İsrail hava saldırılarında Hudeyde'deki yakıt depoları yakıldı… Husiler alarma geçti

İsrail, söz konusu saldırıların, Tel Aviv'de bir kişinin ölümüne ve diğerlerinin yaralanmasına neden olan İHA saldırısına yanıt olduğunu bildirdi.

 İsrail'in dün (cumartesi) Hudeyde'ye düzenlediği saldırının gerçekleştiği bölgeden uzak bir alanda yaşayanlar tarafından görülen yoğun duman (AFP)
İsrail'in dün (cumartesi) Hudeyde'ye düzenlediği saldırının gerçekleştiği bölgeden uzak bir alanda yaşayanlar tarafından görülen yoğun duman (AFP)
TT

İsrail hava saldırılarında Hudeyde'deki yakıt depoları yakıldı… Husiler alarma geçti

 İsrail'in dün (cumartesi) Hudeyde'ye düzenlediği saldırının gerçekleştiği bölgeden uzak bir alanda yaşayanlar tarafından görülen yoğun duman (AFP)
İsrail'in dün (cumartesi) Hudeyde'ye düzenlediği saldırının gerçekleştiği bölgeden uzak bir alanda yaşayanlar tarafından görülen yoğun duman (AFP)

İran destekli örgüte bağlı medya kuruluşlarına göre İsrail, dün (cumartesi) Yemen'de Husilerin kontrolündeki Hudeyde Limanı’nda yakıt depolarının da aralarında bulunduğu yerleri hedef alan bir dizi hava saldırısı düzenleyerek ölümlere ve yaralanmalara neden oldu.

Şarku’l Avsat’ın Al Masirah TV'den aktardığı habere göre, İsrail hava saldırılarında üç kişi öldü, 87 kişi de yaralandı.

Söz konusu saldırı, Gazze'deki Filistinlileri desteklediğini iddia eden Husilerin üstlendiği bir insansız hava aracı (İHA) saldırısının Tel Aviv'de bir kişinin ölümüne ve diğerlerinin de yaralanmasına yol açmasından bir gün sonra gerçekleşti.

Geçtiğimiz kasım ayından bu yana İsrail'e karşı çok az etkisi olan birçok saldırı üstlenen Husiler, Kızıldeniz ve Arap Denizi'nde 170'ten fazla gemiye saldırdığını ve İsrail limanlarındaki gemilere tek başına yahut İran yanlısı Iraklı gruplarla ortaklaşa saldırdığını iddia etti.

zsdf
İsrail'in dün (cumartesi) Hudeyde Limanı yakınlarındaki bir bölgeye düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden yoğun alev ve duman yükseliyor. (AFP)

İsrail ordusu saldırıların Hudeyde Limanı’ndaki yakıt depolama tesislerini hedef aldığını doğrularken, saldırılar büyük bir yangına yol açtı. Husi medya kuruluşları sayısı belirtilmeyen ölü ve yaralılar olduğunu bildirdi.

Hudeyde sakinlerinin Şarku’l Avsat'a anlattıklarına göre, Husiler kentin dört bir yanında harekete geçerken, kent sakinlerinin çoğu, ABD ve İngiltere'nin kentteki Husi mevzilerine yönelik saldırılarının başlamasından bu yana en ağır bombardıman olarak nitelendirilen saldırılar nedeniyle evlerinden çıkmadı.

Meşru hükümete bağlı Hudeyde Vilayeti Vali Yardımcısı Velid el-Kadimi Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Husiler halkı tekrarlanan ABD, İngiliz ve son olarak İsrail saldırılarına karşı savunmasız hale getirdi” ifadesini kullandı.

El-Kadimi, Husilerin amacının ‘İran'ın bölgedeki emellerini gerçekleştirmek ve Kızıldeniz ticaret koridorunu kontrol etmek’ olduğunu söyledi. El-Kadimi ayrıca, bölge sakinlerinin Hudeyde'deki evlerinden şehir dışına ve komşu illere göç ettirildiğini açıkladı.

Sana Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Macid el-Mezhaci, Husilerle uluslararası çatışmada İsrail'in açık bir şekilde denkleme girmesiyle bu aşamanın daha ileri bir aşamaya geldiğini ve iki taraf arasındaki çatışmada sahnenin yeni bir dönemece girebileceğini düşünüyor.

