İkinci el araç alımında dikkat edilmesi gereken 5 madde

İkinci el araç alımında ekspertize gitmeden önce başta fiziki görünüm, iç mekandaki deformeler ve kilometre durumu olmak üzere bazı noktaların kontrol edilmesinin yaşanan mağduriyetlerin önüne geçebileceği belirtiliyor

İkinci el araç alımında ekspertize gitmeden önce ön kontrollerin yapılması noktasında fiziki kondisyon, iç mekandaki yıpranma izleri, motor sesinin kontrolü, egzoz dumanının rengi ve kilometre durumunun kontrol edilmesi öneriliyor
İkinci el araç alımında ekspertize gitmeden önce ön kontrollerin yapılması noktasında fiziki kondisyon, iç mekandaki yıpranma izleri, motor sesinin kontrolü, egzoz dumanının rengi ve kilometre durumunun kontrol edilmesi öneriliyor
TT

İkinci el araç alımında dikkat edilmesi gereken 5 madde

İkinci el araç alımında ekspertize gitmeden önce ön kontrollerin yapılması noktasında fiziki kondisyon, iç mekandaki yıpranma izleri, motor sesinin kontrolü, egzoz dumanının rengi ve kilometre durumunun kontrol edilmesi öneriliyor
İkinci el araç alımında ekspertize gitmeden önce ön kontrollerin yapılması noktasında fiziki kondisyon, iç mekandaki yıpranma izleri, motor sesinin kontrolü, egzoz dumanının rengi ve kilometre durumunun kontrol edilmesi öneriliyor

İkinci el araç alımında vatandaşlar satın almak istedikleri araçları ekspertize götürmeden önce kendileri kontrol etmek istiyor. Bu noktada, ilk kontrollerde neler yapılması gerektiğine ilişkin bazı başlıklar önem taşıyor. Bu başlıklar arasında aracın fiziki kondisyonu, iç mekandaki yıpranma izleri, motor sesinin kontrolü, egzoz dumanının rengi ve kilometre/hasar durumunun kontrol edilmesi gibi başlıklar öne çıkıyor.

"Satın alınacak aracın önce fiziki görselliği incelenmeli"

Konuya ilişkin, AA muhabirinin sorularını yanıtlayan arabam.com Oto Ekspertiz Direktörü Ufuk Bekdemir, araç alımında dikkat edilmesi gereken başlıca maddelere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Satın alınacak aracın önce fiziki görselliğinin incelemesinde fayda olduğunu belirten Bekdemir, "Düz bir zeminde araca baktığımızda 'far, sinyal, stop aynı simetride mi, lastikleri iyi mi, sinyalizasyon grubunda özellikle, farlarında, sinyallerinde, herhangi bir yerinde kırığı var mı?' diye kontrol etmeliyiz. Bir de kaporta aksamında, boyanın parlaklığı veya matlığında ton farkı olup olmadığına bakmalıyız. İlk etapta son kullanıcının arabaya bu gözle bakmalarını tavsiye ediyoruz. Zaten arabadaki kusurları bu aşamadan sonra bizim gibi profesyonel ekspertiz firmalarının görmesi gerekiyor." dedi.

"Egzozda görmek istemediğimiz iki renkte duman var"

Vatandaşlara ön fiziki değerlendirmeyi yaptıktan sonra mekanik kısmında da en azından araçların yağ, su ve antifriz gibi hayati sıvılarını kontrol etme tavsiyesinde bulunan Bekdemir, şöyle devam etti:

Aracı çalıştırıp motorda rutinin dışında anormal bir ses olup olmadığını kontrol edebiliriz. Sonra egzoz dumanına bakılır. Egzozda görmek istemediğimiz iki renkte duman var. Araca gaz verdiğimizde mavi duman atıyorsa ve bu duman araçtan uzaklaşarak devam ediyorsa bu içinde farklı kimyasalların, yağın olduğunu gösterir. Diğer görmek istemediğimiz bir duman ise simsiyah bir dumandır. Bu da o aracın yakıt sistemiyle alakalıdır. Alıcıya enjektör ya da yakıt sistemiyle ilgili masraf açabilir.

"Hava yastığı ve torpido kontrolü önemli"

Aracın iç kısmında ise özellikle aracın direksiyon göbeğindeki sürücü hava yastığının olduğu bölümde bir yırtık, kırık, tamir veya torpido kısmında bir kaplama, kabarma gibi durumların olup olmadığının kontrol edilebileceğini kaydeden Bekdemir, bu kontrollerden sonra aracın diğer teknik ve detaylı kontrolünün de uzman ekspertiz firmaları tarafından yapılması gerektiğini söyledi.

"Kilometre düşürme işlemi daha çok hafif ticari araçlarda yapılıyor"

Ufuk Bekdemir, son dönemlerde ikinci el araç alımlarında sıkça karşılaşılan "kilometre düşürülmesi" konusuna da değindi.

Bazı kişilerin yüksek kilometreli araçlarını daha yüksek bir fiyata değerlemek için kilometrelerini geri çektiklerini belirten Bekdemir, "Bu noktada, bu aracın belli kurumlarda ve servislerde kilometre bilgisi varsa oradan iz sürülebilir. Ya da bazı markaların servis kayıtlarını gösteren mobil uygulamalara da bakılabilir. Bunlar bir kontrol mekanizmasıdır. SMS sorgusuyla TÜVTÜRK kayıtlarına da ulaşıyoruz. Buradan da o kayıtları alıp birbiriyle mukayese edebilirsiniz. Bu bir iz sürme sistemidir." diye konuştu.

Ancak kötü niyetli kişilerce bu işin çok profesyonel şekilde manipüle edilebildiğine dikkati çeken Bekdemir, "Biz tabii ki bu tip kayıtları sorguladıktan sonra bir de günümüz araçlarının birçoğunda bulunan, halk arasında 'beyin' denilen, bizimse 'kontrol üniteleri' dediğimiz bu veri birimlerine ulaşıyoruz. Burada araçlar çeşitli dönemlerde yaşadıkları arızaları kilometreyle hafızaya alırlar. Biz bunlara ulaşıp bu dataları çekiyoruz ama art niyetli kişiler bunu manipüle etmek amacıyla aracın sistemini, biliyorsa data sistemini biliyorsa tek tek buralardan da silebiliyor. Benim tavsiyem burada fiziki kondisyon inceleme çok önemli. Yani aynı markanın aynı modelinde ve benzer kilometrelerde iki araç karşılaştırıp iç deformeleri kontrol edebilirler. Direkt bir aracı görüp fiyatını uygun bulup da hemen onu almaya gitmelerini pek tavsiye etmem son kullanıcılara." ifadelerini kullandı.

Kilometre manipülasyonunun daha çok hafif ticari araçlarda yapıldığını dile getiren Bekdemir, "Bu araçlar çok yol yaptığı, ticari faaliyetlerde kullanıldığı ve çok fazla da teknik donanıma sahip olmadığı için manipülasyonu çok daha kolay. Bir de 10 yaşını aşmış olan özellikle binek otomobiller ve halk arasında da satışı hızlı markaların modelleri de bu anlamda başı çekiyor." dedi.

"Sıfır araçlara da ekspertiz tavsiye ediyoruz"

Ufuk Bekdemir, ikinci el araçların yanı sıra sıfır araç alımında da ekspertiz yapılmasını tavsiye ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

Araçlarını bayiden teslim almadan önce ekspertiz talebinde bulunan müşterilerimiz oldu. Zaman zaman sıfır araçlar üzerinde de birtakım üretim hatalarına rastladık. Çünkü günümüz çağında üretim süreçleri bundan 15 yıl önceki gibi değil. Araçlar çok seri şekilde imal ediliyorlar. Ufak tefek üretim hataları da oluyor. Özellikle seri imalatı ve satışı hızlı olan araçlarda ekspertiz öneriyoruz.



ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


Bitcoin, kripto para birimlerinin düşüşüyle 85 bin doların altına geriledi

Hong Kong'daki bir kripto para borsasının dışındaki Bitcoin logosu (AFP)
Hong Kong'daki bir kripto para borsasının dışındaki Bitcoin logosu (AFP)
TT

Bitcoin, kripto para birimlerinin düşüşüyle 85 bin doların altına geriledi

Hong Kong'daki bir kripto para borsasının dışındaki Bitcoin logosu (AFP)
Hong Kong'daki bir kripto para borsasının dışındaki Bitcoin logosu (AFP)

Bitcoin, kripto para piyasasında yaklaşık iki aydır süren düşüş eğiliminin derinleşmesiyle, kısa süreliğine 85 bin doların altına indi. Teknoloji şirketlerinin aşırı değerli olduğu yönündeki görüşlerin yayılmasıyla dün kripto varlıklarda geniş kapsamlı bir satış dalgası yaşandı.

Bitcoin, gün içinde yüzde 12’ye varan kayıp yaşadıktan sonra yüzde 5,6 düşüşle 86 bin doların biraz üzerinde dengelendi. Bu sabah erken saatlerde ise fiyatın 86 bin 650 dolar civarında seyrettiği bildirildi.

Coinbase platformuna göre bu kayıplar, 6 Ekim’de kaydedilen 126 bin 210 dolar seviyesinden bu yana yaklaşık yüzde 33’lük bir değer kaybına işaret ediyor. Nisan ayından itibaren hisse senedi piyasalarıyla paralel bir şekilde yükseliş gösteren Bitcoin, kısmen Washington’daki daha destekleyici söylemlerden güç almıştı. Ancak dünkü sert satış dalgası, kripto para alım satım hizmeti veren şirketleri ve iş modelini Bitcoin yatırımına dayandıran firmaları ciddi biçimde etkiledi.

Coinbase Global hisseleri yüzde 4,8 gerilerken, Robinhood Markets yüzde 4,1 değer kaybetti. Bitcoin madencisi Riot Platforms’un hisseleri yüzde 4 düştü. Yalnızca Bitcoin satın almak için fon toplayan en büyük ‘kripto hazine’ şirketi olarak bilinen Strategy’nin hisselerinde de yüzde 3,3’lük bir gerileme yaşandı. Şirketin elinde 649 bin 870 adet Bitcoin bulunduğu ve bu varlıkların pazartesi günü ABD doğu saatiyle saat 16.00 itibarıyla yaklaşık 55,7 milyar dolar değerinde olduğu belirtildi.

Strategy’nin önceki tahminleri, Bitcoin’in yılı 85 bin ile 110 bin dolar arasında kapatacağı yönündeydi. Bu beklenti, 30 Ekim’de açıklanan 150 bin dolarlık öngörünün altında kaldı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın oğulları Eric ve Donald Trump Jr.’ın da pay sahibi olduğu Amerikan Bitcoin’inin değeri yüzde 15,6 gerileyerek, 30 Eylül’den bu yana yaklaşık yüzde 47’lik bir düşüş kaydetti. Trump ile bağlantılı diğer kripto projelerinde de benzer kayıplar yaşandı. World Liberty Financial adlı tokenin piyasa değeri, eylül ortasında 6 milyar doları aşmasının ardından yaklaşık 4,14 milyar dolara indi. Trump’ın adıyla çıkarılan TRUMP tokeninin fiyatı ise 5,70 dolar seviyesine gerileyerek, göreve başlama öncesi 45 dolarlık talep fiyatının oldukça altında kaldı.

