hâkim olmuştu ama bugün yeni bir çağda, yeni bir oyuncuyla karşı karşıya. Bu nedenle artık ABD’nin korumasına ihtiyaç duyuyor. Aynı İsrail geçmişte, hareket özgürlüğünü kaybetmemek ve istediği zaman savaş ilan etmek için ABD ile savunma anlaşması yapmayı reddediyordu.

Olaylar gelişiyor ve hızla ilerliyor. İsrail hava saldırısına yanıt olan İran saldırısının sadece ilk okuması üzerinde durmak bir hatadır. Hızlı kararlarda birden fazla okuma yapmak gerekir.



Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal haklar tanındı. Peru'da yaşayan bir arı grubunu kapsayan gelişme, koruma çalışmalarında önemli bir adıma işaret ediyor.

Amazon Ormanları'nda yaşayan Meliponini arı sınıfı, bal arısı (Apis mellifera) kuzenlerinden farklı olarak iğne taşımaz. 

Peru'nun yerli halkları tarafından Kolomb öncesi dönemden beri yetiştirilen bu arılar, yağmur ormanlarında polen taşıyıcı rolü üstlenerek biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumada kilit rol oynuyor. 

Grubun bilinen 500 türünün yaklaşık yarısı Amazon'da yaşıyor ve kakao, kahve ve avokado gibi bitkileri de içeren floranın yüzde 80'inden fazlasının tozlaşmasında rol oynuyor.

Ancak Meliponini arıları iklim krizi, ormansızlaşma, pestisit kullanımı ve  diğer arı türleriyle rekabet yüzünden ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Peru'nun iki belediyesinde kabul edilen yasalar artık bu böceklerin sağlıklı ekosistemlerde yaşama, üreme ve gelişme haklarını garanti altına alıyor.

Bu iğnesiz arıların yasal haklar elde etmesi, kimyasal biyolog Rosa Vásquez Espinoza'nın yerli halklarla birlikte yıllar süren çalışmaları sayesinde mümkün oldu.

Kovid-19 pandemisinde yerli halklar ilaç bulamadıklarında bu arıların balını kullanıyordu. Bir meslektaşının ricası üzerine 2020'de balı inceleyen Espinoza çarpıcı sonuçlarla karşılaştı.

Guardian'a konuşan bilim insanı "Yüzlerce tıbbi molekül gördüm, tedavi potansiyeli taşıdığı bilinen moleküller" diyerek ekliyor: 

 Üstelik çeşitlilik de gerçekten çok fazlaydı. Bu moleküllerin antiinflamatuvar, antiviral, antibakteriyel, antioksidan, hatta kanser önleyici etkileri olduğu biliniyor.

Bu nedenle saha çalışmalarını genişleten araştırmacı, yerli halktan uzmanlarla birlikte ormanın derinlerine keşif gezileri düzenledi. Nesillerdir devam eden geleneksel arıcılık yöntemlerini kaydettiler.

Ancak kısa süre sonra ciddi bir sorun olduğu fark edildi: Arıcılar, eskiden arı kolonilerini yarım saatte bulurken, artık saatler sürüyordu.

Espinoza, "Farklı topluluk üyeleriyle konuşuyorduk ve ilk söyledikleri 'Artık arılarımı göremiyorum' oldu" diye anlatıyor.

Biyoloğun yaptığı çalışmada, endüstriyel çiftliklerden uzak bölgelerdeki arıların bile balında pestisit izlerine rastlandı.

Meliponini arılarının korumaya ihtiyaç duyduğuna karar veren Espinoza ve meslektaşları, ilk olarak bu hayvanların tanınması için çaba gösterdi.

Araştırmaları sayesinde 2024'te, Meliponini arılarını Peru'ya özgü yerli türler olarak resmen tanıyan bir yasa kabul edildi. Peru yasaları yerli türlerin korunmasını gerektirdiği için bu kritik bir adımdı.

Daha sonra bu yıl ekimde Satipo, 22 Aralık Pazartesi de Nauta belediyeleri dünyada bir ilke imza atarak bu böcekleri yasal hak sahibi olarak tanımladı. 

Earth Law Center'ın Latin Amerika direktörü ve kampanyanın parçası olan Constanza Prieto gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: 

Bu yönetmelik, doğayla ilişkimizde bir dönüm noktası: Meliponini arılarını görünür kılıyor, onları hak sahibi özneler olarak tanıyor ve ekosistemlerin korunmasında temel rol oynadıklarını onaylıyor.

Hukuk uzmanları yeni yasaların habitat restorasyonunu, daha sıkı pestisit kontrollerini ve genişletilmiş araştırmaları zorunlu kılabileceğini söylüyor.

Düzenlemeyi Peru genelinde uygulamaya koymak için bir imza kampanyası düzenlenirken, Bolivya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerdeki koruma grupları da kendi bölgelerindeki arılar için benzer yasal yaklaşımları inceliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering


Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
TT

Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Donald Trump ve Elon Musk arasında arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı.

Dünyanın en zengin kişisi, yeni Donald Trump yönetiminin ilk aylarında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) başına getirilince manşetlerden düşmemişti. 

Ancak Musk'ın, Trump'ın Büyük Güzel Yasa Tasarısı'nı sert bir dille eleştirmesinin ardından ikili arasındaki ipler haziranda kopmuştu. 

Trump, elektrikli otomobil teşviklerini kestiği için Musk'ın "çıldırdığını" söylemişti. 

Amerika Partisi'ni kuracağını öne süren Musk "Büyük bombayı patlatmanın zamanı geldi" diyerek Trump'ın Jeffrey Epstein dosyasında adının geçtiğini iddia etmişti.

İkili suikastla öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk'ün eylüldeki cenaze töreninde bir araya gelerek buzları eritmişti. 

Washington Post, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in perde arkasında ikiliyi nasıl yumuşattığını dünkü haberinde işledi. 

41 yaşındaki Cumhuriyetçi'nin ekibiyle birlikte büyük çaba göstererek Amerika Partisi'nin kurulmasını engellediği bildirildi. 

Vance'in bunun için hem Musk'a hem de çevresine baskı yaptığı ifade edildi.

Washington Post, Musk-Trump ilişkisinin yumuşamasıyla birlikte teknoloji milyarderinin 2026'daki ara seçimlerde yarışacak Cumhuriyetçi adaylara bağış yapmaya başladığını belirtti. 

Aylar boyunca uğraşan Vance'in de 2028'de başkan adayı olup Musk'tan destek görmeyi planladığı öne sürüldü. 

Musk'ın kasımda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman şerefine Beyaz Saray'da verilen akşam yemeğine katıldığı hatırlatıldı. 

Musk-Trump ilişkisinin hâlâ hassas bir dengede durduğu aktarılan haberde Jared Isaacman'ın NASA Direktörlüğü'ne atanmasının önüne engeller çıkarılmasının teknoloji milyarderini kızdırdığı da ifade edildi. 

ABD Başkanı Donald Trump, "geçmişteki bağlantılarını yeniden değerlendirdikten sonra" adaylığını haziranda geri çektiği milyarder iş insanı Isaacman'ı, NASA Direktörlüğü görevine yeniden aday gösterdiğini kasımda açıklamıştı.

Musk'ın iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Isaacman, önceki haftalarda resmen bu göreve getirilmişti. 

Isaacman, 2021 ve 2024'te Musk'ın SpaceX roketleriyle uzaya çıkmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast, Gizmodo


ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters