ABD'nin Libya'daki stratejik amaçlı diplomatik faaliyetleri

Analistlere göre ABD Rusya'nın Libya’daki enerji kaynaklarına erişimini engellemeye çalışıyor

ABD'nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland (ABD’nin Trablus Büyükelçiliği Facebook sayfası)
ABD'nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland (ABD’nin Trablus Büyükelçiliği Facebook sayfası)
TT

ABD'nin Libya'daki stratejik amaçlı diplomatik faaliyetleri

ABD'nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland (ABD’nin Trablus Büyükelçiliği Facebook sayfası)
ABD'nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland (ABD’nin Trablus Büyükelçiliği Facebook sayfası)

Kerime Naci

ABD diplomasisi, Libya’nın doğusundaki ve güneyindeki bazı üsleri, Libya'yı Nijer, Sudan ve Çad'a sızmak için bir geçit olarak kullanan Rus paralı asker grubu Wagner’in kalıntıları ve Afrika Lejyonu unsurları için merkezlere dönüştüren Rusya’nın Libya'daki izlerini ortadan kaldırmaya çalışıyor.

ABD, özellikle Nijer'in merkezinde bulunan Agadez kenti yakınlarındaki ‘Niger Air Base 201’ isimli insansız hava aracı (İHA) üssünden ayrılmak zorunda kaldıktan sonra kıtadaki nüfuzunu daha fazla kaybetmekten endişe ediyor. Bu yüzden Libya'daki varlığını yoğunlaştırma kararı aldı.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Rusya’nın Afrika’da artan nüfuzunu kontrol altına almak amacıyla ABD'nin Libya'daki varlığını güçlendirme çabaları çerçevesinde ABD Kongresi’nden Libya'daki diplomatik varlığını sürdürmek için 2025 bütçesinden 57,2 milyon dolar ayırmasını istedi.

Diplomatik yoğunluk

ABD'nin Uluslararası Güvenlik İşlerinden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Celeste Wallander kısa bir süre önce Libya’nın batısındaki Trablus’ta ve doğusundaki Bingazi'de bazı toplantılar düzenleyerek başta petrol sahalarının kapatılmaya devam edilmesi ve Libya'nın sınır kontrol kabiliyetlerinin güçlendirilmesi olmak üzere çeşitli konuları ele aldı. Toplantılarda Kuzey Afrika'da güvenlik ve istikrar ile terörle mücadele konularına da değinildi.

ABD Ordusu Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Michael Langley, Sahel bölgesi ülkelerinde kötüleşen güvenlik durumu karşısında Washington'ın Libya'nın etrafını saran tehditlere ilişkin endişelerini iletti. General Langley, ağustos ayı sonlarında Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başkanı Abdulhamid Dibeybe ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) isimli silahlı grubun lideri Halife Hafter ile yaptığı toplantılarda Libya'nın güneyinde güvenliğin sağlanması ve korunması gerektiğini vurguladı.

Öte yandan ABD'nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, ülkesinin ‘Libya'nın güneyine odaklanan yeni bir yönelim benimsediğini’ söyledi. Askeri analistler, bu yeni yönelimi, Rusya'nın Afrika'da artan nüfuzunun Libya topraklarından uzaklaştırılması çabasının bir parçası olarak yorumladı.

Askeri analist Adil Abdulkafi, ABD'nin Mali, Nijer, Burkina Faso ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde kaybettiği ‘itibarını’ Nijer'deki Amerikan askerlerinin Agadez kenti yakınlarındaki Niger Air Base 201 Üssü’nden çıkarılmasının ardından Libya çölünde aradığını söyledi. Abdulkafi AFRICOM’da görevli yaklaşık bin 100 subay ve askerin bu üsten çıkarıldığını da sözlerine ekledi.

Abdulkafi, Rusya ve onun Afrika’daki askeri uzantıları olan Afrika Lejyonu, Wagner kalıntıları ve Burkina Faso’da Yüzbaşı İbrahim Traore’yi koruyan (Rus askeri istihbaratı ve Rus, Arap ve Afrikalı paralı askerlerden oluşan çok uluslu) Ayı Tugayı olarak bilinen PMC Medvedi’nin talimatıyla yaklaşık 100 asker ve subayın da Çad'dan sınır dışı edildiğini söyledi.

