Batı'da nükleer endişe: "İsrail garanti vermiyor"

ABD ve AB, Tel Aviv üzerinde etkili olamıyor

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
TT

Batı'da nükleer endişe: "İsrail garanti vermiyor"

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırı düzenleme ihtimali Ortadoğu'da topyekun savaş endişelerini artırıyor. 

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in İran'daki nükleer tesislere saldırmasını desteklemeyeceklerini söylemişti. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, Tel Aviv'in tesisleri vurmayacağına dair herhangi bir güvence vermediğini belirtiyor. 

Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen yetkili, Amerikan medya kuruluşu CNN'e şunları söylüyor: 

Güç gösterisinin yanı sıra biraz da akıllıca davranılmasını bekliyoruz fakat buna dair herhangi bir garanti yok.

Yetkili, ayrıca İsrail'in Hamas'ın 7 Ekim saldırılarının yıldönümünü misilleme için kullanıp kullanmayacağını kestirmenin "gerçekten zor" olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: 

Sanırım 7 Ekim gününü kullanmaktan kaçınacaklar, tahminime göre misilleme olacaksa muhtemelen bu tarihten önce veya sonra gerçekleşecek.

Biden, cuma günkü açıklamasında Washington'ın Tel Aviv'le günde 12 saat iletişim halinde olduğunu ve gelişmeleri yakından takip ettiklerini söylemişti. Başkan, İsrail'in nükleer tesislere saldırmak yerine başka bir misilleme planı yapması gerektiğini belirtmişti.

İsrail ordusunun Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı da Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran, aylardır beklenen misillemeyi 1 Ekim'de yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylemişti.

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), gerginliğin tırmandığı Ortadoğu'da Biden yönetiminin İsrail üzerindeki etkisini kaybettiğini yazıyor. 

Beyaz Saray yetkilileri, misilleme planlarında İran'daki muhtemel hedeflere karşı Tel Aviv'le koordinasyon halinde olduklarını fakat Netanyahu yönetimi tarafından "gafil avlandıklarını" söylüyor.

Donald Trump yönetiminde Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan David Schenke, Aksa Tufanı'nın her şeyi değiştirdiğini belirtiyor: 

7 Ekim her şeyi değiştirdi. ABD'nin hassasiyetlerini daha az dikkate alan ve kendi güvenlik hedeflerini ısrarla kovalayan yeni bir İsrail'le karşı karşıyayız.

Diğer yandan sadece ABD değil Avrupa Birliği (AB) de İsrail üzerindeki etkisinin zayıfladığından endişeleniyor. 

Britanya gazetesi Financial Times'a konuşan Avrupalı bir diplomat, Tel Aviv yönetiminden İran'daki nükleer tesislere saldırı düzenlememesini istediklerini fakat net bir yanıt alamadıklarını belirtiyor. Bir başka Avrupa diplomat da şu ifadeleri kullanıyor: 

Bu olaylar üzerinde ne kadar az etkimiz olduğunu görmek iç karartıcı. Tartışmalarımızı daha karamsar, daha kaderci bir hale getiriyor.

Independent Türkçe, CNN, Wall Street Journal, Financial Times, Times of Israel 



Avustralya, Rusya yanlısı yeni eksenden "derin endişe" duyuyor

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Avustralya, Rusya yanlısı yeni eksenden "derin endişe" duyuyor

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Avustralya'nın ulusal istihbarat ajansının başkanı, Kremlin'in müttefiklerinin, Kiev'in yanındaki Batılı ülkelere meydan okumasıyla Rusya'nın Ukrayna'daki savaşını destekleyen ülkelerden oluşan "bir eksenin ortaya çıkmasını" endişe verici diye niteledi.

Hükümetin Ulusal İstihbarat Dairesi'nin başkanı Andrew Shearer, savaş sürdükçe Kuzey Kore, İran ve daha da önemlisi Çin'in, Avustralya dahil birçok ülke için "stratejik bir zorluk" yarattığını söyledi.

Shearer, Çin ve Rusya'nın temelini oluşturduğu yeni eksenin, savaşın başlamasından bu yana hafife alınmasıyla Pekin'in Moskova'ya çift kullanımlı malzemelerin yanı sıra ekonomik ve diplomatik destek sağlayarak cesaret verdiğini belirtti.

Canberra'daki Raisina Down Under konferansında konuşan Shearer "Çin'in Putin'e çift kullanımlı malzeme yardımlarıyla ekonomik ve diplomatik desteği, Putin'in ordusunu Ukrayna'da sahada tutarak masum Ukraynalıların öldürülmesine topçu mühimmatı ve füze yardımı kadar katkı sağlıyor" dedi.

Shearer, İran'ın Vladimir Putin'i, Şahed drone'ları sağlayarak desteklediğini, Kuzey Kore'ninse silahların ötesine geçen bir işbirliğiyle Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurduğunu ve binlerce askerin Rus eğitim sahalarına akın ettiğini söyledi.

Shearer "Bu derin endişe veren bir stratejik gelişme ve hepimiz buna yetişerek etkili önlemler alabilmek için çabalıyoruz ama bunun dönemimizin stratejik zorluklarından biri olduğunu düşünüyorum" dedi.

Rusya'nın ithal ettiği makine aletlerinin yüzde 70'inden fazlası ve mikroelektroniklerin yüzde 90'ı Pekin'den geldiği için Çin, kritik parçalar tedarik ederek Moskova'nın silahlı kuvvetlerine destek vermekle suçlanmıştı.

Mayısta ABD, Çin ve Hong Kong merkezli 20'ye yakın şirkete Rusya'ya drone parçaları ve elektronik ihracatı yaptıkları gerekçesiyle yaptırım uygulayacağını açıklamıştı.

Ancak Çin, savaşa yardım suçlamalarını reddederek Pekin'in çift kullanımlı malzeme ihracatını, yasa ve düzenlemelerle uyumlu bir şekilde denetlediğini söylemişti.

Carnegie Endowment düşünce kuruluşunun Çin gümrük verileri analizi, Çin'in Rusya'ya her ay değeri 300 milyon doların üzerinde çift kullanımlı malzeme ihraç ettiğini göstermişti. Buna hem ticari hem de askeri uygulama ürünlerinin sevkiyatı dahildi.

ABD, Güney Kore, İngiltere ve Ukrayna'nın, Rusya'da 10 binin üzerinde Kuzey Kore askeri olduğunu doğrulaması ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin askerlerin savaşa girdiğini teyit etmesi endişeleri artırmıştı.

Zelenski, her akşam yaptığı açıklamalardan birinde "Kuzey Kore askerleriyle ilk çatışmalar küresel istikrarsızlıkta yeni bir sayfa açtı" demişti.

Rusya’nın savaşı genişletmek, gerçekten tırmandırmak üzere attığı bu adımı başarısız kıldığımızdan emin olmak için dünyayla birlikte her şeyi yapmalıyız.

Avustralya kendisi gibi Beş Göz İttifakı'nda yer alan ABD, Britanya, Kanada ve Yeni Zelanda'yla yakın ortaklığını sürdürüyor.

Albanese hükümeti, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının başlangıcından bu yana 1,1 milyar Avustralya dolarından fazla (yaklaşık 25 milyar TL) para yardımı yaptı.

Independent Türkçe