Örgütün İsrail'e karşı İHA saldırısını benimsemesinin, uluslararası toplumu Husilerle birleştiren çatışma denkleminde büyük bir değişim olduğuna inanan el-Mezhaci şu ifadeleri kullandı: “Bu saldırı Yemen savaşında başka bir istasyon ve büyük bir değişim olarak tanımlanabilir. İsrail'e karşı ilk Husi saldırıları ABD ve İngiliz müdahalesine yol açtı. Bu kesinlikle Kızıldeniz'deki saldırılarla ilişkilidir, ancak diğer taraftan bu genellikle İsrail'in uluslararası korumacı boyutunu hareket ettirir ve müdahale seviyesini daha yüksek seviyelere taşır.”

İsrail'den doğrulama

İsrail Ordu Sözcüsü, orduya ait jetlerin Yemen'in Hudeyde Limanı’ndaki ‘Husi terör rejimi’ hedeflerini vuran saldırılar düzenlediğini doğruladı. Sözcü, X platformu üzerinden paylaştığı bir gönderide, saldırıların ‘son aylarda İsrail devletine karşı düzenlenen yüzlerce saldırıya’ yanıt olarak gerçekleştirildiğini açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise yaptığı açıklamada, ‘İsrail vatandaşlarının kanının bir bedeli olduğunu’ belirterek, Hudeyde Limanı’na yapılan saldırının sebebinin limanın İran'dan Husilere silah ve mühimmat aktarımı için bir kanal olması olduğunu söyledi.

sdfsfhn
Dün (cumartesi) Hudeyde'de vurulan bölgeden uzak bir alandan yangını izleyen Yemenliler (AFP)

Husilerden gelen ilk yorumda, Sözcü Muhammed Abdusselam X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, saldırıları ‘halkın acısını ikiye katlamak amacıyla Hudeyde'deki sivil tesisleri, petrol tanklarını ve elektrik santralini hedef alan acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirdi. Abdusselam, daha fazla saldırı gerçekleştirmeye devam edeceklerinin sözünü verdi.

Bölge sakinlerine göre bombardıman limanın, yakıt depolarının ve bir benzin istasyonunun bulunduğu kuzey Hudeyde'ye ve kentteki Husilerin kontrolündeki askeri polis komutanlık binasına odaklandı.

Husi yanlısı medya, saldırıların yakıt ve gaz depolama tesislerinde büyük patlamalara ve uzak mesafelerden görülebilen yoğun dumanlara yol açtığını belirterek, saldırıların F-35 savaş uçakları tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti. Al Masirah TV, tıbbi kaynakların çok sayıda kişinin öldürüldüğünü ve yaralandığını söylediğini aktardı.

Korku ve yakıt krizi

Şarku’l Avsat'a konuşan Hudeyde, Sana ve Husilerin kontrolündeki bazı bölgelerin sakinleri, saldırıların hemen ardından akaryakıt istasyonlarının kapılarını kapattığını ve araba yakıtında boğucu bir kriz ve artan fiyatlar korkusuyla petrol şirketi istasyonlarında uzun araba kuyrukları oluştuğunu bildirdi.

Bölge sakinlerine göre Husiler kasıtlı olarak bu tür krizler yaratarak akaryakıtı iki katına satıyor, resmi istasyonları kapatıyor ve satış için karaborsa işletiyor. İsrail saldırıları sırasında tüp dolum istasyonunun hedef alındığına dair haberlerin ardından bölge sakinleri yemeklik gazda da boğucu bir kriz yaşanmasından korkuyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, Hudeyde sakinlerinin kent üzerinde uçan savaş uçaklarının geri dönmesiyle panik içinde yaşadıklarını ve yeni saldırılardan korktuklarını söyledi.

Husilerin kentin hava sahasında kara bir bulut oluşturan yakıt depolarındaki yangını kontrol altına alamadığını belirten kaynaklar, bu saldırılarda can kayıpları olduğunu doğruladı. Ancak Husilerin hedef alınan yerlerde ve hastanelerin çevresinde uyguladığı sıkı önlemler, ölü ve yaralı sayısının tam olarak bilinmesini engelledi.

Yemen hükümet yetkilileri, 7 Ekim olaylarından bu yana Husilerin Yemenlilere karşı işlediği suçları aklama ve Filistinlileri destekleme bahanesiyle bölgesel bir oyuncu olmaya çalışma fırsatı bulduğunu, barış sürecinden kaçtığını ve örgüt liderlerinin gözleri Yemen'in kurtarılmış diğer bölgelerine odaklanmışken İsrail'le savaşmaya hazırlanma bahanesiyle yüz binlerce kişiyi saflarına katmak için gelişmeleri istismar ettiğini söylüyor.

İlk başarılı saldırı

Cuma günü Husi saldırılarında ilk İsrailli kayıp verilirken, İsrailli yetkililer ‘tüm savunma sistemlerini derhal güçlendirmek için çalıştıklarını ve İsrail devletini hedef alan ya da ona karşı terör estiren herkesten hesap soracaklarını’ ifade etti.

Örgüt, 19 Kasım'dan bu yana Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Hint Okyanusu'nda, uyruğu ne olursa olsun İsrail'le bağlantılı gemilerin yanı sıra ABD ve İngiliz gemilerinin seyrini engellemek için saldırılar düzenlediğini ve Iraklı silahlı gruplarla birlikte Akdeniz'de ve İsrail limanlarında saldırılar gerçekleştirdiğini iddia ediyor.

dcfgrtyhjukı
İsrail'in dün (cumartesi) Hudeyde'deki tesislere düzenlediği saldırıdan çıkan dumanlar (AFP)

Husilerin Askerî Sözcüsü Yahya Seri televizyonda yaptığı açıklamada, grubunun ‘Yafa’ adlı yeni bir İHA’yla işgal altındaki Yafa bölgesinde (Tel Aviv) önemli bir hedefi vurduğunu belirterek, söz konusu İHA’nın önleme sistemlerini atlatma yeteneğine sahip olduğunu ve hedeflerine başarıyla ulaştığını ifade etti.

Seri, Tel Aviv'in güvensiz bir bölge ve İsrail'in içlerine ulaşmaya odaklanacak Husilerin menzilinde birincil hedef olacağı tehdidinde bulundu.

Geçtiğimiz haftalarda Husiler, tek başına ve İran destekli Iraklı gruplarla ortaklaşa olarak, Hayfa Limanı’ndaki gemilere ve Akdeniz'deki diğer gemilere karşı gerçekleştirilen önceki saldırıları üstlendi.

Yemenli gözlemciler, Husilerin İsrail'de etkili saldırılar gerçekleştirme kabiliyetine şüpheyle yaklaşıyor ve son saldırının İran'ın planlamasıyla Yemen dışındaki başka bölgelerden gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimalini göz ardı etmiyor. Zira Husiler, İsrail'in Tahran'a karşılık verme riskini bertaraf etmek için bu yöntemi benimsedi.

Sürekli yükseltme

Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, perşembe günü yaptığı haftalık konuşmasında, gerilimin başladığı kasım ayından bu yana Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde 170 gemiye saldırdıklarını iddia etti. 12 Ocak'tan bu yana 570'ten fazla saldırı düzenlendiğini de kabul eden el-Husi, ABD ve İngiltere'nin grubun kapasitesini sınırlamak için dört kez başlattığı saldırılarda 57 kişinin öldüğünü ve 87 kişinin de yaralandığını belirtti.

x csvfdbgr
Dün (cumartesi) Hudeyde'de İsrail tarafından hedef alınan bölgeden yükselen dumanların bir başka görünümü (AFP)

Gerilimin başlamasından bu yana Husi saldırıları yaklaşık 30 gemiyi vurdu ve bunlardan ikisi battı. 18 Şubat'taki bir saldırı Kızıldeniz'de İngiliz gemisi Robimar’ın batmasına neden oldu, ardından 12 Haziran'da Yunan gemisi Tutor hedef alındı.

6 Mart'ta Aden Körfezi'nde Liberya gemisi True Confidence'ı hedef alan bir füze saldırısında üç denizci öldü, dört denizci de yaralandı.

Gemilerdeki yaralanmalara ek olarak, grup 19 Kasım'da ele geçirdiği Galaxy Leader gemisini halen elinde tutuyor.

Husilerin eylemleri, Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg önderliğindeki Yemen barış çabalarının durma noktasına gelmesine neden olurken, iki yıllık kırılgan ateşkesin çökeceği ve daha geniş çaplı çatışmaların yeniden başlayacağı korkusu hâkim.

Yemen hükümeti çözümün Husilere karşı Batı'nın savunmacı saldırıları olmadığını, en etkili yolun Hudeyde'yi, limanlarını ve ele geçirilen tüm devlet kurumlarını geri almak ve İran destekli darbeyi sona erdirmek için silahlı kuvvetleri desteklemek olduğunu savunuyor.

xcdsfv
Kızıldeniz'deki bir saldırının ardından petrol tankerinde meydana gelen patlamadan alevler ve dumanlar yükseliyor. (EPA)

Yemen Başkanlık Konseyi tarafından perşembe günü yapılan son açıklamada, Husilere ‘aklıselimi kullanması, barışı tesis etmeye yönelik iyi çabalara olumlu yaklaşması, Filistin halkının acıları ve haklı davaları üzerinden açıkça ticaret yapmayı bırakması’ çağrısında bulunuldu.

Sana Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü el-Mezhaci şunları söyledi: “Husilerin ilk saldırılarının başlamasıyla birlikte Kızıldeniz'de savunmada kalındı. Ancak asıl değişim, Tel Aviv'de bir kişinin öldürülmesiyle yaşandı. Bu durum kuralları değiştirdi ve risk seviyesini yukarıya taşıdı. Yemen'e müdahale eden ülkelerdeki askeri kurumların, siyasetçileri Husilere yönelik daha etkili saldırılara karar vermeye itmek için bekledikleri ekstra itici güç oldu.”

Bunun, uluslararası toplumun Husilerle angajmanının daha ileri bir aşaması olduğuna ve İsrail'in de açık bir şekilde buna dahil olduğuna inanan el-Mezhaci, “Uluslararası toplum ile Husiler arasındaki çatışmada sahnenin tamamen farklı bir yöne doğru gittiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.



Kuzey Kore lideri özel treniyle Çin'e gidiyor

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Çin'e giden trende (Reuters)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Çin'e giden trende (Reuters)
TT

Kuzey Kore lideri özel treniyle Çin'e gidiyor

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Çin'e giden trende (Reuters)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Çin'e giden trende (Reuters)

Kuzey Kore devlet medyası, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesini anma törenine katılmak için bugün erken saatlerde özel treniyle Çin sınırını geçtiğini bildirdi.

Devletin yayın organı Rodong Sinmun gazetesi bugün, Kim'in dün Pyongyang'dan Çin'e doğru yola çıktığını ve bu sabah erken saatlerde Çin sınırını geçtiğini ifade etti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Kim'in yarın Pekin'de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Masud Pezeşkiyan gibi liderlerle birlikte askeri geçit törenine katılması bekleniyor.

Rodong Sinmun gazetesi, Kim'in yardımcılarıyla birlikte koyu yeşil renkteki trenin içindeki bir masada fotoğraflarını yayınladı. Tren, Kim'in daha önce diğer ülkelere seyahat etmek için kullandığı kurşun geçirmez trene benziyordu.

Kore Merkez Haber Ajansı (KCNA), Kim'in Çin'e geçmeden önce, kıtalararası balistik füze motorlarında kullanılmak üzere karbon fiber kompozit malzemeler üzerinde araştırma yapan bir laboratuvarı ziyaret ettiğini bildirdi.


Trump'ın Ukrayna planı: Barış karşılığı toprak tavizinin yeni versiyonu

Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla
Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla
TT

Trump'ın Ukrayna planı: Barış karşılığı toprak tavizinin yeni versiyonu

Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla
Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla

Robert Ford

Amerikan diplomasisinde, çoğu insanın özünde iyi olduğu ve liderler bir araya geldiğinde, mantık ve akıl yoluyla anlaşmazlıklarını çözebilecekleri varsayımı üzerine kurulu uzun geçmişe sahip bir gelenek vardır. Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki savaş hakkındaki düşüncesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında acil bir zirvenin düzenlenmesi için baskı uyguladığından bu yaklaşımın açık bir örneği olarak görülüyor.

Zelenskiy, 19 Ağustos'ta Beyaz Saray'ı ziyaret ettiğinde yeni bir takım elbise giydi ve Melania Trump'a Ukrayna'nın çocuklarına gösterdiği ilgi için teşekkür eden bir mektup verdi. Bu durum, Başkan Trump’ı memnun etti.

Zelenskiy, Rusya’nın Ukrayna şehirlerine yönelik yoğunlaşan insansız hava aracı (İHA) saldırılarına karşı koymak için ABD hava savunma sistemlerine çaresizce ihtiyaç duyduğundan Trump'ı kızdırmak istemiyor.