Askeri analist, Ayı Tugayı üyelerinin Libya ve Çad başta olmak üzere birçok ülkede faaliyet gösterdiğini ve Ayı Tugayı üyelerinin başında kısa süre önce Çad'da tutuklanan ve daha önce Libya'da tutuklanmış olan yüksek rütbeli bir istihbarat subayı olan Maxim Shogali’nin geldiğini belirtti.

Rusya’nın Afrika’daki gücünün budanması

ABD'nin güneyin marjinalleştirilmesi ve batıdaki Trablus hükümeti ile doğu bölgesinin önde gelen liderleri tarafından ihmal edilmesinden yaralanarak Libya'nın güneyine odaklandığını söyleyen Abdulkafi, ABD’nin burada bir halk tabanı kazanmak gibi çeşitli hedefleri olduğundan bahsetti. ABD diplomasisinin, özellikle petrol kaynaklarının ve Libya'nın güney sınırlarının güvenliğine dikkat edilmemesinden dolayı bu stratejik bölgede kendisini etkili bir güç olarak pazarlamak için Libya devletinin güneydeki zayıflığından faydalandığını belirten askeri analist, “ABD böylece gerek batı gerekse doğu bölgeleri düzeyinde olsun yerel araçları kullanarak güney bölgesindeki rolünü güçlendirmeyi ve böylece kendisini orada pazarlayabilmeyi hedefliyor” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Abdulkafi, ABD'nin Libya'nın güneyine odaklanmasının temel amacının Libya'nın petrol kaynaklarını güvence altına almak olduğunu ve böylece ABD'nin Avrupa'ya enerji akışının devamını sağlayabileceğini, ayrıca güney bölgesinde konuşlanan ve modern silahlara sahip olan Afrika Lejyonu’nun bu hassas bölgeleri kontrol altına alma yeteneğini engellemeyi de hedeflediğini söyledi.

Askeri analist, ABD’nin diğer hedeflerinin ise Afrika Lejyonu unsurları ve Afrikalı paralı askerler için finansman kaynağı olan düzensiz göç, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suç ağlarının yanı sıra hem Libya topraklarını hala silah ve yakıt ikmal hattı olarak kullanan Cancavid grubunun hem de Libya'nın diğer bazı bölgelerinde konuşlu Çadlı paralı askerlerin ortadan kaldırılması olduğunu da sözlerine ekledi.

ABD diplomasisinin yerel güçler aracılığıyla Rusya’nın gücünü budamaya çalıştığını söyleyen Abdulkafi, batıda UBH’ye bağlı Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve doğuda Hafter’e bağlı Genelkurmay Başkanı Abdurrezzak en-Nazuri'nin şahsında askeri tarafların yanı sıra güney bölgesinin güvenliğini arttırmak üzere birleşik bir Libya askeri gücü oluşturabilmesi için çeşitli bölgesel istasyonlarda 5+5 Askeri Komitesi’nin üyelerini bir araya getirmesinin, bunun bir göstergesi olduğunu söyledi.

Abdulkafi'ye göre Rusya'nın Libya'daki enerji kaynaklarına erişimini kesmek ve özellikle Libya'nın Avrupa’nın askeri üslerinin bulunduğu yerlere yakın bir konumda olması nedeniyle Libya'dan Nijer, Çad ve Sudan'a silah transferini engellemek en önemli hedef. Öte yandan Rusya, Libya'nın doğusundaki er-Recme bölgesindeki bir askeri üssü Afrika topraklarına geçiş noktası olarak kullanmaya başlamasının ardından Kuzey Afrika'da elde ettiği konumu kaybetmek istemiyor.



İrlanda'daki anne ve bebek tesisinde mezarlık bulundu: "796 ceset olabilir"

İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
TT

İrlanda'daki anne ve bebek tesisinde mezarlık bulundu: "796 ceset olabilir"

İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)

Maira Butt 

Geçmişte İrlanda'nın Galway Kontluğu'nun Tuam bölgesinde bekar anneler ve çocuklarının kullanımına ayrılmış bir kuruluşta, bir mezara dair kanıtlar bulundu.

Anne ve bebek evi, yerel tarihçi Catherine Corless'in başını çektiği araştırmanın, 796 bebek ve küçük çocuğun defin kaydı olmadan orada öldüğünü ortaya koymasının ardından, 2014'te uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmişti.

Temmuzda tesisteki çalışmalarına başlamasından bu yana dördüncü güncellemesini yapan Tuam Yetkili Müdahale Direktörlüğü (Office of the Director of Authorised Intervention, Tuam/ODAIT), "Bu bölgedeki mezarların varlığı artık doğrulandı" diye yazdı.

1925'ten 1961'e kadar faaliyet gösteren tesisin kenarında "çocuk veya bebek büyüklüğünde mezarlar" bulunduğu yeni güncellemede belirtildi:

Mezarların yerleşimi ve büyüklüğü, tesisin bu bölümünde anne ve bebek kurumunun faaliyet gösterdiği zamandan kalma bir mezarlık bulunduğuna dair tutarlı bir kanıt.

İlk değerlendirmelere göre kazıda 4 grup bebek kalıntısı bulundu ve bunlar hepsi geçen ay keşfedilen tabutlara gömülmüş 7 grup insan kalıntısına eklendi. Adli analiz çalışmaları sürdürülüyor.

ODAIT'in aktardığına göre, tarihi belgeler bir mezarlık olasılığını işaret etse de bunun varlığına dair ilk işaretler zemin veya yüzey seviyesinde görünmüyordu.

2017'de yürütülen resmi bir soruşturmada, tesisin başka bir yerine sadece 100 metre mesafedeki yeraltı odalarında "önemli miktarlarda" insan kalıntısı bulunmuştu.

ODAIT Direktörü Daniel MacSweeney, cesetlerin kimlere ait olduğunun belirlenmesi için en az 160 kişinin DNA örnekleri vermeyi teklif ettiğini RTÉ'ye söyledi:

Deneyimlerimden biliyorum ki bazen kalıntıların keşfi, insanların öne çıkması için bir katalizör görevi görebilir.

Görsel kaldırıldı.Pembe dikdörtgenle çevrilen alan, kazı çalışmalarında mezarlara dair kanıtların bulunduğu çadırı gösteriyor (ODAIT)

2021'de İrlanda lideri Micheal Martin, ülke genelindeki anne ve bebek evlerine yerleştirilen kadın ve çocuklara gösterilen muameleden dolayı devlet adına özür dilemişti.

Bu özür, evlilikdışı hamile kalan anneleri barındıran 18 anne ve bebek evinde 9 binden fazla çocuğun öldüğü sonucuna varılan bir soruşturmanın nihai raporunun ardından gelmişti.

İrlanda parlamentosunda "Orada olmamalıydılar" demişti:

Devlet sizi, bu evlerdeki anneleri ve çocukları hayal kırıklığına uğrattı.

Bu evlerdeki tüm çocukların yüzde 15'inin hastalık ve mide gribi gibi enfeksiyonlardan öldüğü, raporda belirtilmişti. Bu rakam, ülke çapındaki bebek ölüm oranının neredeyse iki katı.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news/uk


Papa: İnsan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmayacağız

Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
TT

Papa: İnsan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmayacağız

Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)

Papa XIV. Leo, bugün yeni atanan büyükelçilere, Vatikan'ın dünya çapındaki insan hakları ihlalleri karşısında kayıtsız kalmayacağını söyledi.

Bu, Papa Francis'in ölümünün ardından mayıs ayında Katolik Kilisesi'nin başına seçilen Amerikalı Papa'nın felsefesini ortaya koyan en net açıklamalardan biri.

Papa, 13 büyükelçiden oluşan gruba hitaben yaptığı konuşmada, "Kutsal Makam'ın, giderek bölünen ve çatışmalarla dolu küresel toplumumuzda yaşanan ciddi eşitsizlikler, adaletsizlikler ve temel insan hakları ihlalleri karşısında kayıtsız kalmayacağını bir kez daha vurgulamak isterim" ifadelerini kullandı.

Kutsal Makam, Papa başkanlığındaki Kilise'nin yönetim organıdır ve 1,4 milyar Katolik üzerinde manevi otoriteye sahiptir.

Papa, "Kutsal Makam'ın diplomasisinin, özellikle vicdanlara hitap ederek ve yoksulların, güvencesiz koşullarda yaşayanların ve toplumun dışına itilenlerin seslerini dinleyerek, sürekli olarak insanlığın iyiliğine hizmet etmeye yönelik olduğunu" ifade etti.

Leo, eşitsizliğe odaklanarak, papalık dönemi boyunca göçmenlerin ve diğer savunmasız grupların haklarını savunan selefi Papa Francis'in önceliklerini temel alıyor.

Peru'da yaklaşık 20 yıl misyonerlik yapan Leo, Başkan Donald Trump döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nde göçmenlere yönelik "saygısız" muameleyi eleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Vatikan tarafından bugün kabul edilen yeni akredite büyükelçiler arasında Özbekistan, Moldova, Bahreyn, Sri Lanka, Pakistan, Liberya, Tayland, Lesotho, Güney Afrika, Fiji, Mikronezya, Letonya ve Finlandiya vardı.


UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
TT

UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) dün yaptığı açıklamada, 1986’daki Çernobil felaketinin ardından radyoaktif maddelerin sızmasını önlemek için inşa edilen Çernobil nükleer santralindeki koruyucu kalkanın artık temel güvenlik işlevini yerine getiremediğini bildirdi. Ajans, bu hasarın bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı nedeniyle oluştuğunu ve Ukrayna’nın, sorumluluğun Rusya’da olduğunu öne sürdüğünü belirtti.

UAEA, geçen hafta tamamlanan çelik izolasyon yapısının denetiminde, şubat ayında meydana gelen İHA saldırısının, Ukrayna’daki Rusya kaynaklı çatışmanın başlamasından üç yıl sonra yapıyı olumsuz etkilediğini ortaya koyduğunu duyurdu.

UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi yaptığı açıklamada, “Denetim heyeti, koruma yapısının temel güvenlik işlevlerini, özellikle de radyoaktif maddeyi izole etme kapasitesini kaybettiğini doğruladı. Ancak yapının taşıyıcı sistemleri veya izleme cihazlarında kalıcı bir hasar bulunmadığı sonucuna varıldı” dedi.

Grossi, onarımların yapıldığını, ancak uzun vadeli nükleer güvenliği sağlamak ve daha fazla bozulmayı önlemek için kapsamlı bir restorasyonun gerekli olduğunu vurguladı.

BM, 14 Şubat’ta yayımladığı açıklamada, Ukrayna yetkililerinin, yüksek patlayıcı başlığa sahip bir İHA’nın tesise saldırdığını, yangına yol açtığını ve 1986 felaketinde hasar alan 4 numaralı reaktörü çevreleyen koruyucu kaplamaya zarar verdiğini bildirdiğini aktarmıştı.

Ukrayna yetkilileri, İHA’nın Rusya’ya ait olduğunu belirtirken, Moskova saldırıyı reddetti.

BM, şubat ayında yaptığı açıklamada, radyasyon seviyelerinin normal ve stabil olduğunu, herhangi bir sızıntı rapor edilmediğini bildirdi.

1986’daki Çernobil patlaması, radyasyonun Avrupa’nın dört bir yanına yayılmasına yol açmış ve Sovyet yetkililerini olaya müdahale etmek için büyük sayıda insan ve ekipman seferber etmeye zorlamıştı. Santraldeki son çalışan reaktör ise 2000 yılında kapatılmıştı.

Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Rusya, Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ilk haftalarında santrali ve çevresini bir aydan fazla süreyle işgal etmiş; kuvvetleri başlangıçta başkent Kiev’e ilerlemeye çalışmıştı.

UAEA, Ukrayna ile Rusya arasında yaklaşık dört yıldır süren savaşın elektrik trafo merkezlerine verdiği hasarı ülke çapında araştırırken, aynı zamanda bu incelemeyi de gerçekleştirdi.