Başkanlık seçimleri ve ABD'deki toplumsal dönüşümler

Birçok siyasi gösterge, siyasi alanda istikrarsızlık ve yeniden yapılanmanın olduğunu yansıtıyor

Amerikan siyasi alanına dair bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı açıkça görülüyor (AFP)
Amerikan siyasi alanına dair bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı açıkça görülüyor (AFP)
TT

Başkanlık seçimleri ve ABD'deki toplumsal dönüşümler

Amerikan siyasi alanına dair bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı açıkça görülüyor (AFP)
Amerikan siyasi alanına dair bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı açıkça görülüyor (AFP)

Nebil Fehmi

Birkaç gün içinde Amerika Birleşik Devletleri’nde, bir yıldan fazla süren, çeşitli ön ve nihai aşamalarıyla devam eden başkanlık seçimleri döngüsü bitecek. Aslında hoş karşılanmayan iki aday arasında dönen ve Amerikalı seçmeni mevcut olanla daha az kötü olan arasında seçim yapmakla karşı karşıya bırakması ile diğerlerinden ayrılan bir rekabet sona erecek.

İlk aday, geleneksel dayanak noktası olan Amerikan merkezi sağını kaybetmesinin ardından, Cumhuriyetçi Parti'nin siyasi benliğini aradığı bir aşamada popülizminin gücüyle kendini dayatan alışılmadık bir rakip olan Cumhuriyetçi Donald Trump. Hakkında yargı kararlarının olduğu Trump, partinin siyasi mesajındaki netsizlik, partinin geleneksel olarak etrafında toplanacağı bayrağı taşıyacak seçkin adayların yokluğu nedeniyle ikinci kez başkan adayı oldu.

Diğer aday, yani Demokrat Parti'nin adayı ise önceki seçimlerde adaylığı kazanamayan Kaliforniya'dan Başkan Yardımcısı Kamala Harris. Başkan Joe Biden'ın rakibi ile ilk münazarasında tökezlemesinin, yaşının ilerlemiş olduğunun, bunun mental ve fiziksel yetkinliğini etkilediğinin açıkça görülmesinin ardından Harris, aceleyle ve rakipsiz olarak partinin başkan adayı seçildi. Zira Biden’ın bu imajı, özellikle son derece zor ve çalkantılı uluslararası koşullar altında, Rusya ile savaş ve Çin ile yaklaşan şiddetli rekabetin gölgesinde, süper güç olarak ABD'yi temsil etmek için gereken geleneksel imaj, sağlıklı ve dinç başkan görüntüsü ile uyuşmuyordu.

Amerikan siyasi arenasında bir istikrarsızlık ve yeniden yapılanma yaşandığını, seçmenlerin büyük bir kısmının iki partinin uygulamalarından memnun olmadığını gösteren başka birçok siyasi gösterge bulunuyor. Bu da başkanlık ve Kongre seçimlerinin sonucunun, seçmen gruplarının alışık olduğumuzdan farklı yönelimlerine göre belirlenmesine neden olabilir.

Amerikalı seçmenin ilgi ve yönelimlerinde yaşanan değişimin ve bu seçim yarışının tuhaflıklarının göstergelerinden biri de diğer adaylardan biri olan, ailesinin uzun süredir ve güçlü bir şekilde Demokrat Parti ile bağlantılı olduğu eski ABD başsavcısı Bobby Kennedy'nin oğlu Joe Kennedy’nin Trump'ın adaylığını desteklemeyi tercih etmesidir. Yakın zamanda yarıştan çekilmesinin ardından Kennedy, Amerikan siyasi sisteminin artık yeterli olmadığını ve köklü bir değişime ihtiyaç duyduğunu düşündüğünü söyleyerek, Harris'i değil Trump’ı desteklemeyi seçti.

Amerikan siyasi arenasına yönelik bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı, rakibi Demokrat Parti'nin ise özellikle kürtaj ve sosyal devletin yokluğu gibi sosyal konularda siyasi sola yöneldiği açıkça görülüyor. Trump ve Cumhuriyetçi sahnenin yıldızlarının çoğu, güçlü bir şekilde sağa kayıyor ve bu özellik, Amerikan toplumunun bir kesimine düşmanca pozisyonlar benimsediği söylenerek Demokratlar tarafından Trump'a karşı çokça kullanılıyor. Buna karşılık Harris, Amerikan liberal hareketinin bir parçası olarak görüldüğünden Trump, merkezci Cumhuriyetçilerin daha iyi bir seçenek olarak kendi etrafında toplanmasını teşvik etmek amacıyla, Harris’in önceki pozisyonlarının liberal ve hatta sosyalist pozisyonlarının kesin kanıtı olduğuna dikkat çekmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor.