Putin de Alaska'da Trump'ı kızdırmak istemediğinden Ukrayna tarafıyla zirve fikrini reddetmedi. Çünkü bunun Rusya’nın kötüleşen ekonomisine yeni yaptırımlar getirmesinden çekiniyor ve Trump'ın Zelenskiy ile görüşmeye olan ilgisinin devam etmesinin ABD'nin yaptırımları sıkılaştırmasını engelleyeceğini biliyor.

Ancak, yakın gelecekte iki lider arasında bir görüşme yapılması beklenmiyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da dahil olmak üzere Rus yetkililer, herhangi bir görüşmenin gerçekleşmesi için öncesinde bir hazırlık sürecinin yapılması gerektiğini belirttiler.

Trump, savaşın köklerinin toprak anlaşmazlığında yattığına inanırken, Zelenskiy ve Putin savaşı Ukrayna'nın bağımsız ve egemen bir devlet olarak varoluş mücadelesi olarak görüyor.

Rusya daha fazla Ukrayna toprağı alır mı?

Lavrov, çözülmesi gereken sorunlar arasında Ukrayna'nın Rusya'ya toprak tavizi vermeyi kabul etmesinin de olduğunu düşünüyor. Ruslar bu tutumlarını ilk olarak 6 Ağustos'ta Moskova'da Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’a, ardından 15 Ağustos'ta Alaska'da Trump'ın kendisine ilettiler. Rusya, Ukrayna güçlerinin halen kontrolünde olan Donetsk bölgesinin geri kalan kısmı üzerinde kontrol sahibi olması karşılığında ateşkes önerdi.

Cephe hattı Ukrayna'nın dört bölgesine yayıldığından Trump ve Witkoff, Rusya'nın teklifini bir taviz olarak değerlendiriyor. Çünkü Donetsk ve diğer üç bölgede çatışmalar sona erecek ve Ukrayna şehirlerine yönelik bombardıman durdurulacak. Ancak Trump ve Witkoff, başlangıçta Zelenskiy ve Avrupa ülkelerinin ateşkesin, Rusya ordusunun Herson ve Zaporijya bölgelerinin büyük kısmını, Luhansk'ın tamamını ve Donetsk'in büyük bölümünü kontrol ettiğini kabul etmek olarak değerlendireceğini fark etmemişlerdi. Donetsk'in halen Ukrayna ordusunun kontrolü altında olan ve Putin'in talep ettiği bölgenin geri kalan yüzde 30'unda yaklaşık 250 bin Ukraynalı sivil yaşıyor. Bu yüzden Ukrayna, Putin'in teklifinden sadece ateşkes elde edecek.

sdf
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Alaska'da hatıra fotoğrafı çektirdi, 15 Ağustos 2025 (AFP)

Ukrayna yasalarına göre herhangi bir toprak devri halk referandumuna sunulmalı. Bu da Zelenskiy'nin Donetsk’in geri kalanını Moskova'ya devretmeyi kabul etmesi halinde ağır bir siyasi bedel ödeyeceği anlamına gelir. Ayrıca, bu kurtarılmış bölge güçlü bir savunma hattına sahip. Bundan dolayı eğer Rusya’nın kontrolüne girerse. Rus ordusuna başkent Kiev'i daha fazla tehdit edebileceği bir konum sağlayacak.

Trump, savaşın köklerinin toprak anlaşmazlığında yattığına inanırken, Zelenskiy ve Putin, savaşı Ukrayna'nın bağımsız ve egemen bir devlet olarak varoluş mücadelesi olarak görüyor. Ancak Zelenskiy, Rusya’nın 2014’teki ve 2022’de başlayıp halen devam eden saldırılarının ardından Putin'in herhangi bir barış anlaşmasına uyacağına artık inanmıyor.

Zelenskiy ve Avrupalı liderler, 19 Ağustos'ta Beyaz Saray'da yapılan toplantıda Trump'a sert bir şekilde karşı çıkmak yerine, çoğu zaman güvenlik garantilerini müzakere ettiler.

Peki ya Ukrayna’nın güvenliği ne olacak?

Trump'ın çerçevesinin ikinci kısmı, Ukrayna’ya yeterli güvenlik garantileri sağlamak, Zelenskiy ve Avrupa ülkelerine Putin'in Ukrayna'ya tekrar saldırmaya cesaret edemeyeceği konusunda güvence vermek amacıyla hazırlandı. Fransa ve İngiltere, barış anlaşması çerçevesinde Rusya'yı caydırmak için Ukrayna'ya ortak bir askeri güç göndereceklerini kamuoyuna açıkladı. Ancak, bu öneri, kısmen ABD'nin katılımının belirsizliği nedeniyle çok az ilerleme kaydetti ve Avrupalıların ayrıntılı planlar hazırlamasını imkânsız hale getirdi.

