TBMM Genel Kurulu'nda Irak ve Suriye tezkeresi görüşmeleri... Akar: Bu savaş değil barış tezkeresidir

Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, "Bu tezkere Türkiye'nin milli çıkarlarını koruma ve uluslararası terörle mücadeleye de katkı sağlama amacı taşımaktadır" dedi

Hulusi Akar (AA)
Hulusi Akar (AA)
TT

TBMM Genel Kurulu'nda Irak ve Suriye tezkeresi görüşmeleri... Akar: Bu savaş değil barış tezkeresidir

Hulusi Akar (AA)
Hulusi Akar (AA)

TBMM Genel Kurulu'nda, Irak ve Suriye'ye asker gönderme tezkeresinin süresinin 2 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi kabul edildi.

Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, Irak ve Suriye'ye asker gönderme tezkeresinin süresinin 2 yıl daha uzatılmasına ilişkin, "Bu tezkere Türkiye'nin milli çıkarlarını koruma ve uluslararası terörle mücadeleye de katkı sağlama amacı taşımaktadır. Bu bir savaş tezkeresi değil, barış tezkeresi." dedi.

Görüşmelerde, Saadet Partisi Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Suriye'nin, cumhuriyet tarihinin en büyük güvenlik meselesi olduğunu ve bu noktaya gelmesine iktidarın tutarsızlıklarının sebebiyet verdiğini öne sürdü.

Şimdi bir karar vermek zorunda olduklarını anlatan Kaya, "Türkiye güvenliğini nasıl sağlayacak, Türkiye bu problemleri nasıl aşacak, onu konuşuyoruz. İdlib'de 4 milyon insan yaşıyor ve Türkiye'nin bir kişi daha yeni bir sığınmacı, göçmen dalgasına tahammülü yok. Böyle bir durumda bizim oradaki istikrarı, oradaki bütün güçlerin oradan çekilmesini temin edecek, aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğünün yeniden konuşulabileceği ve gerçek manada Suriye ile bizim aramızdaki sınırın güvenli hale geldiği bir ortamı ifade etmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

"CHP açısından izaha muhtaç bir çelişkidir"

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Türk milletinin varlığının ve birliğinin muhafaza edilmesi, vatandaşların huzur ve güven içinde yaşaması için Türkiye'nin, güney hattının tamamındaki tüm terör unsurlarını yok etmek mecburiyetinde olduğunu ifade ederek, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) gerek Irak'ın gerekse Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği askeri operasyonlar meşrudur, mecburidir, vazgeçilmezdir." diye konuştu.

İktidarın dış politikasındaki yanlışlıklar nedeniyle ortaya çıkan kötü sonuçları Mehmetçiğin gücüyle sahada telafi etmek mecburiyetinde kaldığını dile getiren Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

İYİ Parti ve Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 'Suriye’nin kuzeyindeki terör tehdidine karşı tek bir parti vardır o da Albayrak partisidir' diyerek bölgedeki askeri operasyonlara destek vermiştir. Şanlı Türk ordusunun, büyük bir mücadele ve fedakarlıkla şehitler vererek PKK'dan temizlediği bu bölgelerden geri çekilmesi asla mümkün değildir. Suriye’nin kuzeyinde ağır silahlarla donatılmış 100 bin kişilik bir terör ordusu mevcutken, Suriye'de bir terör tehdidi yokmuş gibi hareket etmek, Mehmetçiğimizin canı ve kanıyla teröristlerden temizlediği bölgelerden geri çekilelim demek büyük bir gaflet ve dalalettir. Suriye'nin kuzeyinde merkezi otorite yeniden ve tamamen tesis edilinceye kadar TSK bölgede varlığını sürdürecek ve milli güvenliğimizi tehdit eden unsurlar temizlenecektir. İşte bu gerekçeyle biz İYİ Parti olarak Irak-Suriye tezkeresine dün olduğu gibi bugün de 'evet' oyu vereceğiz.

Dervişoğlu, tezkereye ilişkin CHP yöneticilerinin açıklamalarını da eleştirerek, "2015 yılından itibaren TBMM'ye gelen tüm Irak-Suriye tezkerelerinde 'yabancı silahlı kuvvetler' ibaresi bulunmasına rağmen, benzer tezkerelere 2015, 2017 ve 2019'da 'evet' oyu vermek, 2021'de 'hayır' demek ve şimdi de 'hayır' denileceğini söylemek CHP açısından izaha muhtaç bir çelişkidir. Ben CHP'nin 2015-2021 arasındaki tüm Irak-Suriye tezkerelerine, içinde 'yabancı kuvvetler' ifadesi olduğu halde okumadan 'evet' oyu vermesini ihtimal dahilinde görmüyorum." ifadelerini kullandı.

"Tezkereye açık ve net desteklerimizi ifade ederiz"

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası hukuk ve anlaşmalardan elde ettiği hak ve hukukla hareket ederek terörün nereden, kimden ve hangi nedenle gelirse gelsin; yerinde müdahale etme meşru savunma hakkını kullanmaya devam edeceğinin altını çizdi.

Yıllarca terör bataklığı haline gelmiş Irak ve Suriye'nin kuzeyinde kuluçkada bulunan her türlü terörle mücadele konusundaki azim ve kararlılığın sürdüğünü anlatan Aydın, şöyle devam etti:

Türk milletinin ve vatanının ilelebet payidar kalmasına matuf bu kutlu yürüyüşü zaman zaman sekteye uğratıp engelleme girişiminde bulunacak dahili ve harici bedhahlar da mutlaka olacaktır. Onların bu girişimleri zaman zaman gaflet ve dalalet sınırlarını aşıp ihanete kadar varabilecektir. Bu ihanetin daha kabul edilemez yansıması ise Gazi Meclisimizin kutlu çatısı altında, bu aziz milletin seçerek sağladığı her türlü maddi ve manevi imkanları tepe tepe kullanmakta hiçbir beis görmeyip, söz konusu bu millete ve değerlerine aidiyet olunca her türlü kin, nefret ve öfke nöbeti eşliğinde, milletimizin elleri kınalı evlatlarının peygamber ocağı diyerek kutlu yuva kabul ettiği ve bütün dünyanın barışın teminatı görüp gıpta ile seyrettiği TSK'yı fütursuzca soykırımcı veya işgalci iftiralarıyla yaftalamalarıdır. Bin yıllık kutlu mazisi boyunca yaşadığı her türlü mücadele, kriz ve savaşta olduğu gibi bugün de çeşitli ulusal ve uluslararası misyonlarda üstlendiği görev ve sorumlulukların ifasında yüksek ahlaki hassasiyeti gereği her zaman hakkın, hukukun, barışın teminatı olmayı başaran kahraman Mehmetçik, Afrika’dan Asya’ya ve Orta Doğu'ya geniş bir yelpazede özlenen, istenen ve beklenen olmuştur. Bunun en canlı göstergesi Afganistan, Somali ve Kosova'daki varlıklarıdır. Allah hepsini korusun ve kanatları altına alsın. MHP olarak bölgede ve ülkemizdeki güven, huzur ve barışın teminatı özelliği taşıyan söz konusu tezkereye açık ve net desteklerimizi ifade ederiz.

"Tezkereye onay vermek Türkiye'ye ihanettir"

CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, bugün görüşülen tezkerenin TBMM'ye ilk olarak 2007 yılında geldiğini ve o dönemde TSK'nın Irak'ta sınır ötesi operasyonlar yapabilmesi için "evet" oyu verdiklerini belirterek, "Nitekim, 2012 yılına kadar partimizin tezkereye desteği devam etti. Ta ki bu tezkere metnine tartışmalı biçimde 'Suriye' ifadesi eklenene kadar." dedi.

Tezkere metninde Türkiye Cumhuriyeti'nde yabancı askerlerin görevlendirileceğine dair bir ifade olduğunu ve tüm kamuoyunun bu askerlerin kim olduğunu sorguladığını aktaran Tan, "Hangi ülke Türkiye'ye terörle mücadelede destek verecek? Türkiye dünyanın en güçlü silahlı kuvvetlerinden birine sahipken kimden hangi gerekçeyle terörle mücadelede yardım isteniyor? Böyle bir durumun Türkiye’nin uluslararası itibarına ne kadar zarar verebileceğini hesaba kattınız mı? Türkiye'yi terörle mücadele gibi ülke güvenliğinin en hayati konusunda kendi kendine yetmeyen bir ülke gibi göstermenizin gerekçesi nedir? Bunun yanında merak ettiğimiz bir başka soru da hangi ülkeden, hangi ayırt edici özelliklere sahip askerlerin geleceğidir?" sorularını yöneltti.

"TBMM'de, hangi ülkeden, hangi yetenek ve kabiliyetteki askerleri Türkiye'ye getirmek istediğinizi açık ve seçik belirtmediğiniz bir tezkereye onay vermek Türkiye'ye ihanettir." ifadesini kullanan Tan, "Bu şartlar altında Türkiye’de yabancı asker postalı istemediğimizi vurguluyor, terörle mücadeleye hiçbir katkısı olmayacak, sadece sizin ideolojik ve popülist politikalarınıza, külhanbeyliğini çağrıştıran söylem ve tutumunuza meşruiyet sağlayacak bu tezkere metnine onay vermeyi reddediyoruz." diye konuştu.

Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, halkların yüzlerce yıl bir arada ve barışçıl yaşama deneyimine sahip olduğu bir coğrafyada huzuru tesis etmenin en doğru yolunun demokratik ve barışçı çözümü esas almak olduğunu söyleyerek, "Orta Doğu'da şiddetin, ölümün değil, halkların ve bir arada barışçı demokratik yaşamın tarafındayız. Demokratik ve barışçı yaşamı bu topraklara hakim kılmanın her zamankinden daha güçlü bir şekilde kendisini dayattığını düşünüyoruz. O nedenle Irak-Suriye tezkeresine 'hayır' oyu vereceğimizi belirtmek istiyorum." ifadelerini kullandı.

"Yabancı unsurların Türkiye'ye gelmesi kesinlikle söz konusu değil"

Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, terörle mücadelede komşu ülkelerin egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını, tek amacın Türkiye'nin güvenliği olduğunu vurguladı.

ABD ve bazı ülkelerin Suriye'nin kuzeydoğusundaki varlığı ve harekatının, terörle mücadeleye zarar verdiğine dikkati çeken Akar, her türlü engellemeye rağmen terör koridorunun parçalanması sayesinde şu anda daha karışık, yoğun ve farklı oluşumlarla mücadele etmek zorunda kalmadıklarını belirtti.

Müttefiklerden, Türkiye'nin hassasiyetlerine saygı duymalarını, varılan mutabakatlara uymalarını, bölgede terör örgütleriyle değil müttefik olan Türkiye'yle işbirliği yapmalarını beklediklerinin altını çizen Akar, "Türkiye'nin terörle mücadelesi aynı zamanda Avrupa ve NATO'yu da göçe ve teröre karşı korumaktadır." dedi.

"Bu tezkere Türkiye'nin milli çıkarlarını koruma ve uluslararası terörle mücadeleye de katkı sağlama amacı taşımaktadır. Bu bir savaş tezkeresi değil, barış tezkeresi." diyen Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye her zaman barışçıl bir politika izlemeyi ve diyalog yoluyla sorunları çözmeyi amaçlamaktadır. Ancak ulusal güvenliğimizi tehdit eden durumlarda gerekli tedbirleri almamız ve gerektiğinde askeri müdahalelerde bulunmamız da bir zorunluluktur. Sayın milletvekillerinin oylarıyla bu tezkere bu tür durumlar için bir yetki niteliğinde olacaktır. 'Biz savaşa hayır diyoruz' diyorsunuz, bizim savaşla alakamız yok, yaptığımız şey, terörle mücadele, bunun altını çizmek istiyorum. Bu bir barış tezkeresi.

Yabancı ülke askerlerinin Türkiye'deki üslerde bulunması meselesinde de çok fazla bilgi kargaşası ve yanlışlığın olduğuna işaret eden Akar, şunları kaydetti:

2014’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu kurulmuştur ve buna bağlı birleşik, müşterek görev kuvveti teşkil edilmiştir. Kurulan bu koalisyona dünyada 80 ülke katılmıştır, bunlardan biri de biziz. Bu ülkeler DEAŞ'la mücadeleye bir şekilde personel, silah, araç gereç, üs, liman, hava sahası katkısı sağlıyorlar. Tamamen bizim izin ve kontrolümüzde İncirlik ve Diyarbakır hava üsleri ile insani yardım, lojistik destek bakımından İskenderun Limanı kullanılmıştır. Bunlar da sadece 2019'a kadar kullanılmıştır. 2019'dan beri kullanılmıyor, gelen giden yok. Kime karşı mücadele ediyorsunuz? Kime karşı göğsünüzü siper ediyorsunuz? Herhangi bir şekilde yabancı unsurların Türkiye'ye gelmesi kesinlikle söz konusu değil, böyle bir şey yok. DEAŞ'la mücadele konusunda 80 üye ülkeden kimi hava sahasını kullandı kimi benzin ikmali yaptı kimi insani yardım getirdi ve bu da 2019'a kadar oldu. 2019’dan sonra yok böyle bir şey; bunun açık ve net bilinmesi lazım.

CHP ile İYİ Parti arasında tezkere tartışması

Konuşmaların ardından yerinden söz alan CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal, İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu'nun CHP ile ilgili sözlerine yanıt verdi.

CHP olarak tavırlarının muhalefete muhalefet etmek olmadığını, daima iktidarın yanlışlarını eleştirip, iktidara muhalefet ettiklerini dile getiren Köksal, "Türkiye topraklarında yabancı asker postalı istemiyoruz. Yabancı asker postallarına bu ülkenin topraklarını çiğnetmeyeceğiz. Bu yabancı askerler kim? ABD, Rusya olmayacağı açık. Zaten 3 milyondan fazla Suriyeli göçmene ev sahipliği yapan bir ülkeyiz. Şimdi de yabancı asker diyorsunuz. Yabancı askerden kastınız Özgür Suriye Ordusu mu? Nasıl bir tehdit algısı var ki TSK, polis ve jandarma kuvvetlerinin yetersiz olabileceğini ve gerekirse dışarıdan yardım alabileceğini ima ediyorsunuz." diye konuştu.

Köksal'ın açıklamalarına cevap veren İYİ Parti Grup Başkanvekili Dervişoğlu da muhalefete muhalefet etmediklerini, sadece bir durum tespiti yaptıklarını ifade etti.

Dervişoğlu, "Muhalefet yanlış bir iş yaparsa muhalefete de muhalefet ederim. Benim muhalefet etmediğim bu milletin asli değerleridir, bu ülkenin bölünmez bütünlüğüdür, bu ülke üzerinde yaşayan insanların bağımsızlığı ve hürriyetidir. O sebeple dün 'evet' dediğiniz tezkereye bugün 'hayır' demeniz halinde ortaya çıkan çelişkiyi değerlendirmek gibi bir hakkım var. Buna gönül koymaya, kızmaya, 'muhalefete muhalefet' gibi bir değerlendirmede bulunmaya hiç gerek yok. Muhalefete muhalefet etmem ama bu devlete, millete, cumhuriyete muhalefet edene muhalefet etmek benim asli görevlerimin arasındadır." değerlendirmesinde bulundu.

Konuşmaların ardından, Irak ve Suriye'ye asker gönderme tezkeresinin süresinin 2 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi için oylamaya geçildi. Genel Kurul'da 521 milletvekilinin katıldığı oylamada 357 "evet", "164" hayır oyu kullanıldı.

Öte yandan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de tezkerenin görüşmelerini Genel Kurul'da takip etti.

Görüşmeler sırasında Yeşil Sol Parti milletvekillerinin sıralarında "savaşa hayır" yazılı dövizlerin yer aldığı görüldü.



Türkiye, Irak ile su anlaşmazlığını çözmek için taslak anlaşma imzaladı

Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (EPA)
Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (EPA)
TT

Türkiye, Irak ile su anlaşmazlığını çözmek için taslak anlaşma imzaladı

Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (EPA)
Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (EPA)

Türkiye ve Irak, su sorununu çözmek için ortak bir girişimde bulunarak bir anlaşma taslağı imzaladı. Anlaşmanın yakında kesinleşmesi bekleniyor.

Konu, dün Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin arasında yapılan görüşmelerin gündeminin en üst sırasında yer aldı.

Görüşmelerin ardından Iraklı mevkidaşı ile düzenlediği ortak basın toplantısında Fidan, su sorununun Türkiye ve Irak arasında ortak bir sorun olduğunu ve Irak'ın suya ihtiyacı olduğu gibi Türkiye'nin de suya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Yağış azlığının bu yıl su kıtlığına neden olduğunu ve mevcut kaynakların en iyi şekilde yönetilmesi gerektiğini ifade eden Fidan, konunun, Su Kaynakları Bakanı Avn Diyab Abdullah'ın da aralarında bulunduğu Irak heyetiyle görüşüldüğünü ve önümüzdeki dönemde atılacak adımların koordinasyonu konusunda bir anlaşmaya varıldığını belirtti. Bu konu üzerinde, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü temsilcileri ile Iraklı yetkililerden oluşan bir teknik komite çalışıyor.

Su sorununun iki düzeyde ele alındığını söyleyen Hüseyin, “Uzun vadede, Türkiye ile su konusunda bir taslak çerçeve anlaşmasına vardık ve bu anlaşmayı yakında imzalayacağız. Türk mevkidaşımı, üzerinde anlaşmaya varılacak bir tarihte anlaşmanın imzalanması için Bağdat'a davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

Hüseyin, sorunun ikinci boyutunun acil olduğunu ve Türkiye'den Irak’ın halkının su ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamasına yardımcı olmasını istediğini bildirdi. Hüseyin, konuyla ilgili görüşmelerin devam ettiğini belirtti.

Öte yandan Fidan, iki komşu ülkenin güvenlik konularında ve terörle mücadelede iş birliği yaptığını, 27 Eylül'de Irak'ın Türkiye'nin Ceyhan Limanı üzerinden petrol ihracatına yeniden başlamasının iki ülke arasındaki iş birliği için önemli ve olumlu bir adım olduğunu ve boru hattının tam kapasiteye ulaşmasıyla bunun faydalarının artacağını ifade etti.

Güvenlik konuları

Fidan, Irak ve Suriye arasındaki ilişkilerin gelişmesine değinerek, iki ülke ve bölgenin güvenliği için aralarındaki iş birliğini güçlendirmenin çok önemli olduğunu söyledi. Irak'ın Suriye'nin birliğini savunma konusundaki tutumunu, terör örgütü DEAŞ ile mücadeledeki çabalarını ve Suriye'nin kuzeydoğusundaki DEAŞ hapishaneleri ve kamplarında tutulan vatandaşlarını kurtarma çabalarını övdü.

Hüseyin ise Fidan ile yaptığı görüşmelerde ikili ilişkiler, güvenlik, enerji ve bölgesel gelişmelerle ilgili çeşitli konuların ele alındığını söyledi. Görüşmelerde, özellikle su konusuna odaklandıklarını belirten Hüseyin, bu girişim için Türk tarafına teşekkürlerini iletti.

hyju
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Ankara'daki Dışişleri Bakanlığı’nda yaptıkları görüşmeden (Dışişleri Bakanlığı)

Türkiye'deki güvenlik durumunun (tıpkı Irak'taki güvenlik durumunun Türkiye için olduğu gibi) Irak için önemli olduğunu ifade eden Hüseyin, PKK’nın feshi konusunda yürütülen siyasi diyalogdan Irak'ın memnun olduğunu ve bunun başarıya ulaşmasını umduğunu belirtti. Hüseyin, “Bu, Irak ve bölgedeki güvenlik durumuna olumlu etki edecektir” dedi.

