YSK Başkanı Ahmet Yener: Deprem bölgesi de tüm Türkiye de 31 Mart 2024 seçimlerine hazır

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, "Deprem bölgesi de tüm Türkiye de 31 Mart 2024 seçimlerine hazır. Martta deprem bölgesine gidip, geldiğimiz son noktanın tespitini yapacağız" dedi

YSK Başkanı Ahmet Yener (AA)
YSK Başkanı Ahmet Yener (AA)
TT

YSK Başkanı Ahmet Yener: Deprem bölgesi de tüm Türkiye de 31 Mart 2024 seçimlerine hazır

YSK Başkanı Ahmet Yener (AA)
YSK Başkanı Ahmet Yener (AA)

Yener, Anadolu Ajansının (AA) "Seçim 2024 Özel" yayınında, 31 Mart'ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ne ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşan YSK'de, TBMM'de grubu bulunan 6 siyasi partinin de temsilcisinin bulunduğunu belirten Yener, siyasi parti temsilcilerinin, kurulun tüm toplantılarına katıldığını, görüşlerini ifade ettiğini ancak oy verme haklarının olmadığını söyledi.

Yener, YSK'nin, yaptığı toplantılar sonucunda kararlarını oy çokluğuyla aldığını ifade ederek, YSK'den sandık kuruluna kadar tüm aşamalarda siyasi partilerin temsilcilerinin yer aldığını, seçim süreci ve sistemin işleyişinin siyasi partilerle eş güdümle devam ettiğini vurguladı.

"Geçen yıl mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi ikinci tura kalınca 15 gün gibi kısa sürede ikinci seçimi yaptınız. Bu nasıl bir tecrübeydi?" sorusu üzerine Yener, bu durumun, Türk siyasi hayatında ilk kez gerçekleştiğini hatırlattı.

İkinci tura kalan adaylar kesinleştikten sonra öncelikli olarak oy pusulalarının basılması gerektiğini kaydeden Yener, 16 Mayıs sabahı itibarıyla oy pusulalarının basımına başladıklarını dile getirdi.

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin, hem yurt içinde hem de yurt dışında gerçekleştiğini, yurt dışındaki oy verme işleminin, 20 Mayıs 2023 tarihinde başlayıp 24 Mayıs 2023 tarihinde sona erdiğini anlatan Başkan Yener, şöyle konuştu:

Yani 16 Mayıs ila 19 Mayıs arasında 3 günlük bir sürede Azerbaycan'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne, Kırgızistan'dan Çin'e, Özbekistan'dan Avustralya'ya, Türkmenistan'dan Almanya'ya, Mısır'dan Brezilya'ya kadar geniş bir coğrafyada oy pusulalarının basılması, diplomatik kargoların hazırlanması, uçuş planının yapılması gibi bir süreci Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle organize edip olağanüstü bir çalışmayla oy pusulalarının basımı ve ilgili merkezlere dağıtımı gerçekleşmiştir. 73 ülke, 151 temsilcilik, 16 merkez olmak üzere 167 nokta ve 46 gümrük kapısında bu işlemin gerçekleştirilmesinin ne kadar zor olduğunu ve bu işlemin gerçekleştirilmesi için nasıl bir çalışma gerektiğini kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz. Ayrıca yurt dışındaki ve gümrükteki oylar kullanıldıktan sonra 24 ve 27 Mayıs arasında yine 3 günlük sürede yurt dışından ve gümrüklerden ülkeye transferi de yine aynı şekilde planlanıp gerçekleştirilmiştir.

"Oy pusulalarının yurt dışına ulaştığı an rahat nefes aldığımız an"

Yener, oy pusulalarının gönderilmesi ve tekrar gelmesinde Dışişleri Bakanlığı personeli ile 6 günlük yoğun bir süreç yaşadıklarını belirterek, "Süreçte en önemlisi, bu oy pusulalarının gönderilmesi. Çünkü 20 Mayıs itibarıyla oy pusulaları basılıp gönderilmemiş olsa oy verme işlemi başlayamayacağı için seçimler de doğal olarak başlayamayacaktı. 3 günlük süre bizim için çok yoğun ve stresli bir ortamdı. İlk olarak oy pusulalarının yurt dışına ulaştığı an rahat nefes aldığımız andır." yanıtını verdi.

YSK Başkanı Yener, "YSK, 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının son seçimlerini gerçekleştirdi. 31 Mart 2024'te de Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk seçimlerini gerçekleştirecek. Yani bizler Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının son seçimlerini ve ikinci yüzyılının ilk seçimlerini yapma şerefine nail oluyoruz. Bu da bizim için ayrı bir gurur kaynağıdır." dedi.

(AA)
(AA)

Seçimlere katılacak siyasi parti sayısı 35

Yerel seçimlerle ilgili 1 Ocak'ta seçim takviminin işlemeye başlamasıyla 2 Ocak'ta seçime katılacak siyasi parti sayısını 36 olarak ilan ettiklerini anımsatan Yener, sonradan Yenilik Partisi'nin seçimlere katılmayacağı kararını açıkladığını söyledi.

Ahmet Yener, "Şu an itibarıyla 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek olan seçimlere katılacak siyasi parti sayısı 35'tir. Ayrıca bizim ilan ettiğimiz listede Büyük Türkiye Partisi olarak ismi geçen siyasi partimiz, süreç içerisinde ismini Ocak Partisi olarak değiştirdiği için bundan sonraki süreçte ve ilanlarımızda Büyük Türkiye Partisi'nin ismi, Ocak Partisi olarak geçecektir." diye konuştu.

Seçim takvimi süreçleri

Seçim takvimi süreçlerini de aktaran Ahmet Yener, takvim uyarınca, 4-17 Ocak arasında muhtarlıklarda askıda kalan seçmen listelerinde hata bulunması halinde seçmenlerin bu süre içerisinde ilçe seçim kurullarına müracaat ederek varsa yanlışlıkları giderebileceğini, bugünden sonra kayıtlarda herhangi bir düzenleme ya da düzeltme yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını bildirdi.

Siyasi partilerin aday listelerinin ve bağımsız aday olmak isteyenlerin başvurularını seçim kurullarına vermelerinin son gününün 20 Şubat 2024 saat 17.00 olduğunu belirten Yener, 27 Ocak'ta siyasi partilerin birleşik oy pusulasındaki yerlerinin belirlenmesi için kura çekileceğini anlattı.

Geçici aday listelerinin 23 Şubat'ta, kesin aday listelerinin ise 3 Mart'ta ilan edileceğini aktaran Yener, siyasi partilerin sandık kurulları için bildirecekleri isimler için son tarihin ise 24 Şubat olduğunu belirtti. Yener, seçim propagandasının 21 Mart'ta başlayacağını ve 30 Martta sona ereceğini kaydetti.

"Güvenlik tedbirlerinin alınması için tüm çalışmalarımız yapılmıştır"

YSK Başkanı Ahmet Yener, sorular üzerine seçim güvenliğine ilişkin de bilgi verdi.

Seçim güvenliğini sadece seçim günü olarak görmediklerini, seçim öncesi iş ve işlemlerle ilgili de seçim güvenliği hazırlıklarının yapıldığına işaret eden Başkan Yener, sandık kurullarında da yer alan siyasi parti temsilcilerinin tutulan tutanakları ıslak imza altına almasının ve bu tutanaklara ilişkin yasal itiraz, şikayet müesseselerinin bulunmasının, seçim güvenliğini sağlayan unsurlardan olduğunu vurguladı.

Yener, kurul olarak, gerekli tüm teknik hizmetlerin alınması, eksikliklerin giderilmesi için tüm kamu kurum ve kuruluşları ve belediyelerle yazışmaları yaptıklarını belirterek, oy verilen sandık alanlarından matbaalara kadar gerekli tüm yerlerde güvenlik tedbirlerinin alınması için tüm çalışmaların yürütüldüğünü bildirdi.

"Üzerimize düşen tüm tedbirleri aldık"

Başkan Ahmet Yener, YSK'nin, seçim günü verilerin girildiği, 7 gün 24 saat anlayışıyla sürekli izlenen, internete kapalı güvenli ağda hizmet veren Seçim Bilişim Sistemi'nin (SEÇSİS) kullandığını hatırlattı.

Yener, "SEÇSİS'de kullanılan donanım ve yazılımlarda mümkün olduğu kadar yerli ve milli ürünler tercih edilmekte, yabancı bir ürüne ihtiyaç duyulması halinde açık kaynak kodlu ürünler tercih edilmektedir. Ayrıca SEÇSİS, tüm parçalarıyla bağımsız kurumlar tarafından siber güvenlik testlerinden geçilmekte ve bu siber güvenlik testlerinin sonucunda alınan raporlar uyarınca gerekli çalışmalar, güncellemeler yapılmaktadır." bilgisini verdi.

Ahmet Yener, seçim öncesinde seçime katılma yeterliğine sahip siyasi partilerle deneme testleri yaptıklarını belirterek, şöyle konuştu:

Sanal ortamda test seçimleri yapılmakta. Veri akışında bir problem olup olmadığı konusunda bu testlerde alınan raporlar sonucunda siyasi partilerimizin varsa eksikliklerinin giderilmesi çalışmaları yapılmaktadır. 31 Mart 2024 tarihine kadar da yine siyasi partilerimizle deneme testlerimiz de gerçekleşecektir. 2023 yılındaki seçimler, Yüksek Seçim Kurulu teknik ekibinin ve HAVELSAN teknik ekibinin yapmış olduğu yeni veri merkezinde gerçekleşmiş ve 2023 seçimleri, oldukça başarılı bir şekilde yeni hizmete alınan veri merkezimizde sorunsuz olarak yapılmıştır. Biz üzerimize düşen tüm tedbirleri aldık. Siyasi partilerimizle de gerekli deneme testlerimizi yaptık. Bir sorun olacağını şu an itibarıyla düşünmemekteyiz.

"Seçmen kütükleri 9 veriyle kontrol ediliyor"

Seçmen kütükleri konusunda 2008'den beri Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünün MERNİS sistemiyle entegre olarak çalışıldığını belirten Yener, yurt içi ve yurt dışı seçmen kütüğünün de 298 sayılı yasanın 33 ve 35. maddesindeki hükümler çerçevesinde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınan verilerle güncellendiği bilgisini paylaştı.

Bir kişinin seçmenlik sıfatını taşıyabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması ve 18 yaşını ikmal etmiş olması gerektiğini vurgulayan Yener, "Seçmen kütükleri bizim '9 veri' dediğimiz veri ile kontrol edilmektedir. Bir kişinin birden fazla kaydının olup olmadığı, kamuoyunda mükerrerlik, 'ölü seçmenlere oy kullandırıldı', 'vatandaş olmayan kişiler oy kullandı' gibi algılar gerçeği yansıtmıyor. Her dönem için 9 bilgiyle bir kişinin kayıtlarının gerçek olup olmadığını kontrol etmekteyiz. Bunlar adı, soyadı, anne adı, baba adı, doğum yılı, doğum yeri, nüfusa kayıtlı olduğu il, nüfusa kayıtlı olduğu ilçe, adres numarası gibi bilgilerle sistem kendisini test etmektedir. Ayrıca bunun yanı sıra yaş kontrolü dediğimiz kontrolü yapmaktayız." ifadelerini kullandı.

Kısıtlı ya da hükümlülere, silah altında bulunanlara yönelik de kontrollerin sağlandığını, kamu hizmetinden yasaklı olup olunmadığı gibi bilgilerin de kontrol edildikten sonra kişinin seçmen niteliğine haiz olup olmadığının belirlendiğini anlatan YSK Başkanı Yener, "Kurulumuza bugüne kadar mükerrer ya da ölü seçmen kaydıyla ilgili olarak herhangi bir müracaat olmamıştır." dedi.

Yener, 4-17 Ocak tarihleri arasında vatandaşların kontrolü için askıda kalan seçmen listelerinin ayrıca yasal hükümler uyarınca seçimlere katılma yeterliliğine haiz tüm siyasi partilerle de paylaşıldığını belirterek, "Yani sistem ve seçmenlerin bilgilerinin doğru olup olmadığı siyasi partilerimizle paylaşılmakta ve varsa siyasi partilerimizin de kendileri açısından eksik gördükleri bir kayıt, hata, yasal prosedürler işletilerek kurul önüne kadar gelmekte ve varsa bir eksiklik ya da yanlışlık bunlar da kurul kararıyla düzeltilmektedir." şeklinde konuştu.

