​Suriye’de Rusya ve İran arasındaki rekabet artıyor

Şam’da dün Suriye’nin Fransızlardan bağımsızlığını kazandığı gün dolayısıyla yapılan kutlamalarda Suriye ve İran bayrakları taşındı (AFP)
Şam’da dün Suriye’nin Fransızlardan bağımsızlığını kazandığı gün dolayısıyla yapılan kutlamalarda Suriye ve İran bayrakları taşındı (AFP)
TT

​Suriye’de Rusya ve İran arasındaki rekabet artıyor

Şam’da dün Suriye’nin Fransızlardan bağımsızlığını kazandığı gün dolayısıyla yapılan kutlamalarda Suriye ve İran bayrakları taşındı (AFP)
Şam’da dün Suriye’nin Fransızlardan bağımsızlığını kazandığı gün dolayısıyla yapılan kutlamalarda Suriye ve İran bayrakları taşındı (AFP)

Doğu Guta’nın ve Suriye'nin güneyinin geri alınmasının ardından muhalif gruplara yönelik askeri operasyonlar sona erdi. Bir yandan Moskova, diğer yandan da Washington ve Ankara arasındaki uzlaşılar sonucu İdlib ve Fırat’ın doğusunda artık herhangi yeni bir gelişme yaşanmıyor. Tüm bunlara ek olarak Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Suriye rejiminin kontrolü altındaki bölgelerde Rusya ve İran arasındaki “soğuk savaşın” devam ettiğini duyurdu.
SOHR’un dün yaptığı açıklamaya göre Suriye’deki askeri operasyonların sona ermesi ve askeri hareketliliğin sadece Suriye’nin kuzeyinde kara ve hava operasyonları ile sınırlı kalması nedeniyle Rusya ve İran arasındaki gerginlik sürüyor. SOHR, tarafların her birinin sahadaki gücünü dengelemek, nüfuzunu artırmak ve Suriye karar mekanizması üzerinde tek taraflı kontrol sağlamak için genel sakinlik atmosferinin avantajlarından yararlandığını aktardı.
Bir yandan İran ve sahadaki İran yanlısı milisler, diğer yandan Rusya ve onun Suriye topraklarındaki destekçileri arasında soğuk savaş yaşandığına dikkati çeken SOHR, Rusya’nın çoğu durumda Suriye karar mekanizmasında emir ve kontrol merkezindeki güçlü varlığına rağmen İran tarafına eğilim olduğuna işaret etti.
İran’ın Suriye devriminin başlangıcından bu yana Suriye topraklarında kök salmaya devam ettiğini belirten SOHR, İran milislerinin rejim güçleriyle sahada omuz omuza mücadele ettiğini ve nüfuzunu genişleterek binlerce Suriyeliyi saflarına çekmeyi başardığını vurguladı. Bu nüfuzun maddi karşılık sebebiyle değil, din ve mezhep kaygılarından kaynaklandığının altını çizen SOHR bununla birlikte zorunlu askerlik görevi yaşına gelen ancak Suriye ordusunda görev almak istemeyen gençlerin, bunun yerine İran saflarında yer aldıklarını belirtti. Tüm bu nedenlerden dolayı İranlıların kendilerini Suriye rejiminin kontrolü altındaki geniş alanlarda gerçek egemenlik sahibi olarak gördüklerini belirtti.
Buna karşılık Rusya, Türkiye ile kurduğu ittifaklar ve anlaşmalarla İran’ın ayaklarının altından halıyı çekmeye çalışıyor. Bunun son örneği Tel Rıfat’ta yaşandı. İran ve Rusya arasında Tel Rıfat konusundaki anlaşmazlığın ardından Rusya, Şam-Lazkiye Uluslararası Karayolu’nun açması karşılığında Tel Rıfat’ı Türkiye’ye devretme sözü verdi.
İran, bölgede mezhep sembolik yönden öneme sahip Şii kasabaları Zehra ve Nubul’un bulunması nedeniyle buna karşı çıktı. Bununla birlikte Suriye’nin şehirlerine nüfuz etmeye devam eden İran Araplaştırılanlar aracılığıyla daha fazla gencin ilgisini çekmeye ve İranlıların Suriyelilerin gözündeki imajını parlatmaya çalışıyor. Suriye’nin güneyi ve Deyrizor’un kırsal bölgeleri bunun en iyi kanıtı.
SOHR’un kaynaklarına göre Rusya, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolü altındaki Haseke ve diğer alanlarda İranlıların yayılmasını durduracak bir çözüm bulunması gerektiğini vurguladı.