Hüseyin, Irak'ın Ceyhan Limanı’na boru hattıyla petrol ihracatının yeniden başlamasının Irak hükümeti, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve bölgede faaliyet gösteren uluslararası petrol şirketleri arasında atılmış olumlu bir adım olduğunu vurguladı. Bu konuda Türk tarafının sağladığı desteğe işaret eden Hüseyin, bu adımın Türk-Irak ilişkilerini güçlendireceğini belirtti.

Irak-Suriye ilişkileri

Irak-Suriye ilişkileri ve terörle mücadelede koordinasyonla ilgili bir soruya yanıt veren Hüseyin, Suriye ile ilişkilerin iyi olduğunu ve Suriye ve Irak yetkililerinin hem Şam'da hem de ülke dışında bir araya geldiğini söyledi. Hüseyin, “Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera arasında bir görüşme gerçekleşti. Bakanlar ile istihbarat teşkilatı başkanları arasında karşılıklı ziyaretler yapılıyor” ifadelerini kullandı.

fbghj
DEAŞ mensuplarının ailelerinin kaldığı Suriye'nin kuzeydoğusundaki el-Hol Kampı (Reuters)

DEAŞ mensuplarının hareketlerinin Irak güçleri ve güvenlik kurumları tarafından izlendiğini, Suriye tarafında ise bu hareketlerin Suriye güvenlik güçleri ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) tarafından izlendiğini bildiren Hüseyin, bu teröristlerin yalnızca Suriye için değil, Irak, Ürdün ve Lübnan için de tehdit oluşturduğunu ve güvenlik koordinasyonunun devam ettiğini belirtti.

Hüseyin, “Kamplara, özellikle el-Hol Kampı’na gelince, çoğunluğu DEAŞ mensuplarının ailelerinden oluşuyor ve büyük bir kısmı Iraklı, ancak 10 bin yabancı da var. Irak, bu kişilerin ülkeleriyle temas halinde. Ancak bu ülkelerin çoğu sadece çocukların geri dönüşünü kabul ediyor. Buna rağmen biz iletişimimizi sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye, Suriye, Ürdün ve Lübnan ile sürekli toplantılar ve görüşmeler yapıldığını belirten Hüseyin, bu görüşmelere devam etmeyi, DEAŞ unsurlarının sınır bölgelerindeki yeni hareketlerini değerlendirmeyi, özellikle Irak ile Suriye arasındaki sınır bölgelerinde güvenliği sağlamaya yönelik planlamalar yapmayı umduklarını ifade etti.

df
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani arasında perşembe günü Ankara'da yapılan görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Hüseyin'in Ankara ziyareti, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani'nin ziyaretinden bir gün sonra gerçekleşti. Barzani, ziyaretinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelerek ikili ilişkiler, güvenlik ve enerji konuları, terörle mücadele ve PKK’nın feshi konularını görüştü.

Barzani ile görüşmelerin ardından Türkiye, PKK faaliyetlerine ilişkin endişeler nedeniyle 2023 yılından beri uygulanan Süleymaniye Havalimanı'na uçuş yasağının kaldırıldığını duyurdu.


Erdoğan: Trump, Türkiye'den Hamas'ı ‘Gazze planını’ kabul etmeye ikna etmesini istedi

İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne Filistin bayrağı yansıtıldı, 7 Ekim 2025. (AFP)
İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne Filistin bayrağı yansıtıldı, 7 Ekim 2025. (AFP)
TT

Erdoğan: Trump, Türkiye'den Hamas'ı ‘Gazze planını’ kabul etmeye ikna etmesini istedi

İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne Filistin bayrağı yansıtıldı, 7 Ekim 2025. (AFP)
İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne Filistin bayrağı yansıtıldı, 7 Ekim 2025. (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye'den, Hamas'ı Gazze Şeridi'nde İsrail ile savaşı sona erdirme planını kabul etmeye ‘ikna’ etmesi için çalışmasını istediğini bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı tarafından bugün yayınlanan açıklamaya göre Erdoğan, Azerbaycan'dan dönüş yolculuğu sırasında gazetecilere şunları söyledi: “ABD'yi ziyaretimiz ve son telefon görüşmemizde, Trump'a Filistin'de bir çözüme nasıl ulaşılabileceğini açıkladık. O da bizden özellikle Hamas ile görüşüp onları ikna etmemizi istedi.”

Erdoğan, ülkesinin Hamas ile temas halinde olduğunu ve Filistin için en iyi yolun ne olduğunu onlara açıkladığını belirterek, Gazze Şeridi'nin Filistinliler tarafından yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu gelişme, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam ettiği bir dönemde gerçekleşti. Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre bugün, Gazze Şeridi'nin güneyinde, Refah'ın kuzeybatısında İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu yardım bekleyen çok sayıda Filistinli yaralandı.

Sağlık kaynakları WAFA’ya, işgal güçlerinin Refah'ın kuzeybatısında bulunan eş-Şakuş bölgesindeki bir yardım dağıtım merkezinin yakınında gerçek mermiyle ateş açılması sonucu çok sayıda vatandaşın yaralandığını söyledi.

