Başkanlık seçimleri ve ABD'deki toplumsal dönüşümler

Birçok siyasi gösterge, siyasi alanda istikrarsızlık ve yeniden yapılanmanın olduğunu yansıtıyor

Amerikan siyasi alanına dair bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı açıkça görülüyor (AFP)
Amerikan siyasi alanına dair bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı açıkça görülüyor (AFP)
TT

Başkanlık seçimleri ve ABD'deki toplumsal dönüşümler

Amerikan siyasi alanına dair bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı açıkça görülüyor (AFP)
Amerikan siyasi alanına dair bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı açıkça görülüyor (AFP)

Nebil Fehmi

Birkaç gün içinde Amerika Birleşik Devletleri’nde, bir yıldan fazla süren, çeşitli ön ve nihai aşamalarıyla devam eden başkanlık seçimleri döngüsü bitecek. Aslında hoş karşılanmayan iki aday arasında dönen ve Amerikalı seçmeni mevcut olanla daha az kötü olan arasında seçim yapmakla karşı karşıya bırakması ile diğerlerinden ayrılan bir rekabet sona erecek.

İlk aday, geleneksel dayanak noktası olan Amerikan merkezi sağını kaybetmesinin ardından, Cumhuriyetçi Parti'nin siyasi benliğini aradığı bir aşamada popülizminin gücüyle kendini dayatan alışılmadık bir rakip olan Cumhuriyetçi Donald Trump. Hakkında yargı kararlarının olduğu Trump, partinin siyasi mesajındaki netsizlik, partinin geleneksel olarak etrafında toplanacağı bayrağı taşıyacak seçkin adayların yokluğu nedeniyle ikinci kez başkan adayı oldu.

Diğer aday, yani Demokrat Parti'nin adayı ise önceki seçimlerde adaylığı kazanamayan Kaliforniya'dan Başkan Yardımcısı Kamala Harris. Başkan Joe Biden'ın rakibi ile ilk münazarasında tökezlemesinin, yaşının ilerlemiş olduğunun, bunun mental ve fiziksel yetkinliğini etkilediğinin açıkça görülmesinin ardından Harris, aceleyle ve rakipsiz olarak partinin başkan adayı seçildi. Zira Biden’ın bu imajı, özellikle son derece zor ve çalkantılı uluslararası koşullar altında, Rusya ile savaş ve Çin ile yaklaşan şiddetli rekabetin gölgesinde, süper güç olarak ABD'yi temsil etmek için gereken geleneksel imaj, sağlıklı ve dinç başkan görüntüsü ile uyuşmuyordu.

Amerikan siyasi arenasında bir istikrarsızlık ve yeniden yapılanma yaşandığını, seçmenlerin büyük bir kısmının iki partinin uygulamalarından memnun olmadığını gösteren başka birçok siyasi gösterge bulunuyor. Bu da başkanlık ve Kongre seçimlerinin sonucunun, seçmen gruplarının alışık olduğumuzdan farklı yönelimlerine göre belirlenmesine neden olabilir.

Amerikalı seçmenin ilgi ve yönelimlerinde yaşanan değişimin ve bu seçim yarışının tuhaflıklarının göstergelerinden biri de diğer adaylardan biri olan, ailesinin uzun süredir ve güçlü bir şekilde Demokrat Parti ile bağlantılı olduğu eski ABD başsavcısı Bobby Kennedy'nin oğlu Joe Kennedy’nin Trump'ın adaylığını desteklemeyi tercih etmesidir. Yakın zamanda yarıştan çekilmesinin ardından Kennedy, Amerikan siyasi sisteminin artık yeterli olmadığını ve köklü bir değişime ihtiyaç duyduğunu düşündüğünü söyleyerek, Harris'i değil Trump’ı desteklemeyi seçti.

Amerikan siyasi arenasına yönelik bir okumadan Cumhuriyetçi Parti'nin geçmişe göre daha sağa kaydığı, rakibi Demokrat Parti'nin ise özellikle kürtaj ve sosyal devletin yokluğu gibi sosyal konularda siyasi sola yöneldiği açıkça görülüyor. Trump ve Cumhuriyetçi sahnenin yıldızlarının çoğu, güçlü bir şekilde sağa kayıyor ve bu özellik, Amerikan toplumunun bir kesimine düşmanca pozisyonlar benimsediği söylenerek Demokratlar tarafından Trump'a karşı çokça kullanılıyor. Buna karşılık Harris, Amerikan liberal hareketinin bir parçası olarak görüldüğünden Trump, merkezci Cumhuriyetçilerin daha iyi bir seçenek olarak kendi etrafında toplanmasını teşvik etmek amacıyla, Harris’in önceki pozisyonlarının liberal ve hatta sosyalist pozisyonlarının kesin kanıtı olduğuna dikkat çekmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor.

Adaylar, rakiplerinin zayıf yönlerini öne çıkarmakta birbirleri ile yarıştılar. Bu geleneksel bir durum ancak mesele bunun çok ötesine geçti. Her ikisi de karşı tarafın akli gücünü ve akli dengesini sorguladı. Böylece Amerikalı seçmenden artık bir adayı, politikalarını ve pozisyonlarını takdir ettiği için değil, alternatifi ve politikaları onun görüşüne göre daha kötü ve tehlikeli olduğu, zihinsel olarak dengesiz olduğu için desteklemesi istenir oldu.

Göçmenlere karşı katı tutumuna ve göçmenlerin bazılarına ABD'yi terk etmeleri için baskı yapma çabalarına rağmen, Hispanik seçmenlerin hâlâ Trump'ı Harris'e tercih etmesi de tuhaf kafa karışıklığının ve tereddüdün bir göstergesi. Öte yandan Trump'ın kürtaja karşı tutumuna ve birçok kadının kendisine açtığı davalara rağmen, Harris'i desteklemekte tereddüt eden ve kararsız kalan özel bir çalışan kadın grubunun olması da şaşırtıcı.

Adaylardan birinin büyük yüzdeyle ezici bir zafer kazanması durumu dışında, Amerikan seçimlerinin Cumhuriyetçi Partinin solu ile Demokrat Partinin sağı arasında gidip gelen kararsız seçmenlerin belli bir yüzdesini cezbetmeyi, diğer adaya karşı kendisine oy vermeye ikna etmeyi başaran adayın lehine sonuçlanması gelenekseldir. Cumhuriyetçi solun ve Demokrat sağın hem merkezci hem de ekonomik açıdan muktedir olduğu göz önüne alındığında, kararsızların oylarına objektif değerlendirmeler, ABD'nin genel durumu ve eğilimlerine ilişkin spesifik pozisyonlar yön veriyor.

Gelecek hafta yapılacak seçimlerde yeni olan husus ise birçok kişinin bir adayı duruşunu takdir ettiği için değil, diğer aday hakkında daha fazla çekincesi olduğu için desteklemesidir. Sonucun, partisinin geleneksel oylarında en az kayıpla aşırı sağ ve soldan en fazla yeni seçmeni cezbetmeyi başaran kişinin lehine olması bekleniyor.

Bu, Harris'in, artan ekonomik liberalizmden korkan kararsız Demokrat merkezi kaybetmeden, Demokrat solu seçimlere daha büyük oranlarda katılmaya teşvik etmesi gerektiği anlamına geliyor. Keza Biden yönetiminin Gazze'deki olaylara ilişkin tutumu ile ilgili çekincelerine rağmen Arap Amerikalıları ve onların destekçilerini de seçimlere hiç katılmamalarının kendileri için en kötü seçenek olan Trump karşısında şansını zayıflatacağından hareketle, seçimlere katılmaya teşvik etmeli.

Öte yandan Trump ister Cumhuriyetçi ister Demokrat olsun, kendi çıkarlarını umursamayan Amerikan siyasi sistemine dahil olmayı reddeden önceki tutumlarının aksine, alt orta sınıf erkekleri seçimlere katılmaya teşvik ediyor. Bu konuya odaklanması, söylemlerinde çatışmacı tonun güçlenmesine ya da çevreyi endişelendirmesine neden oluyor. Cumhuriyetçi solu rahatsız ediyor ve bu kez belirleyici olmasa da seçimlerde önemli olan oylarını kazanma şansını sınırlıyor.

Tüm bu varsayımlar ve diğerleri, Amerikan seçim sürecini takip edenler tarafından hesaba katılıyor ve katılımcıların ilgilendikleri konuların başında geliyor. Bu durum, seçim yarışının yakın oy oranlarıyla sonuçlanacağına işaret ediyor, bu da iki partinin aşırı sağında, solunda ve merkezindeki kararsız oyların önemini artırıyor. Bu ise seçimlerin Seçiciler Kurulunda 270 oy alan adayın lehine sonuçlandığı göz önüne alındığında, çoğunluğun zaman zaman değiştiği ve kritik olarak adlandırılan 7 eyaletteki sonuçların önemini daha da artırıyor.

Bu eyaletler, Seçiciler Kurulunda toplam 93 sandalyeye sahip Pennsylvania, Georgia, Kuzey Carolina, Michigan, Arizona, Wisconsin ve Nevada eyaletleridir. Demokrat aday Biden 2020 seçimlerinde bunlardan altısını kazanmıştı. Son kamuoyu yoklamalarına göre ise Harris, beşinde hâlâ önde, ancak Biden'ın son seçimlerde kazandığından daha küçük yüzdelerle. Trump da daha önce kazandığı Kuzey Carolina ve Arizona'da şu anda lider durumdayken, Harris ile arasındaki fark azaldı.

Seçimlere bir haftadan az bir süre kala hangi adayın diğerine göre kazanma şansının daha yüksek olduğunu söylemek zor. Gelgelelim kazanan, yönelimleri konusunda kararsız, kutuplaşmış, ağır sorumluluklar ve masraflar gerektirecek iddialı uluslararası projelere dalma konusunda pek istekli olmayan bir Amerikan toplumuyla karşı karşıya kalacaktır. Her ikisi de dış politikada siyasi, ekonomik ve askeri güç dengesi hesaplarına göre pragmatik olacak, Harris'in hedefleri arasında ikinci dönem için yeniden seçilmek olduğundan, geleneksel Demokrat pozisyonlara daha yakın politikalar benimseyecektir. Biden yönetimi de görevi Harris’e teslim edene kadar önümüzdeki aylarda daha güçlü ve kararlı olacaktır. Daha önce başkanlık yapmış olduğu için yeniden aday olması uygun olmayan Trump ise ilgisini geleneksel tutumlarla kısıtlanmayan ama dışı maceralara da meyilli olmayan başarılı ve etkili bir kanat partisi taraf olarak siyasi konumunu sağlamlaştırmaya yoğunlaştıracaktır. Seçilmesi halinde Biden yönetimini Amerikan deyimiyle “topal ördeğe” dönüştürecektir ve sadece iki aylık ömrü kalmış olacağı için etkisi eskisinden daha az olacaktır.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Gizli görüşme sızdırıldı: Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff topa tutuldu

Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
TT

Gizli görüşme sızdırıldı: Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff topa tutuldu

Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)

Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırlanan "barış planına” yönelik gizli görüşmelerin basına sızdırılması üzerine ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a tepki yağdı.  

ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg, Witkoff'un Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov'la14 Ekim'de, Uşakov'un da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in uluslararası ekonomik işbirliğinden sorumlu özel temsilcisi Kiril Dmitriyev'le 29 Ekim'de yaptığı telefon görüşmelerinin dökümlerine ulaştı.

Yazılı dökümlere göre 14 Ekim'deki görüşmede Witkoff, Ukrayna savaşına dair barış planı üzerinde birlikte çalışılmasını istiyor ve Putin'in plan hakkında "Trump'la görüşürken neler yapması gerektiği” hakkında tavsiye veriyor. 

Witkoff görüşmede Putin'in Trump'ı Gazze'deki barış mutabakatı için tebrik etmesini, Rusya'nın anlaşmayı desteklediğini ve ABD Başkanı'na "bir barış adamı olarak saygı duyduğunu" söylemesini öneriyor. Uşakov'un da buna katıldığı aktarılıyor. 