İran ve Rusya arasındaki bu çekişme karşısında Suriye rejimi ise çaresiz. Çünkü varlığının yalnızca resmi olduğu ve Suriye'nin herhangi bir coğrafi bölgesinde etki ve kararlarını dayatamayacağı bir sır değil. İran ve Rusya, Şam, Halep, Suriye’nin merkezi ve güneyi ile Beşşar Esed rejiminin kontrolü altındaki tüm Suriye bölgelerinde birbirleriyle savaşıyorlar.
SOHR daha önce, Suriye’de siyasi, askeri ve ekonomi başta olmak üzere çeşitli şekillerde nüfuzunu yaymaya çalışan güçler arasındaki çatışmaların devam ettiğini, uluslararası tarafların barışçıl bir çözüme ulaşma yaklaşımlarını öne sürerken Suriye içindeki kontrol alanlarını genişletmeye çalıştıklarını belirtmişti. SOHR, bir yandan İran ve İran yanlısı askeri milisler, diğer yandan Rusya ve içerideki destekçileri arasında devam eden yumuşak çatışmanın Suriye çölü ve Suriye topraklarının büyük bir bölümünü savaş alanına çevirdiğine dikkat çekmişti.
İran güçlerinin saflarında gönüllü olarak yer alan Suriyelilerin sayısında ise son dönemde bir artış yaşandı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Fırat Nehri'nin batısındaki Deyrizor kırsalında bu sayı bin 385’e ulaştı. Ülkenin güneyindeki gönüllü sayısında da artış gözlemlenirken Fırat Nehri'nin batısından Suriye'nin güneyine ve İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri sınırına kadar bu sayının 2 bin 470’e ulaştığı bildirildi.
İsrail ile Suriye arasındaki gerginliğin nisan ayı itibariyle birinci yılını tamamladığına işaret eden SOHR, gerginliği İsrail uçaklarının Suriye topraklarındaki İran ve İran yanlısı milisler ile Hizbullah noktalarını hedef alan füze ve hava saldırılarının takip ettiğini belirtti. Bu bombardımanların sonuncusu, Masyaf bölgesindeki ez-Zavi köyünde, orta menzilli füzelerin geliştirildiği bir merkezi ve Masyaf kırsalındaki Şeyh Gazban köyünde bulunan İran ve Suriye rejimi kuvvetlerine ait öncü birliklerin kampını hedef aldı. Zavi köyü 23 Temmuz 2018’de de İsrail füzelerinin hedefi olmuştu. İsrail’in Suriye topraklarında daha önce bombaladığı noktalar arasında, Halep Uluslararası Havaalanı, sanayi bölgesi, Şam Uluslararası Havaalanı çevresi, Baniyas kırsalındaki silah ve mühimmat depoları, Suriye kıyılarındaki Masyaf dağları, Hama’nın batı kırsalı, başkent Şam'ın kırsal bölgeleri ve İran Devrim Muhafızları’na bağlı bir destek merkezi var. Ayrıca Halep’in doğusundaki askeri havaalanı çevresi, Şam'ın güneybatısındaki Mezze Askeri Havaalanı, Deyrizor kırsalındaki el-Heri bölgesi, Kuneytra’nın orta ve kuzey kırsalları, Humus’un güneybatı kırsalındaki ed-Dabaa Askeri Havaalanı, Humus kırsalının doğu kesimindeki Tayfur (T4) Askeri Havaalanı çevresi de var. Yapılan açıklamalar İsrail’in 47. Tugay Komutanlığı, Hama kırsalının batısındaki Selhab kasabası, Hadar köyü yakınları, Şam'ın kırsalındaki el-Kisva bölgesi, Damir Askeri Havaalanı çevresi, Dera, Kuneytire ve Şam’ın güneybatı kırsalının birleştiği üçgen, Neyrab Askeri Havaalanı, Halep Uluslararası Havalimanı bölgeleri Hama Askeri Havaalanı ve Halep'in güney kırsalındaki İran güçlerine ait bir kamp da bulunuyor.
SOHR, İsrail’in saldırılarının gerçekleştiği bir yılı aşkın süre zarfında çeşitli noktalarda İran güçlerinden ve müttefiklerinden 146, Suriye rejim güçler ve rejim destekçisi gruplardan 58 unsurun öldüğünü belgeledi.
SOHR, Suriye’de Lübnan, Irak, Afganistan, İran ve Asya bölgesinden İran yanlısı yaklaşık 32 bin milis olduğunu, ayrıca Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana büyük bir çoğunluğu İran Devrim Muhafızları’na bağlı Suriyeli olmayanların oluşturduğu 8 bin 109 milisin ve en az bin 677 Hizbullah üyesinin öldüğünü tahmin ediyor.



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe