İran, Sadr'ı Irak'ın siyasi istikrarını bozmak için mi destekliyor?

Sadr Hareketi destekçileri Nasiriye'de yerel seçimleri boykot ettiklerini açıklarken, 14 Aralık 2023 (AFP)
Sadr Hareketi destekçileri Nasiriye'de yerel seçimleri boykot ettiklerini açıklarken, 14 Aralık 2023 (AFP)
TT

İran, Sadr'ı Irak'ın siyasi istikrarını bozmak için mi destekliyor?

Sadr Hareketi destekçileri Nasiriye'de yerel seçimleri boykot ettiklerini açıklarken, 14 Aralık 2023 (AFP)
Sadr Hareketi destekçileri Nasiriye'de yerel seçimleri boykot ettiklerini açıklarken, 14 Aralık 2023 (AFP)

Rüstem Mahmud

Iraklı üst düzey bir siyasi kaynak Al-Majalla’ya yaptığı açıklamada, İran'ın Irak’taki Şii siyasi güçlere yönelik stratejisinde köklü değişiklikler olduğunu söyledi. Kaynak, bu değişikliklerin, ülkedeki siyasi istikrarı ve güvenliği bozmak ve geçmiş dönemde İran’ın nüfuzundan göreceli de olsa bağımsızlaşan bazı Iraklı Şii siyasetçi ve güçlerin ‘gücünü budamak’ için Sadr Hareketi’ne yönelik üstü kapalı desteğini önümüzdeki dönemde de sürdürmesi anlamına geldiğini ifade etti.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, 2022 yılının haziran ayı ortalarında Irak’taki siyasi süreci tamamen boykot ettiğini açıklamış ve yaklaşan genel seçimlere ‘hiçbir şekilde’ katılmama kararı almıştı. Bu karar öncesinde, 2021 yılının ekim ayında yapılan milletvekili seçimlerinin ardından ülkede ciddi bir siyasi kriz yaşandı. Sadr Hareketi, Temsilciler Meclisi’ndeki 325 sandalyeden 73'ünü kazanarak en büyük blok oldu. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve (Sünni) Tekaddum Partisi ile üçlü bir ittifak kurdu. Ancak Hukuk Devleti Koalisyonu lideri ve eski Başbakan Nuri El Maliki öncülüğünde Koordinasyon Çerçevesi çatısı altında bir araya gelen Şii güçler, Üçlü Koalisyon’un cumhurbaşkanı seçmesine ve yeni bir hükümet kurmasına izin vermedi. Yeni cumhurbaşkanını seçmek için üçte ikilik yeter sayıya ulaşılamaması, ülkede ciddi bir siyasi krize neden oldu. Sadr taraftarları ile Koordinasyon Çerçevesi destekçileri arasında 2022 yılının Ağustos ayı sonlarında çıkan silahlı çatışmalarda 30'dan fazla kişi öldü, aralarında onlarca askerin ve güvenlik görevlisinin de bulunduğu en az 700 kişi yaralandı.

xsdvfbgn
Mecf kentinde aralık ayındaki yerel seçimleri boykot eden pankartlar taşıyan Mukteda es-Sadr destekçileri (AFP)

Al-Majalla’ya konuşan kaynak, Irak'ta son iki ay içinde meydana gelen üç siyasi gelişmenin İran'ın ‘Irak'taki iç durumun istikrarına ilişkin endişelerini’ artırdığını söyledi. Kaynak, söz konusu gelişmelerin Irak'ın istikrarının İran'ın kontrolünden çıkmasını mümkün kıldığını ve bazı noktalarda Irak'ın stratejik siyasi kararlarının 2003 yılından bu yana ilk kez İran nüfuzundan bağımsız olabileceğini gösterdiğini vurguladı.

İran şimdi siyasi süreç üzerinde baskı ve gerilim yaratarak söz konusu Iraklı Şii isimleri İran'ın Irak’taki ve bölgedeki rolüyle yeniden ilişkilendirmek istiyor.

Örneğin, ABD'nin baskısı ve yerel diplomasi, Bağdat ile Erbil arasında çözüm bekleyen meselelerde, özellikle de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) memurların maaşları konusunda siyasi bir uzlaşıya varılmasını sağladı. Irak hükümeti, ülkenin başlıca siyasi güçleriyle uzlaşarak, silahlı grupları ve milisleri dizginlemeyi ve özellikle Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ABD ziyaretinden sonra, ABD’nin Irak'taki ve bölgedeki askeri üslerine daha fazla saldırı düzenlemelerini önlemeyi de başardı. Irak hükümeti ayrıca ABD askerlerinin Irak’tan bir an evvel çıkması ve Irak'taki askeri üslerinin lağvedilmesi yönündeki hem siyaset çevrelerinden hem de halktan gelen çağrılara yanıt vermek yerine, konuyu uzun soluklu Irak-ABD müzakerelerine bıraktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz ay Irak'a gerçekleştirdiği olağanüstü ziyaret sırasında Ankara ile hem Bağdat hem de Erbil arasında, Irak ekonomisi ile Türkiye ekonomisi arasında köprüler kuracak onlarca stratejik ekonomik anlaşma imzalandı. Anlaşmaların Türkiye'nin Irak'taki etkisini artırması ve böylece İran'ın rolünün azalmasına neden olacağı tahmin ediliyor.

Bundan kısa bir süre önce Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) verdiği son brifingde, UNAMI’nin Irak'ta seçimler, siyasi çalışmalar ve insan hakları alanlarındaki çalışmalarını tamamen sona erdireceğini ve Irak hükümetinin talebi üzerine Irak'ta sadece bir BM koordinatörü bulunduracağını açıklamıştı. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre bu adım, Irak'taki siyasi sahnesini ve genel atmosferi uluslararası kurumlardan, özellikle de BMGK’dan dışlamak için İran'ın baskısıyla atıldı. UNAMI Başkanı, BMGK’ya düzenli olarak brifing verdi ve her seferinde İran bağlantılı milislerin ülkenin siyasi istikrarının bozulmasındaki olumsuz rolüne dikkati çekerek, Irak hükümetini ve siyasi güçleri uluslararası topluma karşı tamamen sorumlu tuttu.

Bu gelişmelerden sadece iki hafta önce, IKBY’nin Kormor Gaz Tesisi’ne insansız hava aracıyla (İHA) dört işçinin ölümüne ve bölgenin enerji şebekesine zarar vererek, büyük bir bölümünün enerji kesintisine uğramasına neden olan beklenmedik bir saldırı düzenlendi. Bu ani saldırı, Erbil ile Bağdat arasında birtakım uzlaşıların sağlandığı ve bu uzlaşıları bozmak isteyen tarafların suçlamalarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde gerçekleşti.

zhumöı
Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr Kufe Camii'nde vaaz verirken, 4 Kasım 2022 (AFP)

Irak'taki Hizbullah yapılanmasının üst düzey liderlerinden din adamı Muhammed el-Kevserani’nin son iki haftadır İran'a bağlı birçok Iraklı silahlı grupla temaslarını yoğunlaştırdığını ve bu gruplarla, başta silahlı kanadı Mehdi Ordusu olmak üzere Sadr Hareketi arasında ortak bir zemin bulmaya çalıştığını söyleyen Iraklı kaynak, “Kevserani, İran ve Hizbullah tarafından geleneksel olarak Irak'taki silahlı grupların yönetiminin denetçisi olarak kabul ediliyor” dedi. Kaynak, söz konusu grupların, Sadr ve destekçilerinin Irak hükümetinin stratejisine aykırı olsa bile ülkede gerçekleştirebilecekleri herhangi bir siyasi ya da halk hareketine karşı çıkmamaları gerektiğini de belirtti.

Irak'taki Hizbullah yapılanmasının üst düzey liderlerinden din adamı Muhammed el-Kevserani, son iki haftadır İran'a bağlı birçok Iraklı silahlı grupla temaslarını yoğunlaştırırken, bu gruplarla Sadr Hareketi arasında ortak bir zemin bulmaya çalıştı.

Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr, geçtiğimiz nisan ayı ortalarında hareketin adını ‘Şii Ulusal Hareketi’ olarak değiştirdiklerini açıkladı. Gözlemciler, Sadr'a yakın isimlerin Irak basınında boy göstermeye başlamasıyla birlikte isim değişikliğini, Mukteda es-Sadr’ın Irak siyaset sahnesine dönüşünün sinyali olarak değerlendirdi. İsim değişikliğinin, Sadr Hareketi’nin Mukteda es-Sadr'ın genel himayesi ve rehberliği altında siyasi sürece katılımının bir devamı olacağını söyleyen kaynak, ancak bu katılımın ayrıntılı bir örgütsel katılım olmayacağını, sadece Sadr'ın yaklaşık iki yıldır süren ‘siyasi tecridinin’ kırılmış olacağını belirtti. Sadr, isim değişikliği duyurusundan sadece birkaç gün önce, Irak'taki en büyük Şii dini merci olarak kabul edilen Ayetullah Sistani’yi ziyaret etmiş, yerel ve bölgesel olaylara ilişkin siyasi ve sahadaki tutumlarını açıklamaya başlamıştı.

Mukteda es-Sadr, isim değişikliği açıklamasından birkaç gün sonra siyasi tecridi çerçevesinde son yıllarda yapmadığı bir şekilde, babası Muhammed Sadık es-Sadr'ın şehit edilişini anacağını duyurdu. Sadr, bu vesileyle destekçilerine siyasi bir konuşma yaparak ilan ettiği yeni siyasi hareketin kimliğini ve siyasi görevlerini açıkladı. 

Iraklı kaynağa göre İran, Sadr'ın iki yıl önce siyasi süreçten aniden çekilmesinin yarattığı travma nedeniyle ne KDP'nin ne de Tekaddum Partisi'nin Sadr ile gelecekte, özellikle de yaklaşan seçimlerde herhangi bir siyasi ittifaka katılmayacağına emin. Sadr'ın iki yıl önce siyasi süreçten aniden çekilmesi, KDP ve Tekaddum Partisi'nin zayıf konuma düşmelerine, Koordinasyon Çerçevesi güçleriyle müzakerelere gitmek zorunda kalmalarına ve onların Muhammed Şiya es-Sudani liderliğinde Irak hükümetinin kurulması için Devleti Yönetme İttifakı’nın oluşturulması konusundaki dayatmasını kabul etmelerine yol açmıştı.

Kaynağa göre İran, bu doğrultuda Sadr'ın içeride kendisine siyasi müttefikler edinmesini sağlamaya çalışıyor. İran, Sadr'ın baskıları ve sokak hareketleriyle, mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ne pahasına olursa olsun ikinci bir dönem daha başbakanlık yapma arzusunun, özellikle Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin liderleriyle yaşadığı anlaşmazlıkların ardından Sadr ve Sudani'yi önümüzdeki yıl yapılması planlanan genel seçimlerde bir araya getirebileceğini ve siyasi bir ittifak oluşturmalarını sağlayabileceğini düşünüyor.

zxcfvgbh
Başkent Bağdat'ta Temsilciler Meclisi’ndeki bir oturuma katılan Iraklı milletvekilleri, 3 Eylül 2018 (AP)

Öngörülen ittifak, parlamenter blok ve siyasi ağırlık açısından Koordinasyon Çerçevesi güçlerine paralel olacağından tarafların hiçbiri ne yeni bir cumhurbaşkanı seçebilecek ve yeni bir hükümet kurabilecek bir parlamento bloğu oluşturabilecek. Elbette Sadr, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin gelecekteki herhangi bir Irak hükümetinde yer almasını kabul etmeyecektir. Zira son dönemdeki tüm siyasi tercihini bu ret üzerine inşa etti. Ancak bunun yanında hiçbir zaman tek başına bir hükümet kuramayacağı gibi, eskisi gibi istediğinde de siyasi süreçten ayrılamayacak.