Adaylar, rakiplerinin zayıf yönlerini öne çıkarmakta birbirleri ile yarıştılar. Bu geleneksel bir durum ancak mesele bunun çok ötesine geçti. Her ikisi de karşı tarafın akli gücünü ve akli dengesini sorguladı. Böylece Amerikalı seçmenden artık bir adayı, politikalarını ve pozisyonlarını takdir ettiği için değil, alternatifi ve politikaları onun görüşüne göre daha kötü ve tehlikeli olduğu, zihinsel olarak dengesiz olduğu için desteklemesi istenir oldu.

Göçmenlere karşı katı tutumuna ve göçmenlerin bazılarına ABD'yi terk etmeleri için baskı yapma çabalarına rağmen, Hispanik seçmenlerin hâlâ Trump'ı Harris'e tercih etmesi de tuhaf kafa karışıklığının ve tereddüdün bir göstergesi. Öte yandan Trump'ın kürtaja karşı tutumuna ve birçok kadının kendisine açtığı davalara rağmen, Harris'i desteklemekte tereddüt eden ve kararsız kalan özel bir çalışan kadın grubunun olması da şaşırtıcı.

Adaylardan birinin büyük yüzdeyle ezici bir zafer kazanması durumu dışında, Amerikan seçimlerinin Cumhuriyetçi Partinin solu ile Demokrat Partinin sağı arasında gidip gelen kararsız seçmenlerin belli bir yüzdesini cezbetmeyi, diğer adaya karşı kendisine oy vermeye ikna etmeyi başaran adayın lehine sonuçlanması gelenekseldir. Cumhuriyetçi solun ve Demokrat sağın hem merkezci hem de ekonomik açıdan muktedir olduğu göz önüne alındığında, kararsızların oylarına objektif değerlendirmeler, ABD'nin genel durumu ve eğilimlerine ilişkin spesifik pozisyonlar yön veriyor.

Gelecek hafta yapılacak seçimlerde yeni olan husus ise birçok kişinin bir adayı duruşunu takdir ettiği için değil, diğer aday hakkında daha fazla çekincesi olduğu için desteklemesidir. Sonucun, partisinin geleneksel oylarında en az kayıpla aşırı sağ ve soldan en fazla yeni seçmeni cezbetmeyi başaran kişinin lehine olması bekleniyor.

Bu, Harris'in, artan ekonomik liberalizmden korkan kararsız Demokrat merkezi kaybetmeden, Demokrat solu seçimlere daha büyük oranlarda katılmaya teşvik etmesi gerektiği anlamına geliyor. Keza Biden yönetiminin Gazze'deki olaylara ilişkin tutumu ile ilgili çekincelerine rağmen Arap Amerikalıları ve onların destekçilerini de seçimlere hiç katılmamalarının kendileri için en kötü seçenek olan Trump karşısında şansını zayıflatacağından hareketle, seçimlere katılmaya teşvik etmeli.

Öte yandan Trump ister Cumhuriyetçi ister Demokrat olsun, kendi çıkarlarını umursamayan Amerikan siyasi sistemine dahil olmayı reddeden önceki tutumlarının aksine, alt orta sınıf erkekleri seçimlere katılmaya teşvik ediyor. Bu konuya odaklanması, söylemlerinde çatışmacı tonun güçlenmesine ya da çevreyi endişelendirmesine neden oluyor. Cumhuriyetçi solu rahatsız ediyor ve bu kez belirleyici olmasa da seçimlerde önemli olan oylarını kazanma şansını sınırlıyor.

Tüm bu varsayımlar ve diğerleri, Amerikan seçim sürecini takip edenler tarafından hesaba katılıyor ve katılımcıların ilgilendikleri konuların başında geliyor. Bu durum, seçim yarışının yakın oy oranlarıyla sonuçlanacağına işaret ediyor, bu da iki partinin aşırı sağında, solunda ve merkezindeki kararsız oyların önemini artırıyor. Bu ise seçimlerin Seçiciler Kurulunda 270 oy alan adayın lehine sonuçlandığı göz önüne alındığında, çoğunluğun zaman zaman değiştiği ve kritik olarak adlandırılan 7 eyaletteki sonuçların önemini daha da artırıyor.

Bu eyaletler, Seçiciler Kurulunda toplam 93 sandalyeye sahip Pennsylvania, Georgia, Kuzey Carolina, Michigan, Arizona, Wisconsin ve Nevada eyaletleridir. Demokrat aday Biden 2020 seçimlerinde bunlardan altısını kazanmıştı. Son kamuoyu yoklamalarına göre ise Harris, beşinde hâlâ önde, ancak Biden'ın son seçimlerde kazandığından daha küçük yüzdelerle. Trump da daha önce kazandığı Kuzey Carolina ve Arizona'da şu anda lider durumdayken, Harris ile arasındaki fark azaldı.

Seçimlere bir haftadan az bir süre kala hangi adayın diğerine göre kazanma şansının daha yüksek olduğunu söylemek zor. Gelgelelim kazanan, yönelimleri konusunda kararsız, kutuplaşmış, ağır sorumluluklar ve masraflar gerektirecek iddialı uluslararası projelere dalma konusunda pek istekli olmayan bir Amerikan toplumuyla karşı karşıya kalacaktır. Her ikisi de dış politikada siyasi, ekonomik ve askeri güç dengesi hesaplarına göre pragmatik olacak, Harris'in hedefleri arasında ikinci dönem için yeniden seçilmek olduğundan, geleneksel Demokrat pozisyonlara daha yakın politikalar benimseyecektir. Biden yönetimi de görevi Harris’e teslim edene kadar önümüzdeki aylarda daha güçlü ve kararlı olacaktır. Daha önce başkanlık yapmış olduğu için yeniden aday olması uygun olmayan Trump ise ilgisini geleneksel tutumlarla kısıtlanmayan ama dışı maceralara da meyilli olmayan başarılı ve etkili bir kanat partisi taraf olarak siyasi konumunu sağlamlaştırmaya yoğunlaştıracaktır. Seçilmesi halinde Biden yönetimini Amerikan deyimiyle “topal ördeğe” dönüştürecektir ve sadece iki aylık ömrü kalmış olacağı için etkisi eskisinden daha az olacaktır.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Trump ile Harris arasında seçimlere bir hafta kala kıyasıya yarış

Trump destekçileri pazar günü New York'taki seçim mitingi için toplandı (AP)
Trump destekçileri pazar günü New York'taki seçim mitingi için toplandı (AP)
TT

Trump ile Harris arasında seçimlere bir hafta kala kıyasıya yarış

Trump destekçileri pazar günü New York'taki seçim mitingi için toplandı (AP)
Trump destekçileri pazar günü New York'taki seçim mitingi için toplandı (AP)

ABD’de başkanlık seçimlerine dokuz gün kala adaylar arasında kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Başkanlık adayları Donald Trump ve Kamala Harris, seçim ve medya faaliyetlerini yoğunlaştırarak her bir seçmenin oyunu almaya çalışıyorlar.

Seçmenlerini New York'taki Madison Square Garden'da toplayan Trump, Demokratların çoğunlukta olduğu eyaletin çok fazla umut vaat etmemesine rağmen çalışıyor. Cumhuriyet Partili Temsilciler Meclisi adayları Trump'ın New York mitinginden duydukları memnuniyeti ifade ederek bunun ‘ılımlı’ bölgelerde şanslarını arttırdığını söylediler. Harris ise Latin kökenli ve siyah seçmenleri harekete geçirme çabalarını kritik öneme sahip Pennsylvania eyaletinin Philadelphia şehrinde düzenlediği bir miting ile sürdürüyor. İki aday da ABD'de bölünmenin en bariz şekilde görüldüğü ve heyecanın doruk noktasına ulaştığı seçim yarışlarından birinde seçmenleri ikna etmeye çalışırken anketler, önümüzdeki hafta salı günü yapılması planlanan oylama öncesinde yarışın başabaş gittiğine işaret ediyor.

Michiganlı Müslümanlardan destek

Trump, cumartesi günü kilit önemdeki eyaletlerden biri olan Michigan'da Müslüman toplulukların imamlarıyla bir araya geldi. Trump, burada ‘Ortadoğu'daki savaşı durdurma’ sözü vererek bölgedeki Müslüman toplulukların desteğini kazandı.

Harris Michigan'da Trump'la, İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı ve bu savaşın Lübnan'a uzanmasına öfkelenen çok sayıda Müslüman ve Arap asıllı ABD vatandaşı ile ABD otomobil endüstrisinin elektrikli araçlarla ne ölçüde yeniden şekillenebileceğinden endişe duyan sendikalı işçilerin de aralarında bulunduğu seçmenlerin oyunu kazanmak için yarışıyor.

Trump, Detroit banliyösündeki Novi şehrinde Müslüman toplulukların temsilcileriyle birlikte mitingde boy gösterdi ve bölgedeki bir grup imamla görüştüğünü söyledi. ‘Savaşları sona erdireceği ve Ortadoğu'ya barış getireceği’ için Müslüman seçmenlerin desteğini hak ettiğini vurgulayan Trump, “Onların tek istediği de bu” dedi. Trump’ın mitinginde konuşan Yemen asıllı ABD vatandaşı İmam Bilal ez-Zuhayri, Cumhuriyet Parti’nin adayı Trump’a desteğini teyit etti. Trump ayrıca otomobil sektörü işçilerine Detroit bölgesindeki ve ülke çapındaki ekonomik düşüşü tersine çevirmek için çalışacağı vaadinde bulundu.

Michigan, yaklaşık 8,4 milyon kayıtlı seçmeni ve kazanmak için gerekli olan 270 seçmenin 15'inin oyuyla seçimleri belirleyecek kıyasıya bir rekabetin yaşandığı ABD’nin yedi eyaletinden biri olmasının yanında Pennsylvania ve Wisconsin ile ‘mavi duvar’ diye adlandırılan Demokrat Parti'ye oy verme alışkanlığı edinmiş 18 eyalet arasında yer alıyor.

New York mitingi ve Pensilvan

Trump, New York'ta hiç şansı olmamasına rağmen Madison Square Garden’daki mitinge büyük önem verdi. Son günlerde Bruce Springsteen ve Beyonce gibi bazı ünlü isimler Demokrat Parti’nin adayı Harris’e desteklerini gösterirken Donald Trump, Rolling Stones, Madonna ve U2'nun çıkış yaptığı, NBA maçlarına ve ünlü buz hokeyi takımlarına ev sahipliği yapan ‘dünyanın en ünlü meydanında’ destekçilerini ağırlayarak seçim kampanyasının gücünü göstermeye çalıştı.

Eski Başkan Donald Trump, cumartesi akşamı düzenlenen seçim mitinginde Michigan'daki Müslüman toplumun temsilcileriyle birlikte (Reuters)

Madison Square Garden’ın adı aynı zamanda Nazi lideri Adolf Hitler'i destekleyen bir grup olan ‘Bund’ ile de ilişkilendiriliyor. Mekan, Bund’ın 1939 yılındaki mitinglerinden birine ev sahipliği yaptı.

Trump'ın Madison Square Garden mitinginde de daha önce ‘uyuşturucu bağımlısı’ ve ‘aptal’ olarak nitelendirdiği, defalarca kez saldırgan sözler söylediği ve şahsına hakaretlerde bulunduğu ABD Başkan Yardımcısı Harris’e yönelik eleştirilerini yeniledi. Trump ayrıca Başkan Joe Biden yönetiminin ele alamadığı ekonomi, enflasyon ve güvensizlikle ilgili konulara da değindi.

Demokrat Partili aday Kamala Harris, seçimleri belirleyecek en çekişmeli yedi eyaletten biri olan Pennsylvania’da en fazla oyu almak amacıyla siyah ve Latin kökenli seçmenlere hitap etti.

Demokrat aday (60), Pennsylvania'nın en büyük şehri olan Philadelphia’da siyahların gittiği bir kilise, bir berber dükkanı ve bir Porto Riko restoranını da kapsayan tüm gün süren bir seçim kampanyası etkinliği gerçekleştirdi.

İddialar

Harris'in seçim kampanyası ekibi, salı günü önemli bir konuşma yapacağını ve bu konuşma sırasında Trump'ın 6 Ocak 2021’de Kongre Binası Baskını olayından hemen önce destekçilerine hitap ettiği Beyaz Saray'ın metrelerce uzağından eski Başkan Trump hakkındaki ‘iddialarını’ sunacağını duyurdu.

Harris, dün televizyon kanalı CBS’ye verdiği röportajda, “Bunu orada yapacağım çünkü ABD’liler 20 Ocak'ta Oval Ofis’te kimin olacağını düşünmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Harris, Donald Trump ve politikalarının yarattığı ‘tehlikeye’ atıfla “Önceliği, çalışkan insanlar ve yaşlılar değil, kendisine benzeyen insanlar olacaktır” dedi.