(AA)
(AA)

"Parlamentonun bu konuda bir yasal düzenleme yapması gerekir"

YSK Başkanı Ahmet Yener, "Türkiye ne zaman elektronik oya geçecek?" sorusuna şu cevabı verdi:

Elektronik seçimin Türkiye'de 298 sayılı yasa hükümleri uyarınca yurt dışı seçimler için uygulanması mümkün. Yasada bu konuda düzenleme var ancak bugüne kadar uygulanmamış. Bunun dışında Yüksek Seçim Kurulunun yapmış olduğu milletvekili, Cumhurbaşkanlığı ve mahalli idareleri seçimleri için elektronik oylama ile oy kullanmaya imkan veren bir yasal düzenleme söz konusu değil. Öncelikle parlamentonun bu konuda bir yasal düzenleme yapması gerekir. YSK olarak 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen seçimlerden sonra bu konuda bir takım beyanatlarımız oldu. Bu beyanatlarımızdan sonra Ankara Üniversitesi Rektörümüzün bu konuya duyarlı yaklaşımı ile Ankara Üniversitesinin değerli hocalarıyla iki toplantı gerçekleştirdik ve süreç içerisinde de elektronik oylama ile ilgili olarak Ankara Üniversitesi ile bilgi paylaşımımız devam edecektir.

Cumhurbaşkanlığı, milletvekili ve mahalli idareler seçimlerinin yanı sıra siyasi partilerin il, ilçe ve büyük kongreleri ile odalar ve baroların seçimlerinin de YSK'nin gözetim ve denetiminde yapıldığını hatırlatan Yener, elektronik oylamanın, yasal bir düzenlemeyle pilot olarak siyasi partilerin veya odaların seçimlerinde uygulanıp, uygulamanın sonuçlarının değerlendirilebileceğini belirtti.

Yener, elektronik oylamanın hem getirisinin hem de götürüsünün olduğunu anlatarak, "'Getirisi nedir?' diyecek olursak, geçersiz oy oranının düşmesini sağlayabilir. Engelli seçmenlerin daha rahat oy kullanmasını sağlayabilir. Ama götürüsü dediğimiz husus özellikle hacklenme olayı, siber saldırı, manipüle edilebileceği gibi hususlar tartışılıyor. Dünyadaki örneklerde de bunun gündeme geldiğini görüyoruz." diye konuştu.

Yüksek Seçim Kurulunun 2014'te, elektronik seçimle ilgili yurt dışındaki uygulamalarla ilgili gözlemde bulunduğunu ancak daha sonradan bu konuda bir çalışma yapılmadığını ifade eden Yener, "Biz kurul olarak genel seçimlerden sonra akademik ve bilimsel çevrelerle ve bu konuya duyarlı teknolojik birimler ile gerekli çalışmaları yaptıktan, parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerimizle de görüşmeleri gerçekleştirdikten sonra, yurt dışındaki örnekleri de inceleyip bunun ülkemizde uygulanmasına ilişkin bir yol haritası çizmeye çalışacağız. Ama elbette ki yurt dışındaki seçimler haricinde bunun diğer seçim türleri konusunda uygulanıp uygulanmayacağındaki son takdir parlamentonundur.

(AA)
(AA)

"Martta deprem bölgesine gideceğim"

Başkan Yener, sorular üzerine, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaşandığı illerdeki seçim hazırlıklarını hakkında da bilgi verdi.

31 Mart 2024'teki yerel seçim hazırlıklarıyla ilgili geçen hafta iki kurul üyesi, genel müdür ve genel müdür yardımcısının Hatay'a gittiğini hatırlatan Yener, "Hatay'da eksiklik bulunup bulunmadığı, gelinen aşamada hangi durumda olduğumuza yönelik çalışmalar yapıldı. İlerleyen süre içerisinde de tıpkı 2023'te gerçekleşen seçimler gibi personelimizin, kurul üyelerimizin ve benim deprem bölgesine gidip son durumun ne olduğuna bakıp konteyner, teknik donanım konusunda geldiğimiz son noktanın ne olduğunun tekrar bir tespitini yapacağız." dedi.

