​Rusya ile NATO arasındaki gerilim artıyor

Kırım'da düzenlenen bir Rus silah fuarına katılan nine ve torunu. (Reuters)
Kırım'da düzenlenen bir Rus silah fuarına katılan nine ve torunu. (Reuters)
TT

​Rusya ile NATO arasındaki gerilim artıyor

Kırım'da düzenlenen bir Rus silah fuarına katılan nine ve torunu. (Reuters)
Kırım'da düzenlenen bir Rus silah fuarına katılan nine ve torunu. (Reuters)

Uzmanlar, Karadeniz'deki askeri tatbikatların arka planında Rusya ile NATO arasında “tehlikeli” olarak nitelendirilebilecek yeni bir gerginlik ortaya çıktığı görüşünde. Rusya ile NATO arasındaki askeri ve sivil alanlardaki mevcut tüm iş birliklerinin durdurulduğu ve diyalog kanallarının kapatıldığı duyuruldu. Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko yaptığı açıklamada NATO’nun Karadeniz’deki artan etkinliğinin “bölgenin istikrarını baltaladığını” ve “Moskova’nın gerektiği gibi yanıt vereceğini” söyledi.
Bakan Yardımcısı Gruşko, devlete bağlı haber ajansı RIA Novosti'ye verdiği demeçte NATO’nun Rusya ile olan ilişkilerinde olumlu adım atmayı reddettiğini ve NATO yönetiminin “şimdilik bu çıkmazdan nasıl çıkılacağını” bilmediğini kaydetti. Rus yetkili açıklamasına şöyle devam etti:
“Batı ittifakı, Rusya ile olumlu bir politika sürdürmekten uzaklaştı. NATO’nun askeri hat boyunca normal iş bağlantılarını durdurma kararı, Avrupa'daki güvenliğin büyük ölçüde Rusya ile NATO arasındaki ilişkilere bağlı olduğu göz önüne alındığında oldukça anlamsız bir adım olarak görünüyor.”
Gruşko, açıklamasının devamında yeni bir Soğuk Savaş atmosferine işaretle “Şu an Rusya ile NATO arasındaki ilişkilerin geldiği durum, bize Soğuk Savaş dönemindeki atmosferi hatırlattı” dedi. NATO’nun Karadeniz bölgesinde artan faaliyetleriyle ilgili risklere karşı Moskova’nın gerekli tüm önlemleri alacağı konusunda uyarıda bulunan Rus yetkili, “NATO'nun bölgedeki varlığını genişletme planlarındaki gelişmeleri dikkatle izliyoruz. Buna uygun bir şekilde cevap vereceğiz” ifadelerini kullandı.
Bakan Yardımcısı, ABD’nin Romanya’ya THAAD füze savunma sistemi bataryalarından konuşlandırması planıyla ilgili olarak “Bu, amaçları, Romanya topraklarındaki askeri tesislerde yapılacak çalışmaların niteliği ve orada kalma süreleri ile ilgili soru işaretlerine sebep oluyor” diye konuştu. Moskova'nın NATO ile askeri bir yarışa girmeyeceğini ancak “yeni risklere karşı etkili önlemler alacağını” vurgulayan Gruşko “NATO ülkelerinin geçen yıl toplam savunma harcaması, Rusya'nın savunma harcamasının 22 katı olan 1 trilyon doları aştı” dedi.
Gruşko, NATO ile Rusya arasında askeri bir kriz yaşanması ihtimaliyle ilgili olarak kimsenin bunun olmamasını istemediğini, böyle bir durumun tüm insanlık için bir felakete dönüşebileceği uyarısında bulundu. NATO ile diyalogun yeniden başlatılmasının, Rusya ile gerçek bir stratejik ortaklığın kurulmasıyla mümkün olacağına dikkati çeken Gruşko, “2010 yılında Lizbon Zirvesi'nde böyle bir girişimde bulunuldu. Fakat NATO yönetiminin tek taraflı çıkarlara değil, ortak çıkarları koruma ilkesine dayalı bir uzlaşıya ulaşma hazırlığı içerisinde olmadığı ortaya çıktı” diye konuştu.
