Hamas ateşkes için önkoşullarından neden taviz verdi?

Gözlemcilere göre Hamas Hareketi, krizi daha sonraki bir aşamaya ertelerken İsrail'in yıkıma doğru gittiğini düşünüyor

Hamas tutumunu değiştirdi ve ateşkesi savaşın sona ermesi şartından geri adım attı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Hamas tutumunu değiştirdi ve ateşkesi savaşın sona ermesi şartından geri adım attı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
TT

Hamas ateşkes için önkoşullarından neden taviz verdi?

Hamas tutumunu değiştirdi ve ateşkesi savaşın sona ermesi şartından geri adım attı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Hamas tutumunu değiştirdi ve ateşkesi savaşın sona ermesi şartından geri adım attı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İzzettin Ebu Ayşe

Hamas Hareketi’nin ABD Başkanı Joe Biden tarafından açıklanan teklifi kabul etmesi ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirecek müzakerelerin şartlarıyla ilgili tutumunu değiştirmesinden memnun olan İsrail'e yanıtını göndermesinin hemen ardından ABD’nin arabuluculuğunda Gazze’de bir ateşkese varılmasından söz edilmeye başlandı.

Netanyahu Hamas'ın teklife verdiği yeni yanıttan duyduğu memnuniyeti dile getirirken Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e gerçekleştirdiği saldırı sırasında Gazze Şeridi’ne kaçırdığı rehinelerin serbest bırakılması için yok etmeye ant içtiği Hamas’la anlaşmak üzere müzakere heyetini görüşmelere gönderme kararı aldı.

Hamas’ın yok edilmesi

Netanyahu yaklaşık sekiz ay devam eden uzlaşmazlığın ardından ateşkesi kabul etti ve Hamas, koşulları konusundaki ısrarcılığının ardından tutumunu değiştirdi. Peki çatışan tarafların tutumlarında hangi değişiklikler oldu? Bu tutum değişikliğinin nedenleri neler?

İsrail açısından değişikliğin nedeni, Hamas'ın kalıcı ateşkes şartından geri adım atması ve anlaşmanın ilk aşamasından sonra Hamas’la savaşmaya ve altyapısını yok etmeye devam etmesini kabul etmesi. Bu durum İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu tarafından dile getirilirken Netanyahu, ülkesinin savaşa devam etme ve savaşın hedeflerini gerçekleştirme hakkına sahip olduğunu vurguladı.

Ancak Netanyahu'nun müzakere ekibini bir esir takası anlaşması ve Gazze Şeridi'nde bir ateşkes uygulanmasına yönelik mekanizmaları oluşturmak üzere görüşmelere göndermesinin asıl nedeni bu değil.

fergthyj6u
Netanyahu, hükümetindeki aşırı sağcı bakanların hükümeti düşürmek yerine sadece yumuşak bir şekilde karşı çıkacaklarına inanıyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İsrailli siyaset bilimci Ravit Hecht, Netanyahu'nun partisi Likud içinde değişiklikler olduğunu ve bu değişikliklerin anlaşmanın ilerlemesine yardımcı olabileceğini söyledi. Likud Partili bakanlar anlaşmayı destekleyeceklerini açıkça ifade ediyorlar. Ayrıca Netanyahu'nun, Hamas'ın askeri yeteneklerinin çökertilmesiyle savaşın hedeflerinin büyük bir kısmına ulaşıldığı konusunda halkını yönlendirmesi de İsrail'in anlaşmayı kabul etmesine yardımcı oluyor.

Hecht, İsrail'in Hamas'ın yok edileceğine dair son açıklamalarının ve Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndaki askeri baskının başarısının, İsraillilerin ve liderlerinin yanı sıra Hamas'ın tutumunda da bir yumuşamaya neden olduğunu belirtti. Aslında Hamas, kalıcı ateşkes ilan edilmesi şartından taviz verdi ve artık anlaşmanın ilk aşaması için İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmesini şart koşmuyor. İsrailller, bu değişikliği fark etti ve fırsattan yararlanmak için milyonluk mitingler düzenledi.

İsrail hükümetini bir şekilde kontrol eden aşırı sağcı çevreler arasında Gazze Şeridi’nde tutulan İsrailli rehineleri Hamas'tan kurtarmanın en iyi yolunun bir anlaşmayı kabul etmek olduğu görüşünün hakim olduğunu söyleyen Hecht, savaşın İsrailli rehinelerin de ölümüne yol açtığına dair farkındalık oluştuğunu kaydetti. Hecht, Netanyahu'nun, aşırı sağcı hükümet ortakları Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in bir anlaşma yapılması halinde hükümeti düşürmeyecekleri, sadece sembolik olarak karşı çıkacakları ve böylece Başbakan’ın görevde kalmasını sağlayacaklarına inandığını da sözlerine ekledi.

Küresel değişiklikler

Hatta Smotrich, Netanyahu hükümetinden çekilme tehdidinde bulunarak Hamas'ın çökmekte olduğuna dair sinyaller aldıklarını ve Hamas liderlerinin endişeli ve kafalarının karışık olduğunu söyledi. Smotrich, “Zafere çok yakın olduğumuzun farkındalar, bu yüzden savaşı durdurma zamanı değil, gerilimi azaltma zamanı değil, daha fazla asker takviye edip askeri baskıyı arttırma zamanı” diye konuştu.

Smotrich, sözlerini şöyle sürdürdü:

Başbakan bize sadece bir bibloymuşuz gibi davranıyor. Yarım milyon insan beni, güvenlik kurumlarının başındakiler karar verirken hükümette oturayım diye seçmedi.

Netanyahu'nun İngiltere, Fransa ve İran’da yapılan seçimlerin getirdiği küresel değişimler nedeniyle anlaşmayı şimdi istediğini vurgulayan Hecht, aynı zamanda ABD’de kasım ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerine kadar zaman kazanmak için ateşkesten faydalanmak istediği ve o zaman istediğini elde edeceği değerlendirmesinde bulundu.

Hamas Netanyahu'yu rezil etmeye çalışıyor

İsrail açısından tutumunda değişikliğe gitmesinin gerekçeleri bunlar, peki ya Hamas’ın tutumundaki değişikliğin gerekçesi ya da gerekçeleri neler? Hamas Siyasi Büro Üyesi Muhammed Nazzal, ‘İsrail ile Hamas Hareketi arasında dolaylı müzakerelerin başlamasından bu yana Hamas’ın çok şeffaf ve olumlu davrandığını, ancak İsrail’in bunun tersi hareket ettiğini’ söyledi.

Arabulucuların, uluslararası tarafların garantörlüğünde savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varmak için yeni bir fırsat olduğunu düşünerek kendileriyle tekrar temasa geçtiğini açıklayan Nazzal, Hamas’ın Filistin halkına karşı suç işleyen savaş makinesini durdurmak için hiçbir çabayı göstermekten geri durmayacağını vurguladı.

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre siyasi analist Tarık Müslim, yaptığı değerlendirmede Hamas’ın özellikle yaklaşan başkanlık seçimleri çerçevesinde ABD yönetiminin üzerindeki baskısının boyutunu ve Gazze'nin küresel siyaset sahnesinde bir endişe kaynağı haline geldiğini kanıtlayan İngiltere ve Fransa'daki siyasi gerçekliği iyi okuduğunu, bundan dolayı anlaşmanın başarısızlığından sorumlu tutulmamak için taviz vermeye karar verdiğini söyledi.

Müslim, değerlendirmesini şöyle sonlandırdı:

Hamas, Netanyahu'yu uluslararası toplum önünde rezil etmek ve böylece mevcut durumu kalıcı bir ateşkese doğru yönlendirmek umuduyla krizi müzakerelerin bir sonraki aşamasına taşımak istiyor. Bunu da rehin tuttuğu subaylar ve askerler gibi kartlar sayesinde gerçekleştirecek. Hamas, kalıcı ateşkes için anlaşmanın anahtarının bunlar olduğuna inanıyor.



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.