BM’deki İran’a uluslararası yaptırımların otomatik uygulanmasıyla ilgili görüşmeler

İran’ın BM temsilcisinin, önceki gün BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşma sırasında gazetecilere gösterdiği resim (EPA)
İran’ın BM temsilcisinin, önceki gün BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşma sırasında gazetecilere gösterdiği resim (EPA)
TT

BM’deki İran’a uluslararası yaptırımların otomatik uygulanmasıyla ilgili görüşmeler

İran’ın BM temsilcisinin, önceki gün BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşma sırasında gazetecilere gösterdiği resim (EPA)
İran’ın BM temsilcisinin, önceki gün BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşma sırasında gazetecilere gösterdiği resim (EPA)

Washington, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Yemen’de Husi milisler aracılığıyla Suudi Arabistan’daki sivil tesislerin hedef alınması, petrol tankerlerine yönelik sabotaj saldırılarının gerçekleştirilmesi ve ABD’ye ait bir insansız hava aracının (İHA) düşürülmesi gibi son olaylar dahil olmak üzere İran’ın Körfez ve Ortadoğu’daki istikrarsızlaştırıcı faaliyetleri üzerine önceki gün gerçekleşen kapalı toplantının ardından Tahran’a daha fazla baskı uygulanmasını istedi. Öte yandan BMGK’nın İran’ın nükleer anlaşma ve “2231” sayılı karara uyumluluğunu değerlendirmek üzere Perşembe günü başka bir toplantı yapmaya hazırlandığı bildirildi.
Şarku’l Avsat’ın BMGK’daki üst düzey diplomatlardan edindiği bilgilere göre ABD’nin talebi üzerine yapılan bu toplantıyla birlikte BM koridorlarında, İran’ın 2231 sayılı BMGK kararı veya Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı (KOEP) (nükleer anlaşma) ihlal ettiğinin tespit edilmesi halinde, İran’a uygulanan uluslararası yaptırımların otomatik olarak yeniden uygulanması ya da bir başka deyişle “Snap Back” üzerine konuşmalar başladı. Bu da BMGK tarafından son 10 yılda kabul edilen ve 2231 sayılı kararla kaldırılan 6 kararın yeniden uygulamaya koyulması anlamına geliyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir diplomat, ABD’nin KOEP’ten çekildiğini açıkladıktan sonra bu anlaşmanın hükümlerinin uygulanmasını talep etme hakkına sahip olup olmadığını sorguladı. Diplomat, Tahran’ın anlaşmanın hükümlerini ihlal etmesi halinde talebin ancak anlaşmadaki diğer ülkelerden gelebileceğine dikkati çekti.
“BMGK üyeleri, tanker saldırılarını kınadı”
Bu ay BMGK dönem başkanı olan Kuveyt'in BM Daimi Temsilcisi Mansur el-Uteybi toplantıdan sonra BM siyasi ve barış işlerden sorumlu Genel Sekreteri Yardımcısı Rosemary DiCarlo’nun verdiği “Körfez’de petrol tankerlerini hedef alan saldırılara ilişkin en son gelişmeler” konulu brifingin dinlenmesinin ardından ülkesi tarafından sunulan ve BMGK’nın 15 üyesi tarafından onaylanan bir tasarı sundu.  BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “diyalog ve istişarelerin desteklenmeye devam edilmesi ilkesinin” sürdürüldüğünü vurgulayan Uteybi “BMGK üyeleri, deniz seyrüseferi ve enerji temininin yanı sıra uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit arz eden tanker saldırılarını kınıyor” ifadelerini kullandı. Söz konusu saldırıların, deniz seyrüseferi ve enerji temini için ciddi bir tehdit oluşturduğunun altını çizen Uteybi, BMGK üyelerinin “ilgili tarafları ve bölgedeki tüm ülkeleri kendilerine hakim olmaya ve gerginliği azaltmak için harekete geçmeye” çağırdıklarını, ayrıca, “anlaşmazlıkların barışçıl yöntemler ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini” vurguladıklarını söyledi.
“BM hangi tarafın doğru söylediğini belirleyecek konumda değil”
Şarku’l Avsat’ın DiCarlo’nun brifing verdiği toplantıya katılan diplomatlar, dünyanın son dönemde tanık olduğu gerginliğin ardından, özellikle İran’ın ABD’ye ait İHA’yı düşürmesi sonrası ABD’nin İran’a misilleme yapması ihtimaliyle birlikte “durumun son derece kritik” olduğunu belirttiler.
BM Genel Sekreter Yardımcısı DiCarlo verdiği brifingde, ABD ile İran arasında, İHA’nın hedef alındığı sırada bulunduğu noktanın koordinatlarına ilişkin farklı iddiaların olduğuna dikkati çekerek, “BM gerçekleri doğrulayacak ve hangi tarafın doğru söylediğini belirleyecek konumda değil” ifadelerini kullandı. Petrol tankerlerini hedef alan saldırıların “tehlikeli bir durum” olduğunu vurgulayan DiCarlo, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile bir araya geldiğini ve Zarif’in kendisine “ülkesinin savaş istemediğine dair güvence verdiğini” açıkladı. Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump da “savaş istemediğini” ifade etmişti. DiCarlo ayrıca BM Genel Sekreteri’nin “ilgili tüm tarafların kabul etmesi halinde iyi niyet elçiliği yapmaya hazır olduğunu” vurguladı.
BM’den provokatif hamlelerden kaçınmaya çağırısı
Bununla birlikte DiCarlo, BM sözcüsü Farhan Hak’ın “BM Genel Sekreteri’nin yaşanan son olaylar ve taraflardan yapılan sert açıklamalar konusunda endişeli” olduğu, Körfez bölgesinde gerginliğe şahit olmanın bir “felaket” olacağı ve tüm tarafları kendilerine hakim olmaya ve provokatif hamlelerden kaçınmaya çağırdığı” şeklindeki açıklamalarını yineledi.
“İran, diplomasiyle tanışmalı”
Şarku’l Avsat’a konuşan diplomatlardan biri ABD'nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Jonathan Cohen’in konuşmasına “İran’ın Umman Körfezi'ndeki petrol tankerlerine yapılan saldırılardan sorumlu olduğunu” söyleyerek başladığını, ABD’ye ait İHA’nın bir İran füzesi tarafından hedef alındığında uluslararası hava sahasında olduğunu ve bunları, İHA’nın konumunu gösteren resimler ve koordinatlarla açıkladığını söyledi. Cohen’in ABD tarafından uygulanan ekonomik yaptırımların İran’ı müzakere masasına getirmeyi hedeflediğini belirttiğini aktaran diplomat, Cohen’in “İran, diplomasiyle tanışmalı” dediğini ve tüm ülkeleri “saldırıları kınamaya ve İran'ın saldırıların arkasında olduğunu doğrulamaya” çağırdığını kaydetti.
Rusya’dan kanıt uyarısı
Öte yandan Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, “herhangi bir kanıt olmadan” İran’ı saldırılardan dolayı suçlamayı reddederek son olaylarla ilgili “kesin bir karar vermeden önce olan bitenlerin doğrulanması” çağrısında bulundu. Nebenzia, ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesinin arifesinde BMGK’da yaşananların hatırlanması gerektiğinin de altını çizdi. Bununla birlikte ABD yaptırımlarının Washington’ın ön şartsız diyalog talebine aykırı olduğunu düşünen Moskova, BM Genel Sekreteri’nden Körfez’de güvenliğin sağlanması için çaba sarf etmesini isteyerek, 1987 tarihli “598” sayılı BMGK kararına dayanarak bölge için alınacak güvenlik önlemlerine ilişkin görüşme önerisini destekliyor.
Avrupa ülkelerinden Nükleer anlaşmayı  sürdürme çağrısı
İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Karen Pearce ise Soğuk Savaş döneminde Avrupa güvenlik sistemini kuran “Helsinki Anlaşması” gibi, Körfez'de de yeni güvenlik anlayışlarına ulaşma fikrini destekledi. İngiliz Temsilci, Fransız mevkidaşı François Delattre ve Alman mevkidaşı Christoph Heusgen ile ortak bir şekilde İran’la nükleer anlaşmanın sürdürülmesinin gerektiği şeklinde bir açıklamada bulundu.
Almanya'nın BM Daimi Temsilcisi Cristoph Heusgen görüşmeler sırasında ABD’nin hala nükleer anlaşmanın bir parçası olarak kabul edilip edilmediğini sordu. Kuveyt’in BM temsilcileri, ABD’nin BM Daimi Temislciliği’nden “Körfez’de petrol tankerlerini hedef alan saldırıların bir ülke tarafından düzenlendiğini” belirten bir açıklama yapması önerisinde bulundu. Ancak 15 üyenin onayına ihtiyaç duyan bu öneri, Rusya’nın BM Daimi Temsilciliği tarafından reddedildi.  Endonezya'nın BM Daimi Temsilcisi Dian Triansyah Djani ise BM Genel Sekreteri’nin krizi çözmek için iyi niyet elçiliği yapmaya hazır olduğunu açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını belirterek bunun için ABD tarafının yeterli “bilgilendirme” yapması talebinde bulundu.
“Tanker saldırılarının arkasında bir ülke var”
Diğer yandan ABD'nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Cohen, toplantı sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, “İran sorumlu” diyerek, “Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Norveç tarafından yürütülen soruşturmalar doğrultusunda elde edilen bulgular, tankerlere yönelik saldırıların arkasında bir ülkenin olduğu sonucuna varmamızı sağladı” ifadelerini kullandı. Cohen ayrıca, düşürülen ABD İHA’sının uçuş koordinatlarının, İHA’nın hiçbir zaman İran hava sahasına girmediğini gösterdiğini söyledi. “İran bu saldırıların kabul edilemez olduğunu anlamalı” diyen Cohen, “Dünyanın şu anda bizim bu görüşümüze katılma zamanı” diye konuştu. Cohen, "Bizim politikamız İran'ı müzakere masasına getirmek için ekonomik ve diplomatik çabalar olmaya devam ediyor” dedi.
Almanya, İngiltere ve Fransa’dan ortak açıklama
Toplantı sonrası Almanya,İngiltere ve Fransa ortak bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Bu gelişmeler yanlış hesaplama ve çatışma riskini doğuruyor. Uluslararası kanunları tam saygı çerçevesinde, gerginliği azaltma ve diyalog çağrısı yapıyoruz” ifadeleri yer aldı. Önümüzdeki BMGK toplantısı ve 2231 sayılı karara işaret edilen açıklamada, toplu güvenlik sistemlerinde hayati bir öneme sahip olduğu vurgulanan KOEP’e bağlı olduklarına işaret edilirken anlaşmanın sürdürülmesi gerektiğine dikkat çekildi.
İran:  Tehdit diliyle diyalog başlatamazsınız
Öte yandan İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Macid Taht Ravançi yaptığı açıklamada, ABD'nin ülkesine daha fazla yaptırım uygulama kararının “ABD'nin uluslararası hukuka ve uluslararası toplumun ezici çoğunluğunun görüşlerine saygı duymadığının bir başka göstergesi” olduğunu söyledi. Washington’ı “İran halkına yönelik ekonomik savaşını durdurmaya” çağıran Ravançi, “Sizi tehdit eden, sizi korkutacak biriyle diyalog başlatamazsınız” diye konuştu. Böyle bir müzakere için uygun bir ortamın olmadığını söyleyen Ravançi, İranlı yetkililere yönelik “bölgesel güvenlik konulu müzakereleri sürdürme” çağrısını yineledi. Ravançi ayrıca BM Genel Sekreteri'nden bu konuda rol oynamasını istediğini belirtti.