Bölgedeki okulların durumunu takip ettiklerini ifade eden Yener, seçime kısa bir süre kala bölgedeki okulların son durumunu tespit edip, konteyner ihtiyacı olması halinde bunların giderilmesini sağlayacaklarını söyledi. Yener, şöyle konuştu:

Aynı şekilde seçmenlerimizin kayıt olması ve oylarını rahatlıkla kullanabilmeleri için 2023'te gerçekleşen seçimlerdeki tedbirleri aynen bu seçimlerde de uygulamaktayız. Yani deprem bölgesinde yaşayıp diğer illerimize göç eden vatandaşlarımız, bu seçim döneminde bölgelerine dönmek istedikleri zaman, diğer bölgedeki seçmenlerimizde aradığımız elektrik, su, telefon faturası, kira sözleşmesi gibi belgeleri aramadan belirtmiş oldukları adreslere tescil işlemleri gerçekleştirilmekte. Seçmen kağıtlarının dağıtılmasında da yine 2023'te yapıldığı gibi gerekli tedbirler alınarak seçmen bilgi kağıtlarının da taşınması sağlanacaktır. Deprem bölgesi de tüm Türkiye de 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek olan seçimlere hazır. 31 Mart 2024 tarihine kısa bir süre kala, mart ayı içerisinde tüm deprem bölgesinde tekrar bir inceleme yapacağız ve o anda, son haftalarda bölgeden, ilçe seçim kurullarımızdan, il seçim kurullarımızdan bize yansıyan bir talep olursa bunları da en kısa zamanda gerçekleştireceğiz. Şu an itibarıyla zaten, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile zaten temas halindeyiz. Bir sıkıntı olacağını şu an için öngörmüyoruz.

Yener, 31 Mart'ta gerçekleşecek seçimlerin tüm siyasi partilere, bağımsız adaylara ve Türk halkına hayırlı olmasını dileyerek, "Bu bir demokrasi şöleni. Bu şölende yarışanlar siyasi partilerimiz. Biz sadece bu yarışı yönetmekle görevliyiz. 2023'te olduğu gibi 2024'te de sağ duyunun hakim geleceğini ve sorunsuz bir seçim sürecinin yaşanacağına inanmaktayız." ifadelerini kullandı.



PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
TT

PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.

Ömer Önhon

Kırk yıldan fazla bir süredir Türkiye'ye karşı kanlı bir çatışma yürüten silahlı örgüt PKK, pazartesi günü kendini feshetme ve silahlı mücadelesini sonlandırma niyetini teyit ettiği tarihi ve benzeri görülmemiş bir duyuru yaptı.

Geçtiğimiz hafta örgütün konuşlanmış bulunduğu Kuzey Irak'ta düzenlenen kongrenin yayınlanan sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı: “PKK tarihi misyonunu tamamladı ve pratikleşme süreci Önder Apo (örgütün kurucusu Abdullah Öcalan'a atıfta bulunulmaktadır) tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere örgütsel yapısını feshetme kararı almıştır.”

 Açıklamada şunlar da eklendi: “PKK'nın mücadelesi, halkımız üzerindeki inkâr ve imha siyasetini parçaladı, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdi.”

Şubat ayında, Türkiye'de 20 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan örgütün lideri, örgütün feshedilmesini görüşmek üzere bir kongre toplanması çağrısı yapmıştı.

PKK, 5-7 Mayıs tarihleri ​​arasında düzenlenen 12. Kongresi’nin ardından 8 Mayıs'ta kısa bir açıklama yaparak “büyük” bir duyuru yapacağına işaret etti.

Fesih kararının, komşu Irak ve ABD ile müttefik Kürt güçlerinin aktif olduğu Suriye de dahil olmak üzere bölge için geniş siyasi ve güvenlik sonuçlarının olması bekleniyor. Bu duyuru önemine rağmen, kesin bir atılım teşkil etmiyor. Örgüt ile Türk hükümeti arasında devam eden müzakereler hakkında bilgili kaynaklara göre, birçok sorun hâlâ çözülmemiş durumda. Bu kaynaklar, duyuruyu kamuoyu baskısını hafifletmeyi, eleştirileri savuşturmayı ve yavaş da olsa bir ilerleme kaydedildiği mesajı iletmeyi amaçlayan geçici bir adım olarak tanımlıyor.

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor

Görünüşe göre var olan engeller ortadan kaldırıldı ve örgüt sonunda uzun zamandır beklenen duyuruyu yayınladı. Uygulanıp uygulanmayacağı ve duyurunun Türkiye içinde istenen etkiyi yaratıp yaratmayacağı henüz belli değil.

Terör örgütü olarak tanımlanan örgüt

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği  (AB) tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. Öcalan, 1999'dan beri Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda bulunan bir cezaevinde mutlak tecrit altında tutuluyor.

Terörsüz Türkiye olarak adlandırılan süreç, aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli'nin geçen yıl 22 Ekim'de Öcalan'ı PKK ve faaliyetlerini sonlandırma çağrısı yapmaya davet etmesiyle başladı. Hükümet, örgütün resmi bir kongre düzenleyerek kendisini feshetme yönünde bir iç karar alacağından hareketle, süreci sıkı bir şekilde kontrol altında tuttu, seçici ve dikkatli bir bilgilendirme yapmakla yetindi.

 Kongreye yaklaşık 15 kişi katılırken haberler, Öcalan ve örgütün elebaşlarının video konferans yoluyla katıldığına işaret ediyorlar. Paralel olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) üçüncü büyük parti olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) temsilcileri ile hükümet yetkilileri arasında haftalarca gizli görüşmeler yapıldı.

Her iki taraf da bu görüşmeleri müzakere olarak tanımlamaktan çekinse de aslında öyleler. Bu sürecin bir parçası olarak, DEM Parti heyetleri Öcalan'ı cezaevinde ziyaret etti, Kuzey Irak'taki örgütün lider kadrosuyla istişarelerde bulundu ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Irak'taki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Suriye'deki Halk Koruma Birlikleri (YPG) dahil olmak üzere Kürt siyasi gruplarla görüştü.

Duyurunun detayları henüz belirsizliğini koruyor. Örgütün silahlarını ne zaman ve nerede bırakacağı henüz belirsiz bir konu. Kararın uygulandığı nasıl doğrulanacak? Genel af çıkacak mı? Terör ve kasten öldürme suçundan aranan militanların kaderi ne olacak?

Talepler listesi

Siyasi cephede, PKK'nın bir talepler listesi sunduğu ve Türk hükümetinin karşılığında vaatlerde bulunduğu düşünülüyor. Bununla birlikte henüz hiçbir ayrıntı yayınlanmadı. Hükümet, hiçbir taviz verilmediğinde ısrar ediyor ve bu inanılması zor bir iddia. DEM Partisi heyetinin önde gelen üyelerinden Pervin Buldan, şimdi demokratikleşme alanında adımlar atmak için sıranın Türkiye'de olduğunu söyledi. DEM Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu’nun önümüzdeki hafta başında net bir yol haritası ve belirli bir talepler listesi açıklamak üzere toplanması bekleniyor.

PKK'nın duyurusunda, bu kararların pratikleşmesinin Abdullah Öcalan'ın sürece liderlik etmesini ve yönlendirmesini, demokratik siyasi faaliyet hakkının tanınmasını ve sağlam yasal güvencelerin sunulmasını gerektirdiği belirtildi.

Bunlar son derece hassas konular ve aynı zamanda barış için koşullar gibi görünüyor.

Avrupa Konseyi Ankara'yı birçok alanda eleştirdi, ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

PKK, Öcalan'ın serbest bırakılmasını talep etti ve birçok gözlemci kendisine af çıkarılacağına inanıyor. Ancak Öcalan'ın Türk makamlarına, esas olarak suikast ve provokasyon korkusuyla adayı terk etmek istemediğini ve bunun yerine yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve koruma talebini ilettiği bildirildi.

PKK'ya karşı yıllardır süregelen düşmanlığa rağmen, Türk kamuoyunda bu gelişmelere karşı yaygın bir öfkeye tanık olunmadı. Hükümetin propaganda makinesi hakim olan anlatıyı kontrol etmeyi başardı. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) hep DEM Partisi aracılığıyla PKK ile iş birliği yapmakla suçlayan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise şimdi aynı taraflarla müzakereler yürütüyor. Türk milliyetçilerinin potansiyel muhalefeti kontrol altında tutuluyor, hatta doğrudan bastırılıyor.

Zafer Partisi lideri ve AKP-MHP ittifakının açıkça muhalifi olan Ümit Özdağ, Ocak ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suriyeli mültecilere karşı nefrete tahrik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etmekle suçlandı. Ancak birçok kişi tutuklanmasının kamuoyunu Öcalan'ın serbest bırakılmasına karşı kışkırtma ve barış sürecini sarsma potansiyeline sahip olmasından kaynaklandığına inanıyor.

xscdfvgrt
12 Mayıs'ta Diyarbakır’daki bir kahvehanede PKK’nın fesih açıklamasını televizyondan takip eden erkekler (AFP)

Özdağ da yargılanması sırasında kendisini Öcalan'ın serbest bırakılmasını kolaylaştırmak için hapse atılan bir “siyasi rehine” olarak tanımladı. Uluslararası alanda süreç ihtiyatlı bir onayla karşılandı. AB ve ABD hâlâ PKK'yı terör örgütü olarak listelese de, varlığını Türkiye'de Kürtlerin özgürlükler konusunda uzun süredir yaşadığı mahrumiyetin bir yansıması olarak görüyorlar ve bu tutum Ankara ile aralarında uzun süredir gerginlik yaratıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere Türk yetkililer, AB'yi Avrupa'daki PKK faaliyetlerine göz yummakla ve böylece terörizmi desteklemekle suçluyorlar.

Önemli bir fırsat

Her şeye rağmen, Avrupalı liderler Türkiye'de devam eden sürece desteklerini ifade ettiler. Avrupa Konseyi, birkaç gün önce yayınladığı son raporunda Ankara'yı birçok alanda eleştirdi ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu siyasi, sosyal, demokratik ve güvenlik düzeylerinde barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile başa çıkma meselesidir

Türkiye içinde, CHP, hükümete karşı yürüttüğü açık savaşa ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hapse atılmasının ardından gösteri ve protestolar düzenlemesine rağmen, bu sürece karşı çıkmadı. Partisinin Van'da düzenlediği gösteride, CHP lideri Özgür Özel, örgütün yakında silah bıraktığını açıklaması yönündeki umudunu dile getirdi. AK Parti’nin Doğu Anadolu bölgesinde DEM Partisi'nin seçilmiş belediye başkanlarını görevden alma ve yerlerine kayyum atama kararlarını kınadı.

Örgütün kendisini feshettiğini ve silah bırakacağını duyurması ile birlikte, ülke için yeni bir anayasa taslağının hazırlanması da dahil olmak üzere sürecin yeni bir aşaması başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarından biri olan Mehmet Uçum da temel aşamanın tamamlandığını ve şimdi demokrasi ve hukuk alanlarında kapsamlı reformların uygulanmasına geçileceğini söyleyerek buna işaret etti.

df
PKK’nın kendisini feshettiğini duyurmasının ardından Diyarbakır'daki tarihi Sur ilçesi 12 Mayıs  (AFP)

Bu sürecin hükümete fayda mı zarar mı sağlayacağı ise belirsizliğini koruyor. Ancak kamuoyu yoklamaları, eğer şimdi seçimler yapılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin neredeyse imkansız göründüğüne işaret ediyor. Çoğu Türk, felç edici ekonomik krizden ve otoriterliğe doğru hızlı kayıştan ciddi şekilde etkilendi. Örgütün kendisini feshetmesi ve Türkiye'de terörün sona erdirilmesi belki Erdoğan'ın popülaritesini yeniden kazanmasının önünü açabilir, ama ekonomik ve politik sorunların devam etmesi onu her zamankinden daha savunmasız bırakabilir.

Suriye boyutu

Suriye boyutu bu denklemde önemli bir unsur. Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de YPG ile nasıl başa çıkacağı meselesi.

Bu birlikler PKK ile yakın bağlarını sürdürüyorlar ve safları içinde bazı kadroları bulunuyor. Şam'ın şiddetle reddettiği bir talep olan merkezi olmayan bir idari sistem kurulması da dahil olmak üzere çeşitli taleplerde bulundular.

Türkiye'deki devam eden gelişmeler büyük olasılıkla Suriye arenasına yansıyacak ve Suriye'deki durum da Türkiye'deki gelişmeleri etkileyebilir.