Kayıtların sızdırılmasının ardından ABD'de hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanattan Witkoff'a sert tepkiler geldi.

Demokrat Temsilciler Meclisi Üyesi Ted Lieu, "Steve Witkoff'un Rusya değil ABD adına çalışması gerekiyor” diyerek, Trump'ın temsilcisini "hain” diye niteledi.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Don Bacon da Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasında Witkoff'un çabalarına güvenilemeyeceğini belirterek, temsilcinin görevden alınmasını istedi. 

Trump ise Witkoff'a yöneltilen eleştirilerin haksız olduğunu savunarak, "Onun bu planı Ukrayna'ya satması gerekiyor. Bir pazarlıkçının görevi budur” dedi.

Diğer yandan Dmitriyev ve Uşakov arasındaki görüşmedeyse Moskova'nın herhangi bir barış teklifinde taleplerini ne kadar güçlü şekilde dile getirmesi gerektiği ele alındı. 

Uşakov, Witkoff'la görüşmesinin sızdırılmasının "kabul edilemez” olduğunu söyledi. Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı Dmitriyev ise Uşakov'la görüşmesine dair yayımlanan bilgilerin "sahte” olduğunu iddia etti. 

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, bilgi sızıntısının görüşmeleri sabote etmek amacıyla yapıldığını savunarak bunu "hibrit savaş” diye niteledi. 

Kaydı kimin sızdırdığı henüz tespit edilemedi. Uşakov, bunu Avrupa ülkelerinin sızdırmış olabileceğini ima ederken, Wall Street Journal'a konuşan Avrupalı diplomatlarsa olayın ardında Kremlin'in olabileceğini ileri sürüyor. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, Wall Street Journal


Almanya’nın savaş planı: 800 bin asker doğuya nasıl gönderilecek?

Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
TT

Almanya’nın savaş planı: 800 bin asker doğuya nasıl gönderilecek?

Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)

Almanya'nın Rusya'ya karşı hazırladığı savaş planı ortaya çıktı.

Wall Street Journal'ın incelediği "Almanya Operasyon Planı" adlı 1200 sayfalık metin, olası savaş durumunda 800 bin NATO askerinin doğuya nasıl sevk edileceğini detaylandırıyor. 

Bu süreçte hangi liman, nehir ve demiryollarının kullanılacağı, lojistiğin nasıl sağlanacağı üzerinde de çalışılmış.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephull, bu hafta yaptığı açıklamada Rusya'nın 2029'a kadar bir NATO ülkesine saldırabileceğini öne sürmüştü. 

Analizde ayrıca, ABD'nin öncülüğünde yürütülen süreçte Ukrayna cephesinde barış sağlanması durumunda Rusya'nın NATO'ya saldırı için hazırlık yapma fırsatı bulacağı savunuluyor.

Askeri çevrelerde "OPLAN" diye de bilinen metinde, Almanya'daki altyapı eksikliğine de dikkat çekiliyor. 

Otoyolların yüzde 20'sinin ve köprülerin çeyreğinden fazlasının yatırım eksikliği nedeniyle onarılmadığı belirtiliyor. Kuzey ve Baltık denizindeki limanlar için 15 milyar euroluk bakım gerekiyor, bunun 3 milyar eurosu limanların askeri kullanım amacıyla güçlendirilmesi için harcanacak. 

Bu eksikliklerin muhtemel savaş durumunda askeri birliklerin hareket serbestliğini kısıtlayacağı ifade ediliyor. Berlin yönetiminin sorunları gidermek için 2029'a kadar 166 milyar euro yatırım yapmayı planladığı aktarılıyor. 

Diğer yandan Almanya'nın Rusya'yla muhtemel savaşta NATO açısından coğrafi bir önemi de var. 

Alman düşünce kuruluşu Brandenburg Toplum ve Güvenlik Enstitüsü'nden Tim Stuchtey, çatışma nerede başlarsa başlasın sınırda uzanan Alp Dağları nedeniyle NATO birliklerinin Almanya üzerinden cepheye geçeceğini söylüyor. 

Ancak son dönemde artan sabotaj saldırılarının bu yoğun hareketlilikte aksaklıklara yol açabileceğine dikkat çekiliyor. Yürürlükteki veri koruma ve dijital iletişim yasalarının değiştirilebileceği belirtiliyor. 

Almanya Silahlı Kuvvetleri, gözetleme ve drone sistemleri için Münih merkezli Quantum Systems'la ortak çalışıyor. PayPal'un kurucusu ve Facebook'un ilk yatırımcılarından olan Peter Thiel'ın desteklediği firmadan Paul Strobel, Rusya'nın limanları bloke edip elektrikleri kesebileceğini ve demiryollarını sabote edebileceğini savunuyor. 

Almanya'yı "Avrupa'nın en güçlü ordusu" haline getirmek istediğini söyleyen Şansölye Friedrich Merz, eylüldeki açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: 

Tehditler gerçek. Savaşta değiliz ancak artık barış içinde de yaşamıyoruz.

Rusya lideri Vladimir Putin ise NATO veya Avrupa Birliği'ne (AB) savaş açma niyeti olmadığını defalarca söylemişti. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC


Ölü sayısı 55'e yükseldi... Hong Kong'daki yangına ne sebep oldu?

Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
TT

Ölü sayısı 55'e yükseldi... Hong Kong'daki yangına ne sebep oldu?

Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)

İtfaiye ekipleri, Hong Kong'daki bir konut kompleksinde en az 55 kişinin hayatını kaybettiği ve yaklaşık 300 kişinin halen kayıp olduğu büyük bir yangını kontrol altına aldı. Polis, yangının güvenli olmayan malzemeler kullanan bir inşaat şirketinin ‘ağır ihmalinden’ kaynaklanmış olabileceğini açıkladı.

Yangın çıktıktan sonra neredeyse bir gün boyunca itfaiye ekipleri, Wang Fuk Court konut kompleksinin üst katlarında mahsur kalan sakinlere ulaşmak için aşırı sıcaklık ve yoğun dumanla mücadele etti.

Tai Po bölgesinin kuzeyindeki kalabalık konut kompleksi, sekiz blokta 2 bin daireden oluşuyor ve uygun fiyatlı konut sıkıntısı çeken bu şehirde 4 bin 600'den fazla kişiye ev sahipliği yapıyor.

51 yaşındaki Wan soyadlı bir sakin, “Bu binayı 20 yıldan fazla bir süre önce satın aldık. Tüm eşyalarımız buradaydı ve şimdi her şey yanıp kül oldu. Geriye ne kaldı? Hiçbir şey kalmadı. Ne yapacağız?” ifadelerini kullandı.

Sığınma alanı dışında kızını arayan 52 yaşındaki Naj soyadlı bir kadın ise gözyaşları içinde, elinde kızının mezuniyet fotoğrafıyla, “O ve babası hâlâ dışarı çıkamadı… Binamızı kurtarmak için suları yoktu” diye konuştu.

Yangın mahallinden çekilen bir videoda, yeşil inşaat ağları ve iskelelerle kaplı 32 katlı bloklardan en az ikisinde alevlerin yükseldiği görülüyordu.

Yetkililer, yedi bloktan dördünde yangının söndürüldüğünü, diğer üçünde ise yangının kontrol altına alındığını söyledi.

Binalarda yangın neden çıktı?

Yetkililer, Wang Fuk Court’taki yüksek katlı binaların cephelerinde yürütülen yenileme çalışmaları sırasında kullanılan inşaat malzemeleri ile iskelelerde yangının nasıl başladığını araştırıyor.

Yeşil koruma ağları ve ahşap iskeleler, geleneksel Çin inşaat kültürünün temel unsurları olsa da, güvenlik gerekçeleriyle Hong Kong’da mart ayından bu yana kademeli olarak kullanım dışı bırakılıyordu.

