Bakan Ersoy, Türkiye-Suudi Arabistan Yatırım ve İş Forumu'nda konuştu: Bu yıl 1 milyon Suudi Arabistanlı turist gelmesini umuyoruz

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, 2022'de 500 bin, 2023'te 800 bin Suudi Arabistanlı ziyaretçinin Türkiye'yi ziyaret ettiğini aktararak, bu yıl 1 milyon Suudi Arabistanlı turist gelmesini umduklarını söyledi

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy (AA)
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy (AA)
TT

Bakan Ersoy, Türkiye-Suudi Arabistan Yatırım ve İş Forumu'nda konuştu: Bu yıl 1 milyon Suudi Arabistanlı turist gelmesini umuyoruz

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy (AA)
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy (AA)

Hazine ve Maliye Bakanlığı ev sahipliğinde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) organizasyonuyla düzenlenen Türkiye-Suudi Arabistan Yatırım ve İş Forumu'nda gerçekleştirilen panelde, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Suudi Arabistan Krallığı Yatırım Bakanı Khalid A. Al Falih, Suudi Arabistan Krallığı Turizm Bakanı Ahmed Al Khateeb konuşma yaptı.

Etkinliğe katılan Ersoy, sürdürülebilir turizmin bir sorumluluk olduğuna dikkati çekerek, "Çevre duyarlılığını artırmak ve küresel kaynakları korumak her sene daha fazla önem kazanıyor. Sürdürülebilirlik hükümetler ve özel sektör için hem sorumluluk hem de zorunluluktur. Bu sebeple 2020'de 50'den fazla turizm uzmanıyla Türkiye için Sürdürülebilirlik Atlası hazırladık." dedi.

Sürdürülebilir turizmle alakalı adımlar attıklarının altını çizen Ersoy, 2021'de Türkiye'nin 81 ilinde geçerli olan bir sertifikasyon programı başlattıklarını söyledi.

Bakan Ersoy, Sürdürülebilir Turizm Sertifikasyon Programı hakkında şu bilgileri verdi:

Bu programın 3 aşaması var. Birinci 2023'te başladı 2025'te ikinci aşama başlayacak, 2030'da da üçüncü aşama tamamlanacak. Şu anda 21 binden fazla otelimiz var. Takribi 16 bin otel bu programa dahil oldu. 5-6 bini de yeni mevsimde dahil olacaktır. Bu, dünyada imzalanan ilk protokoldü. Bu ülkedeki bütün tesisleri ilgilendiriyor. Tabii ki diğer ülkeler için çok güzel bir örnek olabilir çünkü mükemmel bir şekilde işliyor. Gelecekte seyahat edenler rezervasyon yapmak istedikleri zaman bu tür sertifikasyonların olup olmadığına bakacak. Sertifika varsa bu işletmeye öncelik sağlayacaktır. Birkaç yıl sonra inanıyorum ki hükumetler de eğer vatandaşları sertifikalı otellere gitmezse ekstra vergi isteyecektir. Bazı bankalar da bu sertifikayı arzu ediyor. Bu da gelecek için önemli bir konudur. Rezervasyonları daha mükemmel bir şekilde gerçekleştirebilmek için 5 veya 10 yıl içinde herkesin böyle bir sertifikası olması lazım.

Restorasyon ve arkeolojik çalışmalar için de yeni bir programı faaliyete geçirdiklerini vurgulayan Ersoy, "Arkeologların sahada kalma süresini değiştirdik. Arkeologlar genelde 2 ay çalışıp onsan sonra üniversitelerine dönüyorlardı. Türkiye'de 144 arkeolojik kazı alanı ve ören yerimiz var. Bu protokolle bütün yıl çalışmaya söz verdiler. Bu protokolün ikinci aşaması başladı ve programa 33 tane yabancı kazı alanı da ekledik. Yani 276 kazı alanında bütün yıl çalışıyoruz. Bütçelerini de 20 kat artırdık. Bir hedefimiz var. Arkeolojide son 60 yılda yaptığımızı önümüzdeki 4 yıl içinde yapmak istiyoruz. Bu da kültürel kaynakların sürdürülebilirliği için önemli. Bunun gelecekte de Türkiye'deki rezervasyonları etkileyeceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.

Mehmet Ersoy, 2022'de 500 bin, 2023'te 800 bin Suudi Arabistanlı ziyaretçinin Türkiye'ye geldiğini, bu yıl ise 1 milyon Suudi Arabistanlı turist geleceğini umduklarını belirterek, "Türk vatandaşları için uygulanan elektronik vize sayesinde Türk vatandaşlarının Suudi Arabistan ziyareti arttı. Biz Suudi Arabistanlı misafirlerimiz için vize uygulamasını kaldırdık. Bunun da ziyaretçi sayısını artıracağını düşünüyorum." dedi.

Paneldeki konuşmaların ardından turizm alanında iş birliği protokolleri imzalandı.



Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı uzmanlar, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Hasm Hareketi’nin terör planını Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) unsurlarıyla ilişkilendiren açıklamasının iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki etkisini küçümsedi. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan yetkililer, Kahire ve Ankara'nın şu anda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Müslüman Kardeşler meselesini bir kenara bırakarak ‘daha derin’ stratejik konulara odaklandığını vurguladı.