İsrail ordusuna ait bir insansız hava aracı (İHA) da Gazze şehrinin güneyinde bulunan es-Sabra mahallesindeki el-Mağribi Caddesi'nde sivil evlere ateş açtı.

Sağlık ekipleri Gazze şehrinden iki sivilin cesedini çıkarırken, bir sivil ise birkaç gün önce Gazze Şeridi'nin güneyinde aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir kabul ettiği Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı'nın son rakamlarına göre, İsrail saldırıları Gazze Şeridi'nde en az 67 bin 160 Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden oldu.


Trump-Erdoğan görüşmesi: Pragmatizm anlaşmazlıklara üstün geldi

ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Batı Kanadı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kapıda karşıladı, 25 Eylül 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Batı Kanadı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kapıda karşıladı, 25 Eylül 2025 (AFP)
TT

Trump-Erdoğan görüşmesi: Pragmatizm anlaşmazlıklara üstün geldi

ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Batı Kanadı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kapıda karşıladı, 25 Eylül 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Batı Kanadı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kapıda karşıladı, 25 Eylül 2025 (AFP)

Ömer Önhon

ABD Başkanı Donald Trump, 25 Eylül'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Beyaz Saray'da ağırladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’ı son olarak 2019 yılında ziyaret etmişti.

İki lider, yönetimlerinin bakanları eşliğinde toplantının başında basın mensuplarının karşısına çıktı ve kısa açıklamalarda bulundu. Bazı soruları yanıtladıktan sonra çalışma yemeği şeklinde kapalı bir toplantıya geçildi.

Trump, Türkiye ile ilişkilerinde ekonomik çıkarlar üzerinde odaklanan pragmatik bir yaklaşım benimserken Erdoğan, bu yaklaşımı ülkesinin konumunu güçlendirmek için kullanmaya çalıştı.

Toplantının ardından Başkan Donald Trump, “Harika bir toplantıydı. Bugün olanları duyduğunuzda çok şaşıracaksınız” derken ABD Büyükelçisi Tom Barrack toplantıyı ‘destansı’ olarak nitelendirdi.

Ziyaret olumlu bir atmosferde geçti ve Trump, Erdoğan’a ‘eski bir dost’ olarak tanımladı. Erdoğan'ın dünya genelinde saygı gördüğünü belirten Trump, ortak basın toplantısında da övgülerini sürdürdü.

İki taraf, tartışmalı bölgesel konuların gündemi domine etmesine izin vermemeye özen gösterdi. Görüşme sonrası yapılan açıklamaya göre çeşitli alanlarda birçok anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaların en dikkat çekici olanları arasında, Türkiye’nin 2045 yılına kadar ABD’den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı ve Boeing'den 2029 ile 2034 yılları arasında teslim edilmesi beklenen 225 adet yolcu uçağı satın alımı yer alıyor. İki taraf ayrıca sivil nükleer enerji alanında stratejik iş birliği için bir mutabakat zaptı imzaladı.

İki ülke arasında savunma iş birliği ve tedarik konusunda, Türkiye’nin ABD'den F-35 ve F-16 savaş uçakları satın almasını görüşme niyetlerini açıklayan Trump, yakın gelecekte ABD'nin Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılabileceğini de belirtti.

İki taraf arasında yapılan görüşmelerin ayrıntıları açıklanmazken yıllardır iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli gerginliklere neden olan bu konularla ilgili somut adımlar da duyurulmadı.

Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini satın aldıktan sonra 2019 yılında F-35 programından çıkarıldı ve CAATSA kapsamında yaptırımlara tabi tutuldu. ABD, Türkiye’nin 1,5 milyar dolar ödeyerek satın aldığı altı adet F-35 uçağını teslim etmeyi reddetti ve ödenen parayı iade etmedi. Toplantı sonrasında “F-35 uçakları konusunda Türkiye ile kolayca anlaşmaya varılabilir” diyen Trump, “Ancak önce Cumhurbaşkanı Erdoğan bizim için bir şey yapmalı” diye ekledi.

Tüm bunların yanında Türkiye’nin ABD’den satın almak istediği yaklaşık 40 adet F-16 savaş uçağı konusu da var, ancak bu anlaşma tam olarak açıklığa kavuşmamış nedenlerle sonuçsuz kaldı.

Trump, Hamas’ı ‘dünyanın en kötü terör örgütü’ olarak tanımlarken, Erdoğan Hamas’ı ‘haklı bir amaç için mücadele eden bir direniş hareketi’ olarak görüyor.   

Bölgesel meseleler açısından Gazze ve Filistin, görüşme gündeminin en üst sıralarında yer aldı. Türkiye, İsrail'in Gazze'deki savaşına karşı çok net bir tavır sergileyen ülkeler arasında yer alıyor. Öte yandan ABD, Trump'ın ülkeye güçlü desteğini sürdürmesiyle İsrail'in yanında duruyor. Trump, Hamas’ı ‘dünyanın en kötü terör örgütü’ olarak tanımlarken, Erdoğan Hamas’ı ‘haklı bir amaç için mücadele eden bir direniş hareketi’ olarak görüyor.

fgty
ABD Deniz Piyadeleri’nin taşıyan Lockheed Martin F-35B uçağı, Porto Riko'nun Ceiba kentinde, eski adıyla Roosevelt Rhodes Donanma Üssü olarak bilinen José Abunte de la Torre Havalimanı'na yaklaşırken, 13 Eylül 2025 (AFP)

Bu konu, toplantıyı bir anlaşmazlık faktörü haline gelebilir ve gerginliği tırmandırabilirdi. Benzer durumlar Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve diğer bazı liderlerle de yaşanmıştı, ancak bu sefer böyle bir şey olmadı. İki lider arasındaki bu toplantıyı hazırlayan diplomatlar, bu hassas konunun nasıl ele alınacağı konusunda bir anlaşmaya varmış ve liderler de bu anlaşmaya uymayı taahhüt etmiş görünüyor.

Gazze ile ilgili sorulara yanıt veren Trump, önceki gün New York'ta düzenlenen Filistin toplantısının “çok başarılı” geçtiğini ve bir tür anlaşmaya varmaya yakın olduklarını belirterek, rehinelerin serbest bırakılması gerektiğini vurguladı. Erdoğan ise konuşmasının başında Gazze konusuna kısaca değindi ve bölgedeki zorlukların ABD ile iş birliği yoluyla aşılabileceğini söyledi.

İki taraf kapalı kapılar ardında yapılan toplantıda Gazze ve gelecekle ilgili görüş alışverişinde bulunmuş olabilirler, ancak bu görüş alışverişinin ziyaret sırasında hakim olan olumlu atmosferi bozmayacak şekilde gerçekleştirildiğine şüphe yok.

Trump, Erdoğan'ı ‘Suriye'yi eski liderinden kurtaran kişi’ olarak nitelendirdi ve bunu ‘büyük bir başarı’ olarak değerlendirdi.

Suriye’deki kriz, Trump’ın ilk döneminde Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilere çok olumsuz bir etki yaptı ve bu etki Biden’ın döneminde daha da yoğunlaştı. Ancak, Esed rejimi düştükten ve Donald Trump ikinci başkanlık dönemine başladıktan sonra iki ülke arasındaki sorunlar azalmaya başladı.

Hem Türkiye hem Ahmed eş-Şara’yı destekliyor ve Suriye’deki birçok sorunun çözülmesini amaçlayan sürece katılıyor. Trump, Erdoğan’ı bir kez daha ‘Suriye’yi eski liderinden kurtaran kişi’ olarak nitelendirdi ve bunu ‘büyük bir başarı’ olarak değerlendirdi.

Trump, Erdoğan'a hitaben “Tebrikler, başka kimsenin iki bin yıldır yapamadığını yaptınız. Suriye'yi aldınız. Suriye’de söz sahibi olan Erdoğan” ifadelerini kullandı. Trump’ın ‘iki bin yıl’ diyerek neden bahsettiğini sadece kendisi biliyor. Suriye'de iki ülke arasındaki en önemli sorun, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve bu ülkedeki Kürtlerin geleceği olmaya devam ediyor. ABD, Türkiye'nin bu güçlerle ilgili endişelerini eskisinden daha fazla dikkate almaya hazır, ancak Türkiye'nin istediği gibi bu güçlerin tamamen ortadan kaldırılmasına razı olması beklenmiyor. Bu karmaşık sorunun çözülmesi için halen uzun bir yol kat edilmesi gerekiyor.

fgthy
Suriye'nin kuzeydoğusunda ortak kara devriyesi gerçekleştiren ABD ve Türk askerleri, 4 Ekim 2019 (Reuters)

Basın toplantısının en şaşırtıcı anlarından biri, Erdoğan'ın Heybeliada Ruhban Okulu’na yaptığı atıf oldu.

Fener Rum Patriği Bartholomeos yaklaşık bir hafta önce Oval Ofis'te Başkan Donald Trump'ı ziyaret etmişti. Patrik Bartholomeos’un bu görüşmede birkaç konuyu gündeme getirdiği ve ABD'nin bu endişeleri Türk tarafına ilettiği anlaşılıyor. Trump konuyu gündeme getirmeden önce Erdoğan yaptığı açıklamada “Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi ve yurda dönüşünde bu konuyu Patrik Bartholomeos ile görüşeceğini de sözlerine ekledi.

Burada Türkiye'nin, Patrik Bartholomeos’u Türkiye'deki Rum Ortodoks Hıristiyanların ruhani lideri olmaktan öte bir sıfatla tanımadığını, oysa Hıristiyan dünyasının onu Ekümenik Patrik olarak tanıdığını belirtmekte fayda var.

Trump, Erdoğan ile yaptığı görüşmede Patrik Bartholomeos’u ‘Rum Ortodoks Kilisesi’nin lideri olarak nitelendirse de bir hafta önce hem Başkan Trump’ın hem de Beyaz Saray'ın açıklamalarında Patrik Bartholomeos hakkında ‘Ekümenik’ titri kullanıldı.

ABD'nin birçok ülkeyi ciddi şekilde etkileyen gümrük vergilerine rağmen, Türkiye, uygulanan gümrük vergileri yüzde 10'u geçmediğinden tercihli muamele gören ülkeler arasında kaldı

İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler her zaman önemini korusa da bu ilişkiler Trump ile birlikte farklı bir boyut kazandı. ABD'nin uyguladığı ve birçok ülkeyi ciddi şekilde etkileyen gümrük vergilerine rağmen, Türkiye gümrük vergileri yüzde 10'u geçmediğinden tercihli muamele gören ülkeler arasında yer almaya devam etti.

Erdoğan, Trump’a iyi niyet göstergesi olarak, ABD ziyaretinden bir gün önce, Türkiye'nin ABD’ye uyguladığı ek gümrük vergilerini kaldıran bir kararname imzaladı.

Boeing uçaklarının satın alınmasına ilişkin karar, Erdoğan'ın ABD'ye gitmesinden kısa bir süre önce tartışmalara yol açtı. Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul'da Trump'ın oğluyla gizli bir toplantı yaparak güvenli bir ziyaret ayarladığını ve bu toplantıda Boeing'den 300 yolcu uçağı satın almayı ve diğer anlaşmaları taahhüt ettiğini iddia etti. Ancak Erdoğan bu iddiaları yalanlayarak, ABD Başkanı’yla doğrudan temas halinde olduğu için Trump'ın oğluyla konuşmasına gerek olmadığını vurguladı. Trump'ın sosyal medya platformu Truth Social hesabından, Erdoğan'ın ziyareti sırasında Boeing uçaklarının satın alınması için büyük bir anlaşma ve F-16'larla ilgili önemli bir anlaşmanın görüşüldüğünü duyurmasının yanı sıra görüşme sırasında Oval Ofis'in ana masasında bir Boeing yolcu uçağı maketinin yer alması, bu anlaşmaların gerçekliğini ortaya koydu.

İki ülke arasındaki gerginliğin bir başka kaynağı da Türkiye'nin devlet bankası Halkbank davasıdır. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle banka aleyhine ABD'de yasal işlemler devam ediyor. Banka suçlu bulunursa, milyarlarca dolarlık para cezası ödemek zorunda kalabilir. Erdoğan bu davanın kapanmasını umuyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Trump-Erdoğan zirvesi öncesinde, New York'ta düzenlenen Concord 2025 kapsamında düzenlenen bir panelde Türkiye'nin hem demokratik hem de otoriter bir ülke olduğunu söyleyerek tartışma yarattı. Barrack, Trump'ın ‘Erdoğan'ı meşrulaştırma’ politikası izlediğini de sözlerine ekledi.

Trump: “Erdoğan'ın bazı talepleri var, bizim de taleplerimiz var. Sonuçta neyin başarılabileceğini göreceğiz.”

Barrack, Trump’ın Erdoğan’ı takdir ettiğini ve Türkiye ile gergin ilişkileri iyileştirmek için farklı bir bakış açısıyla adımlar attığını da söyledi.

Bir büyükelçinin görev yaptığı ülke ve o ülkenin cumhurbaşkanı hakkında yaptığı bu tür açıklamalar genellikle büyük bir diplomatik krize neden olur, ancak mevcut koşullar altında Türk hükümeti Barrack'ın bu gafını görmezden gelecek gibi görünüyor.

Trump’ın henel yaklaşımı Türkiye için umut verici görünse de çeşitli nedenlerle tüm vaatlerini yerine getiremeyebilir. Trump, her zamanki iş adamı tavrıyla “Erdoğan'ın bazı talepleri var, bizim de taleplerimiz var. Sonuçta neyin başarılabileceğini göreceğiz” dedi.

fr
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Barrack, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde Başkan Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir toplantıya katıldı, 25 Eylül 2025 (AFP)

ABD’nin Türkiye'den talepleri arasında, Rusya'dan petrol ithalatını durdurması da yer alıyor. Ancak Türkiye, ham petrol ve petrol ürünleri ithalatının yarısından fazlasını Rusya'dan karşıladığı için bu talebi kabul etmesi zor. İki ülke, coğrafi konumları nedeniyle bazı ortak çıkarları ve iş birliği alanlarını da paylaşıyor.

Öte yandan ABD Kongresi, Türkiye-ABD ilişkilerinde her zaman karmaşıklık kaynağı olmuştur. Kongre, son zamanlarda İsrail'in etkisiyle Türkiye'ye karşı olumsuz bir tutum benimsedi. ABD-Türkiye ilişkileri bu gerginlik düzeyinde kaldığı sürece, Türkiye lehine alınacak her türlü kararın Kongre’de birçok engelle karşılaşacağına şüphe yok. Trump-Erdoğan görüşmesi, iki ülke arasındaki tüm sorunları çözmemiş olsa da her iki tarafın da ilerleme kaydetme arzusunu yansıtan olumlu bir adım oldu. İlişkilerin umulduğu gibi gelişip gelişmeyeceği, Trump'ın vaatlerini yerine getirme becerisine ve Türkiye’nin ABD'nin beklentilerine yanıt verme yeteneğine bağlı olacak.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.