McConnell'ın sağlığı? Biden'ın yaşı? Bu sadece başlangıç

Washington'daki en tecrübeli iki el, artık bu işi yapıp yapamayacaklarına dair yeni sorularla karşı karşıya

Arşiv (AFP)
Arşiv (AFP)
TT

McConnell'ın sağlığı? Biden'ın yaşı? Bu sadece başlangıç

Arşiv (AFP)
Arşiv (AFP)

Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell ve Başkan Joe Biden karşılıklı olarak Washington'ın en fırtınalı ilişkisine sahip. Biden'ın Beyaz Saray'da Başkan Yardımcılığı yaptığı son dönemde Senato Çoğunluk Lideri olan McConnell, boştaki Yüksek Mahkeme koltuğu için Merrick Garland hakkında onay oturumu yapılmasını bile engellemişti.

Aralarında sadece 9 aylık bir yaş farkı olan iki adam aynı zamanda, hükümetin kapanmasını önlemek için birlikte çalışmış ve son Kongre döneminde silahlar, altyapı ve yarı iletken üretimiyle ilgili bir dizi yasayı geçirmişti.

Başarılarının altında yatan gerekçe her şeyden önce, yapabildiklerini başka kimsenin yapamamasıydı: Biden Demokratların adaylığını kazandı çünkü başta Afrikalı Amerikalılar olmak üzere önseçim seçmenleri Donald Trump'ı sadece onun yenebileceğine inanıyordu. Muhafazakarların şikayetlerine rağmen McConnell'ı en çok eleştirenler bile, Roe-Wade kararının iptal edilmesini sağlayan üç muhafazakar Yüksek Mahkeme yargıcının onaylanmasını sadece onun temin edebileceğine inanıyordu.

Ancak an itibarıyla her ikisi de hem halkın hem de partilerinin yönelttiği aynı sorulara muhatap oluyor: Çok yaşlı olup olmadıkları ve artık iş yapıp yapamayacakları.

CNN, sıkıntılı biçimde yüzde 39 onay oranına sahip Biden'la, Trump veya Florida Valisi Ron DeSantis arasındaki farkın hata payı sınırları içerisinde olduğunu gösteren bir anketi perşembe günü yayımladı. Dahası anketçiler, Demokratlara ve bu partiye meyleden bağımsızlara ana endişelerinin ne olduğunu sorduğunda, katılımcılar sözünü sakınmadı: Yüzde 49'u "Biden'ın çok yaşlı olduğunu veya daha genç birini istediğini" söylerken, yüzde 7'si "Biden'ın zihinsel yeterliliği/Uyanıklığı/Yaşlılık kaynaklı sorunları" dedi.

Biden, yakın tarihin en genç yasa koyucusu olarak 1972'de ABD Senatosu'na girmişti. Ancak şimdi 80 yaşında ve Beyaz Saray'da oturan en yaşlı kişi konumunda. Trump'ın zaferinden sonraki 4 yıl dışında, Biden yetişkinliğinin neredeyse tamamını kamuoyunun gözü önünde geçirdi. 36 yıllık senatörlüğünü göz önünde bulunduran patronu Barack Obama, yönetimi sırasında Biden'ı McConnell gibi Cumhuriyetçilerle baş etmesi için Kongre Binası'nda görevlendirmişti.

Ancak şimdi seçmenlerin kendisinden çoğunlukla memnuniyetsiz olmasının ana nedeni de bu deneyim. Nitekim Joe Biden, Demokratların adayı seçildiğinde, esasen daha ilerici ya da daha genç birini tercih edecek olan pek çok seçmen; onun adaylığını, demokrasi için varoluşsal bir tehdit olarak gördükleri Trump'ı engellemeye yönelik tek seferlik bir şey diye değerlendirerek kendi endişelerini bir kenara bırakmıştı.

Şimdiyse pek çokları, oylarını Biden'a verme fikrinden pek memnun değil. Bu anket, her ne kadar bir yıldan daha uzaktaki bir seçim için gerçekleştirilmiş olsa ve bu sürede çok şey değişebilse de, hem memnuniyetsizliği hem de bazılarının yeni bir yüz istediğini gösteriyor.

Diğer yandan McConnell yaşı ve sağlığıyla ilgili sorularla yüzleşmeye başladı. Bu sorular ilk olarak önceki aylarda Washington'daki Waldorf Astoria otelinde (Eski adı tesadüfen Trump International Hotel'di) düşüp beyin sarsıntısı geçirmesiyle ortaya çıktı.

Sonrasında temmuzdaki haftalık basın toplantısında dondu kaldı ve soruları yanıtlayamadı. Daha sonra geçen ay, ağustostaki arada Kentucky'deyken bir kez daha konuşmayı başaramadı. Aniden donup kalması, 2007'den bu yana Senato'taki Cumhuriyetçilere liderlik eden ve Senato tarihinde en uzun süre görev yapan parti lideri olan McConnell'ın bu işi geçmişte olduğu gibi etkili bir şekilde yapmayı sürdürüp sürdüremeyeceğinin merak edilmesine yol açtı.

Rastlantı eseri her iki ismin de yaşıyla ilgili endişeler, tam da sahip oldukları tecrübeye Washington'un ihtiyaç duyduğu döneme denk geliyor. Yönetimin parasının bitmesine sadece haftalar kaldı ve Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçiler, Senato'daki partidaşlarının bile muhtemelen tatsız bulacağı kesintiler yapmayı umuyor.

Normal şartlar altında Biden ve McConnell kapanmayı önlemek için bir anlaşma müzakere edebilir. Ancak McConnell'ın rahatsızlığı halinde Başkan, Cumhuriyetçi Parti'deki baş müzakere ortağını kaybedebilir. Bu arada McConnell'ın yerine geçecek potansiyel halefler, McConnell'ın bastırmayı umduğu sağcı güçlere muhtemelen daha bağlı olacak.

Benzer biçimde, Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in düşük onay oranları göz önüne alındığında, Trump'ın aday olup Biden'ın olamaması durumunda Demokratların mevcut ABD Başkanı'nın yerine koyacakları net bir adayları da yok. Birçok aday adayı görevdeki başkana meydan okumayacağını söylüyor. Bu nedenle ülkenin bir diğer Trump ve Biden müsabakasına doğru gittiği görülüyor.

Amerikalıların taze kan bulamama kaygısı, kısa süre içinde yerini kurumsal tecrübe ihtiyacına dair çaresiz sızlanmalara bırakabilir.

Independent Türkçe



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.