Bu arada, yetkililer bir inşaat şirketinin yöneticileri ile bir mühendislik danışmanını gözaltına aldı. Şüpheliler, taksirle adam öldürme suçlamasıyla soruşturuluyor. Polis şirketin adını açıklamadı, ancak AP’nin doğruladığı bilgilere göre arama yapılan mühendislik ve inşaat firması, binadaki yenileme çalışmalarından sorumluydu.

Yetkililer, pencereleri korumak için kullanılan plastik köpük paneller gibi bazı malzemelerin yangına dayanıklılık standartlarını karşılamadığından şüpheleniyor. Şiddetli rüzgârların da alevlerin hızla yayılmasına katkıda bulunduğu belirtildi.

Hong Kong Polis Teşkilatı’ndan üst düzey yetkili Elaine Chung, “Şirketin sorumlu taraflarının ağır ihmal gösterdiğine ve bu durumun kontrol edilemeyen bir yangına yol açarak büyük can kaybına neden olduğuna dair güçlü nedenlerimiz var” dedi.

Polis ayrıca, binaların yangın güvenliği standartlarına uygun olmayan plastik örtülerle kaplandığını ve bakım çalışmalarında yer alan bir inşaat şirketinin, zarar görmeyen bir blokta bazı pencereleri kapatmak için yanıcı köpük materyal kullandığını açıkladı.

dcfrgt
Hong Kong’daki Wang Fuk Court konut kompleksini saran büyük yangının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Yetkililer bugün yaptıkları açıklamada, hayatını kaybeden 55 kişi arasında bir itfaiyecinin de bulunduğunu, çok sayıda yaralının ise hâlâ hastanede kritik durumda olduğunu bildirdi. Ayrıca yaklaşık 279 kişiye halen ulaşılamadığı belirtildi.

Endonezya Dışişleri Bakanlığı, konutlarda ev işlerinde çalışan iki Endonezyalı göçmen işçinin yangında yaşamını yitirdiğini, ikisinin de yaralandığını açıkladı.

En yüksek can kaybı

Yangın, Hong Kong’da 1948'de bir depo yangınında 176 kişinin öldüğü olaydan bu yana şehirde kaydedilen en yüksek can kaybına yol açtı.

Yangını kontrol altına almak için bin 200’den fazla itfaiyeci görev yapıyor; 304 itfaiye aracı ve kurtarma aracı da çalışmalara katılıyor.

Hong Kong Belediye Başkanı John Lee, daha önce yaptığı açıklamada, “Önceliğimiz yangını tamamen söndürmek ve mahsur kalan sakinleri kurtarmak. Ardından yaralılara destek verilecek. Daha sonra mağdurlara yardım sağlanacak ve olayla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlatacağız” ifadelerini kullandı.

Hong Kong Ulaştırma Dairesi, bölgede bazı yolların bugün kapalı kalacağını; otobüs güzergâhlarının değiştirildiğini ve yakın çevredeki okulların tedbir amaçlı kapatıldığını duyurdu.

Hong Kong’da aşırı yüksek emlak fiyatları uzun süredir toplumsal hoşnutsuzluğun kaynağı olarak görülüyor. Uzmanlara göre bu büyük yangın felaketi, aralık ayı başında yapılacak şehir çapındaki yasama seçimleri öncesinde hükümete yönelik tepkiyi artırabilir.

a
Hong Kong’daki Wang Fuk Court konut kompleksini saran büyük yangının ardından yükselen dumanlar (AP)

Wang Fuk Court konut kompleksi, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Hong Kong'daki birçok yüksek katlı konut kompleksinden biri. Çin anakarası sınırına yakın bir konumda bulunan Tai Po, yaklaşık 300 bin nüfuslu, köklü bir banliyö bölgesi.

Emlak ajanslarının internet sitelerine göre, kompleks 1983 yılından beri faaliyette olup, devlet destekli ev sahipliği programına tabi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, kompleks 330 milyon Hong Kong doları (42,43 milyon ABD doları) maliyetle bir yıl süren bir yenileme çalışmasından geçmiş.

Diğer yandan şehrin yolsuzlukla mücadele kurumu, yenileme çalışmalarıyla ilgili yolsuzluk iddiaları hakkında soruşturma başlattığını açıkladı.