Trump, 15 Ağustos'ta Alaska'da, 13 Ağustos'ta yapılan ortak telefon görüşmesinde kararlaştırılan, önce ateşkesi desteklemeyi ve ardından toprak transferleri konusunda müzakerelere girmeyi öngören tutumundan geri adım attığında, Zelenskiy ve Avrupalı liderler arasında hayal kırıklığı hissedilir derecede belirgindi. Bu yüzden 19 Ağustos'ta Beyaz Saray'da yapılan toplantıda Trump'a sert bir şekilde karşı çıkmak yerine, çoğu zaman güvenlik garantilerini müzakere ettiler. Trump, somut taahhütlerde bulunmayı reddetse de ABD'nin askeri müdahale fikrine açık göründüğü için memnun kaldılar.

Trump, ertesi gün 20 Ağustos'ta Ukrayna'da konuşlu yabancı askeri güçlerin bir parçası olarak Ukrayna’ya Amerikan kara birlikleri göndermeyeceğini açıkladı. Ne Trump'ın siyasi tabanı ne de Başkan Yardımcısı JD Vance başta olmak üzere yönetiminin üst düzey yetkilileri, Ukrayna'da askeri müdahale istemiyor.

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, 21 Ağustos'ta, güvenlik paketinin hazırlanmasında Avrupalı güvenlik yetkililerine ABD'nin düzenlemelere katılacağını, ancak bu çabayı Avrupa'nın yönlendirmesi gerektiğini söyledi. CNN'in aktardığına göre Rubio herhangi bir somut taahhütte bulunmaktan kaçındı. Buna karşın ABD basınında yer alan haberlere göre Avrupalı askeri yetkililer Washington'ın en azından istihbarat, gözetleme ve lojistik alanlarında destek sağlamasını istiyorlar. Bu alanlar, Avrupa ordularının önemli zayıflıklarının olduğu alanlardır.

ABD’li uzmanlar, Washington'ın sınır boyunca Rusya ordusunun hareketlerini izlemek için insansız hava araçları (İHA) göndermeyi kabul etmesini bekliyor.

Ancak böyle bir anlaşma, Avrupa ülkelerinin kara kuvvetleri ve muharebe hava birimleri sağlamasını gerektirecek ve bu da hükümetlerinin zor kararlar almasını gerektirecek büyük ve maliyetli bir proje olacak.

Washington, Ukrayna ve Avrupa ülkeleri arasındaki görüşmeler, Avrupa liderliğindeki askeri güç meselesi ile birlikte Rusya'nın üçüncü bir saldırısı durumunda Ukrayna'yı desteklemek için ABD ve Avrupa başkentlerinin kamuoyuna verdikleri taahhüdü de içeriyor. Trump bu taahhüdün NATO'yu kapsamayacağı konusunda ısrarcı olmasına rağmen, Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 5’inci maddesinde yer alan taahhüde benzer bir taahhüt öneriliyor.

Zelenskiy, Avrupalı liderlere daha fazla güveniyor olsa da “Avrupalılar, Amerika'nın doğrudan desteği olmadan Ukrayna'yı büyük çaplı bir Rus saldırısına karşı savunmak için savaşa girecek mi?” şeklindeki zor soruyu sorması gerektiğini de biliyor.

Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 5’inci maddesi, ittifakın bir üyesi saldırıya uğradığında, diğer üye devletlerin ‘askeri güç kullanımı da dahil olmak üzere gerekli gördükleri önlemleri alacaklarını’ belirtiyor. Bu ifade kasıtlı olarak belirsiz bırakıldı. Çünkü eski Başkan Harry S. Truman, 1948 yılında Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato'yu, Avrupa'yı savunmak için ABD askerlerini konuşlandırma taahhüdünü içeren bir antlaşmayı kabul etmeye ikna edebileceğine inanmıyordu. O dönemde etkili olan Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Senato'ya, anlaşmanın başka bir üye saldırıya uğradığında ABD’nin otomatik olarak savaşa gireceği anlamına gelmediğini garanti etti.

Zelenskiy, Trump'ın ilk döneminde, Avrupa'yı askeri olarak savunmak için 5’inci madde kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirme konusunda pek istekli olmadığını biliyor. Ayrıca Trump'ın bağımsız bir devlet olarak Ukrayna'ya duygusal veya siyasi bir bağlılığı olmadığını da biliyor. Zelenskiy, Avrupalılarla ateşkesin önceliği konusunda anlaşmaya vardıktan sadece birkaç saat sonra Trump'ın tutum değişikliğine bizzat tanık oldu. Ayrıca, Trump’ın Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg'un, Rusya'nın tutumunu destekleme eğiliminde olan Steve Witkoff kadar etkili olmadığını da belirtti.

fd
Görsel: Nash Weerasekera/Al Majalla

Zelenskiy, Fransa Cumhurbaşkanı Emmenuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz gibi Avrupalı liderlere daha fazla güveniyor olsa da “Avrupalılar, Amerika'nın doğrudan desteği olmadan Ukrayna'yı büyük çaplı bir Rus saldırısına karşı savunmak için savaşa girecek mi?” şeklindeki zor soruyu sorması gerektiğini de biliyor. Bu sorunun cevabı sadece Ukrayna'nın geleceği için değil, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) ve ABD’nin geleceği için de önemli.

Trump bir anlaşmanın yapılmasını sağlayabilir mi?

Trump, 15 Ağustos’ta Alaska’da yaptığı konuşmada “Anlaşma sağlanana kadar hiçbir anlaşma olmayacak” dedi. Yani anlaşmanın tüm unsurlarının tek bir paket olarak kabul edilmesi gerektiğini kastediyordu. Moskova, güvenlik görüşmelerini yakından takip ediyor ve ‘kırmızı çizgiler’ olarak nitelendirdiği hususları yineliyor. Moskova, uzun süredir Batı güçlerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasını reddediyor ve Ukrayna ordusunun küçültülmesini talep ediyor.

Witkoff, Rusya’nın Alaska toplantısında 5’inci maddeye benzer bir düzenlemeye razı olduğunu belirtti. Ancak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 21 Ağustos'ta, ABD, Fransa, İngiltere ve Çin'in de aralarında bulunduğu bir grup ülkenin güvenlik garantisi veren taraflar olması gerektiğini açıkladı. Ancak Kiev, ordusunun büyüklüğünün belirlenmesinde Rusya'nın yer almasının yanı sıra Çin'e çok taraflı güvenlik garantilerinin uygulanması konusunda veto hakkı vermeyi de reddediyor.

Tüm bunların yanı sıra Ukrayna güvenlik düzenlemeleri konusunda dostlarından destek ararken, Lavrov aynı gün Rusya’nın Ukrayna’nın gelecekteki güvenliği ile ilgili müzakerelere dahil edilmesini talep etti. Moskova'nın katılmadığı müzakerelerin hiçbir sonuca varmayacağı konusunda uyarıda bulundu.

Trump, Alaska'da Putin ile yaptığı zirve toplantısı ve yedi üst düzey Avrupalı liderin Beyaz Saray'a yaptığı ziyaret gibi büyük etkinliklere olan sevgisiyle tanınıyor, ancak barış anlaşması müzakereleri farklı bir görev. Trump, 20 Ağustos'ta Fox News'e verdiği röportajda, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmenin beklediğinden daha zor olduğunu itiraf etti.

Washington'da, Moskova ve Kiev'deki inatçı ortaklarla karşı karşıya olan ve hassas diplomatik fırsatları değerlendirme konusunda deneyimsiz bir ekibe güvenen sabırsız bir başkan var.

Basında 21 ve 22 Ağustos tarihlerinde yer alan haberlerde, Trump’ın Putin ve Zelenskiy arasında ABD'nin arabuluculuğu olmadan bir toplantı düzenlemek için Moskova ve Kiev arasında doğrudan bir anlaşma bekliyor olabileceğini gösteriyor. Ancak, böyle bir anlaşmanın gerçekleşme olasılığı çok düşük, özellikle de Trump sabırlı bir adam olmadığı ve zorluklar arttıkça, daha önce Gazze ve İran ile nükleer müzakerelerde yaptığı gibi, bu girişimi de terk edebileceği için. Öte yandan Rubio, nihai anlaşmanın temel taşlarından biri olan Ukrayna'nın güvenlik düzenlemeleri konusunda Avrupalılarla iş birliğini sürdürebilir.