Kuzey Kore lideri özel treniyle Çin'e gidiyor

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Çin'e giden trende (Reuters)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Çin'e giden trende (Reuters)
TT

Kuzey Kore lideri özel treniyle Çin'e gidiyor

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Çin'e giden trende (Reuters)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Çin'e giden trende (Reuters)

Kuzey Kore devlet medyası, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesini anma törenine katılmak için bugün erken saatlerde özel treniyle Çin sınırını geçtiğini bildirdi.

Devletin yayın organı Rodong Sinmun gazetesi bugün, Kim'in dün Pyongyang'dan Çin'e doğru yola çıktığını ve bu sabah erken saatlerde Çin sınırını geçtiğini ifade etti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Kim'in yarın Pekin'de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Masud Pezeşkiyan gibi liderlerle birlikte askeri geçit törenine katılması bekleniyor.

Rodong Sinmun gazetesi, Kim'in yardımcılarıyla birlikte koyu yeşil renkteki trenin içindeki bir masada fotoğraflarını yayınladı. Tren, Kim'in daha önce diğer ülkelere seyahat etmek için kullandığı kurşun geçirmez trene benziyordu.

Kore Merkez Haber Ajansı (KCNA), Kim'in Çin'e geçmeden önce, kıtalararası balistik füze motorlarında kullanılmak üzere karbon fiber kompozit malzemeler üzerinde araştırma yapan bir laboratuvarı ziyaret ettiğini bildirdi.


Trump'ın Ukrayna planı: Barış karşılığı toprak tavizinin yeni versiyonu

Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla
Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla
TT

Trump'ın Ukrayna planı: Barış karşılığı toprak tavizinin yeni versiyonu

Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla
Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla

Robert Ford

Amerikan diplomasisinde, çoğu insanın özünde iyi olduğu ve liderler bir araya geldiğinde, mantık ve akıl yoluyla anlaşmazlıklarını çözebilecekleri varsayımı üzerine kurulu uzun geçmişe sahip bir gelenek vardır. Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki savaş hakkındaki düşüncesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında acil bir zirvenin düzenlenmesi için baskı uyguladığından bu yaklaşımın açık bir örneği olarak görülüyor.

Zelenskiy, 19 Ağustos'ta Beyaz Saray'ı ziyaret ettiğinde yeni bir takım elbise giydi ve Melania Trump'a Ukrayna'nın çocuklarına gösterdiği ilgi için teşekkür eden bir mektup verdi. Bu durum, Başkan Trump’ı memnun etti.

Zelenskiy, Rusya’nın Ukrayna şehirlerine yönelik yoğunlaşan insansız hava aracı (İHA) saldırılarına karşı koymak için ABD hava savunma sistemlerine çaresizce ihtiyaç duyduğundan Trump'ı kızdırmak istemiyor.

Putin de Alaska'da Trump'ı kızdırmak istemediğinden Ukrayna tarafıyla zirve fikrini reddetmedi. Çünkü bunun Rusya’nın kötüleşen ekonomisine yeni yaptırımlar getirmesinden çekiniyor ve Trump'ın Zelenskiy ile görüşmeye olan ilgisinin devam etmesinin ABD'nin yaptırımları sıkılaştırmasını engelleyeceğini biliyor.

Ancak, yakın gelecekte iki lider arasında bir görüşme yapılması beklenmiyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da dahil olmak üzere Rus yetkililer, herhangi bir görüşmenin gerçekleşmesi için öncesinde bir hazırlık sürecinin yapılması gerektiğini belirttiler.

Trump, savaşın köklerinin toprak anlaşmazlığında yattığına inanırken, Zelenskiy ve Putin savaşı Ukrayna'nın bağımsız ve egemen bir devlet olarak varoluş mücadelesi olarak görüyor.

Rusya daha fazla Ukrayna toprağı alır mı?

Lavrov, çözülmesi gereken sorunlar arasında Ukrayna'nın Rusya'ya toprak tavizi vermeyi kabul etmesinin de olduğunu düşünüyor. Ruslar bu tutumlarını ilk olarak 6 Ağustos'ta Moskova'da Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’a, ardından 15 Ağustos'ta Alaska'da Trump'ın kendisine ilettiler. Rusya, Ukrayna güçlerinin halen kontrolünde olan Donetsk bölgesinin geri kalan kısmı üzerinde kontrol sahibi olması karşılığında ateşkes önerdi.

Cephe hattı Ukrayna'nın dört bölgesine yayıldığından Trump ve Witkoff, Rusya'nın teklifini bir taviz olarak değerlendiriyor. Çünkü Donetsk ve diğer üç bölgede çatışmalar sona erecek ve Ukrayna şehirlerine yönelik bombardıman durdurulacak. Ancak Trump ve Witkoff, başlangıçta Zelenskiy ve Avrupa ülkelerinin ateşkesin, Rusya ordusunun Herson ve Zaporijya bölgelerinin büyük kısmını, Luhansk'ın tamamını ve Donetsk'in büyük bölümünü kontrol ettiğini kabul etmek olarak değerlendireceğini fark etmemişlerdi. Donetsk'in halen Ukrayna ordusunun kontrolü altında olan ve Putin'in talep ettiği bölgenin geri kalan yüzde 30'unda yaklaşık 250 bin Ukraynalı sivil yaşıyor. Bu yüzden Ukrayna, Putin'in teklifinden sadece ateşkes elde edecek.

sdf
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Alaska'da hatıra fotoğrafı çektirdi, 15 Ağustos 2025 (AFP)

Ukrayna yasalarına göre herhangi bir toprak devri halk referandumuna sunulmalı. Bu da Zelenskiy'nin Donetsk’in geri kalanını Moskova'ya devretmeyi kabul etmesi halinde ağır bir siyasi bedel ödeyeceği anlamına gelir. Ayrıca, bu kurtarılmış bölge güçlü bir savunma hattına sahip. Bundan dolayı eğer Rusya’nın kontrolüne girerse. Rus ordusuna başkent Kiev'i daha fazla tehdit edebileceği bir konum sağlayacak.

Trump, savaşın köklerinin toprak anlaşmazlığında yattığına inanırken, Zelenskiy ve Putin, savaşı Ukrayna'nın bağımsız ve egemen bir devlet olarak varoluş mücadelesi olarak görüyor. Ancak Zelenskiy, Rusya’nın 2014’teki ve 2022’de başlayıp halen devam eden saldırılarının ardından Putin'in herhangi bir barış anlaşmasına uyacağına artık inanmıyor.

Zelenskiy ve Avrupalı liderler, 19 Ağustos'ta Beyaz Saray'da yapılan toplantıda Trump'a sert bir şekilde karşı çıkmak yerine, çoğu zaman güvenlik garantilerini müzakere ettiler.

Peki ya Ukrayna’nın güvenliği ne olacak?

Trump'ın çerçevesinin ikinci kısmı, Ukrayna’ya yeterli güvenlik garantileri sağlamak, Zelenskiy ve Avrupa ülkelerine Putin'in Ukrayna'ya tekrar saldırmaya cesaret edemeyeceği konusunda güvence vermek amacıyla hazırlandı. Fransa ve İngiltere, barış anlaşması çerçevesinde Rusya'yı caydırmak için Ukrayna'ya ortak bir askeri güç göndereceklerini kamuoyuna açıkladı. Ancak, bu öneri, kısmen ABD'nin katılımının belirsizliği nedeniyle çok az ilerleme kaydetti ve Avrupalıların ayrıntılı planlar hazırlamasını imkânsız hale getirdi.

Trump, 15 Ağustos'ta Alaska'da, 13 Ağustos'ta yapılan ortak telefon görüşmesinde kararlaştırılan, önce ateşkesi desteklemeyi ve ardından toprak transferleri konusunda müzakerelere girmeyi öngören tutumundan geri adım attığında, Zelenskiy ve Avrupalı liderler arasında hayal kırıklığı hissedilir derecede belirgindi. Bu yüzden 19 Ağustos'ta Beyaz Saray'da yapılan toplantıda Trump'a sert bir şekilde karşı çıkmak yerine, çoğu zaman güvenlik garantilerini müzakere ettiler. Trump, somut taahhütlerde bulunmayı reddetse de ABD'nin askeri müdahale fikrine açık göründüğü için memnun kaldılar.

Trump, ertesi gün 20 Ağustos'ta Ukrayna'da konuşlu yabancı askeri güçlerin bir parçası olarak Ukrayna’ya Amerikan kara birlikleri göndermeyeceğini açıkladı. Ne Trump'ın siyasi tabanı ne de Başkan Yardımcısı JD Vance başta olmak üzere yönetiminin üst düzey yetkilileri, Ukrayna'da askeri müdahale istemiyor.

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, 21 Ağustos'ta, güvenlik paketinin hazırlanmasında Avrupalı güvenlik yetkililerine ABD'nin düzenlemelere katılacağını, ancak bu çabayı Avrupa'nın yönlendirmesi gerektiğini söyledi. CNN'in aktardığına göre Rubio herhangi bir somut taahhütte bulunmaktan kaçındı. Buna karşın ABD basınında yer alan haberlere göre Avrupalı askeri yetkililer Washington'ın en azından istihbarat, gözetleme ve lojistik alanlarında destek sağlamasını istiyorlar. Bu alanlar, Avrupa ordularının önemli zayıflıklarının olduğu alanlardır.

ABD’li uzmanlar, Washington'ın sınır boyunca Rusya ordusunun hareketlerini izlemek için insansız hava araçları (İHA) göndermeyi kabul etmesini bekliyor.

Ancak böyle bir anlaşma, Avrupa ülkelerinin kara kuvvetleri ve muharebe hava birimleri sağlamasını gerektirecek ve bu da hükümetlerinin zor kararlar almasını gerektirecek büyük ve maliyetli bir proje olacak.

Washington, Ukrayna ve Avrupa ülkeleri arasındaki görüşmeler, Avrupa liderliğindeki askeri güç meselesi ile birlikte Rusya'nın üçüncü bir saldırısı durumunda Ukrayna'yı desteklemek için ABD ve Avrupa başkentlerinin kamuoyuna verdikleri taahhüdü de içeriyor. Trump bu taahhüdün NATO'yu kapsamayacağı konusunda ısrarcı olmasına rağmen, Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 5’inci maddesinde yer alan taahhüde benzer bir taahhüt öneriliyor.

Zelenskiy, Avrupalı liderlere daha fazla güveniyor olsa da “Avrupalılar, Amerika'nın doğrudan desteği olmadan Ukrayna'yı büyük çaplı bir Rus saldırısına karşı savunmak için savaşa girecek mi?” şeklindeki zor soruyu sorması gerektiğini de biliyor.

Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 5’inci maddesi, ittifakın bir üyesi saldırıya uğradığında, diğer üye devletlerin ‘askeri güç kullanımı da dahil olmak üzere gerekli gördükleri önlemleri alacaklarını’ belirtiyor. Bu ifade kasıtlı olarak belirsiz bırakıldı. Çünkü eski Başkan Harry S. Truman, 1948 yılında Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato'yu, Avrupa'yı savunmak için ABD askerlerini konuşlandırma taahhüdünü içeren bir antlaşmayı kabul etmeye ikna edebileceğine inanmıyordu. O dönemde etkili olan Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Senato'ya, anlaşmanın başka bir üye saldırıya uğradığında ABD’nin otomatik olarak savaşa gireceği anlamına gelmediğini garanti etti.

Zelenskiy, Trump'ın ilk döneminde, Avrupa'yı askeri olarak savunmak için 5’inci madde kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirme konusunda pek istekli olmadığını biliyor. Ayrıca Trump'ın bağımsız bir devlet olarak Ukrayna'ya duygusal veya siyasi bir bağlılığı olmadığını da biliyor. Zelenskiy, Avrupalılarla ateşkesin önceliği konusunda anlaşmaya vardıktan sadece birkaç saat sonra Trump'ın tutum değişikliğine bizzat tanık oldu. Ayrıca, Trump’ın Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg'un, Rusya'nın tutumunu destekleme eğiliminde olan Steve Witkoff kadar etkili olmadığını da belirtti.

fd
Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla

Zelenskiy, Fransa Cumhurbaşkanı Emmenuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz gibi Avrupalı liderlere daha fazla güveniyor olsa da “Avrupalılar, Amerika'nın doğrudan desteği olmadan Ukrayna'yı büyük çaplı bir Rus saldırısına karşı savunmak için savaşa girecek mi?” şeklindeki zor soruyu sorması gerektiğini de biliyor. Bu sorunun cevabı sadece Ukrayna'nın geleceği için değil, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) ve ABD’nin geleceği için de önemli.

Trump bir anlaşmanın yapılmasını sağlayabilir mi?

Trump, 15 Ağustos’ta Alaska’da yaptığı konuşmada “Anlaşma sağlanana kadar hiçbir anlaşma olmayacak” dedi. Yani anlaşmanın tüm unsurlarının tek bir paket olarak kabul edilmesi gerektiğini kastediyordu. Moskova, güvenlik görüşmelerini yakından takip ediyor ve ‘kırmızı çizgiler’ olarak nitelendirdiği hususları yineliyor. Moskova, uzun süredir Batı güçlerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasını reddediyor ve Ukrayna ordusunun küçültülmesini talep ediyor.

Witkoff, Rusya’nın Alaska toplantısında 5’inci maddeye benzer bir düzenlemeye razı olduğunu belirtti. Ancak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 21 Ağustos'ta, ABD, Fransa, İngiltere ve Çin'in de aralarında bulunduğu bir grup ülkenin güvenlik garantisi veren taraflar olması gerektiğini açıkladı. Ancak Kiev, ordusunun büyüklüğünün belirlenmesinde Rusya'nın yer almasının yanı sıra Çin'e çok taraflı güvenlik garantilerinin uygulanması konusunda veto hakkı vermeyi de reddediyor.

Tüm bunların yanı sıra Ukrayna güvenlik düzenlemeleri konusunda dostlarından destek ararken, Lavrov aynı gün Rusya’nın Ukrayna’nın gelecekteki güvenliği ile ilgili müzakerelere dahil edilmesini talep etti. Moskova'nın katılmadığı müzakerelerin hiçbir sonuca varmayacağı konusunda uyarıda bulundu.

Trump, Alaska'da Putin ile yaptığı zirve toplantısı ve yedi üst düzey Avrupalı liderin Beyaz Saray'a yaptığı ziyaret gibi büyük etkinliklere olan sevgisiyle tanınıyor, ancak barış anlaşması müzakereleri farklı bir görev. Trump, 20 Ağustos'ta Fox News'e verdiği röportajda, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmenin beklediğinden daha zor olduğunu itiraf etti.

Washington'da, Moskova ve Kiev'deki inatçı ortaklarla karşı karşıya olan ve hassas diplomatik fırsatları değerlendirme konusunda deneyimsiz bir ekibe güvenen sabırsız bir başkan var.

Basında 21 ve 22 Ağustos tarihlerinde yer alan haberlerde, Trump’ın Putin ve Zelenskiy arasında ABD'nin arabuluculuğu olmadan bir toplantı düzenlemek için Moskova ve Kiev arasında doğrudan bir anlaşma bekliyor olabileceğini gösteriyor. Ancak, böyle bir anlaşmanın gerçekleşme olasılığı çok düşük, özellikle de Trump sabırlı bir adam olmadığı ve zorluklar arttıkça, daha önce Gazze ve İran ile nükleer müzakerelerde yaptığı gibi, bu girişimi de terk edebileceği için. Öte yandan Rubio, nihai anlaşmanın temel taşlarından biri olan Ukrayna'nın güvenlik düzenlemeleri konusunda Avrupalılarla iş birliğini sürdürebilir.

Trump, Dışişleri Bakanı Rubio'ya güveniyor, ancak Rubio aynı zamanda Ulusal Güvenlik Konseyi'nin başkanlığını da yürütüyor. Rubio’nun ABD'nin dış politikasından genel olarak sorumlu olması da karmaşık Ukrayna müzakerelerine ayırabileceği zamanı sınırlıyor. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bunun yanında Rubio’nun Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Avrupa işlerinden sorumlu iki yardımcısı da gerekli deneyime sahip değiller. Biri diplomatik deneyimi sınırlı olan eski bir Wall Street finansçısı, diğeri ise emekli olduktan sonra iş dünyasına atılan ve müzakereler veya Avrupa’nın güvenlik meselelerinde neredeyse hiç deneyimi olmayan eski bir özel harekat subayı.

Witkoff'a gelince, Gazze, İran'ın nükleer programı ve Ukrayna meselelerini kararsız bir şekilde ele alması, yeteneklerinin sınırlarını açıkça ortaya koydu. Tecrübeli diplomatların olmadığı bir ortamda, ABD’nin Ukrayna'ya herhangi bir müdahalesine şiddetle karşı çıkan Başkan Yardımcısı Vance ve Savunma Bakan Yardımcısı Colby gibi diğer isimler nüfuz kazanıyor.

Washington'da, Moskova ve Kiev'deki inatçı ortaklarla karşı karşıya olan ve hassas diplomatik fırsatları değerlendirmekte deneyimsiz bir ekibe güvenen sabırsız bir başkan varken muhtemel sonuç şu: Savaş devam edecek.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


İsrail Genelkurmay Başkanı: Gazze'nin askeri bir yönetime ihtiyacı olacak

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, 5 Mart 2025'te Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret etti. (Reuters)
İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, 5 Mart 2025'te Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret etti. (Reuters)
TT

İsrail Genelkurmay Başkanı: Gazze'nin askeri bir yönetime ihtiyacı olacak

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, 5 Mart 2025'te Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret etti. (Reuters)
İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, 5 Mart 2025'te Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret etti. (Reuters)

İsrail haber sitesi Ynet'in dün yayınladığı habere göre, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirme planının, İsrail askeri yönetiminin Gazze Şeridi'ni ele geçirmesine yol açacağı konusunda uyarıda bulundu.

Zamir, dün akşamki İsrail Güvenlik Kabinesi toplantısında, “Askeri bir yönetimin kurulmasına doğru gidiyorsunuz” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Ynet'ten aktardığına göre Zamir, “Planınız bizi oraya götürüyor... Bunun sonuçlarını anlayın” ifadelerini kullandı.

İsrail Genelkurmay Başkanı, İsrail siyasi liderliğinin artık savaş sonrası dönem için herhangi bir alternatif sunmadığını söyledi.

İsrail'in, 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan sonra, daha önce Mısır yönetimi altında olan kıyı şeridine askeri yönetim uyguladığı dikkat çekici.

Filistinlilerle yapılan anlaşmalar kapsamında, İsrail 30 yıldan fazla bir süre önce Gazze Şeridi’nin sivil yönetimini Filistin Yönetimi'ne iade ederken, sınırları kontrol etmeye devam etti.

İsrail'in 2005 yılında Gazze Şeridi'nden çekilmesi askeri varlığını sona erdirdi, ancak İsrail güçleri sınırları kontrol etmeye devam etti.

Hamas, 2007 yılında Gazze Şeridi’nde iktidarı ele geçirdi.

ghyjuı
Gazze sınırının İsrail tarafında duran İsrail tankları, 1 Eylül 2025 (Reuters)

İsrail'in askeri yönetime geri dönmesi bir geri adım olacak ve iki devletli çözüm umutlarını yok edecek.

Ynet'in haberine göre Zamir, daha fazla rehinenin serbest bırakılması için Hamas ile bir anlaşma yapılması çağrısında bulundu.

Başbakan Binyamin Netanyahu, bu konunun toplantı gündeminde olmadığını belirterek oylamaya karşı çıktı.

Hamas, geçen ayın ortasında arabulucuların ateşkes için sunduğu yeni öneriyi kabul ettiğini açıklamıştı.

İsrail henüz bu girişime yanıt vermedi.

Gazze Şeridi'nde halen 48 rehine tutuluyor ve İsrail hükümeti bunlardan 20'sinin hayatta olduğuna inanıyor.

Zamir geçmişte Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmenin onların hayatlarını tehlikeye atacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.