Polonya Başbakanı Tusk: Ukrayna üç yıl daha savaşmaya hazır

Donald Tusk, Britanya halkının Rusya'nın Ukrayna'yla savaşından sanıldığı kadar uzak olmadığı konusunda uyardı (AP)
Donald Tusk, Britanya halkının Rusya'nın Ukrayna'yla savaşından sanıldığı kadar uzak olmadığı konusunda uyardı (AP)
TT

Polonya Başbakanı Tusk: Ukrayna üç yıl daha savaşmaya hazır

Donald Tusk, Britanya halkının Rusya'nın Ukrayna'yla savaşından sanıldığı kadar uzak olmadığı konusunda uyardı (AP)
Donald Tusk, Britanya halkının Rusya'nın Ukrayna'yla savaşından sanıldığı kadar uzak olmadığı konusunda uyardı (AP)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'nın üç yıl daha çarpışmaya hazır olduğunu ancak savaşın daha uzun sürmemesini umduğunu söyledi.

Polonya lideri, Kiev'in savaşın birkaç yıldan fazla sürmesi durumunda ülke halkı ve ekonomisi üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler konusunda endişeli olduğunu açıkladı.

The Sunday Times'a verdiği röportajda, "Ukrayna'nın bağımsız bir devlet olarak hayatta kalacağından hiç şüphem yok" dedi.

Asıl soru, kaç kayıp verileceği. Başkan Zelenski [perşembe günü] bana savaşın 10 yıl sürmemesini umduğunu ancak Ukrayna'nın iki, üç yıl daha savaşmaya hazır olduğunu söyledi.

Ukrayna ekonomisi zarar görürken Moskova'nın mali durumu da ABD, Birleşik Krallık (BK) ve Avrupa'nın uyguladığı uluslararası yaptırımlarla sarsıldı. Ancak gazeteye konuşan Tusk, BK'ye ülkenin savaştan bu kadar uzak olmadığı konusunda sert bir uyarıda bulundu.

Britanya kamuoyunun Sör Keir Starmer'ın Kentish Town'daki eski aile evinin Rusya bağlantılı kundaklama saldırılarına hedef alındığı haberine sessiz kalmasını değerlendiren Tusk, BK'nin bir NATO-Rusya savaşı durumunda kurtulacağına dair "tatlı yanılsamaya" kapılmaması gerektiği uyarısını yaptı.

Tusk, "Sorun şu ki, Britanya'da hiç kimse [şaşırmadı]. Açıkçası şoke oldum" dedi.

Britanya basınında bu konuyla ilgili haberler çıktıktan sonra tepkiler sanki sıradan bir Arsenal-Liverpool futbol maçında olduğu gibiydi. Ancak Ruslar böyle bir şeyi organize etmeye hazır ve muktedirse, bu her şeyi yapmaya hazır ve muktedir oldukları anlamına gelir.

Moskova'nın yeni hipersonik Oreşnik balistik füzelerini Belarus veya Kaliningrad'a konuşlandırması durumunda, füzelerin 3 bin 200 km menzili olduğu için Londra da dahil herhangi bir Avrupa başkentine kolayca nükleer savaş başlığı fırlatabileceği konusunda uyardı.

Polonya Başbakanı, "Tehdit küresel ve evrensel, her şeyden önce teknoloji yüzünden" dedi.

Siz ve biz zaten siber uzayda çok büyük bir saldırı altındayız. Polonya'da demiryollarımızın ve hastanelerimizin [temelini oluşturan] siber altyapıyı yok etmeye hazırlar. Bu gerçekten acı verici olabilir. İşte bu yüzden onlardan çok uzakta olduğunuz, bunun sizin savaşınız olmadığı, sadece Ukrayna veya Polonya olduğuna dair bu tatlı yanılsamaya kapılıp yaşayamazsınız.

Görsel kaldırıldı.
Tusk, Putin'i sertçe eleştiriyor (AP)​​​​​​

Polonya, Rusya'yla yaklaşık 4 yıldır süren savaşı boyunca Ukrayna'nın yakın bir müttefiki oldu ancak daha önce bile Tusk, 2014'le 2019 arasında Avrupa Konseyi başkanlığı yaptığı dönemde Putin'in sıkı bir eleştirmeniydi.

Rusya Devlet Başkanı hakkında şunları söylemişti:

Putin'in sıradışı bir kişiliğe sahip olduğuna, bir sihirbaz, çekici veya karizmatik olduğuna inanmayın. Son derece sıradan ve basit biri. Onunla yapılan konuşmalar ilgi çekici değil. Oldukça basit bir düşünme biçimine sahip ve her zaman kimin daha fazla güce sahip olduğu ve kimin bu gücü birbirine karşı kullanmaya hazır olduğuyla ilgili.

Independent Türkçe

 


Eski danışman açıkladı: Trump ve Kim Jong-un görüşebilir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Eski danışman açıkladı: Trump ve Kim Jong-un görüşebilir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump'ın eski danışmanlarından biri, Asya turuna başlayan Trump'la Kuzey Kore lideri Kim Jong-un arasında sürpriz bir görüşme olabileceğini öne sürdü.

Trump'ın eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı K.T. McFarland, cumartesi günü Newsmax'e, "Donald Trump sözkonusu olduğunda her zaman beklenmedik şeyler olur, değil mi? Bu yüzden planlanmış bir görüşme yok" diye konuştu.

Eski Fox News sunucusu McFarland, "Ancak Başkan Trump, ilk görev döneminde Kuzey Kore lideriyle diplomatik bir temas görüşmesi gerçekleştirmişti" diye ekledi.

Ve çok başarılı olmuştu çünkü bu görüşme sonucunda Kuzey Koreliler, hem nükleer silah hem de füze denemelerini durdurmuştu.

McFarland şöyle devam etti:

Yani bu toplantı sonucunda Kuzey Korelilerin iyi niyetini gerçekten kazanabilmişti. Belki Başkan Trump bunu tekrar yapar.

79 yaşındaki başkan, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'nin (ASEAN) yıllık zirvesine katılmak üzere pazar günü Malezya'ya gitti. Milyonlarca hayat kurtaracağını söylediği Kamboçya'yla Tayland arasında tarihi bir "barış anlaşması"na nezaret etti.

Japonya ve Güney Kore'yi de kapsayan 5 günlük Asya turu, süregelen ticaret savaşını yatıştırmak amacıyla Trump'la Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasında merakla beklenen bir görüşmeyle sona erecek.