Söz konusu gelişmeler, Rusya Ulusal Savunma İdare Merkezi’nin Rusya Karadeniz Filosu’na ait gemiler ve kıyı savunma füze sistemlerinin, NATO’nun Karadeniz’deki deniz tatbikatları nedeniyle gözetleme ve takip devriyeleri gerçekleştirdiğini doğrulamasının ardından yaşandı. Ulusal Savunma İdare Merkezi’nden yapılan açıklamada Rusya Karadeniz Filosu’nun şu anda olağanüstü koşulların oluşması ihtimaline karşı en hızlı şekilde karşılık verebilmek için NATO gemilerinin Karadeniz'deki faaliyetlerini izlemeye yönelik bir dizi tedbir aldığı belirtildi. Açıklamada ayrıca istihbarat ve savaş gemilerinin, Bastion ve BAL-E kıyı füze sistemlerinin ve deniz uçaklarının Karadeniz'in çeşitli bölgelerinde devriye gezdikleri kaydedildi.
NATO, ABD, Bulgaristan, Yunanistan, Kanada, Hollanda, Romanya ve Türkiye'den gemi ve uçakların yanı sıra Gürcistan ve Ukrayna silahlı kuvvetlerinin temsilcilerinin katılımıyla Karadeniz'in güneybatısında büyük çaplı askeri tatbikatlar başlatmıştı.
Moskova ile NATO arasındaki tartışmalar, Karadeniz’deki tarafların arasında gerçekleşen askeri tatbikatların arka planında arttı. NATO’nun, Kerç Boğazı'ndan geçen Ukrayna bandıralı gemileri koruyacağını ve Rusya’nın onları durduramayacağı veya taciz edemeyeceğini söylemesi Moskova’yı kızdırdı. Moskova, 2014’te Kırım’ı ilhak etme kararı aldıktan sonra Kerç Boğazı’nı kendi bölgesi olarak ilan etti. Bu nedenle Rusya, uluslararası toplum gibi Boğazı “uluslararası deniz geçişi” olarak tanımıyor.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, iki hafta önce ABD Başkanı Donald Trump ile katıldığı toplantıda, “dünyayı çevreleyen büyük tehditler” olduğunu belirterek NATO’nun savunma harcamalarının artırılması gereğini vurgulamıştı. Stoltenberg, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Adolf Hitler veya Joseph Stalin'i barışçıl protestolar veya diyaloglarla durdurmak mümkün değildi” ifadelerini kullandı.
NATO Genel Sekreteri’nin bu açıklamaları, Kızıl Ordu’nun Avrupa’nın Nazizmden kurtarılmasındaki rolünü hatırlatan Rus yetkililer tarafından memnuniyetsizlikle karşılandı. Bir süre önce yaptığı bir açıklamada Rusya'yı NATO’nun askeri harcamalarını artırmak zorunda bırakan nedenlerden biri olarak nitelendiren Stoltenberg şunları söylemişti:
 “Doğu Ukrayna’yı istikrarsızlaştıran Kırım Yarımadası’nın ilhak edilişi de dahil olmak üzere Moskova’nın attığı adımlar, mevcut terör tehditleriyle birleştiğinde NATO’nun kapasitesini artırması için daha fazla kaynağa ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.”



Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
TT

İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)

İşgalci İsrail güçleri, Ramallah ve El Halil'de askerlerin ezilip bıçaklandığı peş peşe iki saldırıya uğradı. Olaylar, İsrail ordusunun Batı Şeria'daki şehirlere düzenlediği baskınlara ve saldırılara misilleme olarak görüldü.

Dün, bir Filistinli Ramallah yakınlarında iki İsrail askerine saldırdı ve onları bıçaklamaya çalıştı. Ancak hafif yaralanan askerler onu vurarak öldürdü.

Bıçaklama girişimi, bir Filistinlinin Batı Şeria'nın güneyindeki Kiryat Arba Yahudi yerleşim birimi yakınlarında bir kadın askeri ezip kaçtığı başka bir saldırından birkaç saat sonra gerçekleşti. Filistinli, El Halil’de yapılan kovalamacanın ardından işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldü.

İsrail televizyonu Kanal 12, Filistinlilerin saldırılarının, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın kuzeyinde yürüttüğü Beş Taş Operasyonu’nun başlamasının ardından gerçekleştiğini söyledi. İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta başlayan operasyonunu genişleterek Tubas'ın yanı sıra Kabatiya'ya baskı düzenledi ve sokağa çıkma yasağı uyguladı.

İsrail güçleri, Nablus'un batısındaki Zevata'da Filistinli tutuklu Abdulkerim Sunbur'un evini havaya uçururken, işgalci İsrail ordusunun buldozerleri Tubas'ın kuzeyindeki Akabe beldesinde tutuklu Eymen Necah Ganam'ın evini yıktı. İşgal İsrail güçleri Beytullahim’de iki evi daha yıktı.

Filistinli Esirler Kulübü tarafından dün yapılan açıklamada, İşgalci İsrail güçlerinin 7 Ekim 2023'ten bu yana Kudüs dahil Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde 21 kişiyi tutukladığını açıkladı.


Kolombiya Devlet Başkanı Petro’dan ABD Başkanı Trump'a uyarı: Kaplanı uyandırmayın! Bize saldırmak savaş ilanı demektir!

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
TT

Kolombiya Devlet Başkanı Petro’dan ABD Başkanı Trump'a uyarı: Kaplanı uyandırmayın! Bize saldırmak savaş ilanı demektir!

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, Bogota ile Washington arasında gerilimi tırmandıran sözlü savaş çerçevesinde dün ABD Başkanı Donald Trump'ı ülkesinin egemenliğini tehdit etmemesi konusunda uyardı.

Trump, dün Washington'da düzenlenen bir ABD yönetimi toplantısında uyuşturucu ile ilgili suçlarla mücadele kapsamında Kolombiya'ya saldırı olasılığın işaret ederek “Kolombiya'nın kokain ürettiğini duydum. Kokain fabrikaları var, tamam mı? Sonra da bize kokainlerini satıyorlar... Sadece Venezuela değil, bunu yapan ve ülkemizde satan herkes saldırıların hedefi olacak” dedi.

Trump'ın açıklamalarına yanıt olarak, onu Kolombiya'yı ziyaret etmeye davet eden Petro, ‘kokainin ABD’ye ulaşmasını önlemek için günde dokuz uyuşturucu laboratuvarının imha edildiğini’ görmesini istedi. Petro, sosyal medya platformu X'te yaptığı bir paylaşımda, 2022 yılında göreve geldiğinden bu yana ‘füzeler kullanmadan’ 18 bin 400 laboratuvarı imha ettiğini belirtti.

Kolombiya Devlet Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Benimle gelin, size her 40 dakikada bir laboratuvarı nasıl yok ettiğimizi öğreteyim, ama egemenliğimizi tehdit etmeyin, çünkü kaplanı uyandıracaksınız. Egemenliğimize saldırmak, savaş ilan etmek demektir. İki yüzyıldır süren diplomatik ilişkileri bozmayın!”

Petro şöyle devam etti:

"Zaten itibarımı lekelediniz. Bu yolda devam etmeyin. Binlerce ton kokainin Kuzey Amerika'daki tüketicilere ulaşmasını engellemeye katkıda bulunan bir ülke varsa, o da Kolombiya'dır.”

Bogota ile Washington arasındaki ilişkiler son zamanlarda önemli ölçüde kötüleşti. ABD yönetimi, Petro'yu uyuşturucu çetelerine karşı yeterince sert davranmamakla suçlayarak