Trump'la seyahat eden komplo teorisyeni merak konusu oldu

Bazı ifadeleri Cumhuriyetçileri dahi dehşete düşürüyor

Loomer, Cumhuriyetçi Parti'nin adayını Trump-Harris tartışmasında da yalnız bırakmadı (Reuters)
Loomer, Cumhuriyetçi Parti'nin adayını Trump-Harris tartışmasında da yalnız bırakmadı (Reuters)
TT

Trump'la seyahat eden komplo teorisyeni merak konusu oldu

Loomer, Cumhuriyetçi Parti'nin adayını Trump-Harris tartışmasında da yalnız bırakmadı (Reuters)
Loomer, Cumhuriyetçi Parti'nin adayını Trump-Harris tartışmasında da yalnız bırakmadı (Reuters)

Bir kere daha başkan seçilmek için kampanyasını sürdüren Donald Trump'ın yanındaki bir isim son günlerde daha çok dikkat çekiyor. 

Radikal sağcı komplo teorisyeni Laura Loomer'ın eski başkanla sık görüşmesi, Cumhuriyetçilerde dahi soru işaretleri yarattı. 

Müslüman karşıtı söylemleriyle bilinen ve ABD yönetiminin 11 Eylül'ü planladığını öne süren Loomer, 2001'de meydana gelen saldırıların yıldönümünde düzenlenen etkinliklerde Trump'ın yanındaydı. 

31 yaşındaki Loomer'ın başkan adayının uçağında yer bulabilmesi, Trump'ın başkanlık münazarasında "Göçmenler evlerde beslenen kedi ve köpekleri kaçırıp yiyor" argümanını tekrarlamasıyla ilişkilendiriliyor. 

Zira başkan adaylarının ilk ve tek canlı yayın karşılaşması olması beklenen ve salı gecesi düzenlenen etkinlikten bir gün önce Loomer, X (Twitter) hesabında benzer sözler sarf etmişti. 

Başkan yardımcısı adayı J.D. Vance'in de yalanlanmasına rağmen aynı lafları söylemesi de, bu iddianın Loomer'la bağlantılı olduğunu düşünenleri korkutuyor.

11 Eylül anmasında Trump'ın fotoğrafını çeken Loomer (soldaki) etkinlikte "misafir" titriyle yer aldığını söyledi (AP)11 Eylül anmasında Trump'ın fotoğrafını çeken Loomer (soldaki) etkinlikte "misafir" titriyle yer aldığını söyledi (AP)

Trump'ın kampanya ekibinden kaynaklar, Amerikan basınına konuşarak Loomer'ın kendilerine seçimi kaybettirmesinden korktuklarını dile getiriyor. 

Geçen sene Trump'ın ona seçim kampanyasında resmi bir görev vermeyi düşündüğü ancak danışmanlarının, zarar verebileceği gerekçesiyle Loomer'a karşı çıktığı bildiriliyor.

Örneğin meşhur Trump destekçilerinden Temsilciler Meclisi üyesi Marjorie Taylor Greene, Loomer'ın önceki günlerde "Harris seçilirse Beyaz Saray köri kokacak" demesini açıkça eleştirdi.

Beyaz Saray da perşembe günü Trump'ı Loomer'la ilişkisinden dolayı kınadı. 

Mevcut Başkan Yardımcısı Harris'e karşı söylenen ırkçı ifadelere tepki gösteren Sözcü Karine Jean-Pierre, "Hiçbir lider kendisini böylesine ırkçı bir zehir ve çirkinlik yayan biriyle ilişkilendirmeyi kabul etmemeli" dedi. 

Sosyal medya üzerinden yanıt veren Loomer, Haitili göçmenlerin ev hayvanlarını yediğini söylediği için, ebeveynleri Haitili olan Jean-Pierre'in rahatsız olduğunu savundu. 

Loomer "bağımsız" bir şekilde Trump'ı desteklediğini savunuyor. 

1993'te Arizona'da doğan Loomer, radikal sağ çevrelerle teması bulunan biri. Kendisini araştırmacı gazeteci olarak tanımlıyor. 

2020'de Trump'ın desteğiyle Florida'dan Temsilciler Meclisi'ne girmeye çalışsa da Demokrat Partili Lois Frankel'e kaybetti. 

2022'de şansını tekrar denedi ancak sonuç yine hüsran oldu. 

Artık Kamala Harris'in siyah olmadığını ve George Soros'un oğlunun Trump'ın öldürülmesi için gizli mesajlar yolladığını savunan komplo teorileriyle gündemde. 

Loomer, Facebook ve Instagram'ın yanı sıra otomobil çağırma uygulamalarından da kovuldu. Uber ve Lyft'ten niye atıldığını anlatırken Müslüman sürücüler hakkında yaptığı yorumları gerekçe gösteriyor ve kendini "gururlu İslamofobik" diye nitelendiriyor. 

Tüm bunlara rağmen Trump, "Onu yanı başınızda isterseniz" diyerek ve Truth Social hesabında videolarını paylaşarak Loomer'ı destekliyor. 

Independent Türkçe, BBC, Reuters



Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
TT

Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)

Refik Huri

Suriye'nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi yönündeki resmi Arap ve uluslararası çağrıların yanında, Suriye'nin bölünmesi yönünde seslerin yükselmesi şaşırtıcı değil. İlginç olan, bölünmeyi savunanların üç temel hususu göz ardı etmeleridir. Birincisi, Suriye'nin 2011 yılından bu yana bölgesel veya uluslararası bir gücün ya da her ikisinin kontrolünde olan kısımlara bölünmüş olduğudur. İkincisi, rejimin yıkılmasından sonraki doğal eğilim, bölünmeden birleşmeye doğru gitmektir; bölünmeyi resmen veya zorla kökleştirmek değildir. Üçüncüsü, Suriye haritası bölge haritasından izole bir harita değildir, dolayısıyla aktörler ister yerel ister bölgesel veya küresel olsunlar, bu haritayla oynamak, diğer haritalarla oynamaya kapalı bir süreç değildir.

Lübnan ve ardından Irak'tan öğrendiğimiz ders Sykes-Picot haritalarının, yüz yıldan fazla bir süredir milliyetçi birleştirme çabalarının ve mezhepçi bölme çabalarının başarısına direndiğidir. Ne ülkeler arasındaki birlik girişimleri başarılı oldu ne de bölünmeler gerçekleşti. Sir Mark Sykes ve François Georges-Picot'nun bölge hakkındaki bilgisizliklerine, İngiliz ve Fransız stratejik tercihler, iki manda ülkesi arasındaki petrol ve diğer hususlarla ilgili rekabet nedeniyle heterojen grupları kapsayan sınırlar çizmekte keyfi davrandıklarına dair hikayelere rağmen, bölge ülkelerinin haritaları iç içe geçmiş ve birbiriyle bağlantılıdır.

Diğer bir deyişle Suriye'de haritanın değişmesi, Lübnan, Irak, Filistin, Türkiye ve İran'daki haritaların da değişmesi anlamına geliyor. Bu da bir tür ayırma ve bir tür ilhak demektir. Zayıf ülkelerden toprak almak ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen güçlü ülkelere eklemektir. Burada Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Halep ve Musul'u ilhak etme hayallerine, Velayeti Fakih’in “Gizli İmam'ın zuhuru ve devletinin kurulması” için her şeyi ilhak etme ve dünyayı yönetme hayalleri, Suriye'deki Golan Tepeleri, Hermon Dağı'nın zirvesi, su kaynakları, Batı Şeria ve tabii Gazze’yi kapsayan ve hatta Güney Lübnan'da Evveli Nehri'ne kadar uzanan “Büyük İsrail” hayalleri ekleniyor.

Ayırma ve ilhak denkleminin gerçekten başarılı olması durumunda bölgede nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını bilmeyen yoktur. Topraklarını kaybeden ülkeler ile kendilerine ait olmayan toprakları ilhak eden ülkeler arasında bir barış, kalkınma ve iş birliği tablosu olmayacağı kesindir. Aksine çatışmalara ve savaşlara sahne olacaktır. Dahası sadece İsrail ile toprağı kurtarmak için bir yüz yıl daha sürecek askeri çatışma yaşanmayacak, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu ile Pers İmparatorluğu arasındaki yüzyıllar süren çatışmalara da geri dönülecektir. Bu ikisi arasındaki çatışma ise sadece nüfuz için değildir.

Bölgesel oyunun, ister şiddetli çatışma bağlamında isterse her bir bölgesel gücün kendine özgü alanlarda nüfuzunu artırma ve böylece yeni bir bölgesel güvenlik sistemi düzenleme anlayışı bağlamında olsun, Türkiye, İran ve İsrail ile sınırlı olduğu düşünülemez. Uluslararası oyun daha büyük. Fransız siyaset bilimci Bertrand Badie'nin “ittifakların giderek ortadan kalktığı ve mevcut gerçekliğe damga vuran bir aşırı akışkanlığın hâkim olduğu, böylece korunan müttefik veya vekilin asıl güç karşısında bir tür bağımsız hareket etme marjına sahip olduğu bir döneme giriş” olarak adlandırdığı bir dönemde, fırsat verilen devlet dışı güçler olgusunun rolü açıktır.

Rusya Ukrayna savaşıyla meşgulse de Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü ve Tartus Deniz Üssü'nün korunması için de aktif olarak çalışıyor. Ukrayna savaşında bile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yürüttüğü savaş Ukrayna'dan çok daha büyük bir savaştır. Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığı analize göre Soğuk Savaş sonrasında Batı'nın Rusya'ya karşı haddini aşma durumunu “düzeltmek” ve Moskova'nın büyük bir gücün odak noktası olduğunu kanıtlamak için yapılan bir savaştır.

Mara Karlin'in “Topyekûn Savaş” ile ilgili bir makalesinde söylediği gibi, ABD “Kızıldeniz'in güvenliğini sağlamada başarısız olduysa ve Hint ile Pasifik Okyanuslarını güvence altına alma gücü ile ilgili soru karşısında durduysa” da Ortadoğu ve Uzakdoğu’da büyük oyunu oynamaya kararlı. Çin, ABD tarafından korunan Tayvan'ı geri almakla çok ilgilense ve 130 ülkenin katıldığı “Kuşak ve Yol” projesi konusunda çok rahat olsa da kendisine nüfuz alanları aramaya zorlayan devasa bir deniz ve hava kuvveti inşa ediyor. Ortadoğu ise sadece ticaretten ibaret değil.

Ayırma ve ilhak konuşmaları ile ilgili olarak George Washington Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve uluslararası sorunlar profesörü Mark Lynch, “Ortadoğu'nun sonu”ndan bahsediyor. Neden? Çünkü ona göre “eski bir harita yeni bir gerçekliği çarpıtıyor.” Ortadoğu artık Amerikan üniversitelerinin ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın haritalarındaki gibi Arap dünyası, İsrail, Türkiye ve İran’dan ibaret değil. ABD Merkez Komutanlığı haritasına göre artık Afganistan, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Kenya, Pakistan ve Somali'yi de kapsıyor. Edgar Morin'in dediği gibi “Hayatın tümü belirsizlik denizinde yüzmektir.”

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.