Trump, Dışişleri Bakanı Rubio'ya güveniyor, ancak Rubio aynı zamanda Ulusal Güvenlik Konseyi'nin başkanlığını da yürütüyor. Rubio’nun ABD'nin dış politikasından genel olarak sorumlu olması da karmaşık Ukrayna müzakerelerine ayırabileceği zamanı sınırlıyor. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bunun yanında Rubio’nun Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Avrupa işlerinden sorumlu iki yardımcısı da gerekli deneyime sahip değiller. Biri diplomatik deneyimi sınırlı olan eski bir Wall Street finansçısı, diğeri ise emekli olduktan sonra iş dünyasına atılan ve müzakereler veya Avrupa’nın güvenlik meselelerinde neredeyse hiç deneyimi olmayan eski bir özel harekat subayı.

Witkoff'a gelince, Gazze, İran'ın nükleer programı ve Ukrayna meselelerini kararsız bir şekilde ele alması, yeteneklerinin sınırlarını açıkça ortaya koydu. Tecrübeli diplomatların olmadığı bir ortamda, ABD’nin Ukrayna'ya herhangi bir müdahalesine şiddetle karşı çıkan Başkan Yardımcısı Vance ve Savunma Bakan Yardımcısı Colby gibi diğer isimler nüfuz kazanıyor.

Washington'da, Moskova ve Kiev'deki inatçı ortaklarla karşı karşıya olan ve hassas diplomatik fırsatları değerlendirmekte deneyimsiz bir ekibe güvenen sabırsız bir başkan varken muhtemel sonuç şu: Savaş devam edecek.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


İsrail Genelkurmay Başkanı: Gazze'nin askeri bir yönetime ihtiyacı olacak

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, 5 Mart 2025'te Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret etti. (Reuters)
İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, 5 Mart 2025'te Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret etti. (Reuters)
TT

İsrail Genelkurmay Başkanı: Gazze'nin askeri bir yönetime ihtiyacı olacak

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, 5 Mart 2025'te Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret etti. (Reuters)
İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, 5 Mart 2025'te Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret etti. (Reuters)

İsrail haber sitesi Ynet'in dün yayınladığı habere göre, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirme planının, İsrail askeri yönetiminin Gazze Şeridi'ni ele geçirmesine yol açacağı konusunda uyarıda bulundu.

Zamir, dün akşamki İsrail Güvenlik Kabinesi toplantısında, “Askeri bir yönetimin kurulmasına doğru gidiyorsunuz” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Ynet'ten aktardığına göre Zamir, “Planınız bizi oraya götürüyor... Bunun sonuçlarını anlayın” ifadelerini kullandı.

İsrail Genelkurmay Başkanı, İsrail siyasi liderliğinin artık savaş sonrası dönem için herhangi bir alternatif sunmadığını söyledi.

İsrail'in, 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan sonra, daha önce Mısır yönetimi altında olan kıyı şeridine askeri yönetim uyguladığı dikkat çekici.

Filistinlilerle yapılan anlaşmalar kapsamında, İsrail 30 yıldan fazla bir süre önce Gazze Şeridi’nin sivil yönetimini Filistin Yönetimi'ne iade ederken, sınırları kontrol etmeye devam etti.

İsrail'in 2005 yılında Gazze Şeridi'nden çekilmesi askeri varlığını sona erdirdi, ancak İsrail güçleri sınırları kontrol etmeye devam etti.

Hamas, 2007 yılında Gazze Şeridi’nde iktidarı ele geçirdi.

ghyjuı
Gazze sınırının İsrail tarafında duran İsrail tankları, 1 Eylül 2025 (Reuters)

İsrail'in askeri yönetime geri dönmesi bir geri adım olacak ve iki devletli çözüm umutlarını yok edecek.

Ynet'in haberine göre Zamir, daha fazla rehinenin serbest bırakılması için Hamas ile bir anlaşma yapılması çağrısında bulundu.

Başbakan Binyamin Netanyahu, bu konunun toplantı gündeminde olmadığını belirterek oylamaya karşı çıktı.

Hamas, geçen ayın ortasında arabulucuların ateşkes için sunduğu yeni öneriyi kabul ettiğini açıklamıştı.

İsrail henüz bu girişime yanıt vermedi.

Gazze Şeridi'nde halen 48 rehine tutuluyor ve İsrail hükümeti bunlardan 20'sinin hayatta olduğuna inanıyor.

Zamir geçmişte Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmenin onların hayatlarını tehlikeye atacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.