Bundan daha önemli olabilecek tek görüşme ise Trump'la Kuzey Kore lideri arasında gerçekleşebilir.

Seyahatten önce Trump, Kim'le görüşmeye hazır olduğunu ima ederek, Air Force One'da gazetecilere, "Haberi yayarsanız yaparım. Buna açığım" dedi.

Trump, "Onunla harika bir ilişkim vardı" diye ekledi.

grt
McFarland, Trump'ın ilk başkanlık döneminde danışmanlık yapmadan önce Fox News sunucusuydu (AFP)

Görüşme gerçekleşirse, iki dünya lideri 2019'da Kore sınırındaki Panmunjom köyündeki buluşmadan bu yana ilk kez bir araya gelecek. İki lider, Trump'ın ilk başkanlık döneminde üç kez bir araya gelmişti.

Trump ve Kim arasında bir görüşme yapılacağına dair resmi bir onay olmasa da Güney Kore Birleşme Bakanı Chung Dong Young'ın bu ay milletvekillerine Askerden Arındırılmış Bölge'de bir araya gelmelerinin mümkün olduğunu söylemesinin ardından birçok kişi bir görüşmenin gerçekleşeceğini tahmin ediyor.

Güney Kore'nin yeni liberal hükümeti, Trump'ı Kim'le diyaloğu yeniden başlatma konusunda öncülük etmeye defalarca çağırdı.

Independent Türkçe


İsrail Dışişleri Bakanlığı, Trabzon'daki eyleme tepki gösterdi

Kafasına çuval geçirilen Netanyahu maketinin üzerine "Savaş suçlusu" yazılı bir kağıt da asıldı (X/Kemalsaglamart1)
Kafasına çuval geçirilen Netanyahu maketinin üzerine "Savaş suçlusu" yazılı bir kağıt da asıldı (X/Kemalsaglamart1)
TT

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Trabzon'daki eyleme tepki gösterdi

Kafasına çuval geçirilen Netanyahu maketinin üzerine "Savaş suçlusu" yazılı bir kağıt da asıldı (X/Kemalsaglamart1)
Kafasına çuval geçirilen Netanyahu maketinin üzerine "Savaş suçlusu" yazılı bir kağıt da asıldı (X/Kemalsaglamart1)

İsrail Dışişleri Bakanlığı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun maketinin cumartesi günü Trabzon'da "Netanyahu'ya idam" afişiyle birlikte bir inşaat vincine asılmasına tepki gösterdi.

Pazar günü X'te yapılan paylaşımda, Artvin Çoruh Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünde öğretim üyesi olan Kemal Sağlam'ın öncülüğüyle gerçekleştirilen eylemde TOKİ konutları inşaatındaki bir vincin kullanıldığı hatırlatıldı:

Türk akademisyen Başbakan Netanyahu'nun maketini bir 'İdam Cezası' afişiyle birlikte asıyor. Bir devlet şirketi gururla yardım ediyor. Türk yetkililer bu skandala karşı çıkmadı. Erdoğan'ın Türkiyesi'nde nefret ve antisemitizm kınanmıyor, kutlanıyor.

Sağlam, yerel basına yaptığı açıklamada Gazze'deki katliamlara dikkat çekmek istediğini belirterek "İsrail hükümetinin politikası uluslararası hukuku ve insan haklarını ihlal ediyor" demişti. 

Türkiye'deki resmi makamlar henüz konuya dair herhangi bir açıklama yapmadı. 

Gazze savaşı Ankara-Tel Aviv ilişkilerini gerse de Türkiye, Mısır ve Katar'la birlikte ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik planının garantörlerinden biri oldu. 

ABD'nin talebi üzerine Türkiye, ateşkes ve rehine takası anlaşmasını imzalaması için Hamas'ı ikna etmişti. Trump da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a desteği için teşekkür etmişti.

Diğer yandan Türkiye'nin Gazze Şeridi'ne konuşlandırılacak uluslararası güvenlik gücünde yer alamayabileceği son günlerde bildiriliyor.

ABD Dışişleri Marco Rubio, Gazze'de görev yapacak güvenlik gücünün İsrail tarafından da onaylanması gerekeceğini cuma günü söyledi.

Rubio, Türkiye'nin katılımına dair doğrudan açıklama yapmazken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Yardımcısı JD Vance'le 22 Ekim'de yaptığı görüşmede Türkiye'nin olası rolüne dair "Bu konuda karar İsrail yönetimine danışılarak alınacak. Çok net görüşlerim var" demişti.

Independent Türkçe, RT, Haber61