Mısır İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşler'e bağlı Hasm Hareketi’ne ait bir sığınağa baskın düzenlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçan askeri kanadı Hasm Hareketi’nin liderlerinin faaliyetlerini yeniden canlandırmak ve ülkedeki güvenlik ve ekonomik tesisleri hedef alan düşmanca operasyonlar düzenlemek için hazırlık ve planlama yaptıkları yönünde bilgi alındı.

Açıklamada, “Hasm Hareketi, ileri askeri eğitim aldığı bir sınır ülkesine kaçan unsurlarından birini, söz konusu planı gerçekleştirmek üzere ülkeye yasadışı yollardan sızmaya zorlayarak operasyonlarını planladı” denildi.

Komşu ülkenin adını açıklamayan bakanlık, hareketin ‘birçok sosyal medya sitesinde dolaşıma sokulan, komşu bir ülkedeki çöllük alanda elemanlarına eğitim verdiğini ve ülkede terör operasyonları gerçekleştirme sözü verdiğini içeren bir video hazırladığını’ bildirdi.

Açıklamada Türkiye'ye atıfta bulunulması, özellikle de Mısırlı yetkililerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler'in iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süren soğukluğa neden olduğu düşünüldüğünde, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin güçlenme hızına etkisi konusunda soru işaretleri yarattı.

Ulusal güvenlik ve uluslararası ilişkiler danışmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Mısır İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye'ye yapılan atfın iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeyeceğini söyledi. Abdulvahid, “Türkiye'den bahsedilmesi, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçtığı gerçeğinin kabul edilmesi bağlamında tesadüfi bir durumdu” dedi.

Abdulvahid, Türkiye ile ilişkilerin ‘pek çok alanda çok iyi ve güçlü olduğunu ve Müslüman Kardeşler dosyasının artık etkili olmadığını’ belirtti. Abdulvahid, Mısır'ın ‘hareketin kaçak unsurlarının’ iadesine yönelik taleplerine işaret ederek şöyle dedi: “Açıklamada Türkiye'den bahsedilmesi iade sürecinin tamamlanması için bir tür baskı olabilir.”

İki ülke arasındaki normalleşme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmalarından bu yana hız kazandı. Erdoğan'ın Şubat 2024'te Kahire'ye yaptığı ziyaretle zirveye ulaşan yakınlaşmayı, Sisi'nin aynı yılın eylül ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret izledi ve iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said'e göre “Müslüman Kardeşler dosyası artık Mısır-Türkiye ilişkilerinde acil bir mesele değil. İki ülke arasındaki ilişkiler Kahire ile Ankara'nın çıkarlarına hizmet eden daha büyük ve daha derin stratejik meseleler tarafından yönetiliyor.”

Şarku’l Avsat'a konuşan Said, “Mısır ve Türkiye arasında Müslüman Kardeşler dosyası konusunda ilan edilmemiş bir koordinasyon var. Zira Kahire bazı hükümlülerin iadesini talep ediyor, bu da Kahire ve Ankara arasındaki anlaşmalara göre belirli prosedürlerin tamamlanmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Said sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve Hasm Hareketi’ne yapılan atıf, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir meydan okuma içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi şu anda Libya'daki durum, Akdeniz gaz dosyasının çözümü ve diğer bazı konular gibi daha önemli dosyalarla bağlantılı.”

Mısırlı akademisyen ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Beşir Abdulfettah da İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Hasm Hareketi'nin terör planının Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasının ‘Kahire ile Ankara arasındaki ikili ilişkilerin gidişatını etkilemeyeceği’ görüşünde.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulfettah, ‘Mısır ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler dosyasındaki herhangi bir çatışmanın iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini etkilemesine izin vermeme konusunda anlaştıklarını’ söyledi ve ‘Müslüman Kardeşler dosyasının diğer dosyaların önüne geçtiği bir dönemde ilişkilerin merkezinde yer aldığını ve anlaşmazlık nedeni olduğunu’ belirtti.

Abdulfettah, “Müslüman Kardeşler dosyasının yerine stratejik ve ekonomik dosyalar konuldu ve bu da Mısır ve Türkiye'nin ikili ilişkileri güçlendirmede ilerleme kaydetmesini sağladı. Ankara, Mısır'ın Hasm Hareketi’ne karşı attığı adımları anlıyor ve destekliyor. Türkiye, Mısır tarafıyla stratejik çıkarlara değer veriyor” şeklinde konuştu.

Mısır-Türkiye ilişkileri, Ankara'nın 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından yasaklı Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle on yıldır süren kopukluk ve gerginliğin ardından giderek normalleşme eğilimine girdi.

Mart 2021'de Ankara, Mısır ile diplomatik temasların yeniden başladığını duyurdu. Türk makamları daha sonra Müslüman Kardeşler yanlısı üç kanaldan (Mekameleen, Vatan ve eş-Şark) ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını ya da Türkiye topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını’ talep etti.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yaptığı atfın ‘Ankara-Kahire ilişkilerini etkilemeyeceğini’ söyledi. Hasan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ankara, Kahire ile ilişkilerine önem veriyor ve şu anda komşu ülkelerle sıfır sorun politikası izliyor” dedi. Hasan, İçişleri Bakanlığı açıklamasında Hasm Hareketi’nin Türkiye'ye kaçan Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasını ‘örgüt unsurlarının 2013 yılında Türkiye'ye kaçtığı gerçeğini kabul ettiği ve Ankara'ya yönelik herhangi bir suçlama içermediği’ değerlendirmesinde bulundu.