Bitcoin’e yatırım yapmanın yaygın yollarından biri olan spot Bitcoin borsa yatırım fonları (ETF), yatırımcılara kripto paraya doğrudan sahip olmadan pay edinme imkânı sunuyor. Morningstar Direct verilerine göre yatırımcılar, kasım ayında Bitcoin ETF’lerinden 3,6 milyar dolar çekti. Bu rakam, ocak 2024’te işlem görmeye başlamalarından bu yana görülen en büyük aylık çıkış oldu.

Bitcoin vadeli işlemleri de son bir ayda yaklaşık yüzde 24 değer kaybederken, altın vadeli işlemleri yüzde 7 artış gösterdi. Analistler, yoğun satış dalgasını sonbaharda artan riskten kaçınma eğilimine bağlıyor. Bu durum, yatırımcıları tahvil ve altın gibi güvenli limanlara yönlendirirken, kurumsal satışlar, uzun vadeli yatırımcıların kâr realizasyonu, ABD Merkez Bankası’nın (FED) daha sıkı duruşu ve kripto para düzenlemelerindeki yavaşlamanın yarattığı belirsizliğin etkili olduğu ifade ediliyor.

Deutsche Bank analistleri, mevcut koşulların Bitcoin portföylerinin dayanıklılığını test ettiğini ve yaşananların geçici bir düzeltme mi yoksa uzun vadeli bir uyarlama mı olduğu konusunda soru işaretleri yarattığını belirtiyor.

Düzenleyici açıdan bakıldığında, temmuz ayında Trump’ın imzaladığı yasa, kripto sektörüne destek sağlamıştı. Yasa, stabil kripto paraları (dolar gibi varlıklara bağlı olanları) koruma altına alarak fiyat dalgalanmalarını diğer kripto paralara göre sınırlamayı amaçlıyordu. Ancak, kripto piyasası için yeni bir piyasa yapısı oluşturmayı hedefleyen yasa tasarısı Senato’da hâlâ ilerleyemedi. Bu tasarı, sektörde Trump’ın seçim sürecini destekleyen ve Washington’daki müttefiklerinin göreve gelmesini sağlayan yatırımcılar için öncelikli bir konu olarak görülüyor.


Moody's, güçlü petrol dışı büyümenin desteğiyle Suudi Arabistan'ın Aa3 notunu teyit etti

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
TT

Moody's, güçlü petrol dışı büyümenin desteğiyle Suudi Arabistan'ın Aa3 notunu teyit etti

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Suudi Arabistan’ın kredi notunu ‘Aa3’ olarak teyit etti ve görünümünü ‘durağan’ olarak belirledi. Kuruluş, Suudi ekonomisinin önümüzdeki yıl güçlü ekonomik büyüme göstermesine olumlu bakıyor; özellikle ekonomik çeşitlendirme çabaları sayesinde petrol dışı sektörlerdeki güçlü büyümeyi destekliyor.

Moody’s, Suudi Arabistan’a yönelik düzenli not gözden geçirmesinde, ülke ekonomisinin gücüne ve mali politikalarının istikrarına dikkat çekerek, Aa3 notunun büyük ekonomik hacim, yüksek gelir düzeyi ve güçlü kamu bütçesi ile desteklendiğini vurguladı. Kuruluş ayrıca, ülkenin ekonomik çeşitlendirme programlarında kaydettiği ilerlemeyi de öne çıkardı.

Moody’s’in Aa3 notunu teyit etmesi ve durağan görünümü, Suudi Arabistan’ın kredi değerliliğinin istikrarlı olduğunu gösteriyor. Bu durum, kuruluşun Kasım 2024’te ülke notunu A1’den Aa3’e yükseltmesinin ardından geldi; yükseltme, ekonomik reformlarda sağlanan ilerlemeye dayanıyordu. Diğer büyük uluslararası derecelendirme kuruluşları da Suudi Arabistan’ın güçlü kredi profilini onaylıyor. Standard & Poor’s ve Fitch, ülkeye A+ notu ve durağan görünüm verirken, bu yüksek dereceler ülkenin mali ve dış pozisyonunun gücünü ve artan ekonomik esnekliğini teyit ediyor.

Ekonomik ivme ve beklenen büyüme

Ekonomik momentum güçlü seyrini sürdürüyor; özellikle petrol dışı sektörler güçlü büyüme oranları yakalamaya devam ediyor. Moody’s, Suudi Arabistan’ın gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) 2025’te yaklaşık yüzde 4 oranında büyümesini bekliyor; bu oran, 2024’teki yüzde 2’lik büyümenin üzerine çıkıyor. 2026 yılında ise büyümenin yüzde 4,5’e ulaşması öngörülüyor. Bu dönemde petrol sektörü, OPEC+ ittifakının üretimi artırmaya başlamasıyla birlikte yeniden büyüme eğilimine girecek.

frg
Riyad'da açık havada futbol maçı izleyen insanlar (Reuters)

Suudi Arabistan hükümeti, gelecek yıl için ekonomik büyüme tahminini önceki yüzde 3,5 seviyesinden yüzde 4,6’ya yükseltmişti. Bu artış, büyük ölçüde petrol dışı sektörlerin beklenen büyümesine dayanıyor. Moody’s de açıklamasında, petrol dışı faaliyetlerin büyük projelerin kesintisiz şekilde yürütülmesini desteklediğine dikkat çekti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ise Suudi ekonomisinin 2025 ve 2026 büyüme tahminlerini yüzde 4’e yükseltti. IMF, bu büyümenin arkasında petrol dışı sektörlerdeki önemli genişleme ve OPEC+ çerçevesinde kademeli petrol üretim kesintilerinin bulunduğunu belirtti. Kuruluş, Suudi Arabistan ekonomisinin şoklara karşı güçlü bir dayanıklılık gösterdiğini vurguladı ve enflasyonun yaklaşık yüzde 2 seviyesinde istikrarlı kalacağını öngördü.

Kredi derecelendirme gücü

Suudi Arabistan’ın ekonomik gücü, büyük ekonomik hacmi, yüksek kişi başı gelir seviyesi ve düşük üretim maliyetleriyle birlikte bol hidrokarbon kaynaklarına dayandırılıyor. Moody’s’in açıklamasına göre, ülkenin güçlü kurumları ve iyi yönetim yapısı, 2016’dan bu yana uygulanan kapsamlı reform ajandasındaki önemli ilerlemeyi destekliyor. Mali gücü ise nispeten düşük kamu borç yükü, borçlanma maliyetlerini karşılayabilme kapasitesi ve güçlü devlet mali varlıklarına dayanıyor.

frg
Kral Abdullah Finans Bölgesi'ndeki (KAFD) Riyad tren istasyonu dışında yürüyen insanlar (Reuters)

Buna karşın, Suudi Arabistan’ın risklere maruz kalabilirliği, daha çok siyasi risklerden kaynaklanıyor; bu riskler, bölgesel jeopolitik dinamiklerin zorluklarını yansıtıyor.

Moody’s, petrol fiyatlarının yüksek harcamaları destekleme kapasitesinin azaldığını belirtmesine rağmen, hükümetin ekonomik dönüşüm sürecini desteklemek amacıyla ekonomik dalgalanmalara karşı mali politika uyguladığını vurguladı.

Durağan görünüm

Moody’s, durağan görünümün, ülkenin kredi notunu etkileyen risklerin dengede olduğunu gösterdiğini belirtti. Kuruluş, büyük ölçekli çeşitlendirme projelerinin daha fazla ilerlemesinin, özel sektörü çekebileceğini ve petrol dışı ekonominin mevcut tahminlerden daha hızlı şekilde gelişmesini teşvik edebileceğini kaydetti.

Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim geçen ay yaptığı açıklamada, ülkenin doğrudan ve dolaylı olarak petrol bağımlılığının yüzde 90’dan yüzde 68’e gerilediğini, bugün petrol dışı faaliyetlerin ise GSYİH’nin yüzde 56’sını oluşturduğunu duyurmuştu.